☾ d ö r t ☽ o n d ö r t ş u b a t

195 34 56
                                    

Gözden ırak olan kalpten de ırak olur, derler. Kaburgaya kazınmış olan aşk hiç kalpten ırak olur muydu? Gülümseyen yüzünü okşadım titreyen parmaklarımla.
Bir adam bu kadar güzel olabilir miydi? Ruhuna taptığım adamın başka bir adamla olmasına nasıl dayanabilirim?

İç çektim. Kafamı duvara dayadım.

Canı sağ olsundu. Mutlu olsun, huzurlu olsun yeterdi. Zaten beni sevmezdi ki o. Onun gözünde zaten bir ölüydüm, ne haddimeydi ona mektup yazıp göndermek? Gözlerim dolarken gülümsedim. İçimde kalmamıştı ama. Hiç değilse pişman olmayacaktım bu, yeterdi bana.

"LEYAL! KAPIYI AÇ!" Sesiyle irkildim. Korkuyla kapıya bakarken mırıldandım.
"Özür dilerim, özür dilerim..."
Kapı büyük bir gürültüyle duvara çarparken öfkeyle inip kalkan göğsüne baktım. Dudaklarımı birbirine bastırdı. Öfkesini bastırmaya çalışarak konuştu.

"Leyal, yüzüme bak." Bakamam. Bakarsam her şeyi anlatırım, olmaz. Her zamanki gibi hızlanan kalp atışlarım, yanan göğsümle sakinleşmeye çalıştım.
Derin bir nefes aldı. Güzel kokusuna karışan başka bir koku vardı.

Hüzünle gülümsedim. Kokuları bile birbirine karışmıştı. Çenemde hissettiğim parmaklarla irkilerek yüzüne baktım. Öfkeden kızarmış yüzü, ay gibi parlayan gri gözü kararmış anlayamadığım bir duyguyla bakıyordu. Siyah saçları gözlerine düşmüştü.

Güzelliğinden sızlayan kalbimle elimi göğsüme bastırdım.
Gözlerimden yaşlar akarken mırıldandım.
"Lütfen uzaklaşır mısın?"
Daha da yaklaşıp bedenimi bedenine bastırdı. Başım döndü, alev aldım.
"Anlat bana. O mektup neyin nesi?"

Kokusuna karışan o koku ruhumu kana boğdu. Canım yanıyor Dolunay, neden bana bunu yapıyorsun?
Elimi yumruk yaptım. Dokunursam benden daha çok nefret ederdi.
"Lütfen uzaklaş Dolunay. Yalvarıyorum sana..." Boğazıma sarılan ellerine ölürdüm ben. Ölüm beni elleri arasında yakalayabilirdi.

"SANA MEKTUBU AÇIKLA DEDİM!" Öfkeli sesi tek odalı evin duvarlarını sarstı, tıpkı ruhumu sarstığı gibi. Ağır vücudumu bir tüyü taşırmış gibi alıp kitaplığa attı. Yere düşen kitaplarla beraber Dolunay'ın aldığı kutu açılarak yere döküldü. Dehşetle mektuplara bakarken atik bir şekilde kutuya uzandı.
"Hayır! Dolunay bakma! Dolunay lütfen!" Serildiğim yerden hızla kalkıp ellerine tutundum. Gri gözleri hissizce bakarken elini boynuma attı.

"Senin gibi birinin yanında olmaktan memnun değilim zaten. Kapa çeneni!"
Boynuma indirdiği yumruğuyla bilincim kapanırken mırıldandım.

"Lütfen... bakma."

* * * * *

Baygın olsa dahi ağlıyordu. Yıllar ona yaramamıştı, çok zayıflamış, yüzü çökmüştü. Siyah gözleri ruhsuzdu, bakışları çaresizdi. Bilekleri çok zayıftı. Önceden bir vuruşuyla adamı bayıltan kolları, sadece kemik ve deriden oluşuyordu. Geceden aldığı saçlarına aklar düşmüş, yaşanmıştı.Sızlayan göğsüme yumruk attım.

Neden hâlâ onu seviyorsun?!

Yere dağılan kutuyu ve mektupları aldım. Mektuplardaki mürekkep dağılmış, kurmuştu. Dişlerimi sıktım. Kutu ve kağıtları masaya koyup yerde titreyen bedeninin yanına gittim. Tek seferde kucağıma aldım. Değişmeyen tek şey kokusuydu. Karanfil kokusu güçlenmişti.
Yerdeki yatağa yatırıp üzerini örttüm. Yatak ondan daha büyüktü. Küçücük yer yatağında minicik kalmıştı. O, eski heybetli, acımasız adam; şimdi minik, zayıf ve güçsüz bir çocuk olmuştu.
Dişlerimi sıktım. Yıllar kimimize acımasız kimimize de merhametli davranmıştı.

Masaya geçtim.

"Benden daha neleri çaldın acaba? Daha nelerimi almak istedin Leyal..."

= BÖLÜM SONU =

Bölüm hakkında düşünceleriniz?

Leyal ve Dolunay, birbirlerine feda olan iki adam...

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınız! :') ❦

lagoscos

gece gözlü adamın ay tenli adamı (b × b) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin