❗️5.BÖLÜM❗️

227 126 261
                                    



Selammmmm, nasılsınız?
Biraz geç oldu ama içime sinen bir bölümle geldim. Oy ve yorumları unutmayın lütfen 🙏

Keyifli okumalar...

Anne ve babam arasındaki ilişki her zaman çok tuhaf olmuştu. Bazen birbirlerine o kadar aşkla bakarlardı ki kendimi aralarındaki bağı kıskanırken bulurdum. Bazen de öyle kavgalar ederlerdi ki birbirlerine zarar vermelerinden korkardım.

Okula başladığım ilk günün gecesinde ablamla birlikte kaldığımız, içerisinde pek eşya bulunmayan odamda yerde oturmuş, öğretmenimin verdiği ödevi içimdeki aptal heyecanla yaparken annemin bağırışlarını duymuştum.

Bu duruma olan aşinalığımdan pek yadırgamayıp işime devam etsemde annemin ses tonu gittikçe yükselmiş, babam buna katlanamıyormuş gibi aniden 'Yeter!' Diye bağırmıştı. Ardından gelen bir kırılma sesiyle yerimden sıçramıştım.

Bu ilk büyük kavgaları değildi ama yanımda ablam veya abimin olmadan şahit olduğum ilk kavgalarıydı. Okuldan geldiğimde onları görememiştim ve açıkçası anneme sormaya da cesaret edememiştim.

Elimdeki kalemi bırakıp parmak uçlarımda odamın kapısına yürümüştüm. Kendi bağırışlarından benim adım seslerimi duyamazlardı elbette ama sanırım o an olmayan duyma ihtimalleri bile beni korkutmuştu.

Kapımı kilitlemiş hemen dibine çöküp bacaklarımı kendime çekerek sakinleşmelerini beklemiştim.

Deli gibi bağırıyor camı çerçeveyi indiriyorlardı. Annem durmadan 'Senden nefret ediyorum!' Derken babam, her fırsata anneme sevgi sözcükleri söyleyen adam o değilmiş gibi küfürler yağdırıyordu.

İçeri gidip ne halde olduklarına bakmayı deli gibi istesemde buna cesaret edememiştim.

Onlar sinirliyken görünmez olmak benim için en güvenli olandı.

Dakikalar geçmesine rağmen öfkeleri dinmemiş bağırışmaya devam etmişlerdi. Seslerine daha fazla tahammül edemeyeceğimi anladığım anda aklıma Papatya'nın müzik çaları gelmişti. Genellikle yanında taşısada bir umutla evde bırakmış olma ihtimaline tutunup oturduğum soğuk zeminden kalkarak ablamın eşyalarını karıştırmaya başlamıştım.

Birkaç dakikalık arayış sonucu müzik çaları kulaklıkla birbirine dolanmış şekilde sırt çantasında bulduğumda aceleyle çözüp kulaklıkları takmıştım. Rastgele bir şarkı açıp sesi sona vermiştim.

Dinlediğim müziğin verdiği enerjiden mi yoksa içinde bulunduğum an'dan sıyrılmaya olan isteğimden mi bilinmez bir anlık bir dürtüyle odanın tam ortasına geçmiş kendimi bambaşka bir yerde hayal ederek, hiçbir mantık barındırmayan hareketlerle dans etmeye başlamıştım.

O gece çalan şarkıların türü her seferinde değişmiş olsada benim yaptığım dans figürleri hiç değişmemişti.

Saatler geçmesine rağmen zerre kadar yorulduğumu hissetmemiş, müziğin sesini biraz olsun kısmamıştım, ta ki müzik çaların şarjı bitene kadar.

Kulaklıkları usulca çıkarıp masaya koyduğumda içerden hiç ses gelmediğini fark etmiştim. Odamdan çıkıp bakma gergi bile duymamıştım çünkü anne ve babamın odalarında birbirlerine sarılarak uyuduklarını adım gibi biliyordum.

Her kavgalarının sonunda hiçbir şey olmamış gibi bütün öfkelerini yutar, birbirleriyle sakinleşirlerdi.

Olan çocuklarına olurdu ama onlar bunu umursamayacak kadar bencillerdi...

Son ses müzik ile kendini kaybetmiş gibi dans eden insanlara bakarken zihnime doluşan anıdan kurtulmak ve bulunduğum an'a odaklanmak için yumruğumu sıkarak tırnaklarımı etime gömdüm.

ZEN ÇEMBERİ Where stories live. Discover now