❗️5.BÖLÜM❗️

Start from the beginning
                                    

Savaş'ın bahsettiği, dönüşümü duyurmak için düzenlenen partideydik.

Eski bir depoyu andıran büyük alanın duvar köşelerinede ki geniş localarda yaşça diğerlerinden daha büyük görünen takım elbiseli adamlar oturuyordu. Onlara özel içki servisi yapan garsonlara bakılırsa orası rütbeliler köşesiydi.

Ortalarda onlarca ateş yakılmış variller ve ayaklı masalar vardı. Kadın erkek fark etmeksizin içip deli gibi dans ediyorlardı.

Savaş ile buraya yarım saat öncesinden gelip üst kata çıkmıştık. Savaş biraz işi olduğunu söyleyip yanımdan ayrıldığında onsuz inmemem gerektiğini bildiğim için üst kattan görünmeden insanları izlemeye başlamıştım.

Sıkıldığımı hissedip siyah deri pantolonumun cebinden telefonumu alacakken omuzuma dokunan elle arkamı döndüm.

Savaş heybetli bedeni ve donuk ifadesiyle karşımda durduğunda alt kata inme vaktimizin geldiğini anlayıp gerildim. Maalesef dans eden kalabalığın içinde Elvin'i de görmüştüm, indiğimide o da beni görecekti ve kaçınılmaz son yaşanacaktı.

Savaş ona söylediğim ilk yalanı öğrenecekti.

Tüm gün düşünsemde ona söyleyebileceğim mantıklı bir yalan bulamadığım için kısmende olsa doğruyu söyleme kararı almıştım.

"Kusura bakma işim biraz uzun sürdü."

"Sorun değil." Keşke tüm gece sürseydi de aşağı hiç inmeseydik.

Elvin'den değil de benden duymasının daha iyi olacağını düşünüp "Savaş, benim sana bir şey söylemem lazım." diyerek alt kattı tarayan gözlerinin bana odaklanmasını sağladım.

Bana dönüp "Söyle güzelim." dediğinde, yüksek sesli müzikte beni duyması için bağırarak "Ben dün gece..." diye lafa girmiştim ki çalan telefonuyla sustum.

Harika.

Cebinden çıkardığı telefonunun ekranına bakıp bana eliyle bir dakika işareti yaptı. Benden birkaç adım kadar uzaklaşıp telefonu kulağına götürdüğünde olduğum yerde durup konuşmasının bitmesini bekledim.

Tam 12 saniye sonra yanıma döndüğünde ''Söyleyeceğin şey çok önemli mi? Ömer abi gelmiş, aşağıda bizi bekliyor.'' dedi.

Ben daha önümdeki sorunu çözememişken Savaş her seferinde bana yeni bir sorun çıkarıyordu ve bu yaptığından haberi bile yoktu.

Sıkıntıyla nefesimi verip "O kadarda önemli değil, inelim.'' dedim.

Elini belime koyup beni yönlendirdiğinde aradaki boy farkından dolayı kendimi küçücük hissetmiştim.

En az 15 basamaklı merdivenin henüz ilk basamağına adım attığımızda müzik kapatıldı.

Uzun süre yüksek sese maruz kalmıştım ve aniden oluşan bu sessizlik beni afallatmıştı.

İfadesiz yüzümle sadece önüme bakmaya çalışsam bile üzerimdeki bakışların ağırlığını iliklerime kadar hissediyordum. Fazlasıyla gerilsemde dışarıdan gayet rahat durduğuma emindim.

Nihayet merdivenin son basamağını da indiğimizde Savaş'ın yönlendirmesiyle localara doğru yürüdük.

İnsanların ikiye ayrılıp geçmemiz için oluşturduğu yolun tam ortasında elleri cebinde yüzündeki iğrenç gülümsemesiyle duran Ömer Çetin'i ve her iki yanında duran Barlas'la Emir'i gördüm.

Midem Emir'in yaptığı menemeni yediğimde bile onu gördüğümde bulandığı kadar bulanmamıştı. Her şey bir yana ona gülümsemek zorunda olduğum gerçeği, bütün vücudumun kasılmasına sebep oluyordu.

ZEN ÇEMBERİ Where stories live. Discover now