8. Bölüm

5.9K 488 90
                                    

"Tapınağa neden gittiğimizi biliyor musun?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Tapınağa neden gittiğimizi biliyor musun?"

"Dua edeceksin?"

Seth gülümsedi "Evet, bu da var. Ama asıl sebep sensin."

"Ben miyim? Tanrılarla ne alakam olabilir ki?" dedim omuzlarımı silkerek.

"Sara sana bugünün önemli olduğunu söyledi ve bahsettiği şey içeride yaşananlar değildi. Rahipler senin Amon'a inandığından emin olmak istiyor."

Yani, bir hain olmadığımdan. Sanki Amon'a inananlar, hain gömleğini üzerlerine geçiremiyorlardı.

&

Tanımadığım fakat hayranı olduğum imparatorlukta yaşayan bir yabancıydım ben şimdi. İnsanlar bana farklı bir dünyadan gelmişim gibi bakıyorlardı -ki öyleydi de-. Seth'in beni insanlarla ya da ailesi ile karşı karşıya getirmemek için bunu yaptığını biliyordum. Kendi elinde olsaydı her şey, bunu benden asla istemezdi. İnsanların inanışlarıyla ilgilenmiyordu, iyi bir insan olmakla ilgileniyordu o ve bu tavrı ona daha da yakınlaştırıyordu beni. 

Nitekim hizmetkarların Seth'in adını duyduklarında gözlerindeki parıltı da bunu belirtir şekildeydi. Onu seviyorlardı. Bir Prens olduğu için ona saygı duymak ve korku beslemek zorundaydılar, ama en nihayetinde kimse kimseyi sevmeye zorlayamazdı. İnsanlar içlerinden geldiği için seviyorlardı Seth'i. Onun Firavun olacağı günü dört gözle beklediklerini anlamak da zor değildi. Maat kötü bir Firavun olmasa da kendi ailesini bile harcayabilecek gözü karalıkta bir insandı, bunu onun duygusuz bakışlarıyla karşılaştığınız an anlardınız. Seth ise-

Seth'in bana seslendiğinin birkaç saniye sonra farkına vardım ve bakışlarımı ona çevirdim hızla "Benim tanrıma inanmak zorunda değilsin, sadece olan buymuş gibi hareket et, olur mu?"

Savaş arabasının hızlı hareketleri midemi bulandırıyordu ve gülümsemeye çalışsam da başaramadım "Elbette." 

"Umarım bunun için benden nefret etmiyorsundur."

Tek elimi alnıma götürdüm "Senden nefret etmek için başka bir sebebim var ve bunu yapmamı istemenin sebebinin benim iyiliğimi düşünmen olduğunu biliyorum."

"Benden nefret etmen için elinde olan tek sebep bu." dedi ve gülümsedi, bir dakika kadar cevap vermemi bekledi fakat cevap vermedim, sessiz kalmamdan memnun olarak başını salladı. Birkaç saniye daha boş gözlerle beni seyretti ve sonra ileriye çevirdi bakışlarını. Onun benden daha huzursuz olduğunu anlayabiliyordum. Mutsuz görünüyordu. Birkaç dakika sonra büyük ve görkemli tapınağın kapısında durdu savaş arabası ve önce ben indim arabadan. 

Seth arkamdan inerek elini kalbine götürdü ve anlayamadığım birkaç sözcük mırıldandı kendi kendine. Bunu yaparken dev heykellere bakıyordu saygıyla. Başımı kaldırarak heykellere baktım ve benim zamanımda fazlaca yıpranmış olan bu heykellerin ne kadar da yeni durduğunu görerek şaşırdım. Yüzyıllar geçmesine rağmen aynı sağlamlıkla korumuşlardı yerlerini 21. yüzyılda bile.

Asenath | Firavun'un Ruhu ♡ 𝐃𝐔̈𝐙𝐄𝐍𝐋𝐄𝐍𝐈̇𝐘𝐎𝐑Where stories live. Discover now