3. Bölüm: 19 YIL

3 1 0
                                    

*Ömrümü sorsanız 19 yılmış derim.*

Gözüme değen hafif güneş ışığıyla gözlerimi sıkıtım. Sonra da açtım. O an karşım da hatta yanım da burnumun  ucunda. Rüzgar yatıyor du o kadar masumdu ki yüzünün her tarafını öpesim geliyor.
Öpsem mi? Acaba. Sağ elimi yavaşca kaldırdım saçına dokundum. Yüzne yanaklarına. O sıra da konuşmaya başladı.

"Eğer beni uyurken sevmek hoşuna gidiyorsa heykelimi yapsınlar. Yatağında yatıtırsın. Ama namusumu kirletmemek şartıyla."

Dedi. Gözleri kapalı bir şekilde kahkaha attım bir anda dayanamayıp. Namusum diyor yaa tipe bak başını kaldırıp bana baktı tatlı bir tebessümle o an gaza gelip gülmelerimin içinde konuşmaya başladım. 

"Gerçeği olmadan heykeline zarar vermem eğer heykelin namusunu kirleteceksem. İlk önce gerçeğine yaparım. Merak etme."

Hayran ve şaşkın gözlere bana bakarken konuşmamı bitirir bitirmez gülmeye başladı.

"Namusum da gözün mü var yoksa? Dedi. Ardında bana yaklaştı. Nefesini dudaklarımda hissediyordum. Geri çekilmesi için konuşmaya başladım.

"Hayır tabi kii ben kendi namusumu koruyayım bana yeter. O yüzden şimdi uzaklaş. PLEASE...

Bir anda kahkaha atmaya başladı. Heyecanlanmıştım. Benim heyecanlanmam onu eğlendiriyordu... sonra beklemediğim bir şey yaptı. Gülerken kafasını boynuma gömdü. Sonra küçük küçük bir kaç tane tane öpücük bıraktı. Başını kaldırıp anlını anlıma yasladı. Konuşmaya başladı.

"Herkezden koruyabilirsin ama benden değil. KÜLKEDİSİ."dedi bastıra bastıra. Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırınca kapıdan bir çocuk sesi geldi.
'Anne baba hadi parka lütfennn" o an her şey geri geldi. Her anın salisesine kadar hatırladım.

"Rüzgar annem babam nerede?"dedim dolu gözlerle sorarcasına. Bana hiç görmediğim bir bakış attı. Üzgün, acı dolu bir bakış hayatta kopmuş bir bakış. O an herşey yerine oturdu. Bütün yapboz parçaları yerine yerleşti. Gözlerimden yaşlar süzülürken konuşmaya çalıştım.

"Rüzgar beni onlara götür hadi." O sırada kalkmaya çalışıyordum.

"Bekle onları şimdi göremezsin." Dedi ama ben dinlemedim tabi ki kalkmaya çalıştım. Ama beni o kadar sıkı tutuyordu ki kalkamıyordum. Doktorlar odaya hızlı bir şekilde girdiler. Serumuma sakinleştirci iğne ile bıraktılar yavaş yavaş yorulan bedenimi yatağa bıraktım. Rüzgar'da ellerini omuzlarımdan yavaş yavaş çekti. Sonra ben uykuya dalarken konuşmaya başladı.

"Alev lütfen sakin ol. Göreceksin ama ö-" zorla çıkan sesimle sözünü kestim.

"Neyi göreceğim ölülerini mi? Cansız heykel gibi duran, kalbi atmayan, nefes almayan,gözlerini açamayan
bedenlerini mi? Onları mı bana göstereceksin? ha cevap versene...
Konuşsana bir şey desene had-" yediğim sakinleştirici beni o kadar yormuştu ki konuşamıyordum. Konuşmam bitmeden gücüm tükendi. Yavaş yavaş gözlerim kapandı.

      (11 saat sonra)
Ne kadar uyudum,kaç saat uyudum bilmiyorum. Ama akşam olmuştu. Karşı koltukta uyun üç kişi gördüm. Rüzgar,Alp ve Merve
Üçüde benim uyanmamı beklerken uyumuşlar. O sırada doktor içeri girdi.

"Küçük hanım uyanmışsınız." Dedi

"Hı hı evet uyandım. Daha yeni."

"Güzel. Arkadaşların senin başından hiç ayrılmadı özellike şu kahverengi saçlı olan ortada uyuyan senin elini bile bırakmadı."
Rüzgar'dan bahsediyordu. Doktora tebessüm edebildim sadece çünkü gülecek ne halim, ne tâkātim vardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 30, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Katil'in OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin