25. Bölüm

10.2K 638 98
                                    

Mert üzerindekilerden kurtulup karısının camın önündeki mor Josephine koltuğuna fırlattı giysilerini... Kendini yatağa bırakacakken saatlerdir banyoda olan karısının yanına gitmeye karar verdi. Bu aralar banyoyla fazla muhabbeti vardı karısının, neler karıştığını gittikçe merak ediyordu. Fazla ses çıkarmamaya özen göstererek banyonun kapısının oraya doğru yürüdü. Banyonun oraya gelince kulağını kapıya dayadı. Ufak tıkırtılardan başka hiçbir ses gelmiyordu. Tek kaşını kaldırıp kapıyı açtı.

Gülosunu bu halde bulmayı beklemiyordu. Üzerinde kısa şortu, askılı badisi, saçları tepesinde dağınık bir şekilde toplamış ve yüzü yemyeşildi. Kulağında kulaklık olduğu için kendini müziğe kaptırmıştı. Yüzündeki yeşil maskeye -karısı yeşillenmemişse, o maskeydi yani- dokunup artık ne dinliyorsa kafasını sallıyordu.

Mert kapıyı sonuna kadar açıp karısının yanına doğru yürüdü. Zaten banyo küçük olduğu için iki adımda yanına geldi. Karısının tam arkasında durup onun aynadaki yansımasına baktı. Karısıyla göz göze gelince onun mavi gözleri daha da belirginleşti. Mert hala anlamsızca bakıyordu karısına, karısının böyle maskelerle falan işi yoktu ki? Var mıydı ya da? Bilmiyordu! İlk kez karısının bir sırrı olduğunu hissetti. Gözleri kısıp ona bakmaya devam etti.

Gül Oya kocasının o lanet 'kırışıklık' mesajından sonra kendini deli gibi bu işe adamıştı. Fakat çok dikkat ediyordu, kocasına yakalanmak istemiyordu ne de olsa... Hele ki kocasının üzerine 'yaşlısın sen' sözleriyle hücum etmişken... Gizli gizli hallediyordu kırışıklık sorununu... Öyle ki kendine düşündürmeyi bile yasaklamıştı tüm bunları... O anlarda Gül Oya olmuyor, dünyanın en gizli kırışık uzman ajansı oluyordu sanki... Birkaç hafta aksattığı olmuştu evet ama bu son hafta aksatmamaya özen gösteriyordu. Haziran ayına girdiklerinden beri de kesinlikle aksatmıyordu. Yiğit'in mezuniyet gününe kadar yüzündeki kırışıklıklardan kurtulacak, yüzü gül çiçeği gibi olacaktı! Her şey çok güzel ilerliyordu. Ta ki şimdi kocasına yakalanana kadar! Kesin alay edecekti. Ona o kadar laf söylediği halde kendinin bu şekilde yakalanması... Kocası sabaha kadar ötecekti!

Mert kollarını göğsünde birleştirip tek kaşını havaya kaldırdı. Yüzünde alaycı gülümsemesi vardı.

"Gül Oya n'apıyorsun hayatım?" Sesi ne yaptığını bildiğini söylese de dili başka söylemeyi tercih etmişti.

Gül Oya yavaş hareketlerle kocasına döndü. Maske yüzünden pek konuşamıyordu. Kocasının alaycı yüzüne karşı oda tek kaşını kaldırmak istedi ama maske buna izin vermedi.

"Ne yapıyor gibiyim sence?" Onun AQ'sunu mu ölçmekti niyeti? Belki de o çokbilmişliğinin yanında bunu bilmiyordu. Gül Oya küçükte olsa hep bir umudun arkasından gittiği için yine aynısı yapmayı tercih etti. Fakat bu sefer o küçük umudun bile işe yaramayacağının da bilincindeydi.

"Bir uzaylı tarafından ısırılmış da bunu kocasından saklıyor gibisin."

"Nereden anladın? Bir uzaylı tarafından ısırıldım. Bir vampir nasıl bir insanı ısırıp vampir yapabiliyorsa uzaylıların da tıpkı onlara benzer ilahi güçleri varmış meğerse..."

Mert onun oyununa katılmayı seçti. Karısının neler karıştığını tabi ki de anlamıştı fakat onunla her zaman oyun oynamaya bayıldığı için, şimdi de oyun oynamayı seçti. Yavaş yavaş olay yerine gelecekti tabi ama önce onu deli etmesi gerekiyordu. Önce ateşleyecek sonra da sulayacaktı.

"Sana ters tepmiş o zaman canım. Baksana şu haline?? Sanki uzaylı seni ısırmak yerine yüzüne kusmuş gibi..." deyip karısına doğru eğildi ve yüzüne yaklaştı. Derin bir nefes alıp "Hıyar seven bir uzaylıyla karşılaştın demek ki?" dedi yamuk bir gülümsemeyle...

AŞK MEŞK VE SAÇMALIKLARI ( #1)Where stories live. Discover now