22. Bölüm

8.7K 591 45
                                    

Gül Oya mutfakta salatayı yaparken içinden olabildiğince söylenmeye devam ediyordu. Zaten kocasının gündüz aramasında ve sesindeki 'fazla sevecen' tonunda bir şeylerin olacağı belliydi. Nedense çok daha farklı düşünmüştü. Mesela kocası eve geç geleceğini söyleyebilirdi. Ya da bir gün öncesinde spor salonun ortasında kavga çıkartan kocası vicdan azabı duymuş ve "Beni affeeettt..." diye aramış olabilirdi. Off be keşke öyle bir şey olsaydı Gül Oya şuan mutlulukla salatayı yapıyor olabilirdi. Ama maalesef şuan salatayı sinir krizi eşiğinde yapıyordu. Çünkü kocasının o 'fazla sevecen' sesinin nedeni çok daha başkaydı. Bu akşam çok sevgili kocasının gençlik ailesi yemeğe gelecekti. Gençlik ailesi diyordu çünkü artık kocasının bambaşka bir ailesi vardı. Ah bunu keşke o Şeker cadısına da söyleyebilseydi!

Kocası kendisini arayıp "Gül Oyacığım akşama misafirlerimiz var. Birkaç hafta bizde kalacaklar." demişti. Telefonda anladığı kadarıyla Şeker evinin dekorasyonunu yenileyecekmiş. Üstelik kendisi evi yenileyince "Ayy ne gerek var böyle şeylere..." demiş ve yüzünü yine kahrolası nemrut haline getirmişti. Ve o birkaç hafta olayını öğrendiği anda kendini balkona atıp içinden bir çığlık atmıştı.

Salatayı masaya koyup sandalyeye oturdu. Her tarafı ağrıyordu! Bugünkü seansına gelmemişti Burcu ve eve gelip temizlik yapmıştı. Aslında temizliği dün Çiçek yapmıştı. Fakat Şeker cadısı eve gelip bir gram toz görürse tüm gece konuşacaktı ve ona nazik cevap vermekten kasları birbirine yapışacaktı. İşini garantiye almak istedi bu sefer. Çünkü bu tip olaylarla her zaman karşılaşırdı. Öyle ki bazen evi temizlediği gün kayınvalidesi gelirdi ve evin ne kadar kirli olduğunu farklı kelime yollarıyla söylerdi. Bariz 'ben lafımı ortaya koydum beğenen alır gider, beğenmeyen kaçar gider' lafıyla Dilber Hala taklidini kolaylıkla canlandırabiliyordu! Ve bu durumu bir tek kendi anlıyordu! Diğerleri hiç oraları bile olmuyordu.

Sandalyesinden kalkıp salona gitmek için yürümeye başladı. Aslında üzerindekilerden kurtulması lazımdı. Evet önce duş alıp üzerindekilerden kurtulmalıydı. Salona gitmek yerine hızlıca odasına gelip kendini duşa teslim etti.

On beş dakika sonra makyaj aynasının önünde hafif bir makyaj yapıyordu. Elindeki fırçayı elmacık kemiklerine yavaş hareketlerle vururken kapı ansızın açıldı. Aynadan kapının yönüne bakmak için hafiften kenara çekildi. Gelen kocasıydı. Kocası hızlıca üzerindeki gömleği çıkartıp yatağa fırlattı. Sonrada altındaki pantolonunu çıkartıp 'yine' yatağa fırlattı. Tabi tüm bunları yaparken hafifçe mırıldanıp şarkı söylüyordu ve o kahrolası kendi poposundan bile seksi olan poposunu oynatıyordu!

Kocasını aynadaki yansımadan izlerken kendine engel olmadığı o tebessümü yine ortaya çıkmıştı işte! Kızıyordu falan ama seviyordu işte kocasını!

Sevmek... Bu cümleyi en son ne zaman duyduğunu düşündü bir an ya da en son ne zaman söylediğini? Anneler gününde miydi? Yok, sanki ondan önce gibiydi... Düşüncelerine dalmış giderken birden burnuna dolan kokuyla daldığı düşüncelerden kurtuldu. Kocası üzerini giyinmiş, parfümünü sıkmaya başlamıştı bile... Elinde olmadan onu incelemeye başladı. Üzerine giydiği beyaz t-shirt ve altına giydiği BJK eşofmanıyla fazla şey gibi duruyordu... Genç? Hızlıca kendi üzerindekilere baktı. Üzerine giydiği mavi-beyaz kareli elbisesiyle kendini genç hissetmeye çalıştı. Aynadaki yansımana baktı. Saçındaki mavi bandajla ve hafif makyajıyla nedense kendisini seksenlerden fırlamış gibi hissetti. Hatta arkada fon müziği falanda geliyor gibiydi!

"Senden başka, senden başka/Gözüm görmez hiç kimseyi/Senden başka, senden başka/Duyamam ben hiç kimseyi/Senden başka, senden başka/Sevemem ben hiç kimseyi/Senden başka, senden başka/Olamam senden başkasıyla"

Kocasının söylediği şarkıyla kendine geldi Gül Oya. Elindeki fırçayı yerine bıraktı ve parfümü alıp sıktı. Kocasının söylediği şarkıyı dinlerken içinden 'Tabi ki de benden başka kimseyle olamazsın! Senin kahrını çeken tek kadın benim!' dedi.

AŞK MEŞK VE SAÇMALIKLARI ( #1)Where stories live. Discover now