17. B Ö L Ü M

22.5K 1.1K 136
                                    

Medya: Cihangir Tepeli

Şarkı: Karmate - Nayino

önceden 17. bölüm iki part halindeydi. yanlışlıkla ilk parti yayımdan kaldırayım derken tamamen sildim.. bu yanlışlık üzerine böyle bir eksiklik oldu..

17. B Ö L Ü M
————

Sabah bana sürpriz şekilde yapılan doğum günü kutlamasıyla, güldük, eğlendik ve günü akşam etmiştik.

Herkes sağ olsun gelmiş, birlikte oturup sohbet muhabbet etmiştik. Akşamında hediyeleşme ve pasta faslını bitirince herkes evine dağılmıştı.

Cihangir bana hediyemi sonra vereceğini açıklamış ve sabırlı olmamı söylemişti. Oysa ondan bir hediye beklentim yoktu. Onun varlığı yetiyordu.

Şimdiyse birlikte evlenince geçeceğimiz eve doğru arabadaydık. Elim, tekrar parmaklarının arasında, bacağının üzerindeydi. Sessizdi ve huzurlu bir atmosfer vardı.

Eve çıktığımızda henüz mobilyalar yoktu tabii ki. İki tane armut vardı oturmak için bir de evi ısıtacak şömine ve odunlar. Ancak hava sıcaktı zaten o sebeple ona da gerek kalmamıştı.

İçeri girdik ve rahat bir ortam için hazırlık yaptık. Cihangir itiraf kartlarıyla oyun oynamamızı ısrarla istiyordu. Kabul ettim çünkü daha iyi yapacak bir şey yoktu.

"Şimdi, başlayabiliriz." Tüm kartları dağıttında keyifle yerine kuruldu ve arkasını yasladı. "Nesine?" dedim muzipçe. Gözleri yüzüme tırmandı ve sesli güldü.

"Ne? Komik olan ne?" dedim beni alt görmesine. Gülmesini yok sayarak meydan okuyan bir bakış attım. "Hiç," deyip kafasını salladı gülerek. Tek kaşını kaldırdı ve muzipçe kıvırdı dudaklarını. Yeniden kara elmaslarına baktım ve dediğiyle sırıttım.

"En büyük itirafı yapan diğerine istediğini yaptırır?" Bu teklifi büyük bir memnuniyetle kabul ettim.

Ve hodri meydan.

"Buyur başla o halde," dedim. Cık cıkladı, "Hanımlar önce." Gözlerimi devirdim. "Hmm diyorsun ki önce seninkini duyayım ona göre uyduracağım?" Bana lütfeder gibi baktı. Omuzlarımı çektim ve gülerek siyah bir kart açtım.

"Bunlara gerek yok ki o zaman pas kartlarını da çıkarttıysan?" dedim elimdeki kartları göstererek. "Var, var. Oyna sen," dedi ve siyah kartın anlamına uyarak; onun hiç bilmediği bir 'sırrımı' açıklamaya hazırlandım.

"Ben küçük çocukken, yazları balkonda karpuz yerdik. Sürekli kara sinekler toplanırdı. O yüzden karpuz yemezdim hiç. Çekirdeklerin sineğe dönüştüğünü sanırdım çünkü." Ağzının kenarıyla sırıtmaya başladı.

"Güzel başlangıç. Zora oynuyoruz sanırım," dedi dudaklarını yalayıp. Ardından o da gözleri kadar siyah olan bir kartı ortaya koydu. Gözlerini gözlerimle buluşturdu.

"Ben küçükken sokakta gördüğüm her bir taşı toplardım. Koleksiyon yapardım. Annem de toprağı, kiri niye eve getiriyorsun diye kızar atardı hep dışarı." Dikkatle dinliyordum onu. O da aynı şekilde her bir sözümü hafızasına kazımak istercesine büyük bir ilgi ve gülümsemeyle dinliyordu.

Yıldızlar ŞahidimWhere stories live. Discover now