Ali'm

18.6K 759 149
                                    

Öncelikle şunu belirtmek isterim KİTABIMIZIN kurgusu baştan sona değiştiği için size kaldığımız yerden  bölüm ekleyeceğim ama bazı konuların asılı kalacağını söylemem gerekiyor. Ali'nin annesi şiledeki çiftlikte yer almıyor. SÖZ verdiğim üzere size kitaptaki DUYGU nun istemesinin olduğu bölümden sonraki bölümlerden uzunca alıntılar yapıyorum. Başka türlü işin içinden çıkamadım. Umarım beğenirsiniz. Sevgiler... 

BÖLÜM yarın öğlene kadar burada kalacak ve silinecektir.... Hepinizi çok ama çok seviyorum unutmayın kuzularım. 

İstanbul Tüyapta görüşmek dileğiyle.... 

Bu arada KÖLE ocak  ayında kitap olarak raflarda yerini alacak .... 

Nayır…N’olamaz…

Bir hafta yine rüzgar gibi geçti. Defne bebeğin eve gelmesiyle etrafa bir bayram havası hakimdi. Kontrollerini yaptırmaya bizim ahali tam takım gidiyor, tam takım geri geliyordu. Biz de bebeklerle uğraşmaktan resmen ev kuşu olup çıkmıştık. İşleri Bekir benim üzerime yıkıyor ben Levent’in üzerine atıyordum. Sedat zaten tam teşekküllü ev babası olmuştu. Kucağından bir Selim’i bırakıyor, Defneyi alıyordu. Hey! hey! İstanbul’un delikanlılarının ellerinde biberon, altlarında eşofman, karılarının dizlerinin dibinde oturmaları gerçekten manidardı.

Ben mi? Onlardan hâlim halliceydi de hâlen Aslı’ya boşanmış olduğumuzu söyleyememiştim. Duygu’yla bir çare arıyorduk ama nafile…Düşün düşün boktur işin! Bizimki o hesap!

Sabah teninde tenim, kirpikleri yanağımı gıdıklarken uyandım. İnce beline dolanmış ellerime kollarımı ekleyip gözlerimi açmadan bedenini üzerime çekip biraz daha onu hissetmekti amacım. O kıpır kıpır kirpiklerin sahibi mavi gözlerin göz kapaklarını öptüm usul usul. Uyanmış, uyanmamı bekliyordu her zamanki gibi. “Günaydın Ali’m!” diyen kıkırtısı bütün ömrüme bedeldi.

Gerim gerim gerildim ve “Hımmm gün aymasa ve sen hep benim kollarımda olsan.”

“Hayır demem.”

“Bir de hayır de!” dedim sertçe ve bütün büyü bozuldu. Aslı sinirlendi tabii hâliyle.

“Kalk öküz efendi, kalk karnım acıktı benim. Saat dokuza geliyor.”

“Bu kahvaltı saatlerini ona çeksek…”

“Zaten onda ancak toplanıyoruz.”

“İyi ya on birde ancak toplanırız.”

“Olur valla. Ben okula gitmem sen işe gitmezsin.”

“Çok cazip…” derken ellerim kalçalarını okşamayı bırakmış cennetimin bahçesine kayıyordu. “Ali’m yapma valla geç kalırız.” dedi ama bacakları beni davet edercesine aralandı. Elim sıcaklığında “Yapmam ben bi’şey sana! Merak etme sen!” lafı uzatmadan derinlerine yerleştiğimde Aslı zevkle kendini bana sundu. İyi ki bir şey yapmayacaktık. Seviştik ettik. Tabii her zamanki gibi ona doyamadan aşağı indik.

Yine ilk biz gelmiştik “Tüh be!” demekten kendimi alamadım. Aslı kıkırdadı ve “Yarına kesin geç geliriz Ali’m” dedi ve masaya yanıma oturup kızarmış ekmeklere uzandı. “Kurt gibi acıkmışım.” dediğinde içeri elinde bir tabak bazlamayla Mücella Abla girdi.

“Abla o elindekini doğru mu görüyorum?” dedim ilk sıcak pişi sandım ama sonra onun gerçekten bazlama olduğunu anladım. Birden taş oturdu mideme.

ALİ'M / Bir Türk Masalı Serisi 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin