Gözlerimin içine öyle derin bakıyordu ki;beni mahkum eden adama sarılıp,dertlerimi anlatıp,omzunda ağlamak istiyordum.
Çarpışmaya gelene kadar bırakmamanızı rica ediyorum.
Ondan sonra zaten bırakmazsınız.
Elimi yüzümü yıkadım. Kahvaltıya inerken;bahçeden annemle,babamın sesini duydum. Hararetli bir tartışma içindeydiler.
Onları dinlemeye karar verdim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Eğer oğlumu hayata döndürmezsen,pis işlerine bulaştırırsan ben işte o zaman ölürüm."dedi annem sinirli olduğu her halinden belli olan bir ses tonuyla.
Konuşmanın öncesini merak etmiştim.
"Ezel'e söylemek zorundasın,senden duyması gerekiyor."diye karşılık verdi babam.
"Ne diyim,oğlum annenden ümidi kes mi diyim?Tek isteğim Ezel'in normal bir hayat yaşaması. O adamın peşini bıraksın istiyorum. Sonu hapishane mi olsun benim oğlumun?İşte ben o zaman ölürüm Levent."
"Selma bak,Ezel o adamın peşini bırakmaz,oğlunu tanıyorsun.Sen ona doktorun dediklerini söyle,son radde de olduğunu söyle."
Haykırmak isterken sadece dişlerimi ve yumruğumu sıkıyordum.
Şimdi de annemi mi alacaklar benden?
Hemen odama çıktım,üzerimi değiştim.
Annemin yanına gittim,hiçbir şey olmamış gibi onu öptüm ve evden çıktım.
Arabada adamlarımı aradım.
"Benim eve geçin,geliyorum."
Eve geçtiğimde adamlar toplanmış beni bekliyorlardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Şurada kaç adamsınız,hala o orospu çocuğunun yerini tespit edemiyorsunuz.Bugün bu iş bitecek.Görüldüğü yerlerde ikişer olarak pusuda olacaksınız.Ya o adam ölecek ya da siz,kararı verin."
Hepsi başını eğmiş duruyordu.
"Şimdi defolun gidin!"
Kendimi koltuğa attım.
O adam şimdi annemin canını da alacaktı.Kafayı yemiştim yerimde duramıyordum.