Gizemli At Arabası

380 27 1
                                    


O trajik akşam herkes için faciaydı. Carlotta hastalandı.

Christine Daae gibi, Carlotta da gösterinin hemen ardından ortadan kayboldu. İki hafta boyunca ne Opera'da ne de dışarıda görüldü. Raoul, primaddonnanın yokluğuna ilk şaşıran kişi oldu elbette. Madam Valerius'un dairesine ona yazdığı bir mektup gönderdi ama hiç cevap alamadı. Kederi daha da artmıştı. Onun adını gösteri programında görmemek onu ciddi bir şedide telaşa itmeye başlamıştı. Faust, Christine olmadan oynanıyordu.

Bir öğleden sonra Raoul, Christine'in yok oluşunu sormak üzere yöneticilerin ofisine gitti. Her ikisini de son derece endişeli buldu. Ortak arkadaşları onları tanıyamamıştı. Neşe Ve morallerini kaybetmişlerdi. İğrenç bir fikir tarafından takip ediliyormuş ya da inatçı bir kader oyununun pençesine düşmüş gibi, bitkin yüzleri ve solgun yanaklarıyla, kafalarını sallaya sallaya sahneden geçerken görülüyorlardı.

Avizenin düşüşünde en ufak bir sorumlulukları yoktu ama onları bu konu hakkında konuşturmak da imkansızdı. Resmi soruşturma, avizenin tavandan sarktığı zincirlerin yıpranış aşınması sonucu kazara ölüm hükmüne bağlanmıştı. Ama bu yıpranma ve aşınmayı keşfedip vaktinde icabına bakmak hem eski hem de yeni yöneticilerin vazifesiydi. Mösyö Richard ile Mösyö Moncharmin'in bu noktada epey farklı, çok dalgın, pek gizemli, hayli anlaşılmaz davrandıklarını belirtmek zorundayım. Öyle ki, birçok abone, bazı gösterilerin avizenin düşüşünden bile daha felaket olduğunu ve bunun da yöneticilerin akıl sağlığını bozduğunu düşünüyordu.

Eski görevine getirilen Madam Giry haricinde herkesle sürdürdükleri günlük işlerde çok tahammülsüz davranıyorlardı. Christine'i sormak için gelen Vikont Chagny'yi kabul ettiklerinde de içten olmaktan çok uzaklardı. Ona yalnızca kızın tatilde olduğunu söylediler. Raoul tatilin ne kadar süreceğini sorduğunda, Matmazel Daae sağlık sorunlarından ötürü izin istediğinden dolayı, sürenin belirsiz olduğunu söyleyerek onu terslediler. "Demek hasta!" diye bağırdı Raoul. "Sorunu ne?" "Bilmiyoruz." "Opera doktorunu onu görmeye göndermediniz mi?' "Hayır, doktoru istemedi ve biz de ona güvendiğimizden, sözüne inandık."

Raoul binayı en kasvetli düşüncelerin pençesine düşmüş bir halde terk etti. Ne pahasına olursa olsun, gidip Anne Valerius'u sorgulamaya karar verdi. Christine'in mektubundaki Raoul'ü onu görmekten men eden sert ifadeleri hatırlıyordu.

Ama Perros'ta gördüğü şey, soyunma odasının kapısının arkasından duyduğu şey, Christine'le fundalığın kenarında yaptığı sohbet, fikir olarak her ne kadar şeytani olsa da insan elinden çıkma bir entrikadan şüphelenmesine neden olmuştu. Genç kızın gergin hayal gücü, müşfik ve saf zihni çocukluğunu bir efsaneler çemberiyle çevreleyen ilkel eğitimi, sürekli olarak ölü babasını düşünmesi ve her şeyin ötesinde, müziğin, onu bu sanatın icra edildiği andan çıkarıp başka yerlere götürdüğü yüce coşku hali, tıpkı Perros'taki kilise avlusunda olduğu gibi, belirli bazı durumlarda açığa çıkıyordu. Raoul'e göre tüm bunlar, gizemli ve ahlaksız birinin kötü niyetli planlan için uygun ruhani temelleri hazırlamasına benziyordu. Peki Christine Daae kimin kurbanı olmuştu?

Anne Valerius'un evine doğru aceleyle ilerlerken Raoul'ün kendi kendine sorduğu çok yerinde bir soruydu.

Notre-Dame-des-Victories Sokağındaki küçük dairenin kapısını çalarken ürperdi. Kapıyı, bir akşam Christine'in soyunma odasından çıktığını gördüğü hizmetçi açtı. Raoul, hizmetçiye Madam Valerius'la konuşup konuşamayacağını sordu. "Hasta olduğu için yatıyorlar ve ziyaretçi kabul etmiyorlar kendileri." dedi hizmetçi.

"Kartımı götürün, lütfen," dedi Raoul.

Hizmetçi bir süre sonra dönüp Raoul'ü küçük ve az eşyalı bir misafir odasına aldı. Profesör Valerius ile ihtiyar Daae'nin portreleri, odanın duvarlarında karşılıklı asılmıştı.

Operadaki HayaletWhere stories live. Discover now