10.Bölüm / Gondol

506 21 15
                                    

 ♦ Bu bölüm için geçiş bölümü dememiz uygun olur sanırım.Okullar açıldıktan sonra yeni bölümler gecikebilir fakat elimden geleni yapmaya çalışacağım. Bu kitabı yazacağım zaman Melike'ye bir sözüm vardı. Onun için bu bölümü ona ithaf ediyorum. Ve 12 Şubat'ta ki doğum günü için küçük bir hediye olsun. Umarım beğenirsin :D Neyse lafı fazla uzattım. Okuyan herkese teşekkür ederim. Dilerseniz bölümü multimedyadaki şarkı ile okuyabilirsiniz.Çok beğendiğim şarkılardan biri.Keyifli Okumalar ! ♦

 Jeffreyle on beş dakikadır yürüyorduk.Saat neredeyse dörde geliyordu ve bugün ne yapacağımız hakkında hiç bir fikrim yoktu.Tamamen aklım farklı şeylerdeydi.Şu an Jeffrey ile birlikte geçirdiğimiz anların bile zevkini alamıyorum.Tek düşündüğüm Sophie'ye neden ulaşmadığım...İçimde garip,kötü bir his var.Ve şu “Kraliçem” mesajı da hiç masum gelmiyordu.Yine koca bir soru torbasıyla baş başayım.Bu berbat bir şey.

 -Bay Bilinmez ha ?

 Suskunluğumuzu bozan Jeffrey'e gülümseyerek karşılık verdim.Benim hakkında ne bildiğini bilmiyordum ya da saçmalıyorda olabilirim.Belki sadece bir tesadüf eseri söylemiştir.Yani sevdiği için falan... Olamaz mı ? Elbette olabilir. Hadi ama kimi kandırıyorum ben ? Kimse yeterince masum değildir.

 -Hayley çok dalgınsın.

 Gözlerimi ona çevirdiğimde, endişeli gözüküyordu. Nedenini anlamaya çalışsam da pek başarılı olduğum söylenemezdi.Ben de kısa bir cümleyle kestirip attım.

 -Biraz başım ağrıyor.

 Kafasını olumlu bir şekilde -anlıyorum dercesine- sallarken tekrardan gülümsedim.Hala yürümeye devam ediyorduk.Bir süre sonra daha yürüdükten sonra bir taksiye el hareketi yaparak durdurdu. Taksinin kapısını açıp, eski ama pek yıpranmamış koltuğa oturdum.Jeffrey de yanıma otururken taksiciye bir kağıt uzattı.Verdiği kağıtta gideceğimiz adres yazılı olmalıydı.Taksici gözlüklerini indirp aynadan Jeffrey'e bakıp gülümsedi.Yaşı otuzun üstünde,kızıl saçları ve sakalları olan bir adamdı.Buz mavisine yakın gözleri onu birazcık ürkütcü yapıyordu. Daha da ürkütücü olan hala nereye gittiğimizi bilmememdi.

 -Nereye gidiyoruz Jeffrey ?

 -Eğleneceğin harika bir yere.

Somurtup,camdan bakmaya başladım.Taksi oldukça hızlı gidiyordu.Açık olan camdan içeri giren rüzgar saçlarımı hareketlendiriyordu.Bu soğuk rüzgar bana fazlasıyla iyi geliyordu.Yirmi dakikalık bir yolculuktan sonra taksi yavaşça durdu.Kapıyı açan taksiciye gülümseyerek teşekkür ettikten sonra geldiğimiz yere baktım.Lunapark. Belki de ihtiyacım olan tek şey budur. Eğlenmek ve kafamı dağıtmak. Jeffrey sırıtarak yanıma geldiğinde lunaparka doğru yürümeye başladık.

 -Beğenmedin mi geldiğimiz yeri ?

 -Tabi ki beğendim,ben sadece...Neyse boşver.

 Yüzündeki o sırıtış kaybolurken, yaptığım davranışın bencillik olduğunu biliyordum. O benim için bu kadar uğraşırken ben bir aptal gibi davranıyordum. Gerçi “gibi” fazla oldu. Tam bir aptalım.

 Jetonlarımızı aldıktan sonra gondola binmek için o kadar çok ısrar etmesine karşılık ben hala bunu reddediyordum. Gerçekten korkunç bir şeydi bu gondol. Yukarı doğru çıkıyor çıkıyor,daha sonra aşağıya doğru tekrar iniyor ve beşik gibi bizi sallıyordu.İlk on üç yaşımda Diana ile binmiştim ve o son binişim olmuştu.Gözlerim yuvarlarından çıkmış ve bağırmaktan boğazlarım acımıştı.Ölüm tehlikesinin sözlük anlamıydı benim için gondol.

 -Hadi ama Hayley korkuyor musun ?

 -B...Ben mi ? Neden korkacağım ki hem ? Dönme dolaba binelim.

 -Dönme dolap mı ?

 Kaşlarını kaldırıp yüzüme anlamsızca bakmasına aşırı derecede sinir olsamda bunu belli etmemeye çalıştım.Şu anda dışarı davet etmişse daha romantik bir şeyler yapabilirdik. Mesela dönme dolap bunun için harika bir fırsattı. Yukarı doğru ağır ağır çıkarken beni sevdiğini söyleyebilirdi. Ve bu unutulmaz bir anı olabilirdi.

 -Hayley çok nazlandın ama hadi binelim.Eğer korkarsan bundan kimseye bahsetmem.

 -Ne korkmak mı ? Ben mi ? Hem de gondoldan ?

 Kahkaha atmaya çalışmıştım ama bunu bile becerememiştim.Elimden tutup beni gondola doğru sürüklerken çaresizlikle gondola binmeyi kabul etmiştim. Bir faciayla karşılaşacağından haberi olmayan Jeffrey'e başarılar diliyorum şu an sadece.

 Ve şimdi başlıyor.

 Yavaşça sallanmaya başlarken dişlerimi sıkmaya başlamıştım.Oturduğum yere neredeyse mıhlanmış bir şekilde sıkı sıkı önümdeki direk benzeri şeyi tutuyordum.Jeffrey ise çok rahat gözüküyordu.Bana gülümserken ben de ona zoraki bir gülüş attım.Korkudan titiriyordum sanırım.Gondol yavaş yavaş hızlanıp yukarı çıkmaya başladığında dahi kalbim hıphızlı atmaya devam ediyordu.Hızlanıyor ve yukarı çıkıyor.Hayır,bunu istemiyorum.Çoğu kişinin çığlıkları yükselirken ben deli gibi bağırmaya çok önceden başlamıştım.Jeffrey de bağırıyordu ama eğlenceli bir biçimde.Bense korkudan ölüyordum.Nasıl bu kadar rahat olabilirdi ki? Yukarı çıkmaya daha da başlayınca gözlerimi kapatıp,Jeffrey'in koluna bir koala gibi yapıştım ve ,kafamı omzuna gömdüm.Benimle gondola binmesi koca bir hataydı.Onun ise kahkaha seslerini duyuyordum.Yüzümü kaldırıp ona bakmak istesem de bundan vazgeçtim. Onunla daha sonra hesaplaşacaktık.

 Gondol durduğunda kulağına “Bitti mi?” diye fısıldadığımda gözlerim kapalı bir biçimde onun cevabını bekliyordum.”Bitti.” dediğinde yavaşça gözlerimi açmıştım.O ise gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı.Hemen kendime gelip omzuna bir yumruk attım. Bunu yapmamla kahkahalara boğularak gondoldan indi.Ben de sinirli bir biçimde onun arkasından indim.

 -Şimdiye kadar hiç bu kadar gülmememiştim sanırım.

 Gülmeye devam ediyordu.Koluna sertçe vurduğumda gülmesini azaltıp bana doğru yaklaştı.Gülerken o kadar etkileyiciydi ki...Ama şu an bunu düşünerek yumuşamayı istemiyorum.Daha da yaklaştığında gülmeyi kesip gözlerime bakmaya başlamıştı.Yüzümü ellerinin arasına aldığında kalbimin ritmi tamemen bozulmuştu.”İyi ki hayatıma girmişsin.” dediğinde nefesimin kesilmek üzere olduğunu hissettim. Gülümseyerek bir adım geri gittim.

 -Çarpışan arabalara binelim haydi.

 O romantik anı bozup bunu dediğime pişman olmuştum.Ciddi anlamda çok pişman olmuştum.O ise her zamanki gibi muhteşem gülüşünü takınıp,kolunu boynuma attı.

 -Binelim haydi Korkak Kraliçe.

SAVAŞÇIWhere stories live. Discover now