9.Bölüm / Bay Bilinmez

505 19 7
                                    

•Hikayeyi kitaplığına ekleyen sayısı artmaya başlıyor ve bunu gerçekten çok mutlu ediyor. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Dilerseniz multimedyadaki şarkı ile  okuyabilirsiniz. Keyifli Okumalar!•

*Multimedyadaki Jeffrey*

Kendimi mükemmel bir cadı gibi hissediyorum şu an.Sophie'nin verdiği kitaplardan bir tanesini bitirebilmiştim sonunda.Esneyerek kendimi yatağa atınca üzerimdeki tüm yorgunluğun bir anlık da olsa gittiğini hissetmiştim.Tüm gece uykusuz kalmama rağmen uykum yoktu.Sadece biraz yorgundum.Komidinde duran yuvarlak,küçük aynamdan kendime yüzüme baktım.Mavi gözlerim daha da koyulaşmıştı.Göz çevremdeki morluklar görülmeyecek gibi değildi. Çok değildi belki ama farkediliyordu.Aynayı elimden bırakıp teyzemin yanına indim.

-Hayley, bu halin ne böyle?

Kahvaltıyı çoktan hazırlamıştı.Yuvarlak dilimler halinde kestiği salatalıktan ağzıma bir tane atıp umursamaz bir tavırla “Uyuyamadım.” dediğimde beni garip şekilde süzdü. Aklından neler geçirdiğini tahmin edebiliyordum.Bunun önemi yoktu. Hatta teyzem için bile önemli olduğumu düşünmüyorum.

-Hayley aşık mısın ?

-Hı?

-Aşık mısın ? Bak eğer böyle bir sorunsa teyze-yiğen konuşabiliriz.

Gülmeye başladım.Hadi ama bu kadar aptal bir varlık olduğumu düşünmüyordu değil mi? Bir erkek için uykumu feda etmek ve ben ? Hayır teyze beni hiç tanıyamamışsın.

-Tabi ki de hayır teyze.

Tek kaşı kalkık biçimde hala bana bakmayı sürdürüyordu.Gülmeyi kesip ciddi bir tonda “Saçmalama teyze.” diyip yukarı çıkmak için merdivenlere yöneldim.

-Kahvaltı yapmalısın Hayley.

-Sonra yaparım.

-Dur bir şey söyleyeceğim.

Merdivenlerden durup onun diyeceklerini bekledim.

-Yarın sabah Sheffield'e gideceğim.Şu iş anlaşması orada yapılacakmış.İki üç gün evde olmayacağım.İstersen Diana'larda kalabilirsin.

-Düşünürüm.

-Evde kalmak doğru olmayabi...

-Teyze on dokuz yaşındayım ve bir cadıyım ?

-Tam bir cadı değilsin ve ...

-Tartışmak istemiyorum.

Umursamaz bir tavırla odama çıkarken neden hala gerçek bir cadı olamadığımı merak ediyordum.Yirmi yaşından sonra niyeydi ? Hem annem de ölmüşken benim olmam daha uygun düşmez miydi ? Bence düşmesi gerekirdi. Benim fikirlerime göre olsa zaten her şey harika olurdu.

Kevın dün çekip gitmişti.Beni anlamayı bile denememişti.Gerçi bir kaç günlük insanda ne bekleyebilirsiniz ki? Hiçbir şey. Bu durumda kalp sıfır, beyin bir ! Eğer hislerimle hareket etseydim iyi şeyler olmayacaktı. Ya da bu kendimi teselli etme yöntemim. Üzülmedim ama sevinemedim de. Tuhaf duygular hissediyorum sadece.

Sophie'nin verdiği bir diğer kitabı okumaya başladım.

Gölgeler Kitabı”

Normalde üç yüz sayfalık kitabı bile bitiremezken kaç kitabı okuyup bitirmiştim.Ama yinede pek bir şey anlamamıştım.İlgimi çeken yerler vardı fakat yine de bazı şeyleri anlayamıyordum işte. Bu sefer baştan değil de,ortadan bir sayfa açtım.

...”Bu kitap gölgeler ülkesine yerleşmiştir.

Seçilenden başkası içini göremez

Eğer hava nefes ise,ateş tutkudur,

Kötülükler onu engellemesin,bu benim dileğim,

Eğer dünya hayatsa,su duygulardır,

Bu kitap sihirli güçlerle doludur.

Tanrı onu korusun,kötülüklerden sakınsın,

Ve bu sayede güç ve büyü kuvvetlensin.

Akıllı olmayan hiçkimse sayfaları görmesin,

Ve içindeki bilgi yüzyıllarca süregelsin.

Bu kitap benimdir,hiçbir korku içermez.

İçindeki bilgiler,kan,gözyaşı ve terle elde edilmişdir.

Büyü benim tutkum,ruhum benim rehberim,

Tanrıça kitabı kutsal ışıkla kutsadı.

Sadece onun cocukları onu doğru okuyabilir,

Sadece onlar gerçeği görebilir.

Bu benim dileğim,dileğimin olmasını sağla.” *

Bana hitap ediyormuş gibi hissettim bir an için.Ama bunun bir çeşit dua olduğu yazıyordu daha devamında.arip bir duaydı. Kitabın ilk sayfalarına geldiğimde bu kitabın Wiccalar için kutsal olduğundan bahsediliyordu.Demek ki cadılık da kendi içinde kollara ayrılıyordu. Daha fazla okuyamadım çünkü gözlerim ciddi anlamda acıyordu.Zaten okusam bile anlayacağımdan emin değildim.Bu durumu bir de Sophie ile konuşmalıyım belki de.Telefonumu elime alıp tuş kilidini açtım. Bir yeni mesaj vardı. Kesin kampanya mesajlarından biridir ama yine de açmaya değerdi.Ekranda gördüğüm isimle yüzümde kocaman bir gülümseme belirmişti. Jeffrey.Mesajı hemen açıp okumaya başladım.

“Günaydın kraliçe'm. Bugün belki bir şeyler yaparız ne dersin ? “

Kraliçe'm ? Nasıl yani ? Bu tesadüfen denmiş bir şey mi yoksa Jeffrey de mi bir cadı ? Ya da iyice saçmalıyorum. Tek açıklaması bu sanırım gittikçe saçmalıyorum. Ama bu öylesine bir mesaj değil,bunu hissediyorum. Jeffrey de farklı,ona güvenmememi hissetirecek kadar farklı. Ona yeni bir mesaj gönderdim.

“Tamam Bay Bilinmez.”

Bir kaç dakika içinde yeni bir mesaj gelmişti.

“Bilinmez doğru bir tanım olmuş Kraliçe'm. On gibi evinin önünde olurum. Hazırlanmaya başla.”

Benimle oyun oynuyordu bu çocuk.Aklımı küçük kelime oyunlarıyla karıştırıyordu.Ama beni yeterince iyi tanımıyordu.Kim olduğumu pek de iyi bilmiyordu. Buna sadece gülüyorum. Yeni bir mesaj gönderdim.

“Pekala Bay Bilinmez.”

Mesajlardan çıkıp Sophie'yi aradım.Uzun bir süre çalmamasına rağmen telefonunu hala açmamıştı.İkinci kere denedim ama hala telefonu açmamıştı. Kötü bir şeyler olacağını hissediyorum.

*Yazılan o bölüm  http://pagan.psisik.com/?q=node/25 sitesinden alınmıştır.

SAVAŞÇIWhere stories live. Discover now