9. Bölüm

443 32 9
                                    



Uzun zamandır düzenli bölüm gelmiyordu. Bunun sebebi sınav haftama girmem ve devamında olan bayram tatili. Kaldığımız yerden devam ediyoruz. Her pazar akşam 8 de yeni bölümle sizlerleyim. 15. Bölüme kadar ara vermeden yazacağım 15. Bölümden sonra iki haftalık mini bir aramız olucak.

...

Güven.

İnsanları birbirine bağlayıp birbirinden ayıran tek duygu. Birisine karşı güven duygusunun aşılanabilmesi için zaman ve yaşanmışlık gerekirdi. O kişiye zamanla alışır yaşadıklarınızla güvenirdiniz. Bir kişi hakkında kesin hüküm verebilmekte güven duygunuzun oturduğunun göstergesiydi. Anı abimin Cihangire olan güveni gibi.

Abim ve Karanla karşılaşmamızın ardından abim kısa bir süre dikkatlice Cihangir ve beni incelemişti. En sonunda aramız da ki tutkulu bakışmayı abim kesip Cihangirin varlığını sormuştu. Ona kapıda kalmamı açıkladığım da devamını Cihangir getirmişti. Normalde yeni tanıştığım arkadaşlarından herhangi birini çevremde görse kaşlarını çatıp bu durumdan rahatsız olduğunu belli eden abim, Cihangir için aynısını yapmamıştı. Hatta soruyu sormak için sormuş cevabını önemsemediğini kapıda kaldığım için benle dalga geçmemesinden anlamıştım. Bu durum abimin Cihangire karşı güveninin olduğunun göstergesiydi.

Aklımda ki soru işaretlerinin yanına yeni soru daha eklenmişti. Abimin Cihangire olan güveninin nereden geldiği. Soru üzerine düşündükçe çıkmaza çıkıyordum. Güvenin oluşması için zaman ve yaşanmışlık gerekliydi. Abimin okul hariç her zaman hayatında olan benim Cihangiri bunca zaman görmeme ihtimalim yoktu. İş arkadaşı olsa anlardım fakat değildi. Hal böyle olunca aklımda yeni sorular oluşuyordu aklımda. O zaman Cihangir ve abim nereden tanışıyordu? Laf arası abimin Cihangirin bu mahallenin çocuğu olduğunu söylediği aklımın bir köşesindeydi. Bu mahallenin çocuğu olduğunu bildiğine göre zamanında arkadaşlardı peki onlar arkadaşlık yaparken ben neredeydim.

Ailemizin hiçbir zaman sıkı kuralları olmamıştı fakat üzerinde titredikleri tek konu benim abim olmadan evden çıkmamdı. Abim ne zaman dışarı çıkacak olsa benim de peşimden geldiğim var sayarsak Cihangirle olan arkadaşlığını bilmemem imkansız olurdu. Düşündükçe çıkmaza çıkıyordum. Cihangiri ilk gördüğümde aklımda bu denli büyük soru işaretleri bırakacağını sanmıyordum. Her geçen gün ona karşı içimde ki merak kat ve kat artıyordu. 

Derin bir nefes alıp zihnimde ki düşünceleri geldikleri yere geri gönderim. Yok olmamışlardı ama şuan bunları düşünme sırası değildi.Eve girdikten sonra Cihangir'in neşeli hali gitmiş anlamdıramadığım şekilde düşünceli ve cidli ruh haline bürünmüştü. Evin içinde ordan oraya giden adamları bir anda durdu meraklı bakışlarım üstündeyken o abimlere dönüp önemli bir şey konuşmamız gerekiyor demişti.Değişen ani ruh halinden dolayı ne konuşacakları iyice aklımı karıştırırken merakımı giderebilmek  için bende onlarla birlikte salona geçtiğimde abimin ensemden tutup beni kapı dışarı etmesiyle ortada kalmıştım. Kötü kötü bakışlarım kapıyı bulmuştu . Belki duyarım umuduyla mutfağa geçmiştim.Mutfakla solonu ayıran yarım bir duvar vardı. Şans bir kere bile benden yana olmadığı için umudum anında yok olurken yüzüm asılmıştı. Sesleri boğuk boğuk geldiğinden hiç birşey anlaşılmıyordu.

Onlar konuşurken bende can sıkıntısından onlara atıştıracak bir şeyler hazırlıyordum. Bunu yapma sebebim tabiki sadece can sıkıntısı değildi asıl sebebi geldiğinden beri etrafa boş bakışlar atan Karandı. Karanın özel hayatına karşı bildiğim şeyler sınırlıydı. Bunun sebebi Karanın bana karşı ördüğü duvarlardı. Ördüğü duvarlara rağmen Karanı tanıyordum. O boş bakışlarını doldurmak için ne yapmam gerektiğini biliyordum. Bir tabak  bittiğinde her zaman yaptığım olurda Karan yer diye dolaba koyduğum pudingden bir tane koydum. Garip bir şekilde pudingi çok seviyordu ve ne zaman yese yüzünde ki çocuksu gülümseme hiç geçmiyordu. Pudingden sadece 3 tane kaldığı için birimiz yemeyecekti. Ve o şanslı kişi abim olacaktı.

Parlak GeceWhere stories live. Discover now