Çok bir süre değil, birkaç dakika geçmişti.
Ayakta halen hava deliklerinden parmağımı geçirip çıkarmakla uğraşıyordum.

"Nesin sen?"

Yan hücreden gelen sese çevirdim bakışlarımı

"İnsan"
"Ciddi misin?"

Ellerimi yumruk yapıp belime yerleştirdim

"Ordan bakınca herhangi bir danaya yada uzaylıya benziyor muyum?"

Dudağını büktü

"Yani biraz"

Lafım hücrenin kapı tarafından biraz ileriye birinin hayvan gibi düşmesiyle bölündü

O tarafa baktım,
Ben daha birşey diyemeden ya hücredeki yine konuşmaya başladı

"Sakat lan bu"

Gelen yani düşen 'Prens' dedikleri şahsiyetti.
Ona iyice bakınca birşey aradığını fark ettim.
Etrafa biraz bakınınca yerde parıldayan birşey gördüm

"Bunumu arıyorsun?"

Bana doğru bakınca elimle o parlak şeyi gösterdim,
Yüzünde mutlu bir ifade oluştu,

"Egvegt"

Arkaya doğru yürüyüp sırtımı duvara yaslayarak oturdum. O da kapının tam önünde bağdaş kurmuştu.
Kolyeyle uğraşır gibi yapıyordu ama sanki buna inanmamı istiyor gibiydi?

"Bahçedeyken birini bulmak istediğini söylemiştin kimdi o?"

Anlıyorum.

"Kaldığım hapishanenin revirindeydi kardeşim, ona bakmak için gitmek istiyordum"

"Oraya bir birlik gönderildi zaten bulunur endişelenme"

Hm bir bilsen o yangını,

"I mahkum bey?"

Gülümsedim

"Bulut"
"Bulut bey, ailevi yapınızı anlatabilir misiniz?"

Sonunda yüzüme bakıyordu işte,

" ben, benden başka dört kardeş, biri benden büyük diğerleri küçük. Annem, burda babam yurt dışında yaşıyor. Boşandılar... benim yüzümden."

Kaşlarını çattı,

"Neden öyle dedin?"

Hüzünlü bir gülümsemeyle başımı indirdim

"En küçük kardeşlerim ikizdi. İkizlerden biri beş yaşındayken yok oldu birden. Benden bir küçük kardeşim evden kaçtı, annem beni onu bulmam için gönderdi,"
.
"Annem benden c41 olduğumu öğrendiğinden beri hoşlanmıyordu zaten."

Daha anlatmayı bitirmemişken,

"Saçların boya değil mi?"

Başımı kaldırdım,
Kaşları çatık bakıyordu, gözleri gözlerimi bulunca kaşlarını kaldırdı birden,
Heycanlanmış gibi ellerini cam kapıya yasladı

"Gözlerin! Çok güzel ışıldıyor!"

İstemsizce gözlerim açıldı ve doldu,
Ellerimle yüzümü kapattım,

"Bu bana beş yaşındayken söylediğinle aynı"

Yüzümü ovmaya başladım,

"Tabi. Küçüklüğümden beri zevkli bir insanım"

Ney. Söylediği şeyle kafamı kaldırdım birden,

"Kardeşim olduğunu kabul ediyor musun yani?"

"Biliyordum ki bu yüzden aile yapını sordum?"

"C41 in gelip geçici olduğunu biliyorsun değil mi?"

"Ne"

"C41 ömür boyu kalmaz diyorum.."
"Ya bırak şimdi c41 i kardeşimi bulmuşum bana c41 diyor"

Başını eğdi

"Benim ismim ne?"
"Hı?"

Gözlerime çıkardı gözlerini

"Bana burda Prens diyorlar. Ama gerçekte başka bir ismim var değil mi? Yoksa bile anam hangi fantaziyle ismimi Prens koydu?"

"Hayır ismin var"
"Ve ne?"
"Alaz"
"Oo havaya bak olm peki ikizim? Vardı değil mi?"

Gülümseyerek başımı salladım

"Evet Ayaz"

Bütün yüzüne bir gülümseme yaydı

"Benziyor muyduk?"
"Evet çok hemde da o bayağı sakindi sana göre, en azından küçükken öyleydi."

"Abim? Abimler?"

"Denis var, dedim zaten, sarı saçlı mavi gözlü çok çok tatlıydı küçükken oda. Birde Alexander var en büyüklerimiz. Oyunculuk yapıyor, gül tapınağını izledin mi?"

"Tabi! İzlemeyen mi var?"

"İşte ordaki Nigra senin ve benim abin."

İki eliyle ağzını kappattı

"Ciddi olamazsın?"
"Yo baya ciddiyim."
"Sen bana benziyorsun ha"

Kaşlarımı çattım

"Tam tersi olmasın beyefendi!"
.
.
.
___________
<3

Boş Kafes (bxb)Where stories live. Discover now