16.

113 8 0
                                    

O 12. Yaşındaydı ben 16.  Abim 19  en küçüğümüz 10. Sekreterin 'winter'  dediği çocuk en küçüğümüzdü sanırım. İsmi Winter değil aslında. Ama abimle yurt dışındaydı galiba.

Babam bir oyuncu ama o kadar tanındığını sanmıyorum.
Abim babamın izinden gidiyor. O yüzden yurt dışındaki bir stüdyoyu aradım. Nerden biliyorum? Ara sokaklardan birinde bir film posterini incelerken görmüştüm onu.
'Ay ışığı tapınağı' isimli bir filmde oyunculuk yapıyordu.

Ayaz, yani sekreterin 'Winter' dediği çocuk, abim gibi kırmızı saçlı, yalnız onunki düzdü, kahve gözlü ve çocukluğundan hatırladığım kadarıyla çok akıllı ve sakin di, onu en son 10 yaşında gördüm, çok değişmiş olabilir. Aramızda 6 yıl var. Ve 10 yıl geçti...

Bir ikiz kardeşi var, Ayaz'ın. Yani vardı. 15 yıl önce kayboldu. O zamandan anlamıştım. Dağılacaktık. O Ayaz'ın aynısıydı. Yalnızca da neşeli bir çocuktu.

Denis neden evden kaçtı? Bende bilmiyorum.

"Bulut?"

Gözlerimi açtım,

"Kes sesini savaş tanrısı. "
"Kim?"

Karşımdaki Arez değil, Eray dı.

"Sen miydin?"

Oturur pozisyona geçtim.
O da kelepçelerin arasındaki zincirden tuttu.

"Yürü gidiyoruz."
"Eraycım gelin kaçırır gibi nereye?"
"Kafesine."

Ayağa kalktım ama yürümedim.

"Bekle."

Başını döndürdü

"Denis'e birkez daha bakmak istiyorum"

Kelepçeleri bıraktı

"Git bak hadi"

Bana hayvan muamelesi yapan bu adama yaklaştım.

"Çekil"

Yolu açınca yanından yürüyüp kardeşimin solan yüzüne baktım tekrar

Eray hızlıca yanımdan geçip kelepçeleri tuttuğu gibi çekiştirmeye başladı.

Peşinden ilerledim.

"Başka bir mahkumun durumu seni neden üzer ki?"

Yere baktım, mahkum?

"Rüzgar'a böyle birşey olsa, abisi olarak ne yaparsın Eray? Bana öğret,"

Yürümeye devam etti

"En başından olmasına izin vermezdim Bulut."
"Onu bu hale getireni bırakır mıydın?"

Durdu.

"Sen hala o polisten mi şüpheleniyorsun?"

Gözlerimi onun mavilerine çıkardım.

"İnan şüphelenmekle kalmıyorum."

Bir süre gözlerini çekmedi.

"Onu öyle bir şekilde öldüreceğm ki sen bile şaşıracaksın Eray."

Kafasını sallayıp önüne döndü.

"Senden beklerim. Masum kişileri öldürmede üstüne yok."

Tuttuğu kelepçemi aşağıya doğru hızla çektim. Arkaya doğru yalpaladı. Ve kelepçeyi bırakmak zorunda kaldı tabii.

Yakasını yakaladığım gibi arkadaki parmaklıklara çarptım onu.

Oda hiç zaman kaybetmedi tabii belime bir silah yaslanmıştı bile.

"Masum dediğin kişilerden herhangi biri sana birden böyle yaklaşsa mesela?"

Ona biraz daha yaklaştım.

"Elleri olmadık yerlere gitse? Sonra birden.."

Başımı hafif çevirip ani bir hareketle ona yaklaştırdım. Dudaklarımızın arasında küçük bir mesafe varken, gözlerimi açıp onun aynı şekil bakan mavilerine çevirdim.

"Bum"

Onu yakasından itip uzaklaştım.

"16yaşındaki bir çocuğa yapsa bunları, ekleyeyim masum bir çocuğa, masum olan hala o olur muydu? Akşamki maskesini sabahları çıkarsa mesela ne kadar masum olabilirdi? O çocuğun elinde bir kalem olmasaydı, adam yavaşça o çocuğa çocukluğunu haram etseydi, böyle bir adam ne kadar masum olabilirdi?"

İfadesi değişmedi. Yalnızca kaşlarını çattı biraz daha.

"O çocuk orda kalemi adamın boynuna saplamasaydı, o çocuk o sokaktan çocuk olarak çıkmayacaktı. Sen yatağında katillere lanet yağdırırken, o katiller, kim bilir nelerle uğraşıyor... kimseyi, gördüğün kadarıyla yargılamaman gerek polis."
.
"Karizman kırılsın biraz. Senin işindeki temel kurallardan birini sana ben öğretiyorum. Bulut. Ünlülerin katili olan."
.
.
.
__________
Bulut acımadı.

Boş Kafes (bxb)Where stories live. Discover now