12.

169 11 1
                                    

"Yani şimdi küçük ikiz kardeşlerinden biri kayıp büyük abin İngiltere de ve ortanca kardeşin olan kişi küçükken evden kaçtı. Sende ortanca kardeşini bulmak için kaçınca dünyanın ne boktan olduğunu gördün ve aslında öldürdüğün bütün o siyah kıravatlılar yani ünlü iş adamları akşamları ara sokaklarda sarhoş dolaşan hayvanlardı. Birkaçı sana dokunmaya yeltenince onları öldürmeye başladın. Ama yanlızca sana dokunanları değil iş üstünde yakaladığın bütün adamları mı öldürdün."

"Vay anlamışsın. Bay gizli polis"

Önümdeki beden birden şaşkın bir ifade takınıp geriye yaslandı

"S-sen nasıl!"

"Yani pek zor olmadı. Yada benim yeteneğim. İlk önce çok sakin- sevecen davranıyorsun. Annenin avukat babanın öğretmen olduğunu söyledin. Buna rağmen sen burdayken seni götlerine takmamaları imkansız. Yani ya yalan hikaye anlattın yada gizli polissin. Şimdi emin oldum ki gizli polissin. Ayrıca.. polis olmasan bütün hayatımı sana anlatırmıyım?"

"AH KAHRETSİN!"

ayağa kalkıp sinirli bir şekilde elini masaya vurdu. Sonra kaşlarını kaldırıp gözlerinj büyüttü.

"Dawnkliff mi?"
"Hmh çokmu garip.?"

Duruşunu düzeltip ellerini beline yerleştirdi.

"Bulut sen harbi malsın he"

"Niye be"
"Kendi ismini pardon soyadını o kadar görmüşsün ki bu arada türkçe olanı. Bilinçaltı na yerleşmiş. Azıcık diğer soyismine baksaydın. Kardeşini daha rahat bulacaktın."

"Ne"

"Kara diyorum bilinçaltına yerleşmiş diyorum. Denis diyorum Dawnkliff olan neyin gelir?"

Söyledikleriyle elimdeki çatalı düşürmem bir olmuştu.
Benim kardeşim tatlı bir çocuktu. Sarı saçlı mavi gözlü çok şeker.
O ara sokakta karşılaştığım çocuk öylemiydi?
Siyah kıravatlılar o kadar kafamın içindeydi ki. Onları kafama o kadar takmıştım ki. Gerçek amacımı unutmuştum.

Harbiden, neydi beni sokaklara kaçmaya iten şey?

BEN KARDEŞİMİ ORACIKTA BİR POLİSİN İNSAFINA BIRAKMIŞTIM. O BENİ KORUMUŞTU. BEN ONU UNUTMUŞTUM.

Gözlerim irileşip göz bebeklerim küçülürken kaşlarım gözlerime yaklaşmıştı.
Başımı çevirince ara sokaktaki o polis bakışlarını bana çevirmişti. Beni baştan aşağı süzüp omuzlarını silkip başını çevirmişti.

Ayağa kalkıp ağır adımlarla yanına kadar yürüdüm elimdeki tepsiyle. Beklemediği bir anda elimdekini kafasına geçirince bütün yemekhane bana dönmüştü. Kendine gelemeden yakasından tutup onu kaldırdım ve hızlı bir şekilde arkamdaki duvara çarptım.

"NE HADDİNE"

Daha bu adama dünya kaç bucak gösteremeden biri beni arkamdan yakalamıştı.

"Bulut sakin"
"DEVRİM BIRAK BENİ"

Beni kollarımdan yakalamıştı ama çırpındığın için pek tutamıyordu.

"ERAY"

Muhtemelen Eray beni belimden yakalamıştı bu sefer. Karnımda halen açık bir yara olduğu için yara sızlıyordu.

"Bulut sakin ol"

"NASIL SAKİN NASIL?! BIRAKIN BENİ "
.
"BIRAKIN BENİ O SADECE 16 YAŞINDAYDI"
"Ne?"
"SEN YAPTIĞINA POLİSLİK Mİ DİYORSUN? NEDEN KİMSE BİZİM TARAFIMIZDAN BAKMIYOR! "

sakinleşince Eray'ın belimdeki kolları da gevşemişti. Göz yaşlarıma mani olamadan dizlerimin üstüne çöktüm.

"Devrim.. sizin koridora yeni gelen biri vardı ya. Kim o?"

"Denis- neden"

Başımı ona çevirdim.

"Ne yazıyor onun dosyasında? Neden tekrar tutuklanmış?"

"Bu sefer seçtiği kurbanını ondan daha güçlü olduğu için dayak yiyip buraya atıldı."

Elimi kaldırıp duvara yaslı adamı gösterdim.

"Bu mu verdi dosyayı"

"E-evet"

"Lütfen.. birde onun açısından dinle. Herşey gözlerimin önünde oldu. Hepsi. O sadece çocuk. Bu adam ona dokunmaya çalıştı. O istemeyip karşı çıkınca dayak yedi. Dayağı atan da o. Bir çocuğun bu kadar şeyi yapabileceğine nasıl inanırsınız! "

Başımı tekrar o duvara yaslı şeye döndürdüm.

"C..ca..can- canavar!"

O fısıldamıştı.
.
.
.
.
_______________________

Sonne dinleyin güzel şarkı

Boş Kafes (bxb)Where stories live. Discover now