Ters Köşe

13.3K 911 75
                                    

Müzik sesi oldukça yoğun olsa da Aral uzun süre sonra ilk defa kendini huzurlu hissediyordu.
Aptalca bass müzik haricinde bir halt düşünmesi gerekmiyordu.
Hakan onu akşam evden almaya geldiğinde Aral belki de tarihi geçmiş sayılacak ürünle göz göze gelmişti.
Ehliyet için vesikalık çektireceği zaman solgun duran gözaltını kapatmaya aldığı bir tür kozmetikte,bir daha da ihtiyaç duymamıştı.
Banyodaki pamuk ve oda kokuları içerisinde bir yerlerde ortadan sıkılmış bir tüp şeklinde duruyordu.

Bugün cidden yorucuydu.
Serkan ve arkadaşlarının kahkaha sesleri eşliğinde hazırlanmaya çalışmak daha zorlayıcıydı.
Kahkaha seslerini bastırmak için balkonları,camları kilitlemişti.
Kendini duşa atmış suyun altında uzunca bir süre durmuştu.

"Son gülen iyi gülecek..."

Bir insanın bu kadar kapasitesiz olabileceğini düşünemezdi.
Alt kalite bir Amerikan lisesi gençlik dizisinde olabilecek bir şeydi bu ancak. Onda bile klişe sayılır, kaldı mı böyle aptallık denirdi.
Biri de değil hepsi ayrı sorunluydu.
Ağır abi geçiniyorlardı ancak ağır olan tek şeyleri beyin hücrelerinin çalışma frekansıydı!

Aral yukarıdaki sesleri duymazdan gelerek güzelce saçlarını kurutmuş,krem ve parfüm sürmeye girişmişti.
Ağlamaktan şişen gözlerini tarihinin geçmediğini umut ettiği sıvıyla bocalamıştı.
Üzerine rastgele bir şeyler geçirirken bir an önce siktir olup gitmek konusunda aceleciydi.
Bu evi kiraya verip birinin ev arkadaşı olmak mantıklıydı.
Eğer Hakan ve arkadaş grubunun kafası sararsa muhtemelen Aral bu evi kiraya verir,kendisi buradan arkasına bakmadan kaçıp giderdi.

Belirli bir süreden sonra sesler kesilmişti.
Rengarenk toplarla (!) Aral balkonda baş başaydı.
Düzeltmeye bile uğraşmamış,omzuna bir ceket atarak ayrılmıştı evden.

Caddenin başında onu bekleyen Hakan motorla gelmişti.
Motoruna yaslanmış,telefonda bir şeylere bakınıyordu.

"Lütfen bok gibi insanlar olmasınlar lütfen bok gibi insanlar olmasınlar..."
Aral kendi kendine mırıldanırken en düz tavrıyla selamlamıştı onu.
Kuzgun karası saçları alnına düşüyordu.
Gece siyahına çalan gözleri ,buğday renkte ışıltılı ten rengiyle ahenkliydi.
Çıkık elmacık kemikleri ve çekik gözleri vardı.
Uzun boyluydu ancak gövdesi epeyce kalındı.

"Sokağın başından seçiliyorsun."dedi Aral sevimli bir tebessümle.
"Kalıp bol olunca tabi."

"İltifat mı yoksa kıskançlık mı sezeyim?"
Hakan oğlana kaskı uzatırken Aral omuz silkmişti.
"Bilmem,seç al."

"Sorular sorayım mı yoksa sadece içki mi?"

"Hiç bilmediğim bir şehre neden geldim ve tüm düzenimi neden mahvettim temalı mı bu sorular ?"
Aral bileklerini Hakan'ın beline dolarken alaycı bir gülüş savurmuştu.

"Zekisin."dedi Hakan dudakları alayla kıvrılırken.
"Ama bunu sormayacaktım,ben neden kazağını ters giyecek kadar heyecan yaptın diyecektim?"

Aral utançla üzerindeki kazaya baktı.
Siktir !
Telaşla kazağı bile tersten giymişti.
Üç beş tane sokak serserisi yüzünden ters kazakla dolaşacak kadar tedirginlik duyuyordu.

"Bir de suratındaki fondöten şeyini iyi dağıtamamışsın."diye fısıldadı Hakan gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken.
"Dışarı çıkarken hep böyle misin yoksa bugüne mi özel..."

"Şu anı baştan sarabilir miyiz?"diye mırıldandı Aral gözlerini sıkıca kapatıp.

"Hayır,saramayız. Sıkı tutun."

Hakan gaza basıp son hız caddeye çıktığında Aral en azından bir kaç milisaniyelik de olsa evdeki rezil topcukları unuttuğu için şanslı hissediyordu!




Yeni Oğlan Where stories live. Discover now