20. Bölüm

1.6K 225 56
                                    

Ortadan ikiye bölünecek gibi hissediyordum. Zincirler hem kollarımdan hem bacaklarımdan eşit çekiyordu, asla kıpırdayamıyordum.

Iyena'ya nefretle baktım. "Bana neden bunu yapıyorsun? Emhyr nerede?"

Yaptıklarına ziyade, Iyena bana bakamıyordu. Sürekli zincirlere gözü kayıyordu, onları söküp atmak istiyor gibiydi.

"Emhyr, Chaos ile birlikte buraya gelmek zorunda. Eğer şu kapıdan geçerse önündeki tek engel aklı olacak."

Gösterdiği yere baktım. Uzayan ateşlerin metrelerce önünde boyumun on beş katı uzunluğunda koca bir kapı silüeti görüyordum. İnsan yapımı olamazdı, burası zaten insanların bildiği bir yer bile değildi. O kapı gökyüzüne uzanıyordu, çok uzaktı ve açılamayacak kadar ağırdı. Arkamda taştan bir kale vardı ama ben zaten kapalı bir alanda gibi hissediyordum.

Ben önümü incelerken Iyena açıklamaya devam etti. "O kapının diğer tarafında Arus var." Başımı hemen ona eğdim.

"Ethia?" demin onun adını söylemişti. "O gerçek mi?"

"Arkanda." dedi, bir kere daha arkama baktım ama orada sadece yanan bir kale vardı. Ateşler gerçek bile değildi, ısı yaymıyordu. Sadece görüntüydü.

"Neden Emhyr'in beni öldürmesini istiyorsun?" dedim dolu gözlerle.

"Seni öldürmesini istemiyorum ama seçeneğim yok Kaya. Özür dilerim. Seni seviyorum, gerçekten seni çok seviyorum ama bu zaten senin ve onun iyiliği için."

"Ölüm'e öldürmesi için emir verdin!"

"O ölüm değil." İç geçirdi, gözlerini yumdu. "O Emhyr."

"Onun için çalışıyordun. Ama ona diz çöktürdün. Nesin sen?"

"Eşlikçisiyim. Asırlardır onun için varlığımı sürdürüyorum. Ona diz çöktüren ben değildim, Arus'tu, Emhyr'in kendi aklıydı. Seni öldürmeyi seçmemek için direndi, aklındaki çığlıklara dayanamadı. Sen onun alması gereken bir cansın, bunu erteliyor." Kapıya uzanan ateşleri işaret etti. "Eğer o kapıdan geçerse Arus'a senin için sırtını dönmüş demektir. Ama seni kurtarmak için yapması gereken tek şey bu değil. Karşına geçtiğinde onun için bekliyor olacaksın. Arus'u geçmiş olsa bile Arus onu terk etmeyecek ve seni öldürmesi için üzerine gidecek. Eğer Emhyr bir kez daha ona karşı koyarsa, söyleyebilirse, bu kez seni kurtarır."

"Kendi yaratıcısına benim için karşı gelmez. Ölüm, öldürmemeye karşı gelmez! Benim canımı sen üzerine gittin diye alacak. Sen nasıl bir yardımcısın böyle?"

"O Ölüm değil!" Öyle bir bağırdı ki ateşler büyüdü. Beni korkuttu. "Onun işine tanrı bile karışamaz! Bunu biliyor ama yine de dinliyor."

"Hiçbir şey anlamıyorum."

Bir adım atıp yaklaştı. İlk önce zincirlere baktı. "Canın yanıyor mu?" diye sordu, deliydi. Cevap vermediğim için üstelemedi. Elbette canım yanıyordu.

"Bırak beni Iyena."

Başını sağa sola salladı. "Buna Emhyr karar verecek. Seni öldürmeyi de seçebilir ve o zaman... düşünmek bile istemiyorum." Alnını sıktı. "Bana rüyalardan daha önce bahsetmeliydin Kaya. Emhyr'in sana gelmesinin bir sebebi olmalıydı. Geçmişin temizdi, geleceğin kirli sandım. Ama o senin bütün aileni katletmiş ve bu da bana tek bir şey düşündürtüyor... sen hiçbir şey yapmadın."

Hiçbir şey yapmadım...

Ya bu söz ya da özür dilerim. Ölüm'ü görenlerin söylediği iki şey.

"O, Arus'a hizmet ediyor." dedi ve kendisini gösterdi. "Ben hiçbir zaman Arus'a hizmet etmedim. Ben, Emhyr'e aitim. Fakat görevim, Emhyr'in sözlerinden daha kutsal. Ve yerine getirmemin vakti geldi. Bunu yapma sebebim Emhyr."

ÖLÜM'SÜZWhere stories live. Discover now