10. Bölüm

1.7K 247 120
                                    

5 ay sonra

Sessiz geçen günler haftalara, haftalar ise aylara dönüştü.

Ağzımdan tek kelime çıkmıyordu, evin içinde gezinen ve hizmet eden bir ruhtan farksız görünüyordum.

İnsanlar varlığıma alışmaya başlamıştı. Dışarı üç kere çıkmıştım, gözler önünde yürümeden önce muhafızlarla konuşmam gerekmişti. Hepsi bana inanmış ve amcamla beni rahat bırakmıştı. Sorgulayacakları bir şey yoktu çünkü onların gözünde Ölüm yaşamayan ve sadece bedene bürünen bir kötülüktü. Ben ise sadece onun aldığı canları izleyen bir kurbandım.

Pazara giderken beni görenler şalıma sarınmış olsam bile işaret ediyor, arkamdan konuşuyordu. Ölüm'le gezinen Kaya'yı hiçbir zaman unutmayacaklardı. Benden kaçıyorlardı ama kimisi durumu daha detaylıca öğrenmek için yanıma koşturuyordu. Kimse nasıl olduğumu sormuyor, hepsi merak ettiklerini öğrenmeye çalışıyordu.

Yürürken yanından geçtiğim kalabalık grupların gözleriyle beni takip ettiğini hissediyordum. Fısıltılarını duymam umurlarında bile değildi. Acıyarak dedikodumu yapıyorlar, yaşadıklarıma ve travma yaratacak günlerime gülüyorlardı. Dalga geçiyorlardı, Ölüm'ün bile görmeye dayanamayacağı bir suratım olduğundan bahsediyorlardı. Hiçbirini tanımıyordum ama hepsi birbirinin sözüne kanıp kabullendiğim alay dolu kelimelerin üzerine ekliyor ve her seferinde daha beter konuşuyorlardı.

Evdekilere kendimi kabul ettirmem çok daha kolay olmuştu. Amcamın bir haftalık suskunluğu bitmişti ve eskisinden daha beter bir adama dönüşmüştü. Evdekiler halime acımıştı, bu kez Ölüm'le hiçbir ilgisi olmadan yürekleri burkulmuştu. Amcam, elinden kayıp giden başlık parasının acısını her gün çıkarmaya yemin etmişti. En ufak bir hatamda affetmiyordu, sözlü ve fiziksel olarak canımı yakmaya çalışıyordu. Halbuki ondan kurtulmak için evliliği bile kabul edeceğimi söylemiştim. Bu kez kimsenin beni istemeyeceğini ve başına kaldığımı söyleyip durmuştu.

Onu öldürmek istiyordum.

Emhyr gibi acımadan boğazını kesmenin hayalini kuruyordum.

Ama elime bir bıçak alıp uyurken tepesine dikilince yüreğimin bunu yapmama izin vermeyeceğinin de farkındaydım.

Ölümü izlemek, parçalanan bedenleri görmek, beni etkilemiyordu ama kendi elimi bilerek kana bulayamazdım. Ne kadar nefret edersem edeyim onu öldürecek gücü kendimde bulamıyordum ama çok istiyordum.

Evden kaçmayı düşünmüştüm, gece kapıdan çıkıp gitsem kimsenin ruhu duymayacaktı. Ama çalacağım azıcık para bana yetmeyecekti ve yine iş bulamayacaktım. Ne kadar yetenekli olursam olayım, en yakın şehirde bile suratımı bilenler ve adımı duyuranlar vardı. Adım attığım an kim olduğumu bilenler diğerlerine duyuracaktı ve benimle çalışmayı kimse istemeyecekti.

Emhyr'in beni kurtarması aslında sonumu hazırlamıştı.

Bana bunu o yapmıştı. Bazı geceler ondan nefret ederek uykuya dalıyordum ama bazı geceler keşke onunla kalsaydım ve yaptığını kabullenseydim diyordum. Ve ona duyduğum nefretin gerçek olmadığını biliyordum.

Son bir haftadır evden bir saatliğine bile olsa uzaklaşmak için dışarıya ben çıkıyordum. Bir salkım meyve almak için bile beni yolluyorlardı çünkü evdeki varlığım amcamı tetikliyordu, beni korumak için evden çıkmaya zorluyorlardı ve amcam nerede olduğumu sorduğunda biz yolladık, alışveriş yapıyor diyorlardı.

Siyah şalımı başımın üzerinden geçirmiştim ve gözlerime kadar indirmiştim. Bu kez insanlardan saklanmak için yapmıyordum, bu kez insanlardan yaralı suratımı gizliyordum.

ÖLÜM'SÜZWhere stories live. Discover now