14. Hızlı Çarpan Kalp

266 36 310
                                    

Bölüm 14 | Hızlı Çarpan Kalp

Akın ilk kez âşık olduğunda on sekiz yaşındaydı. Hisleri karşılıklıydı ancak kız bir ilişki istememişti üniversite sınavı yüzünden. Yine de Akın ondan uzak kalamıyordu. Sevgili olmuşlardı. Birlikte ders çalışıyorlardı hep. Böylece hem onu görmüş oluyor, hem de onu kötü etkilememiş oluyordu.

Kız üniversiteyi kazandıktan birkaç ay sonra birini bulup abimden ayrılmıştı ve böylece abim uzunca bir süre aşka küs yaşamıştı.

Sevgilim diyeceğim biri olmamıştı hayatımda. Aşık olmamıştım ancak birilerini tanımak için de olsa şans vermiş, çoğuyla ilk günden sonrasında bir iletişimimiz olmamıştı. Okulda ettiğim kavgalar düşman sayımı fazlasıyla çoğaltmıştı. Bir de üzerine karakterimden dolayı hep insanların benim hakkımda atıp tuttukları vardı. Ateş'i anlayabiliyordum; seni olmadığın biri gibi tanıtmalarının, seni olmadığın biri yerine koymanın ne kadar boktan bir şey olduğunu biliyordum.

Buse'nin Ateş hakkında dediklerinin üzerinde durmuyordum. Sadece içimdeki ses onun öyle olmadığını söylüyordu ve ben de bu sese inanıyordum. Kendisi zaten bunun öyle olmadığını bana söylemişti. Ateş bir gün bana tamamen kendisini açtığında her şeyi öğrenmiş olacaktım. O güne çok bir şey kalmadığını hissediyordum. Yavaş yavaş kendini açıyordu. Sorun sadece abisiydi, bunu anlayabiliyordum. Abisiyle arasında ne geçtiğini merak ediyordum ancak o anlatmadan bunu öğrenmek istemezdim.

Bugün 13 Kasım'dı ve yarın Ateş'in doğum günüydü.

Sabah erkenden eve giderek hediye işini halletmiştim. Ne zaman hazır olacağını bilmiyordum. Buraya getireceklerdi, yani Aslı'nın evine. Dün gece babasının Ateş'i aramasıyla evden gitmişti. Geleceğini söylediğinden onu beklemiştim. Annesine bir şey olmuş olmalı diye düşünmüştüm ancak önemli herhangi bir şey yoktu. Geç de olsa geri gelmişti ve sabah erkenden tekrar evden gitmişti.

Nerede olduğunu şu an hiç bilmiyordum.

Akşam olmak üzereydi ve birazdan insanlar gelecekti. Tüm hazırlıklar tamamdı. İçkiler, atıştırmalıklar, süslemeler, pasta. Her şey hazırdı ancak Ateş hâlâ ortalıklarda yoktu. Onun için doğum günü partisi yaparken kendisinin gelmeyecek olduğunu düşünmek korkutucuydu. Aslı biraz kafayı yiyordu çünkü Ateş telefonunu hiç açmamıştı.

"Cihan'la sorununuzu anlatmadın bana," dedim kahvemden bir yudum alırken. Aslı hemen yanımda oturmuştu. Evi süslemeyi çoktan bitirmiştik. Cihan bir işi olduğunu söyleyerek gitmişti. Doruk'sa uyuyordu kaldığı odada. Dün gece uyuyamamıştı ve ben Ateş'i beklerken onunla sohbet etmiştim. En azından çabalamıştım çünkü Doruk neredeyse hiç konuşmamıştı. Ateş'i beklediğimi bilmesine rağmen ona söylediğim uyku tutmadı yalanına inanmış gibi davranmıştı.

"Aslında bir sorunumuz yok ama var da. Biz hiç Cihan'la böyle değildik. Atışıyoruz şimdi durmadan. Gıcık ediyor beni ve ben de onu." Derin bir nefes aldı. "Bilmiyorum, eskisi gibi değilim galiba onda. Tek bildiğim onu kaybetmek istemiyor olduğum."

"Onun da seni kaybetmek istemediğine eminim."

Güldü alayla. "Belki ama ikimiz de kaybetmek istiyormuşçasına davranıyoruz."

"Ondan hoşlanıyorsun," dememle küçük bir duraksamanın ardından kahkaha attı.

"Aşık olunca bi' değiştin sen. Aşk doktoruna mı dönüştün? Çok bilgilendin."

Kaşlarımı çattım. "Aşık olmadım ben. Hoşlantı ve aşk aynı şey değil."

"Doğru aynı şey değil ama Ateş'e karşı hislerin öylesine bir şey de değil."

BEYAZ IŞIK KIRINTISI | KIRMIZI Where stories live. Discover now