10. Kalp Hızlandıran Sesler

266 38 105
                                    

Bölüm 10 | Kalp Hızlandıran Sesler

Bedenimin havalandığını hissetmemle irkildim ancak ağırlaşmış göz kapaklarım gözlerimin üzerinden çekilmemekte inat etti. Burnuma dolan alkolle karışık kokusu beni daha da mayıştırırken başım onun göğsüne yaslanmıştı. Ayıldığımda hatırlamak istemeyeceğim anlardan birisi de buydu. Ona bu kadar yakın olmak kalbimi hızlandırırken bunun ayıkken farkında olmak beni delirtirdi.

Kucağında benimle yürürken dilinin ucunda bir şeyler söylüyor olsa da onu anlamıyordum, doğrusu onu anlamaya çalışmıyordum bile. O an tek istediğim uyumaktı ve kabul etmeliyim ki, kucağında şu an fazlasıyla rahattım. Biraz sonrasında bu rahatlığım kapıyı açmaya çalışmasıyla yok olmuştu çünkü fazlasıyla zorlanmış olması yetmezmiş gibi tek dizini kırarak beni bacağının üzerine oturtmuştu.

Beni nereye getirmişti?

Zorlanarak da olsa gözlerimi açmayı başardığımda odayı aydınlatan ışık gözlerimi kör etmiş gibi hızla kapatıp sızlandım. "Nereye getirdin sen beni?" diye sorduğumda, "Evindesin," diye cevap verdi. O an zihnimde bir başka Ateş'in sesi duyuldu. Bir evim yok. Omuzlarımı düşürdüm. Bedenimin yumuşak bir yerle buluşmasıyla bir kez daha sızlandım.

"Işığı kapatsana, gözlerimi açamıyorum."

Kapalı gözlerime rağmen ışığı kapattığını hissettiğimde gözlerimi yavaşça açarak gözlerine baktım, ardından içinde bulunduğumuz odada gezdirdim gözlerimi. Benim evimdeydik ancak Ateş şu an olmaması gereken bir yerdeydi. Benim odamdaydı. Kaşlarımı çatmamla, "Anahtarımı nereden buldun?" diye sordum.

"Çantandan aldım," dedi, ayakkabılarımı ayağımdan çıkararak yatağın kenarına bıraktı. "Birkaç saat bana tahammül etmek zorundasın. Ayıldığına emin olmadan gitmeyeceğim. Kahve yapıp geliyorum. Üzerini değişebilecek misin?" Cıkladım. Üşeniyordum. Halim hiç yoktu bununla uğraşmaya.

Derin bir nefes alıp verdi. Biraz sonrasında odadan çıktığında gözlerimi kapatarak uyumaya çalıştım. Çok yorgundum. Ateş'in evimdeki varlığını bile umursayacak bir durumda bile değildim. Normalde şu an ondan rahatsız olarak uyumamam gerekirdi ancak rahatsız olmuyordum. Bunun sebebi sarhoş olmam mıydı yoksa başka bir şey mi bilmiyorum.

Bugün Ateş'ten hiç rahatsız olmamıştım; ne bileğime dokunurken ne saçlarıma dokunurken ne de beni kucağında taşırken. Bu çok korkutucuydu.

Uykuya dalacağıma inandığım bir zaman diliminde Ateş, elinde bir kahveyle gelip başımda dikilmişti. Uyumama izin vermediği için huysuzlansam da başımdaki ağrıyı ve sarhoşluğumu düşündüğümde ayılmam gerektiğinin farkındaydım. Bu yüzden mecburen de olsa yatakta doğrulmuştum. Sırtımı yatak başlığına yaslayarak elimi ona doğru uzattım. Gözlerim çok kısa bir an bileğimdeki kırmızı ipe düştü. Derin bir nefes aldım. Elinden bardağı alarak sıcak kahveden bir yudum aldım ancak yutması biraz zor oldu. Hızla bardağı eline tutuşturduğumda sıçrayan damlaların onu yakmasını bile umursamadan banyoya doğru koştum.

Kusacaktım.

Çok geç olmadan kendimi banyoya attığımda klozetin önüne çökmüş, midemdeki her şeyi çıkarmaya başlamıştım. Bir yandan da ağlıyordum. Sebebi yoktu. Her kustuğumda ağlardım. Saçma bir şeydi ama artık alışmıştım.

Yanımda varlığını hissettiğimde, "Defol git," diye bağırdım. Bu iğrençliği görmek zorunda değildi. Ancak Ateş başımda dikilmeye bir son verdiğinde yanımdan gitmek yerine dizleri üzerine çökmüştü. "Küfür etmeden git!" Bir kez daha beni umursamadığını saçlarımı yakalamasıyla anladım. Dağılmış saçlarımı avucunda toplayarak yüzüme doğru gelmesini engelledi.

BEYAZ IŞIK KIRINTISI | KIRMIZI Where stories live. Discover now