13. Dövme

284 33 145
                                    

Bölüm 13 | Dövme

İçerisinde bulunduğumuz dövme salonunun duvarlarından asılı fotoğrafları incelemekten midem bulanmaya başlamıştı. Biraz gergindim. Bunun sebebi bedenime saplanacak olan iğnelerin vereceği acıyı düşünmemdi. Kalıcı bir dövme olacaktı; annemle alakalı yaptıracağım bir dövme olacağından asla pişmanlık duymayacağımı biliyordum. Bu yüzden azıcık da olsa rahattım ancak acıyı düşündüğümde geriliyordum. Acıya dayanıksız değildim, sadece biraz gericiydi.

Ateş'in yakın arkadaşı Enes önümüze bakmamız için bir katalog koymuştu. Ateş de dövme yaptıracaktı. Bu yüzden bir dövme fikri arıyordu. Hiçbir şey içine sinmediğinde kapağını kapatarak arkasına yaslandı. Gözleri üzerime çevrildiğinde, "Enes'in işi bitsin, senin dövmeleri halledeceğiz," diye mırıldandı. Kafamı salladım sadece. Gözlerim onun kollarındaki dövmelere kaydı. Bu kadar çok dövmesi olduğuna göre çok acımıyor olmalıydı.

"Ne yaptıracaksın?"

"Senin fikrini çalacağım," dedim dudaklarımı kemirerek. Sol kolumda dirseğimin iç kısmına yakın bir noktayı gösterdim. "Buraya on yazdıracağım. Altına da annemin doğum gününü Roma rakamlarıyla."

"Annenle fotoğrafın... Çok güzel bir fotoğraf," dedi gülümseyerek. Bu beni de gülümsetirken iç çektim. "Öyle. Çok seviyorum o fotoğrafımızı. Her yerde tutuyorum kaybolmasın diye. Kaç tane kopyası var inan hiç bilmiyorum." Dirseğini oturduğumuz deri koltuğa dayayarak yumruk yaptığı elini şakağına yasladı. Bedeni tamamen bana doğru çevrilmiş, dudaklarında bir tebessümle beni izlemeye başlamıştı. Gözleri anlatmamı istercesine bakarken ona karşı çıkmak istemedim. Annemden bahsetmeyi severdim.

"Ben on yaşındayken annem kaza geçirdi, bir araba çarptı ona. Böylece gitti. Hızı sevmeme nedenim bu yüzden çünkü o araba fazla hızlıydı. O tekerleğin asfaltta bıraktığı o ses bazen kulaklarımda çınlıyor." Yüzündeki tebessüm silinmişti. Büyük bir ilgiyle beni dinlemeye devam etti. "Ece o sırada yedi yaşındaydı. On yaşında bir kız yedi yaşındaki kız kardeşine annelik yaparak büyüdü. Babam bir süre bizimle ilgilenmemişti acısından dolayı. Sonra düzeldi ama. O zamandan beri de hep sıkı sıkı tutunduk birbirimize çünkü başka kimsemiz yoktu."

Hiçbir şey demeyerek bakmaya devam ettiğinde gözlerimi kaçırarak devam ettim. "Annemden bir iz kalsın istiyorum bedenimde çünkü hiçbir zaman bana hayal kırıklığı olmayacak, istese de olamaz yani." Beklemediğim bir anda Ateş kollarını açarak, "Gel buraya," diye fısıldadığında afalladım. Kalbim bir an bu hareketiyle teklemişti. Şaşkın bakışlarıma karşılık derin bir nefes aldı. "Sana sarılmak istiyorum şu an, bunun için sadece bu seferlik bile olsa bana izin versen olmaz mı?"

Yavaşça koltukta kayarak kolları arasına girdiğimde başımı göğsüne yaslamıştı. Kalbi normal bir hızda atarken usulca yavaşladı. Saçlarımda gezinen elleriyse benim kalbimi hızlandırdı. "Ağlamayacağım, iyiyim," diye mırıldandım. "Teselli sarılmasıysa gerek yoktu yani." Vardı. O an ona sarılmadığımı fark ederek kollarımı bedenine doladım. Eğer bu bir teselli sarılmasıysa onun da buna ihtiyacı olabilirdi.

"İçimden geldi," dedi boğuk bir sesle. "Teşekkür ederim."

"Neden?"

"Sarılmama fırsat verdiğin için," diye fısıldadı, hemen ardından ekledi. "Ve bana sarıldığın için."

Gözlerimi kapatarak yutkunurken kalbim hızla çarpıyor, onun yavaş atan kalbinin müziğini dinliyordum. "Bazen insan sarılmalara da ihtiyaç duyar," dedim kısık sesle. Sesim ona ulaşsa bile dediklerimi anlayabilmesi zordu. Ancak anladı, bunu birkaç saniyesinde birkaç saat önce yanağımda bir yangının izini bıraktığı dudaklarının arasından dökülen kelimelerle anladım.

BEYAZ IŞIK KIRINTISI | KIRMIZI Where stories live. Discover now