'61

7.3K 553 119
                                    

arkadaşlar bundan sonra sürekli bir belirsizlik olmaması için bölümleri günaşırı olacak şekilde düzenli paylaşacağım

yani bölümler birgün ara ile gelecek ters bir durum olmadığı sürece 🥰

.....

Perşembe günü

Bu sabah herkes işe gittikten sonra evde yalnız kalmıştım. Bir plan yapmadığım için bütün gün Niloya'yla oynayacaktım ve ben bundan hiç şikayetçi değildim. Mutfağa inip atıştırmalık olarak çikolata alıp odama çıktım. Niloya koltukta üzgün bir şekilde otutuyordu. Yanına gidip kucağıma aldım onu. "Ne oldu sana annem? Niye üzgünsün sen?"

 "Ne oldu sana annem? Niye üzgünsün sen?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Neden üzgün olabileceğini düşündüm. "Yoksa sen Alp'i mi özledin? Yok canım, Alp kimmiş? İki günlük çocuk. Bu kadar sevemezsin." Niloya'yı öpücüklere boğdum ama bir tepki vermiyordu. Bu benimde üzülmeme sebep oluyordu.

Niloya'yı neşelendirmek adına onu dışarı götürecektim. Hemen üzerimi değiştirdim ve Niloya'nın tasmasını taktım. Arabayla gitmek yerine yürümeyi tercih ettim. Niloya usul usul yürüyordu. Evin yakınlarındaki bir parka gittim. Niloya olduğu yerden hareket etmeyince onu kucaklayıp bir banka oturdum.

"Ne oldu sana annem ya!" Yanımıza doğru bir kedi koştu ve banka zıpladı. Niloya'yı birkaç kez yaladıktan sonra yere atladı. Anlaşılan bu kedi de sıkılmıştı. Niloya da hiç durmadan hemen kucağımdan kaçtı. Niloya başka kedilerle pek iyi anlaşamazdı. Bu yüzden kediye zarar gelmemesi için Niloya'yı tutmaya çalıştım. Koşan kedi de tasmalıydı. Etrafta sahibini aradım gözlerimle. Aynı zamanda Niloya'yı zapt etmeye çalışıyordum.

Niloya kediyle oynamak istiyor gibiydi ama yine de zarar vermesinden korktuğum için bırakmıyordum. O sırada genç bir kız bize doğru koştu. "Bulut! Neden kaçıyorsun?"

Yanımıza gelip kedinin tasmasını eline aldıktan sonra dizlerini kırıp ellerini üzerine koydu. Koştuğu için nefes nefese kalmıştı ve nefesini kontrol etmeye çalışıyordu. Uzun süre nefes almasına rağmen nefesi düzene girmemişti. "İyi misin?" Başını olumsuz anlamda salladı. Omzundan hafifçe tutup banka yönlendirdim.

"Tamam, sakin ol. Sadece nefesine odaklan. Kedini yakaladın, sorun yok." Uzun bir süre sonra kendine gelebilmişti. "İyi misin şimdi?"

"Evet, astım hastasıyım. Spreyimi evde unutmuşum. Bundan dolayı nefesim düzene girmedi bir türlü."

"Anladım, su ister misin?"

"İyi olur." Etrafımı inceledim ama su alabileceğim bir yer yoktu.

"Biraz yürüyebilirsen bir yere oturup bir şeyler içebiliriz." Kız derin bir nefes alıp ayağa kalktı. "Sanırım yürüyebilirim."

"Ben buraya yeni taşındım, hiçbir yeri tanımıyorum. Sen biliyor musun bir yerler?" Aslında çok yeni sayılmazdım ama henüz hiçbir yere gitmemiştim.

"Tam hatırlamıyorum ama sanki ileride bir yer vardı."

Kızı takip ettim. Biraz yürüdükten sonra bir kafeye oturduk. Biz yürürken kız abisine mesaj atmıştı gelip onu alması için. Siparişleri beklerken biraz sohbet ettik.

"Demek astımın var, kedi astımı tetiklemiyor mu? Sonuçta tüylü bir hayvan."

"Çoğu hastaları etkiliyor ama bende herhangi bir sorun olmuyor. Şey gibi düşünebilirsin, bazı astım hastalarını sigara dumanı bile rahatsız ederken bazıları sigara içiyor."

"Anladım." Kızla masada karşılıklı oturmuştuk. İkimizde kedilerimizin tasmasını tutuyorduk. Onlarsa masanın altında oynuyorlardı. Kız elini uzattı bana.

"Melisa ben." Uzattığı elini sıktım. "Nilay. Memnun oldum."

"Bende. Kedilerde memnun gibi." Hafif başını eğip masanın altına bakmıştı. Bende aynı şeyi yaptım.

"Niloya normalde kedilerle çok anlaşamıyor, nasıl oldu anlamadım."

"Bulut çok cana yakındır." Gülümsedim içten bir şekilde.

"Buralarda mı oturuyorsun Melisa?"

"Yok, bir arkadaşımı ziyaret etmek için gelmiştim. Eve dönmek için taksi arıyordum ama Bulut kaçtı elimden. Sonrasını biliyorsun zaten." Başımı salladım olumlu anlamda.

"Sen buralarda oturuyorsun sanırım."

"Evet Melisa, yeni taşındık sayılır." Garson siparişlerimizi getirdi. Teşekkür ettik ve kahvelerimizi aldık.

"Nilay Abla, kusura bakma seni de işinden alıkoydum."

"Abla mı?" Güldüm ama acı bir gülümsemeydi. Ben o kadar büyümüş müydüm?

"Ay! Pot mu kırdım? Kaç yaşındasın ki?"

"24 yaşındayım."

"E tamam, ben 17 yaşındayım."

"Aa! Daha büyük duruyorsun."

"Evet en az 25 varım değil mi?" Dedi gülerek. Bende güldüm. "O kadar değil tabii."

Biz kahvelerimizi içip sohbet ediyorken Melisa arkamdaki bir noktaya odaklandı. "Abi!" Abisini gördüğü için heyecanlanmıştı. Baktığı yere bakmak için arkamı döndüm. Çağan geliyordu yanımıza. "Çağan?" Melisa şaşkın bir şekilde konuştu.

"Tanışıyor musunuz abimle?"

"Çağan senin abin mi?"

.....

ne oluyordu görümce mi ğsnxowjdowkdkme mrb görümce Melisa

arkadaşlar zihinsel olarak biraz yorgunum bu aralar bu yüzden aklıma yazmak için çok bir şey gelmiyor
bu bölüm sizi kesmeyecek biliyorum ama benim için idare edin seviyorum sizi 🥰

beğendiyseniz oy 🌟 vermeyi ve yorum 💬 yapmayı unutmayınnn seviliyorsunuz 🥰😽

Bir Kedi Meselesi | Yarı TextingWhere stories live. Discover now