6

842 63 33
                                    

Konuşmamızın ardından kırk beş dakika geçmesine rağmen sürekli aklımdaydı sözleri  kendimi rahatlatmak için  banyoya girmiştim.  Su bazı yaralarımı acıtıyordu umursamamaya çalışarak banyodan çıktım. Burada bir sürü kıyafet vardı.  Her biri beni yansıtıyordu nasıl bu kadar iyi tanıyabilirdi ki  beni? Kot pantolonumla sade siyah t-shirt'ü üzerime geçirdim aşağıda beni bekliyen adamı sinirlendirmek istiyordum. 

Bana vurmuştu ama kendimi savunmadığımı söylemişti. Ellerim bağlıydı aptal herif nasıl savunayım kendimi ben kareteci, kung fu muyum? Samuray Jack miyim? Ama yok kardeşim  Lavin'i sinirlendirmek bu kart adama görev olarak verilmişti yada bunu kendine görev bellemişti.

Okulda hanginiz benimle kaçmak ister diye bağırsa bir sürü insan, bir sürü öğrenci onunla giderdi. Ben niye yani okulumuzda  Akrepten nefret edenler çoğunluklu olsa da seven ve havalı bulan bir kesim vardı. Bir ara bir kız sevgilisinin Akrep olduğunu söylemişti olay Youtube, İnstgram, Tiktok ve hata gazetelere çıkınca kız akrep sevgilimle nasıl video çekiyorum? Akreple bir gün çok tehlikeliydi gizli inlerine gizli yerlerine geldik diye vidolar çekmeye başladı. Bir sürü insan şaşkınlıkla, nefretle, mutluluk ve kıskançlıkla izliyordu.

İşler çığrından çıkınca polis gelip kızı göz altına almıştı.  Akrep adlı gurupla işbirliği yapmaktan. Babası milletvekiliydi ve devlete bağlı bir adamdı bu olaylar mevkisini etkilemişti. Ertesi sabah ağlıyarak öyle birşey olmadığını, tanınmak istediğini, o yüzden böyle bir yalan söylediğini, Akrepten nefret ettiğini söylemiş polise ifade vermişti. Keşke o kaçırılsaydı eminim sorgusuz suelsiz yapardı. Herşeyi kafamdaki düşünceleri atarak aşağı indik.

'İnmedik ben indim sus Nazile valla çakacam ha.' 'Çaksana Nazile.'

Benim iç sesimdi halbuki kaçırıldıktan sonra ne güzel susmuştu.

 'Ulan kulübede o kadar yalnız kaldım bir kez konuşmadın Nazile.' 

'Kaçırıldığımızı daha yeni idrak ettim kız Lavin.' 

Ben yalancı Nazileyle konuşurken bana şaşkınlık ve korkuyla karışık bakışlar atan  adama gülümsedim. 

'Korkuttun adamı sende herkesin içinde konuşma benimle .'

"Kimle konuşuyorsun?" sesinde ilk defa bir duygu belirtisi vardı. "İç sesim sende konuşmuyor musun? Bence gayet normal yani senin iç sesinde benim ki gibi mi? Çok mu konuşuyor? bana seni boğup atmamı söyledi. Ama yapmadım." 

'Ben sana öyle bir şey söylemedim.' 

'Adamı boğup at Lavin.'Tamam mı? artık söyledin.'

'Çok üç kağıtçısın Lavin çok üç kağıtçı.'

Evet içi sesim bazen birazcık ayarı kaçırıp tozutuyordu ama birazcık. "Ne saçmalıyorsun Lavin? Hadi dövmeni yaptırmamız lazım." sesi yine ruhsuzdu. Bu adama ne olmuştu? Onunla konuşurken ruhum bedenimden çekiliyordu. "Üstüne ceket al dışarısı soğuk." birşey demeden yukarı çıktım odamdaki dolabımdan siyah düz bir ceket alıp aşağı indim. Kapıda beni bekliyordu beni gördüğünde birşey demeden  asansöre doğru ilerledi asansör açıldığında ona yetişmek adına ayakkabılarımı giyip kapıyı çektim. Asansöre yaklaştığımız anda  burnuma gelen şekerli parfüm kokusuyla kusmak istedim. "Kim sıkıyor bu parfümleri?" Bana ters bakışlar atan adamı sinirlendirmemek için  bindiğimde düğmeler dikkatimi çekti.

Sıradan asansörlerde sayılar yazardı ama bu asansörde sadece boş bir ekran ve altında duran rakamlar vardı. "Bunlar ne?" diye sordum merakla "Bir düzenek her yerin kendine özgü kodu vardır bin elli yedi mesela  bir çeşit lokanta veya şuan gittiğimiz  dokuz bin elli dört dövmeci. Yer altında hareket ediyorlar araba gibi bir nevi." gözlerim şaşkınlıkla aralanmıştı Akrep kendi içinde bile gizliydi buraya baskın  yapılsa bile hiç kimse mantığını çözemezdi. Akrep gizli olmasıyla tehlikeli bir topluluktu. Asansörün kapısı açıldığında gerilmiştim.

 İlk dövmemdi ve iğneden çok korkuyordum aklıma gelen anıyla gülümsedim. İlk iğnemdi babam yanımda beni tutmaya çalışıyordu çok hastaydım hemşireye tekme atmaya çalışıyordum 'Bana iğne yapanın annesi, babası ölsün.' diye bağırmıştım. Hemşire şaşkınlıkla elindeki iğneye baktı bence çok mantıklıydı ama yine de iğneyi yemiştim. On altı yaşımda herkes dövme yapmaya başlamıştı ne kadar çok istesem de yapmamıştım şimdi aptal bir Akrep dövmesi mi yapacaktım? İlk dövmem aptal bir Akrep mi olacaktı?

 Asansör açıldığına elimi omzuma atan çocuğa şaşkınlıkla baktım. Yürümeye başladığımız sokak gerçekten de soğuktu bir sürü insan geziyor, eğleniyordu. Sanki yerin altında değil de bir partide gibi davranan insanlara şaşkınlıkla baktım. Deri ceketli bir gurup yanımızdan geçerken  korkuyla bize bakıp başıyla selam verdi. Demek onu korkutucu bulan sadece ben değildim. Birçok insanın bakışlarının üzerimizde olması beni rahatsız ediyordu. Yüzüne baktığımda çenesini kasılıyor herkese öfkeli bakışlar atıyordu aynı zamanda insanların selamlarına başıyla karşılık veriyordu. Adam dostlarına böyle bakıyor bide bana öfkeli bakıyor diyordum adamın normal hali de böyleymiş günahını aldık şimdi. 

Bir eczanenin önünden geçtiğimizde şaşkınlıkla baktım bir club  vardı köşede gençlerin eğlendiği onun hemen yanında duran restorana giren bir gurup çift elma seçen yaşlı teyze ve amcalar manavcıyla sohbet ediyordu. Oyuncak dükkanında kızına, oğluna oyuncak alan çift  ve hatta bir giyim mağazası insanların rahatça girip çıktığı  kitapçıda vardı. Hatta  kitap satın alan insanlar vardı özgürce  bunların hiçbir yer üstünde yokken yer altında olması adil değildi. Yemek yemek için erzak dağıtıyordu devlet her ay ecza kiti de her ay düzenli geliyordu. Zaten clup ve kitapçılar yasaktı.

Tek tük giyim mağazası vardı. Restoranlarda tehlikeliydi. Dövmecide bulunan modellerde kısıtlıydı biz mahvolmuştuk ama onlara herşey serbestti herşeyi devlet sağlıyordu. Aslında oyuncaklarda evlere geliyordu giyimde ama bir restoranda, lokantada yemek yemenin tadına varamamıştık biz hiç babam bana oyuncakçıdan oyuncak alamamıştı veya arkadaşlarımla partide içip sızamamıştık, kitapçıya gidememiştim hatta dövme yapmak bile lüks olmuştu ve bunların sorumlusu onlardı. 

Nasıl bu kadar serbest olabilirlerdi? Nasıl bu kadar serbest dolaşabilirlerdi? "Avcı bugün geliyor musun bebeğim? Bugün cumartesi." dedi büyük göğüslü sarışın kadın sigarasını tütürürken buraya doğru bakmıştı. Türk olmadığını belli eden aksanıyla tatlı görünüyordu saçlarını iki yandan örmüş kırmızı bir ruj sürmüştü. Fransız aksanı onu çok havalı gösteriyordu rujuyla uyumlu dantel bir sütyen ve iç çamaşırı giymişti omuzlarında ise siyah bir şal vardı şala gülmemek için zor duruyordum. Şakacı ve ironik görünüyordu yanında beni gören kadın göz devirerek geri döndü.

"Belki önce halletmen gereken farklı işlerin vardır." işte dün tam bundan bahsetmişti ben onun yanında durduğumda bana hakaret ediyorlardı. Halbuki oda benim yanımda duruyordu değil mi? Sessizce yürümeye devam ettiğimizde gülümseyerek bana baktı. "Çok talibim olması seni şaşırttı mı?"  hayır şaşırtmamıştı gayet yerinde bir tipi vardı. "Hayır." dedim dürüstçe "Tipin gayet yerinde." gözleri şaşkınlıkla aralanmıştı benden bunu duymayı beklemiyor gibiydi. Dövme salonuna girdiğimizde gözlerim şaşkınlıkla aralandı grimsi duvarlar beyaz, siyah karelerle süslenmişti, araya karışan altın rengi odaya güzel bir hava katmıştı burası iki katlı bir dövme stüdyosuydu bir sürü insan dövme yaptırmak için bekliyordu.

Dövmelere her zaman ilgim olmuştu, deriye kazınmış anlamlı bir söz kesinlikle iğrenç bir barkod değil ilerlediğimizde resepsiyonda duran kadın bize gülümsedi "Aral bugün ne dövmesi istiyorsun?" arkadan gelen sesle uzun saçlı adama baktım adı Aral mıydı?  Alaz mıydı? "Bugün benim için değil küçük hanım için bir dövme istiyorum." dedi düz bir sesle adam beni kısaca süzüp kenardaki koltuğu gösterdi "Ne dövmesi istiyorsunuz hanımefendi?" şaşkınlıkla gözlerim aralanmıştı demek burada kibar insanlarda vardı. Veya bana kaba olanı denk gelmişti.

"En kabası bir barkod istiyoruz ardından  bir Akrep dövmesi o artık gerçek bir Akrep." sesi soğuk ve ruhsuz çıkmıştı bu adam bu kadar düz sesle konuşmaktan yorulmuyor muydu ya? Ben Akrepten mi olacaktım? Yıllarca terör örgüttü gibi gösterilen Akrebin bir üyesi mi olacaktım? Abimi öldüren gurubun üyesi mi olacaktım? Sorular aklımda dolanırken iğneyle bana doğru gelen adama baktım uyuşturacak mıydı? Uyuşturmayacak mıydı? O iğne benim için miydi? değil miydi? İğne korkum terörist olmayıda geçmişti. 

'Bravo bana bravo Lavin kız kaçıp gitsene!!! Görmüyor musun? Eşşek kadar iğne kaçıp kurtul!!!'

'He bir sen eksiktin hoşgeldin Nazmiye.'

Akrep KralWhere stories live. Discover now