8

753 65 30
                                    

Yerimden kalkarken bileğimdeki acıyla küçük bir çığlık attım gözlerimi açtığımda kendi yatağımda olduğumu idrak etmiştim.  Dün acıdan bayılmışım demeyi çok isterdim ama dövme yapılırken uyuşturulmuştum utançla kenardaki yastığı yüzüme bastırdım uyuya kalmıştım evet uyuya kalmıştım hem de Aralın ağzıma sıçmasından kısa bir süre sonra. Yataktan kalkıp mavi yünlü terlikleri ayağıma geçirdim odamın içinde banyo olması bir avantajdı. Adam ya beni görüp kalp krizi geçirirse gerçi çok iyi olur ama buradan sağ çıkmam adına böyle bir şey olmamalı değil mi?

 Bacım sen ne anlatıyorsun ağzına sıçayım Nazmiye ya bak cidden tedavi olup seni yok edeceğim.

Bu herkeste mi var? Yoksa biraz tozuntu mu yok herkesin içinde biraz Nazmiye vardır. Duyduğum sesle derin bir nefes aldım Alemin Kralındaki beşerin galip abisi var ben sizi shipledim evet iç sesimi shiplemek bence gayet doğal Nazmiye alınmışcasına sesini kestiğinde banyoya doğru yürüdüm aynadaki yansımamı görmezden gelerek dişimi fırçaladım rimelim akmıştı ve dün sürdüğüm rujun kalıcı olduğunu öğrenmiştim. Dün büyük ihtimal makyajımı silmeden uyumuştum. Geldiğimi bile hatırlamıyordum çünkü banyodan yüzümü yıkatıp kurulayarak çıktım havluma bulaşan rimelle yüzümü tam temizleyemediğime emin olmuştum.

Havluyu kirli sepetine atıp odadan çıktığımda karşıdan gelen Aral'a küçük bir çığlık attım "Ne oldu?" diye sorduğunda kaşlarımı çattım. "Birden önüme çıktın daha ne olsun?" "Kusura bakmayın hanımefendi kendi evimde yürümek için izin alacağımı bilmiyordum." sesi sert çıkmıştı onu kızdırmamak adına aşağı inip L şeklindeki koltuklardan birine oturdum. Bu koltukları seviyordum kendi evimde daha doğrusu ailemle yaşadığım evde de aynı koltuklardan vardı. Aşağı inen adama bakmamaya çalışarak televizyona döndüm çalışmayan televizyona bu aralar çok saçmalıyordum çünkü karşımdaki adam tarafından aklımı yitirmemem adına kendimi güldürmeye ihtiyacım vardı. 

"Kahvaltı?" dedi kızgın bir sesle ne yani ben mi hazırlayacaktım "Tamam." diye mırıldandım yerimden kalkarken yemek konusunda hiçbir iddiam yoktu. Annemle ve babamla yaşadığım için yemek yapmazdım ayrıca evlenmeyi de düşünmüyordum. Hayalim hayatımın sonuna kadar annem ve babamın evine tahtımı kurmak yemek yiyip bilgisayarda dolaşmaktı tabi arada işe gider arkadaşlarımla buluşurdum ama bu zalim adam hayallerimi suya düşürmüş onları öldürmüştü. Annemden gördüğüm menemen tarifini yapmak adına mutfağa girdim siyah ve beyazın hakim olduğu mutfağa nefretle baktım. Adamın içi de kararmış, hem ben Fenerbahçeliyim. Bu mutfağı protesto ediyorum. 

'Bende Lavincim sana katılıyorum ve protesto ediyorum.' heh dedim sevinerek 'Sen bilirsin menemen nasıl yapılıyor?' 'Sen yaşlı gibisin sesin falan.' 'Aşk olsun sensin yaşlı Nazmiye.' dedim kızgın bir sesle ve evet son kozumu kullanarak ciddi bir ses tonu kullandım 'Biliyor musun ben seni Alemin Kralındaki Beşerin galip abisiyle shipliyorum .'   'Allah seni kahretmesin Lavin.' evet Nazmiyelerde kırılırmış onu anladık Nazmiye slyplenip sesini kestiğinde büyük bir nefes verdim.

Hiçbir şeyin yerini bilmiyordum mermer olduğunu düşündüğüm tezgaha baktım. Çok pahalı duruyordu acaba çizsem ne yapardı? Manevi zarar veremiyorum bari maddi vereyim belki hazineleri eksilir. Evet saçmalıyordum koskoca yer altı varisi veya kralı bir mermerle mi iflas edecekti? Aslında bu gün mermer, yarın televizyon sonra evi yakarız. Yer altını da yakarız uçuk fikirlerimi kafamdan atıp tezgahın altındaki siyah tavayı aldım. Dolaptan aldığım annem ilk olarak her zaman biberi koyuyordu ardından domatesi ince ince doğrayıp içine ekliyordu.

Dolaptan gerekli malzemeleri alıp doğrama tahtasının kenarına koyduğum malzemeleri güzelce yıkayıp tahtaya aldım. İlk önce biberleri ince ince doğrayıp çekirdeklerini çıkardım ardından yıkadığım domatesleri de beceriksizce doğrayıp tavaya bıraktım buraya kadar herşey tamamdı. Altını açıp kısık ateşte pişmeye bıraktım bu sırada peynir ve yumurtayı bir kaseye alıp iyice çırptım arkadan gelen kokuyla tavaya baktım üstünden çıkan dumanla kapağını açtım yanıyordu evet yanıyordu. Daha beş dakika bile olmadı! İsyankar sesimle içeri giren Aral çatık kaşlarıyla bana baktı "Ne oldu?" ne diyecektim biberle domates yandı mı evet tam olarak böyle diyecektim. "Domates ve biber yandı ama daha beş dakika bile olmamıştı tavaya yeni koydum."

Aslında beceriksizce kendimi anlatmaya çalışırken çatılan kaşları düzeldi. Yüzüne yerleşen gülümsemeyle yanıma gelip ocağın üstünde yanan tavaya baktı "Lavin." sesi kuşkuluydu "Sen buna yağ koydun mu?" yağ mı kahretsin yağ koymamıştım "Unuttum." diye mırıldandım. Bana bakan gözleri şaşkınlıkla aralandı.  "Beceriksiz olduğunu biliyordum  ama bu kadar beceriksiz olduğunu bilmiyordum." evet bu bana beceriksiz demişti bu şahıs o kim oluyor da bana beceriksiz diyor sanki kendi biliyor da. "Sen çok mu biliyorsun sanki?" dedim alaycı bir ifadeyle.

"Tabi kızım ben senin gibi salak mıyım? Yumurta bile yapamayayım?" "Öyle mi?" sinirli çıkan sesim onu sinirlendirmemiş aksine güldürmüştü. Gülerken kısılan yeşil gözlerini oyma isteğiyle ona baktım "O zaman sen yap yemeği bugün." gülen ifadesi kesildiğinde bana baktı "Ben mi?" "Yok ebem evet sen." dedim alaycı bir ses tonuyla "Tamam olur." sesi düz çıkmıştı "Ne istersin?" ne mi isterdim en zor yemek hangisiydi ki "Sarma." dedim ciddi bir sesle "Yaprak sarma istiyorum. Birde lahana sarması." "Yaprak sarma." dedi büyük bir ciddiyetle "Birde lahana sarması öyle mi? Peki?" şaşkınlıkla aralanan gözlerim yüzünde dolandı. "Ama" diye ekledi "Yanında eğer yaparsam sen ne yapacaksın?" evet bu yavaş yavaş bir iddiya dönüyordu. "Tamam dedim ne istersen yapacağım." "Ne istersem." kaşları havalanmıştı.

"Ne istersen."  "Tamamdır o zaman akşam saat sekiz buçukta sarmanız hazır küçük hanım." "Saat sekiz mi?" kaşlarım çatıldı "Neden süren bu kadar uzunmuş?" "Çünkü sarmayı sarmak için yaprak yok onları isteteceğim ardından onları suda dinlendirip iç harcı hazırlayacağım. Bide lahana sarması var tabi harçlarını nasıl istersin etli mi? Etsiz mi? Ayrıca pişme süreleri var." gözlerim şaşkınlıkla aralandı. Bu kadar şeyi nasıl biliyordu ki? "Aşçılık dedi bir ara aşçılık okumuştum annem istemişti. Bu arada annemde yaprak sarma ve lahana sarmaya bayılırdı. Yani küçük hanım kaybetmeye hazırlan."

Sıçmıştım evet büyük şekilde sıçmıştım. Kenarda duran tabloya baktım kafama geçirsem ne olurdu bayılır mıydım? Allahım lütfen bayılayım. Allahım al canımı içten feryatlarım yüzüme yansımış olacak ki güldü. "Ne istiyorsun?" diye mırıldandım "Hiçbir şey." dedi rahat bir nefes aldığımda güldü "Daha iddianın sonucunu bilmiyoruz ama eğer kazanırsam harika bir ödül alacağım kesin." gözlerim endişeyle aralandı "Peki." diye mırıldanıp içeri geçtim. L şeklindeki koltuklardan birine geçip yandaki dergilerden birini aldım.

Mutfaktan çıkan Aral'a bakmamaya özen göstererek dergiyi karıştırdım. Elindeki telefonla uğraşan Aral yanımdaki koltuğa oturdu bir numarayı tuşlayıp kulağına götürdü telefonu "Mehmet bana yaprak getir oğlum." Yaprak mı? Evet ciddi ciddi yaprak sarma yapacaktı. "Yengen yaprak istiyor getir işte." Yengen mi? Kim yengesi? Nazmiye mi?

 'Tövbe tövbe hoşgeldin Nazmiye yenge sensin sen sensin yenge Nazmiye uzatma işte Nazmiye.

Sabır dilercesine oflayıp kenara çekildi kim yenge? Yenge kim? Konuşamamıştım "Yani ben mi yengeyim? Nazmiye mi? Bence Nazmiye yenge Nazmiye çok güzel yenge olur ama ben yenge olamam." endişeli sesim onu güldürmüştü "Çok konuşuyorsun Lavin başım şişti." "Kim yenge diye sordum." "Sen yenge." bana benim gibi cevap vermişti.

Evet yine kısacık bir bölümle karşınızdayım kaç gündür yazamadım karnım çok ağrıyor tarifi olan var mı birşeyler karın ağrsınadan gebereceğim yoksa bugün bir bölüm daha atabilirim belki ama diğer bölüm asıl bölüm yarın gelecek bu bölümde Aralım aşcılığın vurgulamak istedim Aral beyler yirmi beş yirmi altı yaşında dövme ki yemek yapmayı bilen uzunun boylu yakışıklı bir çıtır taliplerini bekliyoruz kocaman öpücükler iyi günler

Editör notu: İYİ OKUMALARRR

Akrep KralWhere stories live. Discover now