"Gözlerin çok tanıdık geliyor,daha önce tanışmadığımıza emin misin?" demişti kulağıma fısıldarken. Ne diyebilirdim ki? Düşman olduğun adamın erkek kardeşiyim mi?
Ertesi sabah cumartesiydi ve bilirsiniz bu dünyanın en güzel hissiydi. Hele ki sınav haftanız bittikten sonraki hafta sonu...
Yatağımdan kalkıp elimi yüzümü yıkamak için banyoya girerken babam aşağıdan seslenmişti "Eflal ve Efe aşa inin hadi!" Diye bağırıyordu sanırım kahvaltı yapacaktık.
Yüzümü havluya silerken kapımın şak diye açılması ile yerimde zıplamıştım. "Ula niye gelmiyosun eşşek." Diye bağıran babamla "baba yüzümü yıkıyorum." Demiştim.
Ensemden tuttuğu gibi kaldırırken "hala zayıfsın yavrum." Demişti. Konuyla ne alakası vardı bilmiyordum. Gözlerimi devirip kucağında kurtulurken aşa inmiştim.
"Günaydin bebeğim" yandığımı öpen annemle gülümsedim. " Günaydin anne." annem masaya oturduğunda abim ve babam da oturmuştu. Ben de oturduğumda masa tamamlanmıştı. _________
Şuan içinde olduğum konum sinir krizi Geçirmeme sebep olacaktı ama sakindim Ya da olmaya çalışıyordum.
"Ay şu peruğa bak mavi" Mete nin Maviye gösterdiği kırmızı peruğa bakarken sinirle ensemi kaşıdım. Bu iddiayı kabul eden beynimi sikmek istiyordum.
"Şey Eflal bu peruk çok güzel saç renginle de aynı bunu alalım mı?" Diye masumca soran Maviye döndüğümde elinde tuttuğu peruğa bir göz atmıştım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Güzel bir peruktu. Ayrıca daha fazla bu güzel hafta sonumu sikimsonik bir alışverişe harcamak istemiyordum.
"Tamam bunu alalım." Dediğimde ben Maviyle kasaya giderken salak Onurla Mete kendilerine peruk bakıyorlardı. Ödemeyi yaptığımda Mavi'nin koluna girip onu dışarı çıkartırken iki salakta arkamızdan gelmişti.
Küçük bir kafeye girdiğimizde önümüze konulan menü ile birlikte bir şeyler seçmiştik. Onların gelmesini beklerken içeri giren kişiler dikkatimi çekmişti. "Hay sikeyim." Bunlar abimin düşmanı olan çeteydi.
Ayrıca bana yumruk atan gerizekalı da ordaydı. "Ne işi var bu itlerin burda." Diye mırıldanan Onurla ona döndüm. Gerilmiş ve Maviyi köşeye oturtmuştu. Garson siparişlerimizi getirdiğinde gülümseyip teşekkür etmiştim.
Tam o an onunla göz göze geldim. Yüzünde hafif bir sırıtma oluşurken yutkundum. Neden öyle bakıyordu bana?
"Baloya da az kaldı." Diye laf açan Meteyle başımı çevirdim. "Evet, yarın Eflalgildeyiz." Gülen Onurla ona dirsek atmıştım.
"Ya ben Afra teyzeyi çok seviyorum onunla konuşmak çok güzel." Diye gülümseyen maviyle bende gülümsedim.
"O da seni çok seviyor hayatım. Hep soruyor bana Mavi nasıl diye." Demiştim. Utangaç bir gülüşle tatlısına geri döndü. Tam o sırada yanıma çekilen sandalye ile elimdeki çatalı düşürecek gibi olmuştum.
