16

1K 37 0
                                    

5 oy 5 yorum

"Arda?!"

"Arda!"

Gözümü açtığımda karanlık rutubetli bir depo olduğunu zanetdigim büyük bir boşluktaydım sadece küçük bir ışık dışında her yer karanlıktı ve iğrenç kokuyordu.

Ben ise eski çürük bir sandalyede ayaklarım ve kolarım bağlanmış bir haldeydim.

En son yanımda Arda vardı belki de hala burda ola bilir "Arda!"

Nefesim kesilinceye kadar durmadan bağırdım belki saatlerce haykırdım boğazım acıtmıştım.

Nefesim kesilmiş ses telerim kopacakmışcasına ağrıyordu. Artık umudum kesilmişti başımı yukarıda tutamadım ve başım öne düştü.

Sonra robotik bir ses bana "küçük kız senin hayatını bahvedicek abilerinin lafını dinlemeliydin"

"Ne?!" İğrenç kahkahası oynanmış sesle bile beli olan adam tekrar "kim olduğunun farkında deyilsin küçük kız ailenin özelikle babanın ve diğerlerinin senin için napa bilceğini de bilmiyorsun"

Söylediklerini anlayamıyorum yüzünü bile bilmediğim bir adam benim için napa bilirdi ki "ancak küçük kız ben gayet iyi biliyorum"
Sonra bı anda sertleşerek "ve yapa bilceklerinin sonuna varmadan hayatın avuçumun içinde olucak"

Söylediğiyle donup kaldım. Yapıcakbileceklerinin sonuna varmadan ne yapa bilirlerdi? Veya sonu ne olurdu?

Poyraz'dan

Koray "abi bı gitsek mi artık?"

Ateş "inat yapıyor gelir bir azdan"

Gidip gitmemekle tartışırlarken kapı çaldı.

Ateş haklı çıkmanın zevkiyle "işte geldiler" dedi ve kalkıp kapıyı açtı. Niye şimdiye kadar gelmediler diye kapıya baktığımda kapıda sadece bitkin düşmüş Arada vardı.Arda nefes nefese kalmış, koşmaktan yorulmuş bir haldeydi.

Egemen üst kattan yeni iniyordu merdivenin yarısındayken Ardayı gördü, koşarak merdivenlerden inip Arda'nın koluna girdi.

"Abim noldu sana?" Arda'nın yüzü yara bere içindeydi yüzün deki yumruk izlerinin yeni olduğu beliydi onu öyle görmek zoruma gitmişti.

Hızla yanına gittim Arda nefes nefese "abi Asya "

Sinirlenmeye başlamıştım "noldu oğlum Asya'ya sana!"

"Abi Asya'yı götürdüler"

***

4 gün sonra...

Koray'dan...

Günlerdir Asya'dan haber alamıyorduk. Endişelenmeye başlamıştım bu kadar çabuk kaybedemezdik, onun saçının teline zarar gelmesi....

Bahçeye çıktığımda Ateş evin arka tarafların da oturmuş sigara içi yordu.
Normal bir zamanda olsaydı onu öldüresiye döverdim fakat şimdi çok daha büyük dertlerimiz vardı bunu yapicak gücüm kalmamıştı.

"Abi?" Sıgarasini saklamaya çalıştı derin bı iç çekip yanına oturdum bende paketi çıkardığımda Ateş'in bakışları hızla çevrildi. Baktığı yere döndüğümde Poyrazı gördüm.

Koluğunu sonunda takmayı kabul etmişti. Arda'nın gördüğü arabanın üstünde olan adamı konuşturmak için saatlerce uğraşmıştı adam konuşmayınca kolu kırılıncaya kadar dövmüştü.

Bize baktı onunda benimle aynı durumda olduğu için paketi ona doğru uzattı bir tane alıp oda yanımıza oturdu.

Ateş "benim yüzümden"

Günlerdir aynı şeyle kendini yiyip bitiriyordu sinirleniyorum kafasını buna deyil Asya'ya yormasi gerekiyordu.

"Ateş!"

Asya'dan...

Kaçırıldıktan 1 gün sonra...

Gözümü açtığımda etrafımda beş yüzü maskeli tamamen siyah giyimli adamlar vardı noluyordu o an gözlerimi geri kapatıp geçmişi dönmek istedim.

Yine aynı ses duyuldu "fazla uyuyorsun küçük kız şu anda elerin açık" kasılmış kalmıştım ellerimin açık olduğunu fark etmemiştim bile hemen ayağa kalktım.

Sonra siyah eldivenli ellerin sertçe beni aşağı çekti "A küçük kız ani hareketlerde bulunuyorsun bunların sonu ağır olur şimdi otur ve yemeğini ye"

Oturduğum sandalyenin yanında küçük bir sehpada bir bardak su ve kuru ekmek vardı.

Aşırı şekilde acıkmıştım ama adamın yapabileceklerinden korkuyordum.

Ses tekrar konuştu "korkma küçük kız daha zamanın var hala yaşiyacaksın o yüzden yemeğini ye!"

Derin bir nefes aldım artık ölmeyi göze almıştım.

Günümüz...

"Küçük kız!" Dayanamıyordum adam beynimi yıkamaya çalışıyordu günlerdir ekmek ve suyla besleniyorum. Artık sona yaklaşıyordum galiba "ne var şerefsiz"

"Ama küçük kız abilerin hâlâ seni bulamadı ve sen sınırdasın yani beni kızdırmamalısın"

Ses kesildi "hayatda kalabilmek için "
Duyduğum şeyin şaşkınlıgıyla kafamı kaldırdım ses normal bir insan sesiydi ancak sesin soğukluğunu iliklerime kadar hissetmiştim.

Karşımda takım elbiseli 2 metre beyaz tenli siyah saçlı bir adamdı.

Bir sandalye çekip karşıma oturdu
"Bak küçük kız ailen bı işi beceremedi ve hatta kendilerine bile zarar verdiler"

"Ne?!" Nasıl bir sandalyeden kalkmaya çalıştım
Ama iki el beni aşağı çekti.

Adamın yüzüne tükürdüm. Adam böyle bir şey yapmiyacamı bekliyormuş ki yüzü buruştu. Sandalyeden kalkıp üzerini düzeltti beni göstererek "bak küçük kız zamanın daralıyor ve hayatın benim elimde akıllı ol!"

Sandalyeyi ittirip ayağına tekme attım. Adam sinirle gözlerini yumdu dişlerinin arasından
"Hayatın elimde!"

Arkasını döndü ve arkamdakilerle birlikte gitti "hıyıtın ilılrimin irasında" ofladım "benim hayatım zaten kaymış!"

"Benimki gibi senin ellerinin arasındanda kayar!" Ölsem yaşamıyorum ama Arda diğerleri .

İster istemez gözümden bir yaş aktı...

&&&

Çok karışmış olabilir.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum ❤️

Abilerim bi mafya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin