x9

2.4K 120 94
                                    

Arkadaşlar gecikme için çok çok çok özür dilerim 🥺🥺 Gerçekten zaman bulamadım ama bundan sonra böyle olmayacak söz
~~~~~~

Dudakları tekrar buluştuğunda Nisa ellerini Ogeday'ın omzuna koydu. Bugün buraya gelirken tam olarak bunu istiyordu, ve başarması neyse ki çok da zor olmamıştı. Arkadaşları Nisa'nın bu hareketlerini görseler büyük ihtimalle şoka uğrarlardı, ama Nisa da kendinden bunu beklemiyordu ki. Onda bu isteği uyandıran ilk ve tek kişi Ogeday'dı. Onu gördüğünden beri, daha önce kimseye karşı hissetmediği şeyleri hissediyordu. Daha önce hoşlandığı birisi olmamıştı Nisa'nın, ya da beğendiği, ya da etkilendiği. İlişkilere tamamen kapalıydı, erkeklerden nefret ederdi, asla ilgisini çekmiyorlardı.

Ama Ogeday öyle değildi. Onu gördüğünden beri aklından çıkmıyordu. Tek düşündüğü şeydi. Okuldan nefret eden Nisa'nın her gün erkenden uyanıp okula gelmesine sebep olmuştu. Daha önce Makbule'den fazlasıyla duyduğu, ama gerçekliğine inanmadığı çoğu şeyi hissetmişti. Gece gözünü kapattığında onu görüyordu, sabah uyandığında onu düşünüyordu. Ve Nisa bu durumdan hiç şikayetçi değildi.

Ellerini Ogeday'ın omuzlarına koyması ile beraber Ogeday elini Nisa'nın beline koydu. Nisa vücuduna yayılan titremenin neden olduğuna anlam verememişti. Üstündeki kısa tişört belini tam örtmediğinden biraz üşümüştü, Ogeday'ın elleri sıcak olduğu için mi böyle hissetmişti, yoksa sadece Ogeday'ın elleri olduğu için mi? Neden olduğunu bilmese de, bu hissi çok sevdiği kesindi.

Ogeday'ın nazik öpüşlerine karşılık verdi, ve bir süre sonra dudaklarını ayırıp alnını öğretmeninin alnına yasladı. Şu an ne yaşıyorlardı, ne oluyordu, ikisi de idrak edemiyorlardı.

"Bunu yapmamalıyız." Alınları birbirine yaslı dururken Ogeday fısıldadı. Yapmamaları gerektiğini Nisa da biliyordu elbette, ama duramıyordu. Kendini durduramıyordu. Kendini durdurmak istemiyordu. Sorun da buydu zaten. İkisi de hata olduğunu biliyor, ama ikisi de bu gerçeği görmezden gelmeyi tercih ediyordu.

"Biliyorum, ama olsun."

"Nisa, mesleğimden olurum. İkimizin de hayatı mahvolur."

"Şu an bizi yakalayabilecek kimse yok."

Ogeday, Nisa'nın belindeki tutuşunu sıkılaştırırken boş elini de yanağına koyup gülümsedi.

"Meyve suyu ister misin hala?"

Ogeday'ın devam etmek istememesi Nisa'nın biraz zoruna gitmişti. Şu an kimsenin onları göremeyeceği bir yerdelerdi, evdelerdi. Şimdi bile bu kadar gerginse ve istemiyorsa, okulda Nisa'nın yüzüne bile bakmayacak mıydı o zaman?

Hafifçe gülümseyip kafasını salladı. "İsterim."

Her ne kadar gülümsemeye çalışmış olsa da, Ogeday'ın yaptığı şeye bozulduğu belli oluyordu. Ogeday, Nisa'nın yüzündeki ifadeye elinde olmadan güldü.

"Neye kırıldın şu an anlamadım?"

"Niye istemiyorsun, ben de onu anlamadım."

"İstemediğimi kim söyledi?"

"Beni öpmeni istiyorum ama sen diyorsun ki meyve suyu ister misin."

Ogeday Nisa'nın çatılan kaşlarına ve yükselen sesine karşılık kaşlarını kaldırdı.

"Nisa, sakin ol öncelikle." Uyarır gibi çıkan sesiyle konuştuktan sonra tekrar gülümsedi. Nisa bazen bu adamın iki kişilikli olduğunu düşünüyordu. "İstemediğimi söylemedim. Dönmenin sebebi meyve suyu istemek değil miydi? Mutfağa inelim diyecektim."

teacher's pet // ognisWhere stories live. Discover now