x3

1.8K 113 60
                                    


Nisa erkenden gelip yerine oturmuş, dersin başlamasını beklerken yanına Barış oturmuştu, ve oturduğundan beri de durmadan bir önceki gününü anlatıyordu. Daha fazla sesini dinlemeye katlanamayacağını anlayınca oflayıp Barış'a döndü.

"Neden buradasın? Bu dersi almadığını söylememiş miydin sen?"

Barış'ın yüzüne pis bir sırıtma yayıldı. "Hala beni tanımadın mı? Yalandı."

"Büyük şok." Nisa oflar gibi bir nefes verip önüne döndü ve kalemi ile oynamaya devam etti. Sanki aynı kuralları daha dün dinlememişler gibi öğretmenleri sınıfta neden telefon kullanmanın yasak olduğu ve yakalanırlarsa ne olacağını anlatıyordu. 

Sınıftaki kimse konuşan hocayı dinlemezken, Nisa da uykusunun bastırdığını hissediyordu. Gözleri arada kapansa da, uyanık kalmak için resmen savaş veriyordu. 

"Nisa." Barış'ın sesini duyunca oturduğu yerde zıplayıp ona döndü.

"Ne var?" Sinirle konuştuğunda bu Barış'ın hoşuna gitmiş olacak ki gülmeye başladı.

"Hoca nasıldı?"

"Hoca?" Nisa kaşlarını çatıp kimden bahsettiğini anlamaya çalışırken birden anladı. Ogeday'dan bahsediyordu.

"Ha, şey, çok kötü değildi. Ama kesin benden nefret ediyor." Önüne dönüp defterini karalamaya başladı. Çok fazla soru sormamasını umuyordu çünkü ağzından bir şey kaçırmaktan korkuyordu.

"Ne yaptın ki?" 

"Biraz odaklanmada sıkıntı yaşadım. Bi' de ona bakarken yakaladı."

Barış güldü. "Sen de mi?"

Nisa, Ogeday'ın bir tek onun dikkatini çekmediğini tabii ki biliyordu. Okul ergenlik çağında, hormonları tavan yapmış bir sürü genç kızla doluydu. Ama nedense Barış'tan bunu duymak içinde bir öfke uyandırmıştı. Başka kimsenin İngilizce öğretmenine öyle bakmasını istemiyordu.

"Nasıl yani?"

"Ben onun dersini alırken de sınıftaki her kızın ağzının suyu akıyordu neredeyse. Ne buluyorlarsa." 

Nisa gözlerini devirip önüne döndü. "Dedi, Barış Murat Yağcı." Alayla söylediği şey ile Barış kaşlarını çattı.

"O ne demek? Neyim varmış benim?"

Bu sefer sırıtma sırası Nisa'daydı. "Bir şeyin yok işte, onu diyorum ben de."

----

"Ödevlerinizi okudum, ve söylemeliyim ki okuduklarımdan etkilendim." Ogeday çantasını masaya bırakıp sınıfa döndü. "Kağıtlarınızın üzerine bazı notlar düştüm. Geri vermeden önce notları okuyup hatalarınızı anlamaya çalışın."

Sınıfta dolanıp kağıtları dağıtırken, Nisa da gözleriyle onu takip ediyordu. Siyah bir kot giymişti, üstünde de bol bir tişört vardı. Beyaz gömleği kadar olmasa da, bu da ona çok yakışmıştı.

Gerçi, bu adama her şey yakışırdı. 

Öğretmenine tekrar onu izlerken yakalanmamak için hızla gözlerini çekti ve sınıfı inceleyerek odağını dağıtmaya çalıştı. Bir önceki derse göre daha az kişi vardı. Belki de ilk dersten korkup bu dersi almaktan vazgeçenler olmuştu? Kendileri kaybedelerdi.

"Nisa." Kafasını kaldırdığında öğretmeninin ona kağıdını uzattığını gördü. Hafifçe gülümseyip kağıdını aldığında Ogeday bir tepki vermeden kağıtları dağıtmaya devam etti. Kırmızı tükenmez kalem ile üzerine not düşmüştü. Yazısı güzeldi. Nisa kendi kendine gülümseyip yazılanları okudu.

teacher's pet // ognisWhere stories live. Discover now