BÖLÜM 16

2.6K 61 14
                                    

Bunlar son bölümler, keyifli okumalar dileriz.

Görsel: Seren Akanser

Tarık

Telefonumun alarmı sessizliği yırtarcasına çalıyordu. Alarmı neden ve kaça kurduğumu bile unutmuştum. Uzun zamandır hiç bu kadar huzurlu uyuduğumu hatırlamıyorum. Çoğu geceyi Elçin'i ve onun beni terk etme ihtimalini düşünerek geçirmiştim. Neyse ki korktuğum gibi olmamış, gece benimle uyumuştu. Kolumu sola, onun yattığı tarafa uzattım, soğuk bomboş... Aniden doğruldum. Haber vermeden gitmiş olamazdı değil mi? Yani bunun için bir sebebi yoktu.Akşam bana her şeyi anlatmıştı. Belki de gitmemiştir ümidiyle yataktan çıktım. Hepi topu birkaç oda olan evimi dolaştım ona seslenerek. Ama yoktu, gitmişti. Telefonu ellime aldıktan sonra sıkıntıyla ona yazdım:

"Neredesin?"

Telefonu komodinin üzerine bıraktıktan sonra üzerimdekileri çıkarıp duşa yöneldim. Nasıl olsa cevap erken gelmeyecekti, her zamanki gibi. İlişkimi ve bu ilişkinin beni ne kadar mutlu ettiğini sorguladığım on beş dakikadan sonra duştan çıktım. Banyo havlumu belime doladım, saçlarımı havlu ile kuruturken düşüncelerim kapı zili ile bölündü. "Belki de... Ekmek almaya ya da yürüyüşe çıkmış ve şimdi geri gelmişti. Neden olmasın?" diye düşünerek yarıçıplaklığımı önemsemeden kapıya koştum, kendimi sakinleştirdiğim birkaç saniyeden sonra gülümseyerek açtım kapıyı. Maalesef o değildi, bir deja vu yaşamıştım. Gelen Seren'di. Sahi ya akşam konuşmuştuk, sözleşmiştik bugün erken bir saat için. Alarmı kurma sebebim netleşmişti. Beklentimi göz önünde bulundurunca hayal kırıklığım yüzümden okunuyor olmalıydı. Seren'in yüzünde ise utangaç bir şaşkınlık vardı. Masmavi gözleri kocaman açılmış, yanaklarına ise tatlı bir pembelik yerleşmişti.

"Şey... Erken ya da yanlış bir zamanda geldim sanırım."

Bir süre sadece birbirimize baktıktan sonra nihayet birimiz konuşmuştu.

"Ah... Kusura bakma. Sen geç, ben üzerime bir şeyler giyip geliyorum hemen."

O, çekingen adımlarla içeriye girerken ben üzerimi değiştirmek için odama gittim. Üzerime gri bir eşofman altı ve lacivert bir sweat giyindikten sonra Seren'in yanına döndüm. Her zamanki yerine, tekli koltuğa oturmuştu. "Her zamanki yeri..." Evime son zamanlarda o kadar sık geliyordu ki ikili koltuğun karşısındaki berjer artık onun yeriydi.

Seren'in yüzündeki pembeliğin normale döndüğünü fark ettim ona dikkatlice bakınca. Bir süre yine sessiz kaldık yine, bu kez sessizliği bölen taraf ben olmuştum:

"Kahve içer misin ya da istersen kahvaltı da edebiliriz. Ben de yemedim henüz."

"Olur, henüz ben de bir şey yemedim."

Reddedeceğini düşünmüştüm aslında, her zaman öyle yapardı. Hemen mutfağa geçip çayı koyduktan sonra misafirime kahvaltı hazırlamaya başladım. O da benim arkamdan gelmişti.

"Yardım edebileceğim bir şey var mı?"

Üstelik bir yardım teklifi de almıştım. Reddetmeyecektim.

"Omlet yapmada iyi misin?"

Seren gülümsedi. Az önceki gerginliği kalmamıştı.

"Malzemeleri verirsen..."

Yaklaşık on beş dakika içinde kahvaltımız masadaydı. Nihayet omletten bir parça aldığımda Seren de yemeye başlamıştı. O zamana kadar beni beklediğini fark etmemiştim, iltifat sunmam için-ki omlet gerçekten iyiydi- beni beklediğini fark etmem çok da zamanımı almamıştı. Kocaman gülümsedi yüzümdeki memnuniyeti görmesine izin verdim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 27, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin