23. YILDIZ NİŞANCI

291 52 165
                                    

Selam...

Bölüm Şarkısı:  Skan, Krale - No Glory

Buraya bölüm atmayalı uzun zaman oldu biliyorum ama sizler de artık bölüm atma olayını çözdünüz. Sırayla kurgularıma bölüm atıyorum ve en sona hep ağır kurgularımı bırakıyorum. Bu bölümden sonra Tanrı'nın Varisine bölüm yazmaya başlayacağım :)

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın olur mu? Destekleriniz çok önemli ❤️

İyi Okumalar :)

️☯️☯️☯️

Levni Erarslan

Ezber...

Ezberlemek, ileri düzeyde ki beyinlerin adeta yetenek haline getirdiği fonksiyon. Ezberi kuvvetli olan beyinlerin ileri düzeyde olduğunu söyleyen, verilerine koyduğumun bilimi. Ezberlemek istemediğim şeyleri hafızama kazımış lanet beynim...

İlerlediğimiz yolda gözümün gördüğü her şeyin tanıdık olması benim suçum değil, hiçbir zaman da olmadı. Ben bu yolu isteyerek ezberlemedim. Sayamadığım kadar uzunca bir süre geçmedim bu yoldan. Bence haklı kimince nankörceydi bu durum.

"Hazır mısın?"

Bu saçma soruyla birlikte gözüm yoldan Duhan'a doğru kaydı.

"Asıl sen hazır mısın?" İroni dolu bir sesle konuşmam onun sırıtmasına neden oldu. "Zira saçma planın işe yaramazsa ve beni geri alamazsan, akşam evde yaşayacağın durumdan ben sorumlu olmam."

Cümlemin ardından gülmeye başladığımda o da bana eşlik etti. Bir başımıza olmamızın rahatlığı ile uzunca, yılların birikimini içinden atmak istercesine güldü.

"Kuzucuk gecemi cehenneme çevirir diyorsun yani?"

Pürüzlü sesiyle tekrar güldü. Kafamı sağa sola sallayarak gülmeye devam ettim. 

"Sadece cehenneme çevirmekle kurtarırsan paçayı yine iyi."

Gülüşümün arasında kendi duyacağım şekilde fısıldadığımda yan tarafımda ki camdan dışarıya doğru uzun uzun baktım. Baktığım her yerde olmamasına rağmen onu görmeme, kokusunu solumama ve dudaklarımda istemsizce tebessüme sebep olan kız, Biray... Bir o kadar deli cesaretliyken bir o kadar da yavru bir ceylan kadar ürkek ve savunmasızdı. Gözlerimin önünde büyümüştü ve benle aynı evi paylaştığı zamanla şu zaman arasında dağlar kadar fark vardı.

Biray evdekilerden artık çekinip onlardan kaçmıyordu. Ne olursa olsun karşılarına çıkıp dimdik durabiliyordu. Arkama saklanmak yerine tırnaklarını çıkarıp saldırmaya hazırlanıyordu. En başından beri çekindiği Duhan'dan bile artık çekinmiyor, o küçücük kafasının içinde dönüp dolaşan her şeyi gidip ona soruyordu. Daha doğrusu sormuyordu, sorguluyordu. Gözlerinin önünde dönen şeyleri ilk başta takmazken şimdi takıyor ve içinde ben olduğum için içten içe önemsediğini görüyordum. Bazen öyle bir raddeye geliyordu ki bana bile hesap soracakmış gibi gözlerimin içine bakıyor daha sonra da cevap alamayacağını düşünüp bundan vazgeçiyordu. Oysa ki sorsa, cevaplar alırdı. Çünkü ona açık bir şekilde, hayatım boyunca bana hesap sorma hakkını taşıyan tek kişinin o olduğunu söylemiştim.

Bazen kendime çok kızıyordum. Onu bu işlere bulaştırdığım için kendime lanetler edip duruyordum. Onu korumaya çalıştıkça, zarar görmesinden nefret ediyordum. Zarar görmesin diye etrafında durdukça o küçücük bedeni daha çok zarar görüyor ve bu durum kendimden daha çok nefret etmeme sebep oluyordu. Bunlara rağmen hala akıllanmamış ve bizimle gelmek için resmen benimle kavga etmişti. Duhanla ne konuştular bilmiyordum ama bir şeyleri öğrendiğinin farkındaydım. O küçücük bedeninden büyük bir sinire sahipti. Hem Duhan'dan dolayı hem de benden dolayı böyle büyük bir sinir yaşıyordu içinde.

KİRLİ ELLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin