Ben Eslem Mahi Yılmazer. Hayatta babasından başka hiç kimsesi olmayan onuncu yaş gününde annesinin katili olan doktor Eslem. Evet doktordum. İstanbulda özel bir hastanede çalışıyordum. Dekorasyonunu kendim yaptığım güzel, lüks bir dairede yaşıyordum.Evden işe, İşten eve güzel ve sakin bir hayatım vardı. Ta ki babamın yani bu dünyada en değer verdiğim kişinin Enes Yılmazer'in bir gün gelip bana ortağı Cihangir Demirkanla evlenmemi istediğini söyleyene kadar her şey mükemmel denecek kadar güzeldi... *** Yanık kumral teninin ısısını hissediyor keskin kokusunu iliklerime kadar duyumsuyordum. Aramızda milimler vardı. Yutkunup gözlerini siyah harelerimde gezdirdi. Evet yine hiç yapmaması gereken bir şey yapıp cayır cayır yanan elini sıyrılmış tişörtümün çıplak bıraktığı belime kaydırdı. Tenim her zaman buz gibi olduğu için onun bu alev almış sıcaklığı bedenimde bir ürperti etkisi bırakmıştı. Sırtım istemsizce yatakta yay gibi gerilmişti. Affalayan gözlerim belimdeki elle kaydı. Soluk süt beyazı tenim ve onun yanık kumral teni öyle bir tezat oluşturuyordu ki... Bu saçma sapan detay bile beni etkiliyordu. Heyecan ve gerginlikten nefesimi tuttuğum için gözlerimi zifiri karanlığa bürünmüş yeşillerine çevirip titrek bir ses tonuyla "sen ne yaptığını sanıyorsun" dedim. Yarım ağız güldü. Benim üzerimdeki etkisini gördükçe keyifleniyordu. Beni daha da sinirlendirip elini sıyrılmış tişörtümün altında belimi okşar gibi haraket ettirip kulağıma doğru yaklaştı. bedenimi o kadar kasmıştım ki yatağa yapışmıştım resmen. "Çıkardığın tırnaklar anca bu raddeye gelene kadar güzelim. Bundan sonrası benim hükmüm." dedi. Kulağımdan uzaklaşıp gözlerimizi hizzalayarak aramızda az bir mesafe bıraktı. Dudaklarımın üzerine nefesi çarpacak şekilde"itraf et" diye fısıldadı "benden etkileniyorsun."