"Siz," dedi genç kızın üstünü baştan ayağa süzerek. Gördüklerinden pek de memnun olmamış gibiydi. "Hep böyle mi giyinirsiniz?" Nilay şaşkınlıkla gözlerini açtı. Gayet şık olan kıyafetinin neresinin bu kibirli adamın hoşuna gitmediğini merak etmişti. "Ne demek istiyorsunuz" Bora elinin tekini cebine koyarken arkasındaki duvara yaslandı. "Böyle, nasıl desem... Maskülen... Takım elbiseler filan kadınlarda alışkın olmadığım bir giyim tarzı." Nilay bu eril dil karşısında ne diyeceğini çok iyi biliyordu. "Bir kutu bebeği değil hayatınızı yoluna koyacak birini aradığınızı sanıyordum. Ben sadece sizin sağlığınızı düzeltmek için size hizmet veren bir beslenme uzmanıyım. Ne kadar annenizin hatırı için mesleki sınırlarımın dışına çıksam da işin özü bu. Ne giydiğim sizi ilgilendirmez." Bora yaslandığı duvardan çekilip kızın dibine girdi. "Annelerimizin bizi hapsettiği bu sevgilicilik oyunundaysak ikimiz de birbirimizi ilgilendiriyoruz küçük hanım. Silver'a bu kıyafetle geleceksen eğer beni ilgilendirir." Nilay bu küstah tavır karşısında geri adım atacak bir kız değildi. Burnunu hafifçe kaldırıp adamın gözlerinin içine baktı. İki mavi göz birbirlerine karışmayan iki deniz gibi kilitlenmişti. "Ben nerede ne zaman nasıl giyineceğimi iyi bilirim Bora Aydın. Peki ya sen nerede nasıl davranman gerektiğinden haberdar mısın?"
6 parts