SOĞUK SEMT

By ElaSelviNur

182K 10K 2.6K

Sessizlik. Burda öyle bir sessizlik vardı ki; Rüzgâr olduğunda sallanıp, dalına tutunamayan yaprağın yere dü... More

❌ 1. BÖLÜM ❌
❌ 2. BÖLÜM ❌
❌ 3. BÖLÜM ❌
❌ 4. BÖLÜM ❌
❌ 5. BÖLÜM ❌
❌ 6. BÖLÜM ❌
❌ 7. BÖLÜM ❌
❌ 8. BÖLÜM ❌
❌ 9. BÖLÜM ❌
❌ 10. BÖLÜM ❌
❌ 11. BÖLÜM ❌
❌ 12. BÖLÜM ❌
❌ 13. BÖLÜM ❌
❌ 14. BÖLÜM ❌
❌ 15. BÖLÜM ❌
❌ 16. BÖLÜM ❌
❌ 17. BÖLÜM ❌
❌ 18. BÖLÜM ❌
❌ 19. BÖLÜM ❌
❌ 20. BÖLÜM ❌
❌ 21. BÖLÜM ❌
❌ 22. BÖLÜM ❌
❌ 23. BÖLÜM ❌
❌ 24. BÖLÜM ❌
❌ 25. BÖLÜM ❌
❌ 26. BÖLÜM ❌
❌ 27. BÖLÜM ❌
❌ 28. BÖLÜM ❌
❌ 29. BÖLÜM ❌
❌ 30. BÖLÜM ❌
❌ 31. BÖLÜM ❌
❌ 32. BÖLÜM ❌
❌ 33. BÖLÜM ❌
❌ 34. BÖLÜM ❌
❌ 35. BÖLÜM ❌
❌ 37. BÖLÜM ❌
❌ 38. BÖLÜM ❌
❌ 39. BÖLÜM ❌
❌ 40. BÖLÜM ❌
❌ 41. BÖLÜM ❌
❌ 42. BÖLÜM ❌
❌ 43. BÖLÜM ❌
❌ 44. BÖLÜM ❌
❌ 45. BÖLÜM ❌
❌ 46. BÖLÜM ❌
❌ 47. BÖLÜM ❌
❌ 48. BÖLÜM ❌
❌ 49. BÖLÜM ❌
❌ 50. BÖLÜM ❌
❌ 51. BÖLÜM ❌
❌ 52. BÖLÜM ❌
❌ 53. BÖLÜM ❌
❌ 54. BÖLÜM ❌
❌ FİNAL ❌
❌ GAZEL ARSLANOĞLU ❌
❌ GİRAY DEMİRSOY ❌

❌ 36. BÖLÜM ❌

1.5K 115 42
By ElaSelviNur

Hayattaki tehlikelerden korkma. Hayattaki tehlike sen ol.

SANCAR'IN ANLATIMINDAN;

Uyuyamıyordum.

Lanet yatak bu gece çivi doluydu sanki. Her zaman yattığım yatak rahatsız, kendi odam ise boğucu geliyordu. Yatakta saçma sapan dönmeyi bırakıp yorganı sertçe itip ayağa kalktım. Odamdaki büyük camın önüne geçip kolumu pervaza koyarak yaslandım. Ne diye uyuyamıyordum sanki! Ne olmuş yani hemen yan odada yatıyorsa? Anlık gelen sinirle yaslandığım pervaza vurup balkona çıktım. Havanın soğuk olmasını umursamadan sandalyeye oturup, masanın üzerindeki paketi kendime çektim. Içinden aldığım sigarayı dudaklarıma sıkıştırıp çakmakla ucunu alevlendim. Acı nikotini hırsla içime çekiyor aynı hırsla da geri bırakıyordum. 

Gazel geri gelmişti ve ben hariç herkesle arasını az da olsa düzeltmişti. Hastanede onu ziyarete gittiğimiz gün herkesle konuşmuştu, tam ben konuşacaktım ki bayılmıştı. O günkü cesaretimi bir daha da asla toparlayamadım, halâ da öyle. Bir yanım git konuş derken bir yanım susup bekle diyor. Ona büyük haksızlıklar etmiştim bunun farkındaydım ama bunları nasıl düzelteceğim hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Amcamın Gazel'i gönderdiği gün kendi kedime yemin etmiştim.

Kaç yıl geçerse geçsin, hangi koşullarda olursam ya da olursa olsun, saat sabahın bir körü de olsa 'beni burdan al' derse, hiçbir hesap sormadan gidip onu ordan alacaktım.

Kendime bu yemini sürekli söylemiş, unutmama imkan vermemiştim. Ama Gazel beni hiç bu duruma getirmemişti. Beni hiç arayıp sormamıştı. Hep beklemiştim. Onun aramasını, bana belki de muhtaç olmasını istemiştim. Belki bencillikti yaptığım ama alt tarafı abisinden yardım istemesini istemiştim. Ama o yıllar geçmesine rağmen ne beni, ne Pusat'ı, ne Korel'i ne de amcamı aramamıştı. Orda neler yaptı bilmiyordum. Başına neler gelmişti en ufak bir fikrim dahi yoktu.

Seneler sonra geri gelmişti. Bu sefer de bize karşı durmuştu. Bizim yanımızda olması gerekirken gitmiş o Giray piçinin yanında durmuştu. Benim küçük siyahlar prensesi kardeşim şimdi karanlıklar kraliçesi olmuştu ama ben bunların hiçbirinde yanında olamamıştım. Elimdeki sigarayı sinirle söndürüp ayağa kalktım. Balkonun trabzanlarını sıkıca tutarken geçmiş bir kez daha gelmişti aklıma.

Anne ve babamızın öldüğü gün amcam apar topar Gazel'i yurt dışında göndermişti. O gün amcamın adamlarının onu tutan kolları arasında bana bakmış ve yalvarmıştı. O gün ilk defa ağladığını görmüştüm küçük prensesimin. Gözlerimi sıkıca kapatırken, kulaklarım uğuldamaya başlamıştı.

Abi kurtar beni.

Yardım et ne olursun, abi.

Götürmelerine izin verme beni, ayırmasınlar bizi.

Abi bırakma beni.

O gün bana o kadar bağırmıştı ama ben hiçbir şey yapmadan öylece ona bakmıştım. O bugün bu hallere gelirken ben yine öylece seyirci kalmış, onu sadece izlemiştim. Gözlerimin aydınlanması ile gözlerimi açıp etrafa baktım. Şafak sökmüş,  güneş doğmuştu. Balkondan ayrılıp içeriye girdim. Bugün biraz erken idman yapmaya başlasam iyi olacaktı yoksa vücudumdaki bu siniri atamayacaktım. 

Odamdaki giyinme odasına girip hızla üzerimi değiştirdim. Altıma tayt üzerine sporcu şortu giyerken üzerimde sadece kapşonlu vardı. Spor ayakkabılarımı da giyip odadan çıktım. Hemen yan tarafımdaki kapıya öylece bakarken, daha fazla beklemeyip bodrum katına indim. Içerden gelen sesler ile yavaşlayıp kapıyı yavaşça açtım. Deri olan kum torbasına inen darbeler ve sallanan zincirlerin sesleri tüm odayı doldururken içeriye girdim. Gazel arkası bana dönük olacak şekilde önündeki kum torbasını yumrukluyordu. Kulağındaki büyük kulaklık sayesinde beni duymazken rahatça onu izledim. Altında benimki gibi tayt-şort vardı. Üzerinde kapşonlusu vardı. Aynı şeyleri giydiğimize mi şaşırsam yoksa bu kadar güçlü yumruk attığına mı bilmiyordum. Bir süre daha yumruk attıktan sonra biraz geriye çekilip kum torbası ile arasına birkaç adımlık mesafe bıraktı. Kollarını savunma pozisyonunda tutarken bu sefer bacağını kaldırıp ard arda tekmeler atmaya başlamıştı. Kendince saydığı setleri bitirip arkasını dönmüştü ve döndüğü gibi de onu izleyen beni görmüştü. Kulağındaki kulaklıkları çıkarıp bana bakmaya devam etti.

"Günaydın."

Sessizce mırıltısına aynı şekilde karşılık vermiştim. Bana bir şey demek için dudaklarını aralamıştı ki içeriye girenler ile susmuştu. Korel ve Pusat bir Gazel'e bir de bana şaşkınca bakarlarken içeriye amcam girdi.

"Kızım, kaçta kalktın sen bakayım ha?"

Gazel kısaca gülümsedi ve önce bana sonra amcama baktı.

"Bu aralar pek uyuyamıyorum amca. Beş gibi uyandım."

Amcam sadece başını sallamakla yetinmişti. Onun da diyecek çok şeyi olduğunu fakat Gazel'e karşı çekimser olduğunu biliyordum. Hatta bunu Gazel de biliyordu ama yine de kendinden taviz vermiyordu.

"Hadi ulan ne bekleyip bakıyorsunuz aval aval, başlayın."

Korel koşu bandına giderken, Pusat eline atlama ipi almıştı. Bende Gazel'e bakmayı kesip koşu bandına çıktım. Gazel Pusat'a gülüp eline atlama ipi alarak tam karşısında durdu ve o da atlamaya başladı. Pusat hemen gaza gelen biri olduğu için, basit başlayan ip atlama bir düelloya dönüşmüştü. Gazel hızını biraz azaltıp değişik hareket ile atlamaya başlamıştı Pusat ise onun hareketlerine bakarken ip ayağına dolanıp yere düşmüştü. Amcam ve Gazel onun bu hâline gülerken Pusat somurtmaya başlamıştı bile. Gördüğüm manzara içimi sızlatırken hızımı biraz daha arttırdım.

Herkesle iyi, benimle kötüydü!

Alnımdan süzülen ter damlaları boynuma doğru yol alıyor ordan da kapşonlumun kumaşına değiyordu. Önemsemedim. Dikkatimi koşu bandının ekranından ayırıp hemen karşımdaki manzaraya baktım. Amcam bu salonu özel olarak yaptırmıştı ve ihtiyaç duyduğumuz her şey vardı. Pusat ipi mağlubiyetle bırakmış ve ağırlık çalışmaya gitmişti. Korel ise koşu bandından inmiş Gazel ile birlikte barfiks çekmek için parmaklıkların yanında konuşuyorlardı. Koşu bandından inip üzerimdeki kapşonluyu yavaşça çıkardım.

"Sancar'ın kaslarına merhaba de Gazel."

Gazel yavaş bir şekilde bana dönüp Korel'in dediği gibi kaslarıma baktı daha sonra bir şey olmamış gibi arkasına dönüp o da üzerindeki kapşonluyu çıkardı.

"Oha! Asıl benim senin kaslarına merhaba demem gerek. Kuzen bunlar ne Allah aşkına?!"

Korel'in oldukça abartılı ve yılışık hallerine karşı kaşlarım çatılırken, sadece omuz ve sırt kaslarını görebiliyordum tabi vücudundaki yaraları ve morluklarıda. Gazel ve Korel aynı anda zıplayıp barfiks demirine tutundular ve yine aynı anda kendilerini yukarıya çekmeye başladılar. Yaklaşık on beş barfiksten sonra Gazel teklemeye başlamıştı. Bunun zayıf olduğu için değil yaralarından dolayı olduğunu anlamak zor değildi. Kolları ne kadar titremeye devam etse de o kendini zorluyordu. Onlara doğru ilerleyip Gazel'in arkasında durdum ve ellerini tutup onu demirden ayırdım. Tam düşecekti ki onu nazikçe belinden tutup yere bıraktım.

"Kendini zorlamayı kes."

Başka bir şey demeden salondaki ringe doğru yürümeye başladım. Arkamdan başta Gazel olmak üzere hepsinin şaşkınca baktığını biliyordum ama yine de arkamı dönmedim. Ringin karşısındaki raflardan bandaj alıp hızla ellerime doladım ve ringe çıktım. Hemen önüme yansıyan gölgem ile sıkı bir gölge boksu yapmak için hazırlamıştım ki ringe ellerine bandaj bağlamış olan Gazel girdi. Kaşlarım istemsizce çatılmıştı. Ne yapıyordu bu?

"Ne yapıyorsun sen?"

Gazel bana dönüp kaşlarını kaldırdı. Ellerini iki yana kaldırıp alayla bana baktı.

"Seninle boks yapacağım ve seni yeneceğim."

Bu sefer alayla bakan ben olmuştum. Kollarımı iki yana açıp kendimi gösterdim.

"Beni yeneceksin?"

Kafasını aşağı yukarı sallayıp gülümsedi. Beni yenecek olma düşüncesine mi güleyim yoksa kendi zorlamak istemesine mi üzüleyim bilmiyorum.

"Ne yani seni yenebileceğime inanmıyor musun yoksa sen de kas her şeydir diyen hödüklerden misin?"

Bana hödük mü demişti o?  Ne yani ben hödük müydüm? Ayrıca hödük ne demekti?

"Tamam, başlayalım."

"Pusat koş, kardeşin kardeşini dövecek. Lan çekirdek mi alsak yukardan?"

Korel'in dediklerine kafamı iki yana salladım. Bu çocuk asla büyümeyecek ve akıllanmayacaktı. Savunma pozisyonuna gelince Gazel de kendince gardını almıştı. Yavaşça birbirimize yaklaşıp ringin ortasında karşı karşıya geldik. Ilk hamleyi benden bekliyordu. Göz devirip ilk hamle olarak sağ yumruğumu ona doğru sallamıştım ama o bundan ustaca eğilerek kurtulmuş ve mideme sertçe vurmuştu. Yaşadığım anlık acıdan dolayı bir duraksadım. Bu kız cidden ciddiydi! Bu sefer bende kendi gardımı alıp ona doğru hareketlendim ve yumruğumu kaldırıp tam vuracakken geri çekip bacağına vurdum. Sendelemiş ama düşmemişti. Kaşlarını çatıp hızla bana yöneldi ve daha ne olduğunu anlayamadan kaşıma doğru sertçe vurdu ve geri çekilmeden benim yaptığım gibi bacağıma vurdu. Geriye çekilip arkama geçti. Kaşım açılmıştı ve kan boynuma doğru akıyordu. Bunu önemsemeden ona döndüm ve hızla atakta bulunup önce karnına sonra da burnuna vurdum. Nefesinin kesilmesi ile geri çekildi ama iki büklüm olmamıştı. Burnu kanamaya başlamıştı ama o pek bunu önemsemiyor gibiydi. Sinirlenmişe benziyordu. Tam bitirmek için teklif yapacaktım ki hızla arkama geçip diz kapağımın arkasına hızla vurup beni diz çöktürdü. Tam kolunu boynuma dolayacaktı ki kolunu tutup omzumdan doğru onu önüme doğru takla attırdım. Önümde yatarken hiç beklemeden bacaklarını boynuma dolayıp sıkmaya başladı.

"Tamam yeter bu kadar, ayrılın."

Amcam bağırıyordu ama biz onu duymuyorduk bile. Iki ezeli düşman gibi birbirimize bakıyorduk. Boynumu sıkan bacaklarını biraz zorlayıp açtıktan sonra bu sefer kolunu kilit altına alan bendim. Ne yapacak diye beklerken birden işaret parmağını midemin biraz yanına bastırdı.

"Oy sikeyim."

Lanet olsun tikim olduğunu biliyordu.

"Lan baksana abimin tiki varmış."

Korel ve Pusat gülerken amcam da onlara katılmış gülüyordu. Gazel benden kolayca kurtulup ayağa kaktı. Ayağıyla omzuma basıp beni yere yatırdı ve öylece baktı. Elindeki bandajları çözüp yere, hemen yanıma attı.

"Senin aksine ben, senin hakkında hiçbir şeyi unutmadım."

Başka bir şey demeden ya da benim dememe izin vermeden ringten inmiş ve salondan çıkmıştı. Gazel'in  ardından biraz yerde öylece kalmış ve daha sonra kalkmış ve bende herkes gibi salonu terk etmiştim. Odama girdiğim gibi elimdeki bandajları sertçe çıkarıp hızla yere attım.  Onun hakkındaki şeyleri unuttuğumu nasıl düşünürdü ki? O benim küçük kardeşimdi. O benim siyah prensesimdi.

Düşünmeyi şimdilik bir kenera bırakıp biraz olsun rahatlamak için duşa girdim. Kısa ve rahatlatıcı bir duşun ardından dolaptaki gi havluyu belime sarıp buhar dolu banyodan çıktım. Hemen yan taraftaki giyinme odasına girip üzerimi giyindim. Klasik ev kıyafetim olan eşofman tişört giyip saçlarımı ellemeden odadan çıktım ve salona indim. Kahvaltı saati gelmişti nerdeyse ve amcam yemek konusunda bazen çok ciddi olabiliyordu. Ona göre yemek saatinde herkes masada olmalıydı hatta bir kere bize 'iki eliniz kanda olsa bile bu masaya gelinecek' derdi. Bu kadar abartmasına karşı ne kadar dalga geçmek istesem de onun çenesi ile uğraşmak en son isteyeceğim şeydi.

Salondaki tekli koltuğa oturup iyice yayıldım. Korel ve Pusat yan yana oturmuş ellerindeki telefonlardan oyun oynuyorlardı amcam ise, elindeki kitabı okuyordu. Tam masanın üzerindeki tableti elime alacakken merdivenlerden inen Gazel'e baktım. Duş almış, üzerini değiştirmişti. Elindeki telefona dikkatle bakarken bir şeyler yazıyordu.

"Hayırdır kuzen kimle yazışıyorsun?"

Sormak istediğim ama soramadığım soruları sorduğu için bir ara Korel'in alnından öpmeyi aklıma not edip Gazel'in cevabını bekledim.

"Giray'la."

Kaşlarım duyduğum isimle yine çatılmıştı. Sadece ben değil hepimiz gerilmiştik.

"Bu arada amca seninle bu akşam önemli bir şey konuşmam gerek."

Amcam elindeki kitabı masanın üzerine bırakıp Gazel'e döndü.

"Tabi kızım ne hakkında?"

Gazel telefonunu cebine koyarken amcamın karşısına geçti ve kollarını arkasında birleştirdi.

"Onu akşam söylerim. Bu arada akşam Giraylar da gelecek. Özellikle size diyorum ( beni ve Pusat'ı göstererek) rahat durun ve kavga çıkarmayın. Gelmesi için onu zor ikna ettim sorun çıkmasını istemiyorum."

Tam ağzımı açmış karşı gelecekken amcam sert ve boğazını temizledi.

"Tamam kızım, gelsinler. Akşam da sorun çıkmayacak merak etme."

Gazel başını sallarken hepimiz ayağa kalkıp masaya oturduk. Herkes tabağına yemek alırken ben sadece kahve ile yetinmiştim. Sanırım bugün yediğim laflar ile doymuştum biraz da kendimi akşama saklasam iyi olacaktı.

Içimden bir ses akşam kıyametin kopacağını fısıldarken, kendimi az da olsa dizginledim. Ne de olsa o ipler akşam elimde olmayacaktı.

❌BÖLÜM  SONU❌

Continue Reading

You'll Also Like

105K 6.9K 63
Kaybolmuş bir şehirde, gökyüzünün şehire olan isyanını dile getiren yağmurun üzerimi ıslatmasıyla sığındığım bir durakta, yara bere içinde bırakılan...
925K 64.6K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
284 67 5
Bir ölüm, kaç hayata mâl olurdu? Bir yetime kaç el sarılırdı, hangi elin sıcaklığı gerçekti, hangi elin bileğine dikenlerden bir bileklik asılıydı? ...
4.5M 215K 77
Bir kız hala ayakta ve hayatta ama eksik. Bir aile birlikte ama mutsuz. Bir hikaye başladı ama sonsuz... 15.10.2020 Tüm hakları bende saklıdır. Alın...