deniz kızı ile sarhoşlar masa...

Per mysaddnestear

268K 10.3K 12.9K

[tamamlandı] "Ne yapmamı istiyorsun Domenic, sana abi dememi falan mı? Cidden bunu mu istiyorsun benden?!" "E... Més

1| BAŞLANGIÇ
2| SARHOŞ
3| YAKINLAŞMA
4| TEHDİT
5| YAKALANMA
6| İTİRAFLAR
7| GECE
8| BAR
9| SOHBET
10| AİLE
11| DENİZ
12| OKUL
13| YÜZLEŞME
14| KIRIKLIK
15|TERAS
16| ANLAŞMA
17| ŞARKI
18| BEBEK
19| KONUŞMA
20| TERCİH
21| SORGU
22| KARŞILAŞMA
23| HİSLER
24| ÇİÇEK
25| KARAR
26| KUTLAMA
27| HASTA
28| YEMEK
29| ANI
30| ÖFKE
31| KISKANÇLIK
32| GÖRÜŞME
34| ENDİŞE
35| HEYECAN
36| YENİ YIL
37| KAVGA
38| İHALE
39| PARILTI
40| SÜRPRİZ
41| ŞAŞKINLIK
42| HİZMET
43| SONUÇ
44| HAMİLE
45| İLGİ
46| TEKLİF
47| FİNAL

33| KARAR

4.4K 181 242
Per mysaddnestear

bugün çok fazla almancaya maruz kaldığım için medyaya da bugünü hatırlatsın diye almanca bi müzik bıraktım belki dinlersiniz :)

"Bence akıllandı?"

"Hiç sanmıyorum, Nick bu."

"Ama niye o zaman instagramında Nina'yı paylaşsın? Nina ile hâlâ birlikte olduklarını insanlara göstermeye çalışıyor işte."

"Konu Nina olunca demek ki..."

Herkes kendi fikrini ortaya koyarken ben sırasıyla onları izlemekle meşguldüm. Claire ve Jane ile birlikte evimin salonunda oturmuş son durumu konuşuyorduk. Kızlar Nick'in davranışlarını kendilerince yorumluyorlar, ardından da bir sonuca varmaya çalışıyorlardı.

"Şunu denedin mi? Piç işini iyi biliyor!"

Biz kendi aramızda sohbete dalmışken bakışlarım anında ortamdaki fazlalıkları buldu. Yani Bash ve Kol'u...

Bir köşeye oturmuşlar, Nick'in günler önce bana gönderdiği çikolataları sömürüyorlardı. Kol çikolataları tek tek deneyip beğendiklerini Bash'e uzatıyordu. Bash de onun önerdiklerini alıp deniyordu. Sanki onların yanında en yakın arkadaşının dedikodusunu yapmamız gram umurlarında değilmiş gibiydi.

Ama ne yapalım, Bash biricik sevgilisinden kopamayınca Claire onu da getirmek zorunda kalmıştı. Kol ise tamamen beklenmedik misafirdi. Büyük ihtimalle Bash buraya geleceğini söyleyince o da gelivermişti işte.

Nick bu aralar şirkette çok fazla vakit geçiriyor olmalıydı. Genelde üçü takılıyordu ama şu sıralar nedense onlarla aralarına mesafe koymuş gibiydi. Ortada anlayamadığım bazı şeyler oluyordu ama şimdilik üzerinde durmamaya çalışıyordum.

Oturduğum yerden kalkıp onların bulunduğu yere ilerledim ve Kol'un kucağına aldığı çikolata sepetini bir çekişte aldım önlerinden. Çikolata sepetini kollarımla tutarken "Onlar benim!"dedim. Eğer ben önlerinden almasam hepsini bitireceklerdi neredeyse.

Benim çikolata sepetini almamla ikisi de oyuncağı önlerinden alınmış bir çocuğa dönmüşlerdi âdeta. Bana masum masum bakarlarken kıyamayıp içim yana yana geri verdim onlara sepeti. "Bitirmeyin ama."

Ardından kızların yanına döndüm. Claire parmaklarını masanın üzerinde birleştirip kendince bir şeyler düşünüyordu. Gözlerimi devirip Jane'e baktım. Elini 'boş ver' dercesine havada salladı.

O esnada odayı birden yabancı bir telefonun çalış sesi doldurmuştu. Kendime ilgilenecek bir şey bulmanın sevinciyle hızla sesin geldiği yöne çevirdim odağımı. Bash elindeki çikolatayı ağzına atıp cebine uzandı ve telefonunu çıkarıp aramayı yanıtladı. Ben de merakla ona bakmaya başlamıştım.

"Efendim Nick?"

Oturduğum sandalyede oturuşumu düzeltip yüz ifadesinden ne konuştuklarını çözmeye çalıştım. Lakin Bash'in yüzü gitgide kötü bir hâl almaya başlıyordu. Önce kaşları çatıldı, ardından da zoraki bir şeyler söyleyip telefonu kapattı. Kol'a sessizce bir şeyler söylediğinde onun da yüzü bozulmuştu.

"Ne oluyor, ne söyledi Nick?"

Merakıma engel olamayıp sorduğumda Kol'un bakışları beni bulmuştu. Söyleyip söylememek arasında gittiğini anlayabiliyordum ama ısrarcı bakışlarıma dayanamamış olacak ki ağzını açıp konuşmaya başlamıştı.

"Nick ihaleden çekilecekmiş."

"Ee, ne var bunda?"

"O ihaleye büyük bir yatırım yapmıştı. Kazanacağından emindi."

"Bana düzgünce söyler misiniz? Hiçbir şey anlamıyorum!"

"Lanet olsun, Nina! Sana zarar vermekle tehdit eden o adam Nick'in şirketini batırmakla uğraşıyor, anlasana işte. Nick sana bir şey yapmasından korkup ihaleden çekilmeye karar vermiş ve şimdi de şirket büyük bir masrafa girecek."

"Nerede şu an? Söyledi mi?"

"Evindeymiş."

"Beni biriniz oraya götürsün. Hemen!"

Evinin ziline art arda basarken kapıda sabırsız bir şekilde dikilmeye başlamıştım. Kapı bir süre açılmadı. Bakışlarım bahçenin dışında beni buraya bırakan Kol'a döndü. Hani evdeydi dercesine ona bir bakış gönderirken kapı sonunda açılmıştı. Kol da bunu fırsat bilip arabasını çalıştırmış ve ayrılmıştı buradan.

Bakışlarım Nick'in üzerinde gezindiğinde sıkıntılı bir nefes aldım. Birkaç gün önceki hâlinden eser kalmamıştı. Gözleri iyice kızarmış, göz altları uykusuzluktan olsa gerek şişti. Dağınık saçlarının bir kısmı alnına düşmüştü. Bakışları o kadar boştu ki bende ağlama isteği uyandırıyordu.

Bir anda parmaklarımın üzerinde yükselerek kollarımı boynuna doladım. Ona sımsıkı sarılırken o da sanki bunu bekliyormuş gibi anında bana karşılık vermiş, kollarını sıkıca belime dolayıp kafasını boynuma gömmüştü.

Beni içeriye doğru çektiğinde kapıyı ayağımla arkamdan kapattım. İkimiz de geri çekilmeden bir süre öylece kaldık. En sonunda parmaklarımın üzerinde duramayacak hâle gelene kadar kollarımı çözmeyi bir saniye bile düşünmemiştim. Fakat ayaklarım acımaya başlamıştı.

Geri çekilmek için bir harekette bulunduğumda Nick birden kalçalarımdan tutup beni kucağına aldı. Adımlarını salona doğru yöneltip tek kişilik koltuklarda yerini alırken ben de iyice sokulmuştum ona. Başımı omzuna yaslayıp kollarımı beline doladım.

Hiçbir şey söylemeden uzun bir süre o şekilde kaldık. Şu an ona ne söylersem söyleyeyim etki etmeyeceğini bildiğim için boşuna kendimi yormakla uğraşmamıştım. Ama bir yandan da kendimi suçlu hissetmeden edemiyordum.

Benimle birlikte olmak yerine işlerini tercih edecek kadar şirketini önemseyen birisiydi ve şimdi hayat resmen onunla dalga geçercesine ikimiz arasında seçim yapmasını istiyordu ondan. Nick ise bunu kabullenmiş gibiydi.

Büzüldüğüm kollarının arasından doğrulup ona yönelttim bakışlarımı. Kafasını geriye atmış, gözleri kapalı yatıyordu. Belimde duran elleri sanki bulunduğum yeri terketmemem için beni daha da kendisine çektiğinde uyumadığını böylelikle anlamış olmuştum.

"Bu ihale ne zaman?"

Yatış şeklini bozmadan "Sana bunu Bash mi söyledi?" diye sordu. Yeterince belliydi zaten, o yüzden üstelemedim. "Konumuz bu mu gerçekten? Söylesene işte."

"2 hafta sonra."

"O zamana kadar ne yapacağına karar vermek için daha çok vaktin var. Ne diye vazgeçiyorsun hemen?"

Derin bir nefes alıp kafasını yasladığı koltuktan kaldırdı ve "Sen bunları düşünme, küçük hanım," dedi. Elimde değildi ki. Onu ilgilendiren en ufak bir şeye bile burnumu sokmadan yapamıyordum.

"Bana ne, o ihaleye katılacaksın ve kazanacaksın. Hem belki seni korkutmak adına yapılan boş bir tehditti. Bunu bilemeyiz ki."

"Hayatını riske atmamı isteme benden! Bunun şakası olmaz, Nina. Belki hiç beklemediğin bir anda bindiğin taksiye çarpıp kaza süsü verirler. Belki de gece vakti evine girip seni darp ederler. O kadar safsın ki paranın insanların gözünü nasıl boyayabileceğini tahmin dahi edemiyorsun."

Omzumu silktim. Bunu daha sonra da düşünebilir, ona göre önlemlerimizi alabilirdik. Önemli olan şu andı. Onun moralini biraz olsun yerine getirmem gerekiyordu. Şu an asla bir şeylerden memnun olmayan huysuz dedeler gibiydi.

"Film izleyelim mi?"

Benden böyle bir çıkışı beklemiyor olacak ki "Şimdi mi?" diye sordu şaşkınca. Başımla onayladım onu. Yüzünde hafif bir gülümseme oluşurken "Animasyon izleyeceğiz, değil mi?" diye sordu tekrardan.

"Tam da öyle. İnanılmaz Aile'ye ne dersin?"

"Hayır deme şansım yok gibi gözüküyor."

Oturduğum kucağından ayaklanıp mutfağa doğru ilerlerken "Televizyonu hazırla. Yanında yiyecek bir şeyler bulacağım," dedim. Yüzümdeki gülümsemeye engel olamamıştım.

Başkalarına karşı oldukça sert ve despot görünen adam iki dakikada pamuk şeker olmuştu resmen. En önemlisi de bunun sadece bana özel olmasıydı.

Gerçekten de bazen beklenmeyecek şekilde iyi anlaşabiliyorduk. Yine o anlardan birindeydik sanırım. Hayatımızda kötüye giden birtakım olaylar yaşanmış olmasına rağmen mutlu olabilmenin bir yolunu buluyorduk. Ve bu his paha biçilemezdi...

Continua llegint

You'll Also Like

Hayat Kadını Per BurakAkdas

Literatura romàntica

13.2K 260 10
Haketmediği hayatı yaşayan bir kadın. Haketmediği hayatı yaşayan bi adam.
195K 10.7K 37
Şanlıurfa ☞ Muğla 0546****; Fotoğraf* 0546****; Belli ki bu yoldan yürümüşsün... 0546****; Yoksa etraf böyle çiçeklenmezdi. İlsu; Var öyle marifet...
256K 16.7K 30
EĞLENCE SEKTÖRÜNÜN GÜÇLÜ İŞ ADAMLARINDAN BİRİNİN DİKKATİNİ ÇEKMEK İÇİN NE GEREKİRDİ Kİ? BELKİ DE SADECE KENDİNİZ OLMAK YETERLİ OLUR. GABRİELLA'NIN T...
20K 1.2K 54
Cadı olduğumu belli etmeden yardım etmek zordu. Akıllı insanları doğa üstü güçlere inandırmak zor. Helede Simitçiyi! Bu imkansızı başarmalıyım.