15. Bölüm
__ Ama Korhan bana söz vermiştin. Bu akşam beraber olacaktık.
__ Ben de öyle planlamıştım ama dediğim gibi ev de olmak zorundayım.
__ Belki ileri ki saatler de kaçabilirsin.
Derin bir nefes aldı Korhan. Zaten bir şekilde emrivakiiyle karşılaşmıştı ve dahası... Selen'in arkadaşlarını eve davet etmesi karşısında şoke olmuştu. Daha iki gün evvel düşüp hafızasını kaybeden biri için misafir ağırlamaya kalkmak anormal değil miydi? Öyleydi ama o hala selen’di, her daim güçlülüğüyle ve dengesizlikleriyle kendisini şaşırtmayı başarıyordu. Hiç bir şey hatırlamazken bile...
Ve böylece tek istediği huzurken gergin bir gece onu bekliyordu, hatta daha şimdiden gergindi.
__ Bu gece gelmiyorum Hülya, evde tek başına kalmak istemiyorsan hemen birilerini aramaya başlayabilirsin.
__ Neden kızıyorsun, sadece seni özledim.
__ Kızmıyorum!
__ Peki, ne yapıyorsun? Sıkıldın mı, beni başından mı atmak istiyorsun?
Bu nazlı ama üzgün çıkan ses hiç bir zaman Korhan'ın üzerinde etkili olamamıştı, tersine o kadar sahte geliyordu ki Korhan bir an yüzünü buruşturmuştu araba kullanırken.
__ Eğer başımdan atmak isteseydim şimdi seninle konuşuyor olmazdım Hülya. Basit oyunlar ve oyalamalarla uğraşmayacağımı hala öğrenemedin mi?
__ Hayır, biliyorum sadece... Seni kaybetmekten korkuyorum.
Korhan evinin bahçesinde arabasını durdururken bu sözleri önemsemeyen bir tavırla şöyle bir evinin ışıklarına baktı önce.
__ Neyse, görüşürüz.
__ Tamam. Seni seviyorum...
Hayatında belki de en çok duyduğu en gereksiz iki kelimeydi bu. Her önüne gelen rahatlıkla söylüyordu. Cevap vermeye gerek görmeden hep yaptığı gibi kapattı telefonunu ve çıktı arabasından. Merve Hanım Korhan için kapıyı açmıştı bile.
__ Her şey yolunda mı?
__ Evet, merak etmeyin. Özellikle dikkat ediyorum.
Korhan başını sallarken ona güvenini belli ederek gülümsedi hafifçe ve hemen ardından odasına çıkmak için merdivenlere gitmek istedi ama… Salonun kapısından geçerken bir şey dikkatini çekmişti. Kaşlarını farkında olmadan çatarken geri adımlarla yeniden salonun kapısının önüne ulaştı.
Selen… Salonun ortasında durmuş aynanın önünde tüllerden oluşmuş bandı saçlarının altından geçiriyordu. Korhan midesinde bir kasılma hissetti onu baştan sona incelerken. Çünkü üzerinde ki bu bedenini saran, dizlerinin hemen üstünde biten lacivert elbiseyi çok iyi hatırlıyordu. İlk gördüğünde gözlerini ayıramamıştı ondan, büyülenmişti.
O gerçek bir melekti ama aynı zaman da… Melek olamayacak kadar kışkırtıcıydı ve kendisinindi.
Yani… O zamanlar öyle sanmıştı, çok kısa bir süre için.
Ama artık her şey çok farklıydı. Hızlı adımlarla odaya girerken hissettikleri etkilenmenin tam zıttıydı ve dişlerini sıkmadan yapamıyordu.
__ Bu elbiseyi nereden buldun?
Selen Korhan’ın sert sesiyle olduğu yer de sıçrayacaktı neredeyse. Hızla çarpan kalbine elini bastırarak bir an baktı ona.
__ B-ben…
Devamını getiremedi. Korhan’ın bakışı öyle donuk ve azarlar gibiydi ki afallamıştı ama olabildiğince çabuk toparlamaya çalıştı kendisini.
__ Dolaptaydı. Giymemeli miydim?
Ne kadar gereksiz bir tepkiydi verdiği, Korhan umursamaz bir tavırla içkilere doğru giderken söylendi kendi kendine.
__ Yoo… Ne giyersen giy, sanki beni ilgilendiriyor da!
__ Biliyor musun, dedi Selen neredeyse titreyen ses tonuyla arkasından bakarken.
Bazen bana oyun oynuyormuşsun gibi geliyor! Eğer nikâhımızı görmemiş olsaydım ben Selen değilim diyeceğim. Neden bana bir başkasının dolabını karıştırmışım gibi hissettirmeye çalışıyorsun ki!
__ Ne tesadüf! Çoğu zaman ben de senin oyun oynadığını düşünüyorum.
Selen bir an gülerken Korhan’ın gayet rahat, huzurla içtiği o içkiyi yüzüne atmak için yanıp tutuşuyordu. Nasıl bu kadar duyarsız ve öfke dolu olabiliyordu, hem de yanında olduğu her an! Bu hali sadece kendisine miydi bilmiyordu, umurunda da değildi.
Titremeye başlayan elini arkasında birleştirirken dikleştirmişti çenesini.
__ O zaman sen delirmişsin!
__ Zannetmiyorum. Bunlar bana acı verebilmek için bir plansa bile şaşırmam ama bilesin ki işe yaramıyor.
__ Tanrım! Neden sana acı vermek isteyeyim ki? Sen gerçekten ya delisin ya da paranoyak!
Korhan bu haykırışlara küçük bir an gülümsedikten sonra elinde ki içkisini bitirip bardağını dolabına geri bıraktı ama gözleri Selen’in bal rengi ateşler saçan bakışlardaydı. Biliyordu… Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyordu, elbette biliyordu ama elinde değildi. Ona normal davranamazdı, davranamıyordu.
__ Nedenini ben söylemeyeyim. Nasılsa bir gün hatırlayacaksın.
Selen onun odadan çıkmak için attığı adımları büyük bir gerginlikle izlerken onun bir an dönüp kendisine bakmasıyla bakışlarını kaçırdı ondan.
__ Bu arada… Bir daha bana emrivaki yapma. Bundan hiç hoşlanmıyorum.
Onun hoşlandığı bir şey olabilir miydi ki zaten? Korhan odadan çıkarken Selen yavaşça gözlerini kaldırarak yeniden aynadan baktı öylece yüzüne, gözleri her an ağlayacakmış gibi bakıyordu. Sadece kendisini yalnız hissetmeyeceği, biraz huzur duyabileceği bir gece geçirmek istemişti. Olanlardan biraz kaçabileceği bir gece…
Korhan varken bunun mümkün olabileceğini düşünmesi bile saçmaydı.
__ Hoş geldiniz.
__ Hoş bulduk… Bu çiçekler senin için.
__ Teşekkür ederim, çok güzeller.
Selen içinde ki durgunluk ve karmaşadan biraz uzaklaşmaya çalışarak elinde ki çiçek buketine sarılmıştı. Çağla onu ilk gördüğünde nasıl hafif bir şaşkınlıkla gözlerini ondan ayıramamışsa aynı şeyleri o an Alper yaşıyordu.
__ Selen’cim itiraf etmem gerekirse bu fikir benim kibar ve de nazik eşimden çıktı.
Alper bir an koluna giren Çağla’yla kendine gelirken kendisine hafif bir gülümsemeyle teşekkür eden Selen’e başını salladı bir an.
__ Gerçekten çok güzel görünüyorsun. Her zaman ki gibi…
Bu sözlerinde çok samimiydi Alper. Çünkü ilk kez onu bu kadar içten ve sıcak görüyordu. Ama aynı zaman da insanın içine oturan bir mahzunluğu vardı orası kesindi. Selen kendisine teşekkür ederken Çağla hemen etrafında göz gezdirmeye başlamıştı.
__ Korhan yok mu?
__ Buradayım.
__ Ooo, yüzünüzü gören cennetlik Korhan Bey. Doğrusu ben eve de bizden sonra gelirsin sanmıştım ama hayret!
Alper’in abartılı sözlerine güldü Korhan.
__ Hiç üzerine alınma dostum. Her yer de karşıma çıkarken neden sizin için erken gelecekmişim?
__ Selen Hanım, ben çiçekleri alayım isterseniz.
Selen Merve Hanımın sesiyle Korhan’ın gülümsemesinden zorla ayırmıştı gözlerini. İlk kez onu gülerken görüyordu ve o an kalbinin zonkladığına yemin edebilirdi.
__ E-evet iyi olur.
__ Dilerseniz hemen sofraya da geçebilirsiniz.
__ Valla hayır demem! Ben çok acıktım ve harika kokular geliyor.
__ Sen ne zaman doydun ki? Adabınla iki dakika oturur önce insan…
__ Korhancım alnından öpeceğim seni. Evlendiğimizden beri bu benim de dikkatimi çekti.
Hep birlikte sofraya geçerlerken Selen’in yüzünde bir gülümseme vardı. Belki onlara, bu atışmalara alışık değildi ama hoştu ve…
__ Aslında aç olman çok güzel, dedi Selen Alper’e kendini tutamayarak.
Çünkü saatlerce yemek yaptım sizin için. Yani… Beğenmek zorundasınız ona göre.
__ Ciddi misin?
__ Evet. Merve Hanımın söylediğine göre yeni şeyler denemeyi çok severmişim ve bazen saatlerce kapanıp yemek yaptığım olurmuş. Neyse… En azından yemek yapmayı unutmamışım, her şeyi kendiliğinden yaptıkça hatırladım.
__ Görüntüsü ve kokusu gibi tadı da çok güzelmiş, ellerine sağlık!
__ Korhan… Bize neden daha önce hiç bundan bahsetmedin?
__ Ben de bilmiyordum.
Selen buna hiç şaşırmamıştı, bir yıldan uzun süredir evlilerdi ama kendisini tanımadığından emindi. Yavaşça gözlerini kaldırarak karşısında huzursuz bir şekilde yemeğinden bir çatal alan Korhan’a baktı. Biraz önce… Gülerken ki o halinden hiç iz yoktu o halinde. Yüzüne bir an da yorgunluk ve stres çökmüştü sanki. Bütün bunları ona o mu yapıyordu? Hem de sadece karşısında otururken!
Selen’in gözleri dolacaktı neredeyse… Masaya hafif sinir bozucu bir sessizlik çökmüştü.
Ama Selen kendisine bir söz vermişti. O ne yaparsa yapsın o akşam kendini kötü düşüncelere kaptırmayacaktı. O yüzden güçlü bir şekilde gülümsedi hafifçe.
__ Biliyor musunuz, bu gün odamda ki kitaplara bakıyordum. Aslında nereye elimi atsam kitap buldum diyebilirim. Gerçek bir kitap kurdu olmalıyım.
Korhan yemeye çalıştığı lokmaların boğazına takıldığını hissederken bu sözlerle bakışlarını bir an Selen’e çevirmişti. Karşısında normal, sakin bir akşam geçirmeye çalıştığının farkındaydı ama o kadar güzel… Ve farklı görünüyordu ki sinirleri bozuluyordu. Yine de konuşmadan edemedi.
__ Kitaplarının yarısı da benim çalışma odamda.
__ Öyle mi? Çalışma odan sana özel sanıyordum.
__ Biliyorum… Zaten bir hataydı.
Bir gerçeği dile getirmişti Korhan ama Selen’in şaşkın, güzel yüzünün verdiği cevapla solduğunu görmekten nefret etmişti. Ne söylerse söylesin gülüp geçen, umursamaz, kendisini hiçbir zaman önemsememiş o kadın neredeydi? Onunla yaşamak çok ama çok daha kolaydı!
__ Korhan’ın sana söylemediğini tahmin ettiğim bir şey var, hem de çok önemli!
Çağla’nın azimli, yumuşacık sesiyle biraz Selen’in ilgisini çekebildiğini görmüştü kaçamak bir bakışıyla.
__ Sen şu an edebiyat üçüncü sınıf öğrencisisin ve en büyük isteğin bir gün kitap çıkarmak.
Selen gülümsemişti sonunda küçücükte olsa, Korhan’a bakmamaya çalışıyordu.
__ Demek bir amacım varmış… Bu güzel, nihayet hayatımla ilgili güzel bir şey duydum.
İşte Çağla’nın gayreti de buraya kadardı, gülümsemesi yavaşça solarken Selen’in zorla bir şeyler yiyişine baktı ve aynı an da tanıdık bir melodi doldurdu odayı.
Merve Hanım koşar adımlarla elinde telefon Selen’in yanında durmuştu.
__ Telefonunuz…
Selen şaşkınca bir an telefonuna bakarken elini uzatamamıştı bile. Sanki saatli bombaydı baktığı! Kim arayabilirdi ki?
Yavaşça telefonuna uzanarak aldı sonunda eline. Korhan ilgisiz görünmeye çalışıyordu ama onu arayan her kimse Selen’in son durumunu bilmesi imkânsızdı ve Selen öyle boş ve ne yapacağını bilmez bir halde ekrana bakıyordu ki dayanamadı.
__ Kim?
__ Ozan yazıyor… O kim ki?