Aglon Geçidi [YiZhan]

By mymolli

21.4K 2.9K 1.7K

Aglon Geçidi geçilmesi güç, geçildiği taktirde de geri dönüşü olmayan bir yoldu. Tıpkı elf kralı Wang Yibo'n... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20 Final

Bölüm 6

1K 162 118
By mymolli


"Klan liderinden mektup gelmiş." 


Bazen tek bir cümle çok büyük yıkımlara sebebiyet verebilirdi. Xiao Zhan o cümlenin elf kralı tarafından duyulmamış olması için belki de içinden yüzüncü kez dua ediyordu.

Hiç kimse tarafından önemsenmeyen bu mektup, genç adamın soğuk soğuk terlemesine ve oturduğu yerde yanında ki elfi rahatsız edecek derecede bacağını sallamasına neden oluyordu. O an o kadar çok şey düşündü ki Xiao Zhan, bir anda elf kralının elinde kılıcıyla gelip kafasını bedeninden ayırması fikri bile uzak gelmiyordu.


İsmini bile bilmediği bu kişilerin ona düşmanlık barındıran gözlerle bakıyor olma düşüncesi, kalbinin sıkışmasına, nefeslerinin hızlanmasına neden olmuştu.

"Gergin görünüyorsun. Bir sorun mu var?" endişeli gözlerle sorulan soruyla Xiao Zhan bir an önce kendisine gelmesi gerektiğini hatırlayarak sesinin sakin çıkmasına özen gösterdi.

"Ah hayır acıktım sadece." vermiş olduğu cevaba gülümseyerek karşılık veren elf bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki masada ki diğer elflerin sessizliğe bürünmesiyle o da kelimelerini yutmak zorunda kaldı. Oluşan sessizliğin sebebini merak eden Xiao Zhan, yaklaşan bedenle birlikte kafasında kurduğu en kötü senaryoyu hayal ederek gözlerini sonunu bekleyen bir kurban gibi çaresizlikle kapatmıştı.

Elf kralı zarif adımlarla çeşit çeşit yemeklerin bulunduğu masaya doğru ilerlerken tek odağı gözlerini sımsıkı kapamış olan genç adamdı. Kendi için ayrılmış sandalyeye oturana kadar masada ki sessizlik bozulmadı.

Elf kralı, masada bulunan gümüş işlemelerin olduğu içinde kırmızı renkli bir sıvı bulunan bardağı Xiao Zhan'ın her seferinde istemsizce gözlerinin kaydığı dolgun kırmızılarla buluşturdu. Geçen saniyeler boyunca genç adam yavaşça gözlerini açınca etrafında ki elflerin yemeye başladığını ve kafasının hâla bedeninden ayrılmadığını fark etmişti.

Genç adam gözlerini geldiğinden beri bakışlarını üstünden çekmeyen elf kralına doğrulttuğunda ise gördüğü tek şey endişeli hallerini büyük bir dikkatle izleyen bakışlar olması gerekirken, uzun sarı saçlarının esen hafif rüzgarın etkisiyle her bir saç telinin ahenkle dans etmesi, ince ve uzun parmaklarının bardağı kavrayışında ki zarafet, içtiği içeceğin dudaklarında bıraktığı kırmızılık o an için Xiao Zhan'ın dikkat ettiği tek şey olmuştu.

Bu sakinliği kötüye yormaktan vaz geçen gen adam gerginlikten kemirdiği için kızaran alt dudağını verdiği derin bir nefes eşliğinde serbest bırakmıştı.

"Bir sorun yok değil mi? Mektupta kötü bir haber mi vardı?"  Xiao Zhan'ın merak ettiği tüm cevapları oldukça ciddi çıkan bir ses tonuyla bir başka elf sormuştu. Keskin bakışlarını soru soran elfe doğru çeviren elf kralı aynı ciddi ses tonuyla yanıtladı.

"Endişelenecek bir durum yok. Klan lideri oğlunun güvenli bir şekilde gelip gelmediğini teyit etmek istiyor." cümlesini bitirir bitirmez yeniden genç adamı bulan bakışları az önce rahat bir nefes veren Xiao Zhan'ın gözlerinin irice açılmasına ve bir kaç kez öksürmesine neden olmuştu.

Bu detay kesinlikle yeni yeni önem kazanıyordu. Biriken yalanlar, içindeki karanlığın artmasına ve aldığı her nefesin keskin bir biçimde ciğerlerine saplanmasını sağlıyordu.

"Xiao Zhan klan liderinin oğlu muymuş!?" şaşkınlık nidalarıyla yükselen sorular yüzünden genç adam konuşabilecek gücü toplamaya ve şüphe uyandırmadan konuyu bir an önce kapatmaya çalıştı.

"Ah evet ilk başta torpilli olduğumu düşünmeyin diye söylemek istemedim, üzgünüm." git gide kendini haksız duruma düşürdüğünün farkındaydı lakin ne gelişen olaylar ne de ağızından çıkan sözler onun isteğiyle gerçekleşmiyordu.

"Annenin olmadığını söylemiştin?" annesi için söyledikleri yüzünden özür dileyen elf merakına yenik düşüp oluşan sessizliği bozdu. Her şey ayağına öyle dolanmıştı ki bir anda, tüm hayatı boyunca söylemediği kadar yalan söylemek zorunda kalmıştı. 

İleride bunların bir şekilde önüne çıkacağını elbet biliyordu fakat her şeyin yolunda gitmesini ummaktan başka bir çaresi kalmamıştı. Şanslıydı ki klan liderinin eşi oğlu doğar doğmaz  gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuştu halk arasında yayılan bir çok dedikodu baş göstermeye başlayınca da öldüğü duyurulmuştu. En azından şimdi doğru söyleyebileceği için bir nebze olsun içi rahattı. 

"Annem ben doğar doğmaz ölmüş ya da kaçmış. Ben bile tam olarak neler olduğunu bilmiyorum." konuştuğu süre boyunca yüzünde hissettiği bakışlara ısrarla karşılık vermiyordu genç adam. Çünkü biliyordu ki gözleri buluştuğu an her şeyi unutup tüm endişe ve korkusunu elf  kralının karşısında gösterecekti.

Bir kaç onaylayan mırıltı ardından inatla buluşmayan gözler elf kralının otoriter sesiyle mecburen bakışlarını kesiştirmek zorunda kalmıştı.

"Yemekten sonra benimle gel, babana mektup yazıp merakını gider." ses tonu ve emir cümleleri karşısında yalnızca kafasını sallayabilmişti genç adam.

Gerginliği azalan ortamda yavaş yavaş duyulan gülüşme sesleri Xiao Zhan'ı rahatlatması gerekirken etrafında ki her gülen yüz için ayrı ayrı vicdan azabı çekiyordu. 

"Aç olduğunu söylemiştin ama hiç bir şey yememişsin bir sorun olmadığına emin misin?"  

Omzunda hissettiği elin sahibi endişeli bakışlarla kendisine bakarken bakmamak için çok uğraştığı gözlerin sahibi anlamını bilmediği bir şekilde hâla ona bakıyordu. Yüz kaslarını gülümsemek için öyle zorlamıştı ki dışardan bakan biri her halükârda bunun doğal bir gülümseme olmadığını anlayabilirdi.

"Babamdan bahsedince onu özlediğimi hissetim sadece, gerçekten bir sorun yok." söylediği yalan bir başkası için yüzde tebessüm oluştursa da Xiao Zhan'a göre boğazına kadar gelen ve güçlükle geri gönderdiği acı tattan başka bir şeye neden olamıyordu.

Anlayışla kafasını sallayan elfe gülümseyip elini dahi sürmediği yemeği yemek için çatalı eline almış ve masa da o an için en iştah açıcı gördüğü bir meyveyi ağızına atmıştı. Bunun üzerine daha önce hiç duymadığı bir ses hiç beklemediği bir soru sormuştu.

"Xiao Zhan merak ediyorum da.. ailen dışında senin yolunu gözleyen birileri var mı?" 

İma ve bir miktar alay barındıran sesi masadakilerin de dikkatinin ona yönelmesini sağlamıştı. Genç adam henüz yutamadığı lokmasını aniden gelen soru yüzünden yutamamış ve bir anda öksürmeye başlamıştı. Öksürdükçe kırmızıya dönen suratı utancında etkisiyle daha da koyulaşırken yanında ki elf hem gülüyor hem de hafifçe Xiao Zhan'ın sırtını patpatlıyordu.

Zorlukla çiğnediği lokmayı yutmayı başarınca derin bir nefes alarak konuşmaya başlamadan önce inatla değdirmediği bakışlarını elf kralına doğru çevirince, elf kralının çoktan ayaklanmış ve masadan uzaklaşmaya başladığını görmüştü. Bozuntuya vermeden sorulan soruyu dürüstlükle cevapladı.

"Ailem dışında beni bekleyen tek insan çocukluk arkadaşım."  aldığı cevaptan tatmin olmayan elf  başka konulardan konuşmaya başlayınca Xiao Zhan elf kralının hâla görünen bedenine bakarken içten içe sorunun cevabını duymamış olduğu için üzülüyordu.

Xiao Zhan'ın bilmediği şey ise elflerin sahip olduğu keskin duyma yeteneğiydi.

*******

Sorulan sorulara rağmen oldukça doyurucu ve eğlenceli geçen yemeğin ardından herkes yatağına çekilirken Xiao Zhan elf kralının dediği gibi şuanda nerede olduğunu bilmese de onun yanına gidiyordu.

Artık yabancı gelmeyen bu yollarda yürürken gecenin güzelliğiyle büyülendiğinde ilk kez bu yoldan geçtiği andaki duygularını anımsadı. Yalnız kaldığı her an beynine üşüşen düşünceler nefes almasını zorlaştırırken rahatlamak adına göğsüne kadar olan düğmelerden üçünü açarak teninin bizzat rüzgarı hissetmesini sağladı.

Bilinçsizce yürürken ne ara geldiğini anlayamadığı su birikintisini görünce çok şaşırmış olacak ki arkasında hissettiği hareketliliği son anda fark edebilmişti.

Çevik bir şekilde kınından çıkardığı kılıcını arkasına doğrulturken kaşlarını çatmış kendisine doğru yönelen kılıca ve sahibine bakıyordu. İçinde bastırmaya çalıştığı korkuyu bir kenara bırakıp sürekli beklemediği anlarda tabi tutulduğu denemeler yüzünden sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu.

"Ne zaman bitecek bu?" genç adamın sinirle sorduğu soruya görmeye alışık olmadığı bir sırıtma ifadesiyle karşılık veren elf kralı,  dudaklarının üstünde çıldırtıcı bir yavaşlıkla gezdirdiği dili Xiao Zhan'ın  bakışlarının oraya kaymasına neden olmuştu. Sertçe yutkunan genç adam açık düğmelerinin gösterdiği teninde hissettiği soğuk metalle irkilmiş ve bir adım gerilemişti.

"Kirli oynamayı seviyorsun."

 Genç adam elf kralının yaptığı hareketlerin kendisinin dikkatini dağıtmak için olduğunu anlayınca önce sinirlenmiş ardından karşılık vermek için sabırsızlanmıştı. Elf kralı Xiao Zhan'ın kurduğu cümle karşısında havalanan üst dudağına engel olmamıştı.

"Sınırlarını zorlamak istiyorum diyelim." 

Kulağına ulaşan alaylı ses tonu karşısında genç adam nasıl bir anlam çıkartması gerektiğini anlamasa da gerildiğini gizleyememişti.

Xiao Zhan tenine dayalı olmaya devam eden keskin metalden kurtulmak adına ani bir hareketle kılıcını savurduğunda boynunda hissettiği baskından kurtulmayı başarmıştı. Genç adamın bu hamlesi elf kralını gülümsetirken Xiao Zhan yaptığı hatayı tekrar ederek gülümseyen ve bunun sonucunda gerilen dudaklardan gözlerini alamadı.

Kendinden geçmesini sağlayan kişiyle kendine gelmesine neden olan kişinin aynı olması ne büyük ironiydi.

Elf kralının soğuk kılıcının hızlı hareketlerini takip etmekte zorlanırken son anda bacağında hissettiği sızı, adımını boşluğa atmasıyla sonuçlandı. 

Geriye düşen bedeninin suyla buluşması gerekirken belini kavrayan eller ve yüzüne düşen saç tutamları, kalbinin haddinden fazla atmasına sebep olmuştu. İrileşen göz bebekleriyle neredeyse burunlarının birbirine değeceği mesafeden bakıyordu genç adam.

Belinde hissettiği eller sayesinde neredeyse bir bardağı kıskanmış olduğu gerçeği oldukça acı bir şekilde suratına çarpıyordu. Buraya daha önce gelmişti, bir nefeslik uzağında ki beden ile daha önce burada konuşmuştu fakat şuanda aynı yer ve aynı kişinin hissettirdikleri duygular bambaşkaydı.

Geldi geleli belki de elf kralının gözlerinde gördüğü en net ikinci duyguyu şuan anlayabiliyordu.

Fakat Xiao Zhan buna isim verebilecek kadar güçlü değildi.

Bir elfe göre yavaş sayılan bir hızla genç adamı doğrultan el kralı, saniyesinde eski donuk bakışlarına dönüp arkasını dönerken düz bir sesle konuştu.

"Saat geç oldu, odana git ve babana bir mektup yaz. Göndermek için yardım edeceklerdir."

Az önce içinde bulundukları durumun etkisinden anında çıkan elf kralının aksine Xiao Zhan kendine gelmek için saatlerce yüzmüş olmasına rağmen hiç bir değişiklik olmamıştı.

Odasına geldiğindeyse  yazması gereken bir mektup olduğunu tamamen unutmuştu.

********

Dün gece yaşanılan şeyler yüzünden verimli bir uyku çekmediği için göz altları koyulaşan genç adam kıyafetlerini düzelttikten sonra odasından çıkmıştı. Uyanması gereken saatten daha erken bir saate uyanan Xiao Zhan etrafta dolaşarak kendine gelmeyi umdu.

Tam anlamıyla aydınlanmayan gökyüzü mavinin koyu bir tonu olmasına rağmen ağaçların saçtığı ışık karanlık olmasını önlüyordu.

Duyulan tek ses, esen rüzgarın ağaçlarda çıkarttığı hışırtı ve birden fazla kuşun melodik ötüşüydü. Tam o anda tüm seslerin önüne geçen bir haykırış sesi doldu genç adamın kulağına. Bir kuş acı içinde ötüyordu. Sesin geldiği yönü bulmak için koşan Xiao Zhan'ın yüzünde ki telaş ifadesi sesi her duyduğunda daha da artıyordu.

Koşmaya devam ettiği yolun sonunda bir şelale vardı. Nefes nefese duyduğu sesin kaynağına bir an önce ulaşmayı hedefleyen genç adam karşısına çıkan tümsekten anın getirdiği adrenalin ile hızlıca atlayarak yaklaşan sese doğru adımlarını hızlandırdı.

Yerdeki dalı görmesine rağmen kendini durduramadığı için dala basarak yüz üstü düşmüştü. Toprakla buluşan yüzünde hafif sızılar hissetse de kafasını kaldırıp eliyle yerden aldığı destek sayesinde tekrar ayağa kalkmıştı.

Tam karşısında ki ağacın dibinde masmavi tüyleri olan minik bir kuş gördü. Hızla yanına yaklaştığında bağırmaktan neredeyse sesi kısılan kuşu avucuna aldığında ısınan ortam sayesinde memnun mırıltılar çıkaran kuşu hemen şelalenin döküldüğü nehire doğru götürdü.

Avucunda ki kuşu sağ eline alıp sol elini suya daldırmış ve avucuna su dolmasını sağlamıştı. Kuşun ağzını su bulunan avucuna doğru yaklaştırdığında ise hızla suyu içmeye başlayan minik kuş, Xiao Zhan'ın gülümsemesine sebep olmuştu.  Kuşu incelediğinde tek kanadının incinmiş olduğunu gördü ve çimenlerin üzerine avucunda ki minik kuşu bırakıp yarasını tedavi etmek için malzeme aramaya başladı.

Etrafta gördüğü ve şifalı olduğunu bildiği bitkileri toplamış ve son olarak geniş bir yaprak bulmuştu. Hızla yanına döndüğü kuşun hızlı hızlı inip kalkan bedeni içini sızlattığı için topladığı bitkileri biran önce bulduğu geniş yaprağın içinde ezmeye başladı. Katılaşan karışıma bir avuç su ekleyerek iyice karıştırdı. 

Krem kıvamına gelen karışımın hazır olduğuna emin olunca iki parmağını karışıma daldırıp nazik dokunuşlarla minik kuşun kanadına yedirdi. Gömleğinden yırttığı bir parça kumaşı incinen bölgeyi örtecek şekilde sarmıştı.

Rahatladığını belli eden kuşun hareketleriyle derin bir nefes veren genç adam onu izleyen bir çift gözden habersiz avucuna aldığı kuşla beraber geldiği yolu geri dönmek için hareketlenmişti ki koşarak kendisine yaklaşan bedenin  gözlerinden akan yaşı son anda fark etmişti. Gördüğü manzara karşısında rahat bir nefes veren elf göz yaşlarını silmeye gerek duymadan kollarını Xiao Zhan'ın boynuna dolamıştı.

Bir anda sarsılan bedeniyle neye uğradığını şaşıran genç adam bedenine sarılmayı bırakmadan konuşan elfin sözleriyle neden böyle davrandığını anlamıştı.

"B-ben çok teşekkür ederim Xiao Zhan, ah ne dersem diyeyim minnettarlığımı ifade edemem. Onu göremeyince o kadar korktum ki hissettiği acıyı bedenim de hissedince hemen buraya geldim ama neyse ki onu kurtardın."

Bedeninden ayrılan kollar anında genç adamın avucunda ki minik kuşu bulurken özlem ve sevgi dolu bakışlarını mavi tüylerden çekemiyordu.

"Bu demek oluyor ki onun hissettiği her şeyi sen de hissediyorsun öyle mi?"

Yaşı kuruyan gözlerini gülümseyerek kapatmıştı. "Evet, her elfin eşleştiği bir kuşu vardır. Bu çok özel bir şey, hisleri paylaşıyoruz bir nevi ve bu yüzden şu anda onun sana karşı olan minnettarlığını bende hissediyorum." hoş bir tebessümle söylediği sözler genç adamı büyülerken duyduğu cümleyle aşılan bir diğer duvarın anahtarını elinde tuttuğunu hissediyordu.

"Ben Song Ji Yang, çok teşekkür ederim Xiao Zhan."

*********

uykum vaar umarım yansımamıştır bölüme eşğsüadösfikgn

ve evet şuan için sadece tek isim öğrendi çünkü hemen işte herkes güvendi ismini söyledi çok saçma olur

bence çoğunuz bu ismi tahmin etmiştiniz zaten 

yorumlarınızı merak ediyorum 

umarım beğenmişsinizdiir

<3







Continue Reading

You'll Also Like

3.3K 329 8
Bugün sensizliğin sonsuzuncu günü. ➷[yizhan; short story]
158K 16.1K 28
❝ Her şeyimi elimden aldı doktor. Sevgimi, üzüntülerim, kırgınlıklarımı, yemek yeme isteğimi bile elimden aldı. ❞ OBSESİF KİTABININ CHANBAEK İÇİN U...
1.2K 263 10
Jolie Laide : Birini çoğu kişinin aksine bir şekilde çekici bulmak anlamına geliyor. "Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yol...
1.4K 135 9
jimin arkadaşının yeni numarasının son rakamını yanlış girer ama haberi yoktur ve yazdığı kişi arkadaşı değil uyuşturucu baronu mafya çıkar