✦ PUSULA ✦

By redndyellow

185K 22.1K 17K

Reva Devran, yaşadığı acı tecrübeleri sadece geçmişinde bırakmış soğuk yüzüyle her şeyi maskelemişti. Sadece... More

TANITIM/1.Bölüm 1 Temmuz'da.
✦ BÖLÜM 1: "Kapışma"✦
✦ BÖLÜM 2: "İddia"✦
•UFAK BİR ALINTI•"Kutup Yıldızı"
✦ BÖLÜM 3: "Galip ve Mağlup" ✦
✦ BÖLÜM 4: "Öfkeli Bir Kadın"✦
✦ BÖLÜM 5: "Karayev Cehennemi"✦
✦ BÖLÜM 6: "Pişmanlık"✦
✦BÖLÜM 7: "Karayev İni"✦
✦BÖLÜM 8: "Düşmanın Koynunda"✦
✦BÖLÜM 9: "Değişen Düzen"✦
✦BÖLÜM 10: "Nefret Tohumları"✦
✦BÖLÜM 11: "Kılıçlar Çekilirken"✦
✦BÖLÜM 12: "Eski Defterler"✦
✦BÖLÜM 13: "Bir Günlük Ateşkes"✦
✦BÖLÜM 14: "Küçük Bir Devran Meselesi"✦
✦BÖLÜM 15: "Kaçış"✦
✦BÖLÜM 16: "Geçmiş"✦
✦BÖLÜM 17: "Lale'nin Oğlu"✦
✦BÖLÜM 18: "Ateşe Doğru"✦
✦BÖLÜM 19: "Kutup Yıldızı"✦
✦BÖLÜM 20: "Özel Konuk"✦
✦BÖLÜM 21: "Başlangıç"✦
✦BÖLÜM 22: "Yörüngesine Hapsolan Gezegenler"✦
✦BÖLÜM 23: "Sürpriz"✦
✦BÖLÜM 24: "İlk Yalan"✦
✦BÖLÜM 26: "Küçük Sarışın"✦
✦BÖLÜM 27: "Ben kazandım."✦
✦BÖLÜM 28: "Kuzey'in Kadını"✦
✦BÖLÜM 29: "İhtiyar Kadın"✦
✦BÖLÜM 30: "Tuzak"✦
✦ BÖLÜM 31: "Votka Şişesi"✦
✦BÖLÜM 32: "Çıkmaz"✦
✦BÖLÜM 33: "Sihirbaz"✦

✦BÖLÜM 25: "Maskeli Balo"✦

4.4K 692 505
By redndyellow

"Beni de yanında götüremeyeceğin bir yere neden gittin?" -R.D. 🥀

Bu bölüme kadar geldiyseniz... Yıldız&yorum unutmayın lütfen. 🌟

3.GÖZ

   Bakıcısı siyah renkteki kıravatını düzeltirken, ufaklık gözlerini odasının camından görünen bahçede gezdiriyordu. Öyle abartılı hazırlıklar yapılmıştı ki, gelen misafirler sadece yüz kişi bile olsa yapılan atıştırmalıklar, getirtilen özel içkiler beş yüz kişilik bir grubu ağırlardı. İhtiyar kadın, çocuğun siyah ceketini de giydirip iliklediğinde gözü onun elindeki makarnadan yapılma kolyeye takıldı.

Kuzey, bu kolyeyi renklendirmek için çok uğraşmıştı, hatta yalnız oturmasına rağmen çevresinde oturan arkadaşlarından birinin simini bile kullanmıştı. Öğretmen herkesin içinde bu ufaklığı tebrik etse de, Kuzey'in umrunda olan tek şey annesinin beğenmesiydi.

"Lale Hanım" dediği ve neden Lale Hanım demek zorunda olduğunu bilmediği annesi... Ona sadece bir kez anne demişti ve kadın ona bağırınca o günden beri ağzından çıkmamıştı bu kelime. Oysa sınıfta kimse annesine ismiyle hitap etmiyordu...

-Lale Hanım'a mı yaptın?" dedi kadın anlayışlı sesle, amacı olası bir tartışmayı önlemek, Kuzey'in kalbinin kırılmasını engellemekti. Çok yaşlıydı ve Kuzey o yüzden kadına bir masaldan fazlasını dahi okutmuyor, onu hiç yormuyordu, hatta kadının hayatında gördüğü en uysal çocuktu, ancak bakıcısı olsa da her çocuğun anneye ihtiyacı vardı. Ne yazık ki Lale, yaşadığı acı dolu olaylardan dolayı anne olamayacak kadar hırçın ve yorgundu... "İstersen ben vereyim bunu ona."

Kuzey, hemen kolyeyi arkasına saklarken makarnalar şangırdadı. Vermeyecekti, anneler gününe özel yazdığı şiiri bile vermemişti, biliyordu Kuzey. Ama kadına hesap sormamıştı çünkü Pervin ona kitaplar getiriyordu, ev işlerinden vakit kalırsa yanında oluyordu, eğer onu küstürürse tamamen yalnız kalırdı kitapları olmadan.Kaşlarını hemen çattı.

-Hayır, ben vereceğim." Pervin iç çekerek elini indirdi, uysal da olsa inadı tuttu mu onu kimse vazgeçiremezdi, o yüzden zorlamadı. Ancak çocuk, hemen sonra elini eskisi gibi öne getirerek kolyeye baktı. "Pervin Hanım..." o da annesi hariç herkesin dediği gibi bu yaşlı kadına hanım diyordu, annesine de söylediği gibi.. "Benim annem niye diğerlerininki gibi değil?"

Sorusunu öyle masum sormuştu ki, Pervin gerçeği onun hiç  bilmemesi için yalvardı Allah'a. Böyle bir melek, babasının günahlarını öğrenirse kanatları kırılırdı, sanki sevilmemek yeterince kanatlarını kırmıyormuş gibi.

-Herkes sevgisini dışa vurmaz Kuzey." dedi çocuğun simsiyah, özenle taranmış saçlarını parmaklarıyla okşarken. "Bazen, insanlar sevgisini içinde yaşar, kimse görmesin ister." Kolyeyi bu sefer iki eliyle tutarken umutla gülümsedi küçük adam.

-Yani annem beni gizli gizli mi seviyor?" Pervin, dişlerini birbirine bastırırken, zoraki tebessümüyle kafa salladı. Lale'nin her hareketi sevgiye uzaktı ama Kuzey bu cümleye inanacak kadar saf bir çocuktu. "Keşke birazcık gösterse bazen. Belki yalnız kalsak gösterir, ama benimle yalnız kalmak da istemiyor." Lale'den birebir aldığı gözleri parladı. "Ben onu çok seviyorum, gösteriyorum da. Ama artık gizleyeceğim."

Kapı çaldığında bu konuşma sonlandı ve başını içeri uzatarak oğluna baktı Asaf.

-Aslanım, hazır mısın?" Sadece kafa sallayan çocuğun yanına geldiğinde Pervin'e çıkması için başıyla işaret yapmıştı, kadın mecburen çıktığında, elini arkasına sakladı Kuzey kolyeyi göstermemek için. "Sana bir soru sordum Kuzey, hazır mısın?" Sesini yükseltince ufaklık iç çekti.

-Kafamı salladım ya. Görmüyor musun?" Asaf, kötü söz söylememek için kendini tuttuğunda Kuzey'in yanağına elini uzatmıştı ki geri çekildi çocuk. Onu sevmiyordu, ona güvenmiyordu. Annesine vurduğuna şahit olmuştu ve babasına karşı o zamandan beri asla sevgi besleyemiyordu Kuzey. Adam onun bu halini görünce Kuzey'in annesine ne kadar çok benzediğini görerek öfkelendi. Tıpkı Lale gibi, yanındayken bile kendisine kilometrelerce uzaktı! "Misafirler geldiğinde seni yanıma çağıracağım, eğer yine o kitaplardan başını kaldıramazsan hepsini yakarım. Duydun mu beni?" Gözlerini nefretle babasına çevirirken, kükredi Asaf. "Bana cevap ver!"

-Nasıl soru ki bu? Bağırıyorsun zaten, nasıl duymayayım?!" O da yaşının getirisi tiz sesle Asaf'a diklenince kıravatını gevşeterek derin nefes aldı adam. Tam bu esnada kapı açılmış, Lale görünmüştü. Üzerinde dizlerine kadar gelen, siyah kadife bir elbise vardı. V yaka elbise uzun kolluydu ve sol bacağındaki yırtmaç detayı elbiseyi hareketlendiriyordu. V yakadan görünen göğüslerinin üzerine inci kolyeleri dökülüyordu, saçlarının yarısı arkada toplanmıştı, dalgaları beline uzanıyordu. Kusursuzdu, saydam beyaz ojelerine, gösterişli evlilik yüzüğüne kadar.

-Kuzey, gel benimle!" Sesindeki otoriter tavır ufaklığın hemen yanına koşmasını sağlarken, Asaf onu baştan aşağı açlıkla süzdü. Gözlerindeki öfkenin yerini saniyeler içinde Lale'nin tutkusu almıştı. "Misafirlerden birkaçı geldi." dedi adamın gözlerinden rahatsızlık duyduğu için Kuzey gibi kaşlarını çatarken.

-İnelim o halde." Yanlarına geldiğinde Lale gerilerek ve içten içe korkarak birkaç adım gerileyip kapının önünden çıktığında Asaf tam yanında durup fısıldadı. "Kusursuz görünüyorsun." Sesindeki vahşilik kadını iğrendirirken, yüzündeki ifadeyi bozmadan dik dik Asaf'a baktı ve o odadan çıkana kadar da gözlerini kırpmadı.

-Lale Hanım..." Kuzey'in sesini Asaf çoktan merdivenleri indiğinde, daldığı anılardan anca sıyrılarak duyduğunda aldırmadan kapıya yürüdü. "Lale Hanıım!" Kuzey arkasından hızlı adımlarla ona koridorda yetişmeye çalıştığında ise aniden durdu. "Sana bir şey verecektim." Başını eğip çocuğa bakmıyordu bile ama Kuzey sırf o görsün diye kolunu kaldırabildiği kadar yukarı kaldırıp kolyenin avuçlarında kalan kısmını serbest bırakarak ucunu tuttu. "Bu senin!" Lale, sadece göz ucuyla onun hevesli yüzüne ve kolyesine bakıp, aldırmadan yürümeye devam ettiğinde çocuk bağırdı. "Almayacak mısın?!" Kadın aynı babasına baktığı gibi kendisine buz gibi bakınca hayal kırıklığıyla indirdi elini.

Kuzey, elindeki makarna kolyeyi yere çarparak fırlatırken, Lale kısık gözlerini iri iri açarak kendisine hayretle bakakaldı.

-Neden beni duymuyorsun?! NEDEN?" Diye haykırdı ufaklık yumruklarını sıkarak. "Ben buradayım, hiç mi görmüyorsun beni anne?!" Son kelimesinden sonra aralarındaki mesafeyi birkaç adımda hızla kapatan Lale elini onun yüzüne indirdiğinde, yediği tokatla dizleri üstüne düşerek yere kapandı Kuzey.

-Sakın.." diyerek tısladı Lale işaret parmağını uzata uzata. "Sakın bana öyle seslenme! Sakın!" Topuklu ayakkabıları yerde hoş sesler çıkararak uzaklaşırken, Kuzey hizmetlilerden birinin yardıma gelmesine aldırmadan kendi kendine ayaklanıp Lale'nin arkasından koştu. Dudağından kan sızıyordu ama umrunda değildi, yerdeki kolyeyi kaptığı gibi annesinin peşinden gitmişti. Lale odasına girip kapıyı çarparak kapattığında kapı kulbunu tuttu ama kadın aynı saniyede kilitlemişti.

Ufak yumruğunu birkaç kez kapıya geçirdi ama bir ses gelmiyordu. Bir iki dakika bekledi ama yok, ses yoktu hâlâ. Babası birazdan kızacaktı misafirler geldiği halde inmedikleri için, o zaman nasıl derdi annemi ben kızdırdım diye... Kendini suçlu hissederken üzüntüyle bağırdı.

-Özür dilerim." Lale yatağının kenarına oturup gözlerini kapatarak sakinleşmeye çalışırken, pişmanlıkla ekledi Kuzey. "Bir daha anne demem sana, söz." Dolan gözlerindeki yaşları, kirpiklerini kırpıştırarak yok ederken, kapı altından ittirilen makarna kolyeye kaydı kadının bakışları. "Ben de senin beni sevdiğin gibi gizliden seveceğim. Sevgimi gösterdim diye kızdın değil mi?" Yavaşça yerinden kalkarken, sessiz adımlarla kapının yanına geldi kadın. "Tamam bu bir sır. İkimizin arasında." Lale, tekmeleyerek kolyeyi geri ittirdiğinde bir an üzülür gibi olsa da bambaşka boyuttan baktı olaya. "Tepki verdin." Diye fısıldadı sadece kadının duyacağı şekilde. "Kolyeyi senin için saklayacağım, tamam."

Başka bir şey demeden kolyeyi alıp koşarak uzaklaştı...

İşte o günden 22 yıl sonra, elindeki kolyeleri çevirirken bunu düşünüyordu Kuzey.

Sevgisizlikle geçen çocukluğunu ve elindeki kolyeyi...

7 yaşında, yani kolyeyi saklayalı bir sene olduğunda, tüm makarnaları siyaha boyamış tekrar annesine götürmüştü.

Doğru ya, ne aptaldı, onun annesi diğer anneler gibi pembe sevmezdi, siyah severdi.

Ama Lale yine kabul etmemişti.

-Sorun renkte değildi." Diye mırıldandı, anlaması 22 sene sürmüştü. Öğrenmesi, koskoca yirmi iki senesini almıştı. Diğer kolye de Reva'nın verdiğiydi, ucunda kılıç figürü olan kolyeyi, onda kaldığı zaman boynuna takmıştı. Aksesuarı saat hariç sevmezdi Kuzey, ne küpe onluktu ne kolyeler. O yüzden sahip olduğu kolyeler sadece bu ikisiydi.

-Kuzey Bey..." kapıyı çalarak başını uzatan Ercan'ı görünce kolyeleri normalde sigaraların dizilmesi için hediye edilen ufak ahşap kutunun içine attı. "Akşamki davet için takım elbiseniz getirildi. Eve uğramayacaktınız değil mi?"

-Evet, uğramayacağım. Konaklar projesinin üzerinden geçilecek, biter bitmez gideriz." Adamın hala gitmemesinden bir karın ağrısı olduğunu fark ederken, proje dosyasını köşeye atıp siyah gözlerini ona çevirdi. "Söyle."

-Reva Hanım, bir saat önce şirkete geldi." İlgiyle yerinde dikleşti Kuzey.

-Neden şimdi haberim oluyor?" Sesindeki kızgınlık Ercan'ı biraz afallatırken -normalde kimsenin beklemesi umrunda olmazdı hatta zavallı stajyerleri saatlerce beklettiği olmuştu- Kuzey'in, vereceğini bildiği bir cevap verdi.

-Toplantıdaydınız." Kendini aklamak için de ekledi. "Reva Hanım'ı beklemeye alacaktım ama vazgeçip gitti."

-Neden geldiğini söylemedi mi?" Kafasını sağa sola salladı adamı.

-Hayır efendim, söylemedi." Birkaç kez dudaklarını açıp kapattığında Kuzey dik dik bakınca tek nefeste söyledi. "Maskeli baloda eş katılımı zorunluydu biliyorsunuz."

-Ne zamandan beri davetlerdeki zorunluluklar benim için geçerli Ercan?" Ajandasındaki isimlerde göz gezdirdi. "Maske takmak da zorunluydu ama takmayacağım."

(Kuzey süslü maskelerden bahsediyor dostlarım, Pusula'da korona yok tabii, siz mutlaka takın maskelerinizi!)

-Reva Hanımla katılacağınızı düşünmüştüm. Bilirsiniz, başka biri aklıma gelmedi." Kuzey, ajandaya gerekli notları alırken gözlerini Ercan'a çevirmeden konuştu.

-Neden çağırayım? Ben bütün davetlere yalnız giderim." Yıkılmaz duruşuyla da ekledi. "Bu asla değişmez. Başka bir şey yoksa, çık." Ercan odayı terk ettiğinde Reva'yı arayıp aramama konusunda kararsız kaldı. Birkaç kez telefonu eline alıp bıraktı.

Davete gitmek yerine Reva'ya gitmeyi tercih ederdi. Bu düşünceyle kasıklarında bir sızı meydana gelirken, iradesinin iplerini eline sardı ve kendini kontrol altına aldı.

Sadece arayacak ve neden geldiğini soracaktı. Bu kadar basit.

-Ne var?" Kızın telefonu açışı bile garipti, bir an onun konuşurken nasıl göründüğü düşüncesi Kuzey'in aklına olmaması gereken şekillerde gelirken, kafasını sağa sola salladı.

-Şirkete gelmişsin." Reva sessizliğini koruyunca sormak zorunda kaldı. "Neden?"

-Canım istedi." Bir kere, sadece bir kere normal cevap verse şaşırırdı Kuzey. Üstelik sesinde kavgaya hazır, çoğu zamanki saldırgan tavrı vardı. Reva'nın bazı şeylerini şu kısa zamanda herkesten iyi tanımıştı.

-Anladım, bir dahakine randevu alırsan görüşebiliriz." Dedi kızı kışkırtmak için, başaracağına emindi, öyle de oldu.

-Eğer görüşmek isteseydim toplantını bölerdim." sesindeki bu "istediğimi alırım" havası başta onu ne kadar uyuz ettiyse şimdi adama o kadar çekici geliyordu. "Görmek istiyorsan sen gel." Öyle direkt konuşuyordu ki ondaki bu netlik Karayev'in dürüstlüğüyle mükemmel bir uyum içindeydi.

-Geleceğim, yarın." Cümle ağzından çıktığı için kendine küfretti. Büyük ihtimalle bu cümleyi söyleyen ağzı iş adamı Karayev'in iradeli ağzı değil, Reva'nın göğüslerinde gezinen ayarsız Kuzey ağzıydı.

-Yarın müsait değilim." Diyerek kestirip attı Reva ve arkadan bir erkek sesi gelirken seslendi. "Geliyorum Barış! Neyse, sonra görüşürüz Karayev." Telefondan kapanma sesi duyulunca Kuzey kaşlarını çatarak ekrana baktı. Telefonu masanın en uzak köşesine atarken, canı hayli sıkkındı.

Barış. Ne Barış'ı?

-Kuzey Bey, davet için takım elbisenizi getirdim." Kapıdan içeri giren kadının tiz sesiyle söylediği cümleye karşı öfkeli öfkeli gözlerini ona dikti adam.

-Siktiğimin takımını getirin." Diye tısladı kendi kendine ama kadın hala kendisine bakakalınca eliyle gelmesi için işaret verdi ve onu inceleyen çalışan daldığı düşüncelerden çıktı.

Davetten sonra Reva'ya gitmeye karar veren Kuzey de bu davetin bir an önce bitmesini artık daha çok istiyordu.

Toplantı neyse ki her zamankinden daha çabuk bitti, Kuzey resmen günün bir an önce Revayla olan kısmına geçmek istiyor gibiydi. Reva, onu ateşliyordu, onu yaşatıyordu, onunlayken sinirli, tutkulu, üzgün ya da mutlu yaşadığını hissediyordu çünkü, sanki hayatı boyunca üzerinde hep bir ölü toprağı vardı da, şimdi uçup gitmişti.

Önceden monotona bağladığı, hatta zevk aldığı bu hırslı iş hayatı, güç dengeleri ve düzenli seksler, şimdi gözüne çok sıkıcı geliyordu.

Bekleneni severken, şimdi beklenmeyeni yakalamak heyecan vericiydi.

Odasının özel ve rahatlamak için kullandığı bölümünde kıyafetini değiştirdi, eskisini de düzgün biçimde askıya asıp siyah gambocun fermuarını çekti. Duvarı kaplayan aynada kendini incelerken, bir yandan da saatini takıyordu. Asaf Karayev'in saatini...

Ne zaman tokat yediğinde yere düşse ya da babası yanından geçip gitse bu saat göz hizzasında olurdu küçük Kuzey'in. Şimdi bileğindeydi, güç ondaydı, Asaf'ın zamanında kaydettiği bütün toplantı kayıtları gibi kendisi de buraya hapsediyordu her şeyi, parmak uçları saatin metalinde gezindi.

Saatin davet saatine yaklaştığını hatta başlayalı birkaç dakika da geçtiğini görünce odadan çıktı. Davete yalnız gidecekti, Ercan, temizletilmiş jeepinin anahtarlarını verince yola çıkmak için tüm işleri hallolmuştu.

Ancak şirketin kapısından çıktığı an nefes nefese kalmış ufaklığı görmesi uzun sürmedi.

-Tutku?" Kaskına karşı tuhaf küfürler mırıldanan ufaklık, çenesini sıkan lastikli kilidi açmayı becerince başını kaldırıp adamı gördü.

-Kuzey ağabey..." bisikletini yanında sürerek Kuzey'in yanına geldiğinde adamın şirketine bir bakış attı. "Burada mı çalışıyorsun?" Şirketin isminin "Karayev" olduğunu görünce kaşları havalandı. "Burayı mı çalıştırıyorsun?" Soruyu değiştiriş şekline dudak kıvırdı Karayev.

-Evet, senin burada ne işin var? Eve oldukça uzaktasın." Kafa sallarken, bisikleti yere sabitledi çünkü kolları da bacakları kadar yorgundu.

-Sabahtan çıktım, geziyordum. Nereye gelmişim?" İlerideki tabelayı göründe ıslık çaldı. "Oo olmuş bayağı."

-Gel, seni bırakalım. Dönüşün bu saatte daha uzun sürer." Bisiklet gidonunu tek eliyle tuttuğunda kafasını sağa sola salladı kız.

-Yok, sen hiç zahmet etme, ben dönerim. Hem bisikleti de koyamayız." Kuzey ona aldırmadan bisikleti tek eline aldı ve jeepin arkasındaki bölüme takarak bisikleti sabitledi.

-Atla, küçük." Tutku, koltuğa yerleşip kemerini taktığında en azından bir Devran'ın kemer alışkanlığı olması hoşuna gitti Kuzey'in. Ancak kızın kanayan dizi dikkatini çekerken kaşlarını çattı. "Dizin kanıyor."

-Evet, rampada kötü düştüm ama önemli değil." Arabanın gözündeki ıslak mendili çıkarıp kıza uzattı ve arabayı çalıştırırken yarasına göz attı.

-Sil şimdi, mikrop kapmasın." Öyle otoriter ve kontrolcü biriydi ki, Tutku istemsizce paketi açıp yarasını temizlerken buldu kendini. Kuzey, onun bu acıdığı halde sesini çıkarmadan dişini sıkarak dizini silişini, dayanıklılığını, Reva'ya benzetti. Sonunda temizlediği ıslak mendili buruştururken, camı açarak ona kolaylık sağladı.

-Teşekkür ederim. Hem mendil için hem bıraktığın için." Sır verir gibi mırıldandı. "Hoş, babam pek hoşlanmayacak ama." Genç adam tek kaşını kaldırıp alaylı bir sesle sordu.

-Babanın kurallarına genelde uyulur mu?" Tutku, alt dudağını dişleri arasına kıstırdı. Buna olumsuz cevap vermek istemiyordu ama... Kuzey, yüzüne bakınca cevabı anlamıştı. Uyulmuyordu. O yüzden bu kadar kuralcı ve çılgındı belki de... "Biraz katı birine benziyor."

-Aslında çok yufka yüreklidir, kimseye kıyamaz ama bazen inadı tuttu mu tam tutuyor işte." Tutku yolun kalanında konuşmamak ve Revayla ikisi hakkında söz etmemek için -çünkü Kuzey sessizleşmişti- telefonundaki oyuna daldı. Bir türlü o seviyeyi geçemezken, Kuzey ilk kırmızı ışıkta telefonu alıp o bölümü geçmişti. "Vay... Sağ ol, ama şimdi tüm bölümleri yine geçmeliyim."

Oyunlarda iyi değildi Kuzey ancak bir kere Ercan'ı oynarken görmüştü ve bu seviyeyi bir türlü geçemediğini görünce kendine rakip olunacak konu bulduğu için sevinmiş, oyunu ne yazık ki bir günde çözmüştü. İnsanların oyunlara bu kadar takıntılı olmasındaki tek neden bir şeyleri başarma arzusuydu ve böyle ufak şeylerle tatmin oluyorlardı.

Ancak Tutku'nun söylediği şey kaşlarını çatmasına neden oldu.

-Neden? Geçtin işte." Kız kafasını sağa sola salladı.

-Ben geçmedim. Sen geçtin. Kendim geçmem lazım." Kuzey, istemsizce dudağının bir köşesini kıvırdı.

-Ablana benziyorsun." Reva'yı kast ettiğini anlamamak için salak olması gerekirdi. Telefonunun şarjı bitmeye yakın olduğundan kilitlerken, vücudunu hafifçe Kuzey'e çevirdi. "O da böyle derdi kesin."

-Evet derdi. Umarım ben de annem gibi, onun gibi bir kadın olurum." Genç adam, yalıya uzanan yola saparken, göz ucuyla baktı Tutku'ya. Bunu çok içten söylemişti. "O kadar güçlüler ki, sanki tüm dünyayı kaldırıp indirebilirlermiş gibi."

Tüm dünyayı bilmiyordu ama Reva'nın Kuzey'in dünyasını kaldırıp indirebileceği doğruydu...

Sadece dünyayı da değil... Her neyse.

-Olacağına eminim. Hatta onlara benzemeyeceksin belki ama..." trafikte yine kırmızı ışığa yakalanınca kıza çevirdi başını. "Harika bir kadın olacağına eminim." Tutku, normalde adeti olmasa da kocaman gülümsedi.

-Gerçekten böyle mi düşünüyorsun yoksa okulda rehberlik dersinde kişisel gelişim slaytları izletenler gibi öylesine mi söyledin?" Kuzey, onun kaskını çıkartıp kucağına koydu, zaten neredeyse evine gelmişlerdi takmasına gerek yoktu.

-Ben inanmadığım şeyi söylemem, ufaklık. Senin yaşında kaç kız oraya kadar bisikletiyle gelir? Üstelik bu yaşta çocuklar arkadaş gruplarına aşırı takıntılıdır ama sen yalnızsın." Tutku söylediği son şeye omuz silkti.

-Yalnız kalmayı seviyorum."

-İşte bu yüzden inanıyorum. Sevdiğin şeyleri yapmaktan hiçbir zaman vazgeçme Tutku. Doğru ya da yanlış, bu hayat senin ve sakın kimseyi üzerinde söz sahibi yapma, kararlarını yalnız al." Tutku'ya can alıcı bir şeyi söylemeyi unutmadı. "Ancak böyle özgür olursun. Kimseye benzemeden, olmak istediğin insan olarak. Biraz bencillik bazen özgürlüğü getirir." Işık yeşile dönünce ilerledi Kuzey ama kulağı ve ilgisi kızdaydı.

-Sanırım öyle. Yine de idollerimin iyi olmadığını söyleyemezsin. Elvin Duru Devran ve Reva Devran çok sağlam örneklerdi." Aşağı yukarı başını salladı Karayev.

-Kesinlikle." Yalının kapısına geldiklerinde Tutkuyla birlikte arabadan indi ve bisikletini kıza verdi Kuzey. Tutku kaskını gidonun koluna takıp kapısına ilerleyen adama seslendi.

-Kuzey ağabey!" Eli kapı kolunda kalan Kuzey ona bakınca evi gösterdi. "Gelsene, bir şeyler içersin." Bahçede Tuna Rüzgar'a sataşıyor peşinden koşarak, tepki vermeyen asil prense acımasızca su balonları atıyordu.

Hiç böyle bir gençlik ve çocukluk geçirmeyen Kuzey'in tuhafına gitti görüntü.

-İşlerim var. Sana sözüm olsun." Tutku, hazır ol pozisyonuna geçip asker selamı çaktı Kuzey'e.

-Sağ ol."

Hareketi Kuzey'i gülümsetirken 10 yaş üstü çocuklara 15 dakikadan fazla tahammül edebildiğini fark etti. Yeter ki az konuşsalar, komik ve akıllı olsunlardı. Tutku gibi.

Ne kadar Tutkuyla keyifli zaman geçirse de arabasına atladığında davete de oldukça geç kalmıştı. Bir yerlere gecikmek çok umrunda değildi ancak boy göstermesi şart olduğundan ve yemek ortasında giderek aptal fısıltıları duyup daha da sinirlenmek istemediğinden hızlı sürdü.

Neyse ki çok da uzak olmayan geniş balo salonunun deniz kenarındaki kapısına gelmişti. İsmini söylemeye bile gerek yoktu, güvenlik onu gördüğü an köşeye çekilirken, resepsiyonda kendisine selam veren insanlara başını dahi çevirmeden doğrudan salon kapısına ilerledi.

Tüm davetlilerin maskeli olduğunu daha buradan görüyordu, ancak bu Kuzey'e kalırsa tamamen aptallıktı. Zaten davetli listesi ya da buraya girecek insanlar belliydi, maskeyle ne kadar gizlenebilirlerdi ki?

Maske takmamasıyla bile birkaç göz onu eleştiriyle süzerken, koluna dokunan elle başını sağına çevirdi ve maskenin ardındaki güzel kadını gördü.

Kırmızı saten elbisesi denizkızı gibi vücudunu sararak aşağı iniyor dizinin altında ise etekleri hemen açılıyordu. Straplez göğüs dekoltesinden görünen göğüsleri, o göğüslerin üzerindeki pırlanta kolye...

-Seni sonunda buldum Karayev." Kaşlarını çattı adam.

Ve tam bu esnada güvenliğin uyardığı kız kimseye aldırmadan salona açılan kapıya yürürken ikisini gördü. Üzerinde simsiyah, yırtmacından dövmeleri görünen elbisesiyle, dalgalı yapılan sarı saçlarıyla, yüzünde işlemeli maskesinin ardından parlayan yeşilleriyle, kuzey yıldızı kolyesiyle boy gösteren Reva, Kuzey'in yanındaki kişiyi maskeli balo temasına uygun olan maskesine rağmen -içgüdüseldi belki de- anında tanıdı.

Göze batacak kadar olmasa da kısa bir boy, bembeyaz ten, alımlı duruş. Aysimaydı. Geri dönmüştü.

Balonun ilk sürpriziyle karşı karşıyaydı.

•✦ ✧PUSULA - Bölüm Sonu ✦ ✧•


•Reva kızın gelmesini yanlış mı anlayacaktı, bir yandan Aysima da mı gelmişti... Karayev'in başı kalabalık mıydı...

Bir Tutku klasiği, 600&YILDIZ yorum istiyorum... Okuyan sayısıyla oranını gördükçe sinir olmamak elde değil. 

Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,
INSTAGRAM; tutkudevran

Reva'nın instagram hesabı> @revadevran
Kuzey'in instagram hesabı> @kuzeykarayev







Sevin, sevilin. ❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

1.7K 106 7
Alin Marsel ve Tuğrul Mirel. Birbirleri için yaratılan iki kişi... O gün Tuğrul'a bilinmeyen numaradan gelen bir çift fotoğraf her şeyin sonu oldu. T...
24K 9.5K 36
O gün, "Bir insan kaç kere ölür," demişti silahın namlusunu koluma sürterken. Geçmişi düşünürken acıyla gülümsedim. "Bir insan kaç kere ölür, gece yü...
1.8M 64.4K 57
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
333K 12.3K 47
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...