BERCESTE

By itsmegokcen

5.9M 194K 99.4K

Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam... More

1. Benim 🦋
2. Konferans 🦋
3. Sınırlar 🦋
!
4. Telefon 🦋
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13. Koza 🦋
14. Yara 🦋
15. Hedef 🦋
16. İhlal 🦋
17. Sarhoş 🦋
1 YIL ÖNCE 🦋
18. Kor 🦋
20. Siyah Güller 🦋
21. Vurgun 🦋
22. Sensiz Olmaz 🦋
23. Uyum 🦋
24. Divane 🦋
25. Devran Değişiyor 🦋
26. Bağ 🦋
27. En Solum 🦋
28. Pençe 🦋
29. Vaveyla 🦋
30. Ayarlar Kaçtı 🦋
31. PART 1
31. PART 2
32. HİSSETMEK
33. SANCI
34. HIRÇIN
35. BİZİ KORUYACAĞIZ
36. TEKLİF
37. ZEHİR
38. KASIMPATI
39. ATEŞLE BARUT
40. ESKİ DEFTERLER
41. TENİ TENİME
42. SOLUK
43. YIKIM BAŞLIYOR
44. SINIR
45. KARADENİZ
46. KARADENİZ
47. BIÇAK SIRTI
48. ROTA
49. HURMALAR
50. SADECE SEN
51. BEKARLIĞA VEDA
52. KIRGIN
53. ŞAFAK SÖKMEDEN
54. HAZAN VAKTİ
55. BOŞLUK
56. HİÇ KAPANMAYACAK BİR YARA
57. DİLHUN
58. SON YAKARIŞ
59. YENİ AY
60. OYNAYALIM BAKALIM
61. 217 GÜN SONRA
62. ÇIKMAZ SOKAK
63. NOTER
64. ZAMANSIZ PART 1
64. ZAMANSIZ PART 2
65. SERÇE KUŞU
66. SİLAHLAR ÇEKİLİYOR
67. TETİK
68. GİRDAP
69. KALBİM ÇUKURDA
70. KATARDA İŞ BAŞKA
71. SESLİ MESAJ
72. SIR KAPISINDA
73. GERÇEKLERİN PENÇESİNDE
74. SON NEFESTE
75. NAMÜBERHAL
76. HAİN
77. AİLE
78. ÖLÜ NEFES
79. DİPTEKİ IŞIK
80. DURUMLAR KARIŞIK
81. PERESTİŞ
82. ÇELİŞKİ
83. KOPARILAN HAYATTAN BİR GECE
84. GÜRÜLTÜ
85. OPİA
86. MAMAFİH
87. ARKADAŞIM EŞEK
88. İKİNCİ ŞANS
89. YEK AHENK
90. BERCESTEM
91. TAKIM OYUNU
92. İKİNCİ EVRE
93. ÇOCUKLUĞUM SENDE
BAYRAM ÖZEL BÖLÜM

19.

78.3K 2.2K 739
By itsmegokcen

Satır arası yorumlarınızı görmek istiyorum.

Bölüm şarkısı: Küçük bir yol.

İyi okumalar..

Neydi bu hissettiğim yakamı bırakmayan sürekli karşıma çıkan ve beni her seferinde mağlup eden..

Kendi kendime söyleyemediğim gerçeği oturduğum yatağımın tam karşısında ki boy aynamdan dağılmış saçlarım kızarmış gözlerim ve burnumla korkmadan cesurca söyledim.

"Sevgisizlik."

Ben güçlü bir kızım kendimi kandırmayacağım en çok buradan düştüm ben, sevgisizlikten. Annem sevmedi sevmiyor ama babam var o beni çok seviyor diyordum hep.

Şimdi peki ? Babamda mı sevmiyormuş beni ? Sevse beni bırakmazdı ki.
Miraz'ın söyledikleri kendini tekrar ediyor sürekli ve ben bunu durduramıyorum. Susturamıyorum sesleri.

Ne farkı kaldı şimdi babamın annemden. Babam ya babam.

Baba.

En kötüsü şirkette Miraz'ın odasında geçirdiğim sinir kriziyle her yeri dağıtırken babamın susmasıydı.

"Baba neden susuyorsun bir şey söylesene.." ellerim üstünde ki gömleğini çekiştiriyordu ama o bana bakmıyordu bile.

"Baba yapmadım de Miraz yanlış anlamış de." Karan'ın arkamdan kollarını belime sarmasıyla ittim onu hırsla.
"Ne düşünmüştür ?" dedim Karan'ı işaret ediyordum ama sözlerim babamaydı.
"Ne düşünmüştür baba ?! Kızlarını gözden çıkardılar zaten arkasında kimi kimsesi yok. Kaldı bana.. böyle düşünmemişmidir ?! Beni nasıl böyle bir konuma sokabiliyorsun sen.."

"Baba susma artık." diye kulaklarımı kapatarak çığlık atıyordum.

Amcamın "kızım.." diyerek elini uzatmasıyla geri çekildim. "Sen amca ?" dediğimde oda bakışlarını kaçırdı.
"Hani sen bana Allah bize bir kız evlat vermedi diye üzülürdüm taki sen doğana kadar derdin hani. Hani ben seninde kızındım amca sen niye karşı çıkmadın."

Amcam tekrar bana doğru yürüyerek "kızım bir sakinleş ne olursun." dedi.

Geri çekildim. Karşımda dört adam.. ikisi yaptıklarının utancıyla yani öyle umuyorum kafaları yerde, diğer ikisi sinirden yumruklarını sıkıyordu. Ama bana acıyorlardı da gözlerinden görebiliyordum.

Kimse bana acıyamaz. Kimse beni deviremez. Hep böyle değil midir zaten en sevdiklerimiz ya da en sevildiğimiz den almaz mıyız darbeyi.

"Hale kapıyı açar mısın güzelim ?"

Kendi evimde kendimi odaya kilitlemiştim. Mecbur kalmıştım çünkü hem Miraz hem Karan benimle beraber evime damlamışlardı.

İkiside birbirinden hiç haz etmese de son bir saattir odamın kapısının önünden hiç ayrılmamış hiç kavga da etmemişlerdi.

Arada Miraz ses vermediğinde Karan onu boğdu mu acaba diye düşünsemde Karan sustuktan sonra Miraz başlıyordu 'aç kapıyı güzelim' adlı gazeli okumaya.

"Evimden gidin." dedim kısılmış sesimle burnumu çekerek. İkisinide hatta kimseyi görmek istemiyordum.

"Çıkta bir konuşalım, inadın tuttu yine." dedi Miraz.

Cevap vermedim.

Yatağımda sırtım kapıya dönük bir şekilde uzandım. Bacaklarımı olabildiğince kendime çektim. Hava kararmaya başlıyordu ve esen rüzgar açık penceremden içeriye girerek tülümü uçuşturuyordu.

Göz yaşlarımın ıslattığı yanaklarım içeriye giren rüzgarla kurudular ve bu tüylerimi ürpertti.
Kalkıp üzerimi örtecek kadar bile halim yoktu.

"Sen camımı açtın ? üşüyeceksin kalk kapat şu camı !" dedi Karan kapının arkasından.

Camı açtığımı nerden biliyor ki ? Sonra takıldığı detayı fark ederek saatler sonra yüzümde bir tebessüm oluştu. Yataktan kalkacak gücü buldum kendimde ve dediği gibi camı kapattım.

Kapının altında ki boşluktan fark etmişti muhtemelen soğuğu.
Ama yerde mi oturuyor, ayağında ki ayakkabıyla nasıl fark etti ki ?

Kendimi tutamayarak "sen yerde mi oturuyorsun ?" dedim burnumu çekerek.

"Atacağım şimdi kendimi şu camdan konumuz bu mu !" diye bağırdı Miraz.

"Atsana hadi at da sende rahat et bende." dedi Karan. "Çok rahatsızsan ikile, zaten sen niye buradasın anlamış değilim." dedi Miraz da.

İkiside sabırla odanın kapısını açmamı bekliyorlardı. Karan'ın şimdiye kadar kapıyı kırarak içeri girmemesine şaşırsamda sanırım gerçekten kırılıp üzüldüğümün farkındaydı.

Acaba benim hakkımda ne düşündü ? Babasının gözden çıkarıp...
Bir hıçkırık daha koptu dudaklarımdan. Fazla geliyordu babamın bu yaptığı bana çok fazla geliyordu.

Karan ve Miraz atışmalarına son vererek susmuşlardı. Kapıdan bir şeyin kayma sesini duydum, Miraz "tamam Hale ağlama kimsenin gittiği yok ikimizde buradayız." dedi

Bir saat daha geçmişti. Artık gözlerim acıyordu ve ağlamaktan şişmişlerdi sanırım.

"Ne düşünmüştür derken ne demek istedin Hale ?" Karan sormuştu bunu 1 saatin ardından.
Yataktan kalkarak kapının önünde yürüdüm yavaşça ve oraya çöktüm. Sırtımı kapıya yasladım.
"Babana sordun ama beni kast ettin. Ne demek istedin ?" dedi tekrar.

Saçımı kulağımın arkasına atarak gözlerimi sildim elimin tersiyle. "Sana verilmişim baksana. Bu kız benim zaten kimse de yok arkasında artık mal gibi.."

"Sus !" dedi ve kapıya öyle bir vurdu ki korkarak geri çekildim.
"Sen kendine böyle yakıştırmalar yapamazsın, böyle benzetmelerde yapamazsın. Benim kıyamadığıma sen nasıl kıyıyorsun ben anlamıyorum. Sen hâlâ farkında değilsin bazı şeylerin o yüzden sana kelebek değil de tırtıl demek lazım." dedi son cümlesinde kendi kendine söyleniyor gibiydi.

"Farkında olsan şuan o kapının arkasında yalnız olmazdın. Benim varlığım yetmiyor mu sana ?
Bak ben varım ben olacağım senin ailen. Sen bu gün demeliydin ki Karan bana yeter ama yok yıktın dağıttın ortalığı şimdi de kendini dağıtıyorsun şu kapının arkasında bu kapıyıda kırmamak için zor duruyorum ama eğer oradan çıktığında yeşillerini kırmızıyla örtmüş olursan seni çok fena yapacağım." dedi.

Yere diktiğim bakışlarımı aynaya çevirdim gözlerim kan çanağına dönmüştü. Görüntüme bakarken alt dudağımı ısırdım.

"Yani bana karşı duyguların veya bakışın değişmedi mi ?" diye sordum kapıya dönerek.

Sinirle bir nefes verdi. "Benim seninle gerçekten çok işim var." dedi. "Hale, Halem, güzelim.." dedi ve ben kendimi "hı ?" demekten alı koyamadım. "Ben seni öyle bir yere koydum ki kendi içimde orada ki yerini sen ve ben dışında kimse değiştiremez."

Yinede karşısına çıkmak istemiyordum. Ailem arkamdan iş çeviriyor ve o bunu biliyordu.
"Bana söyleyebilirdin." dedim.

"Benden duyman mı daha doğru olurdu yoksa ailenden mi ? Ben söylesem onları zorladım zor durumda bıraktım sanabilirdin. Evet bu aklımdan geçti ama yapmadım." dedi. "Gerek kalmadı zaten."

Gerek kalmadı zaten.

"Ailem kendi geldi uğraştırmadı seni attılar beni direk değil mi gerek kalmadı tabi." dedim sinirle.

"Hale ! Neden öyle dediğimi biliyorsun bizim birlikte olmamıza karşı çıkacak olsalardı yapardım. Her şeyi yapardım senin için. Onlar kim anasını satayım !"

Yapardı elbet, biliyordum. Ama yinede hayatınızda ki adamın karşında böyle bir durumda kalmak çok gurur kırıcı.

Ayak seslerini duyduğumda Miraz konuştu "bana neden tavır yapıyorsun anlamadım ki ?" dedi söylenerek oda kendini yere bırakmıştı sanırım.
"Bana neden söylemedin ?" dedim.
Oda sesli bir nefes bıraktı muhtemelen şuan saçlarını geriye doğru çekiyordu. "Ben onların bu yaptığına o kadar öfkeliydim ki hala öyleyim sana nasıl söyleyeceğimi bilemedim." dedi.

"Yaptıklarını asla onaylamıyorum ben senin yanındayım senin kimseyede ihtiyacın yok." diyerek tamamladı sözlerini Miraz.

Tam o sırada kapı çaldı. Miraz'ın ayaklandığını duydum. "Elif ve Barış geldi oradan çıksan iyi edersin." dedi.

Ne diyecektim şimdi ben onlara. Belki de çoktan Miraz anlatmıştır. Elif de Barışta babamı severlerdi, sayarlardı. Özellikle Barış, Miraz kadar severdi. Derince ofladım.
Babamın yaptığı şey benim omuzlarıma yük olmuştu resmen.
Ailem hakkında düşündükleri şeyleri tahmin edebiliyorum ve haklılarda.

"Cadı ?" Barış kapının arkasından geldiğini belli etti. "kendini odalara kapatmışsın, biraz daha çıkmazsan piyasada ki ayakkabı ve çantacılar iflas edecek. Haberin olsun, kan ağlıyorlardı." dedi.

Bu dediğine içten bir şekilde güldüm. Görende beni her dakika alışveriş yapıyorum sana. Her dakika tabiki değil.

"Eve kutu kutu pizza ve sufle sipariş ettim gelirken haberin olsun, gerçekten çıkman gerekiyor yani." dedi bu sefer Elifte. İkisininde sesi neşeli geliyordu.
Karan ve Miraz uzun saatlerdir kapıdan hiç ayrılmamışlardı birbirlerini sevmemelerine rağmen atışmaktan ileri gitmemişlerdi.
Şimdi Elif ve Barış da bekliyordu.

Bide pizza ve sufle varmış.

Kapının kilidini açtım.

🦋

Şuan hiç böyle olacağımızı tahmin edemesemde bana çok huzur veren bir ortam oluşmuştu salonumda.
Karan, Miraz, Barış, ben, Elif ve Anıl.

Evet Anıl.

Hep birlikte oturuyorduk. Elifin eve söylediklerini ortada ki büyük sehpaya yaymıştık pizza yiyorduk. Karan ve Miraz arasında gözle görülen bir gerginlik vardı ve her geçen dakika artıyordu çünkü Karan, Mirazı asla umursamadan bana karşı yakın temaslar bulunduran hareketlerine devam ediyordu. Anılda Karan dan korktuğu için ondan en uzak köşeye oturmuştu. Barış ve Elifim ise ortamın elektiriğini almak için sürekli bir şeyler anlatıyorlardı.
Özellikle Barış durumu gayet iyi toparlıyordu.

Her ne kadar gerginlik olsada şuan ikiside birbirlerine bir şey demediği için iyi hissediyordum. Biz böyle çok güzel olmuştuk.

Kimse babam ve amcamın yaptığıyla ilgili tek kelime bile etmedi. Herkes her zaman ki gibi davranıyordu bana.
Pizza yemeyi bıraktıktan sonra elim iştahla sufleme gitti. Dudaklarımı ıslatarak saçlarımı arkaya attım ve kendimde rahat bir pozisyonda oturduğum koltuğa yaslandım.
Tadına vara vara yediğim tatlımı Karan'ın bana yoğun bir şekilde bakan gözlerini fark ettiğimde ara verdim. O pizza yerken koltukta öne doğru gittiği için ben geride kalıyordum. Sadece başını bana doğru çevirmiş dikkatle izliyordu, elini yüzüme doğru uzattığında baş parmağı sertçe alt dudağımı sildi. Sanırım sos bulaşmıştı ve Karan onu temizledi fakat daha sonra parmağını kendi ağzına götürdü ve yavaşça emdi.

Nefesimi tutmuş onu izlerken gözlerim bizimkilerin üzerinde dolaştı Barış bakışları yerde sırıtarak pizza yiyordu, Elif gözlerini büyüterek garip hareketler yapıyordu.
Anılsa elini yumruk yaptığı elini dişliyordu.

Miraz'ı, Karan'ın iri bedeninden dolayı şuan göremiyordum fakat bu işime geliyordu tabi. Barış'ın bakışları Miraz'a kaydığında hızlıca kolasından bir yudum alarak lokmasını yuttu ve "Karan.." dedi.
"Sen birde Haleyi 17 yaşında görecektin." dedi. Karan da arkasına yaslanarak bir kolunu arkama atarak omzumdan sardı beni. "Barış ! hayır ya anlatma." diyerek onu susturmaya çalıştım çünkü o yaşlarda aile bireylerimi oldukça kızdırıyor zor durumda bırakıyordum. Ah şimdi de onlar beni bırakıyorlardı gerçi.

"Hale o zamanlarda evden kaçıyordu. Saat farketmeksizin hemde. Gecenin bir yarısı sabaha karşı.." dedi ve bana göz kırptı. Ona dil çıkardığımda daha da keyiflenerek anlattı.
"Hale'nin sesi çok güzel. O yaşlarda da gece bir barda sahneye çıkıyormuş yarım saat bir saat. Tabi yaşı tutmadığı halde içeriye sokuyorlarmış nasıl bir ortam olduğunu sen düşün artık." dedi. O zamanlar şarkı söylemek çok hoşuma gidiyordu. Evden kaçıp gizlice gittiğim içinde hoşuma gidiyordu. Sahne aldığım barda küçük bir mekandı ve sahnede beni kimse görmüyordu yani magazin olma durumumda yoktu. Eğleniyordum kendi halimde taki Miraz'ın bunu babamın yanında ağzından kaçırana denk. Başlarda oda bilmiyordu fakat öğrendiğinde bir gece beni dinledi ve ondan sonra her gece benimle gelerek beni bekliyordu.

"Şarkı söylediğini bilmiyordum." dedi Karan şaşırarak. Benimle ilgili bilmediği şeyler nadirdi. Şimdi benimle ilgili bir konuda şaşırması hoşuma gitmişti.
"Demek ki hakkımda bilmediğiniz şeylerde varmış." dedim gülerek.
"Bana şarkı söylemelisin, hemen." dedi. "Şimdi hiç havamda değilim ama bir gün söylerim söz." dedim. Her ne kadar memnun olmasada kafa salladı.

"Boşuna sözler verme Hale." dedi Miraz. En sonunda konuşmuştu, hadi bakalım. "Sebep ?" diyere öne doğru atıldı Karan. Elimi omzuna koysamda geriye çekemedim onu. "Kardeşimin hayatından çıkıyorsun. Uzatmanın alemi yok." dedi Miraz. Ne demek çıkıyorsun ? Hala anlamıyordu bu kendisinin karar verebileceği bir konu değildi.
"Bak sen kendini bu abi-kardeş oyununa çok kaptırmışsın. Bu zamana kadar sana çok müsamaha gösterdim Miraz. Çok ! Ama artık sabrımı taşıyorsun !" dedi Karan ve sinirlenmeye başladığı oldukça belliydi. Koltukta oturuyordu fakat yerinde oldukça devleşmişti.

"Sen onu sevmiyorsun ! Zarar vereceksin. Ben babamla amcama benzemem sana pabuç bırakmaya niyetim yok." dedi Miraz ayaklanarak.

Onun ayağa kalmasıyla Karan da kalkmıştı ve hemen arkasından Barışta. Olaya müdahale etmezsem büyüyecek gibime geliyordu. Elifte aynı şeyi düşünmüş olacak ki ayağa kalkarak Miraz'ın yanına yöneldi. Bende hemen yanımda ayakta dikilen ve sinirden aldığı nefesler bir yırtıcı hayvanı andıran Karan'ın yanına dikilerek kollarımı koluna doladım.

Bir tarafta o, bir tarafta abim.

Kalbim çıkacak yeni bir savaşa hazır değildi ki benim. Hem seçim de yapamazdım. İkisi arasında bir karara varamazdım. Biri canım, biri aldığım nefes...

"Seviyorum !" diye bağırdı Karan.

Evi inletmişti bu ses. Kalbimde tekrar tekrar yankılanan bu ses aklımı devre dışı bırakmıştı bile. Ona kayan bakışlarımla onun o siyaha çalan bakışları sadece Mirazda'ydı. Hiç çekinmedi haykırmaktan, tereddüt etmedi, tek kelime sadece.. ama o, o kadar dolu dolu söylemişti ki bunu kalbim ısındı. Bir filiz baş gösterdi. Umut'du bu, her şeyin üstesinden onunla gelebileceğime dair bir ışık, bir yol.

Tekrarladı "çok seviyorum." dedi. Daha kısık bir tonla ama aynı duyguyla "kendimden geçecek kadar çok seviyorum, ömrümüde yoluna serdim." dedi.

Ben sözlerinin büyüsünden çıkamazken bir gürültü koptu. Miraz saniyeler içinde Karan'ın üstüne çullandı. Karan'a salladığı yumrukla ben çığlığımı tutamazken araya girmeye çalıştım ama Karan bir eliyle beni koltuğa iti diğer eliyle Miraz'ın yüzüne salladığı yumruğu savuşturdu. İkiside birbirinin yakasına yapışınca Karan sertçe bir kafa attı Miraz'a.

"Bir durun be." diye araya giren Barış önce Miraz'ı kontrol ettiğinde iyi olduğuna karar vermiş olacak Karan'a döndü elini kaldırarak ona "tamam." dedi.
"Beni o kadar çok zorluyor ki, dua et arada Hale var." diye bağırdı Karan.

Ben olmasam ne olacak ?

Miraz hıncını alamamış olacak ki tekrar Karan'a yöneldiğinde bu sefer koltuğun üzerinden kayarak araya girdim ve dudaklarım kelimelerimi serbest bıraktı. "Ben onu çok seviyorum."

Ortamda öyle sağır edici bir sesizlik oldu ki bir an için kimsenin nefes almadığını düşündüm. Ya da konuşuyorlardı ama ben duymuyordum. Bunu kendime hiç sesli söylememiştim. Karan'a onu sevdiğimi söylemiş miydim sahi ?
O bana söylemekten çekinmezken ben hiç dile getirmemiştim. Sırf Karan da değil ben hayatımda kimseye sevdiğimi haykırarak söylemedim.

Şimdi peki ? Şimdi neden daha fazlasını söylemek istiyordum ? Bu aşkıma ya da duygularıma sahip çıkmak mıydı ?

Sanırım öyleydi ve ben bu kelebeklere ömrümün sonuna kadar sahip çıkacaktım.

"Çok seviyorum abi." dedim başımı sallayarak. Karan hemen arkamdaydı alıp verdiği nefesler enseme çarpıyor saçlarımı hareket ettiriyordu. "ben onunla olmak istiyorum ve bu babam yüzünden değil ya da Karan'ın beni önceden görmesi ve istemesiyle alakalı değil. Ben biliyorum ha bir sene önce ha bir sene sonra biz bulurduk birbirimizi. Sende lütfen yorma beni arada bırakma, bak ben mutluyum görmüyor musun ?" dedim ellerimi iki yana açarak.
Mirazsa başını iki yana salladı inanmak istemiyor gibi. Benden bunları duymayı beklemediği açıktı. "seni üzecek.." diye girdiği cümlesini kestim. "Üzsün, ama o üzsün. Bu benim hayatım ve ben yaşamak istiyorum." dedim.

Sonlara doğru sesim titremişti ki arkamdaki adam varlığını bana daha çok hissettirdi bir eli karnımı sardı sıkıca.

Elimi elinin üstüne koydum, daha çok güç almak istiyordum ondan. Elinin sıcaklığı bile kıyafetlerimden geçerek vücuduma yayılmaya başlamıştı.

Miraz arkasını döndü ama gitmedi. Kendi içinde çıkmaza girmişti. Elleri saçlarına gitti arkaya doğru parmaklarıyla çekiştirdi. Bu sefer gitmesine izin vermeyecektim.
"Sen bana arkanı dönemezsin." dedim daha canlı bir sesle. "Öyle kolay bırakamazsın beni, bu onaylamadığın ilk ilişkim değil sonuçta." dedim şımarık ve güleç bir tavırla.

Arkamdaki bedenin vücudunda ki değişimi anında hissetmiştim. Ki karnımda ki eliyle belimde ki tutuşunu sertleştirdi. Miraz elbette neyden bahsettiğimi biliyordu. Lise zamanlarımda ki flörtlerim ondan az çekmemişlerdi. Karan'ın elini okşarken Miraz'a bakıyordum bir tepki vermesi için.

"Gitmeyeceğim. Seni bırakıp nereye ?" diye göz kırptı oda. Yüzünde bir tebessüm vardı ama bunun için kendini zorladığı ve içten olmadığı belli oluyordu. Yinede buna şükür.

"Ama bu herifi hala sevmiyorum." dedi bakışları Miraz'a kayarak.

"Duygularımız karşılıklı." dedi Karan'da.

Ben buna razıyım. Temas yok, sıcak anlar yok. Soğuk savaş.

O sırada kapı çaldı. Elife baktığımda ellerini kaldırarak "valla başka bir şey sipariş etmedim." dedi. Onun bu haline gülerek kapıya yöneldiğimde Karan da yavaşça kapıya yöneldi ama hala çok arkamda kalıyordu.

Gülerek kapıyı açtığımda gülüşüm yüzümde soldu. Daha ne hakla kapıma geliyordu, kendinde bu hakkı görüyor muydu gerçekten ?
Kapıyı kapatacağım sırada babam eliyle bana engel oldu. "Sen bana arkanı dönemezsin benim tek çocuğumsun dinlemek zorundasın beni !" diye bağırdı babam.
Bu çırpınışı bu siniri sadece onu dinlememem değildi beni kaybediyordu korkusu bu yüzdendi. Korkusuda onda sinir yapıyordu.

"Tek çocuğun olduğum şimdi mi aklına geldi."

Babamın gözleri arkama kaydı. Karan'a bakıyordu sanırım, çünkü "onunla birlikte değil misin zaten, bana neden bu kadar tepkilisin kızım. Siz.." derken elimi kaldırarak susturdum onu. Babama da söyledim. "Evet ben onu zaten seviyorum ama bu senin yaptığın ucuzluğu değiştirmez. Daha fazla seninle konuşmak istemiyorum.." dedim gözlerimi ondan kaçırarak "bir daha da buraya gelme lütfen, zaten gözden çıkarmıştın sen ama ben yinede belirteyim senin bir kızın yok artık."

Babamın eli önce nefes alamıyormuş gibi boynuna gitti. Kapının kenarına tutundu. Gözlerinde gördüğüm pişmanlıktı ama yine de öfkesi baskın geldi. Kapatacağım kapıyı sertçe iterek duvara çarpmasını sağladığında üzerime doğru yürümeye başladı.
Birden önüme dikilen Miraz ve Karanla babam görüş açımdan çıktı. Elif hızla yanımda belirdiğinde beni kolları arasına aldı.

Az önce birbirlerinin yakalarına yapışan adamlar şimdi omuz omuza babam karşı durmuşlardı benim için. İkiside kaya gibi çok sağlam duruyorlardı. Omuzları birbirlerine olan temaslarını kesmediler. Babamda olan bakışlarını göremesemde nasıl olduklarını tahmin edebiliyordum.

"Evlat çekil önümden." dedi babam hangisine bakarak söylemişti bilmiyorum ama ikiside milim kıpırdamadı. "Amca çık git hadi." dedi Miraz. Sinirden sesi titriyordu. "Kızımla konuşacağım Miraz, delirmeyin bir şey yapacak değilim." dedi babam tekrar.
"Geç kaldın amca onunla konuşmakta geç kaldın sen." dedi Miraz ve Karan da "sıkıyorsa bir şey yapmaya kalkın zaten." dedi.

Babam şuan oldukça yanlış bir profil çiziyordu. Bu güne kadar bana bir kez olsun el kaldırmayan adam bana zarar verebilecek konuma düşmüştü herkesin gözünde. Öfkesi onu başka birine dönüştürüyordu ve ben bu adamı tanımıyordum. Biz Elifle hala Karan ve Miraz'ın arkasındayken Elif "git artık Erdem amca." dedi.

Birkaç saniye hareket olmadı fakat Karan'ın kapıyı sertçe itmesiyle kapım babamın yüzüne kapandı.
Bana dönen Karan hızla Elifin kollarından çekip aldı beni. Bende kollarımı onun boynuna doladığımda deminden beri düğümlenen boğazım çözüldü, hızla atan kalbim onun kokusuyla tekrar ritmini buldu.

Miraz bana mı hatırlatıyordu yoksa Karan ve Anıla hitaben mi konuştu bilmiyordum ama "Haleyi kaybetmek gözünü döndürmüş. Sinirini kontrol edemiyordu resmen bu zamana kadar Haleye sesini bu kadar yükselttiğini bile duymamıştım." dedi. Sonra ben hala Karan'ın kollarındayken Miraz elini gezdirdi saçlarımda. "sana zarar vermezdi ama onunla konuşmanı istemiyorum en azından şimdilik hatasını anlasın. Anlasında kahrolsun." dedi Miraz acımasızca.

"Kesinlikle." dedi Karan. "Babanla konuşmak, iletişime geçmek yok." dedi.

Boynunda ki kollarımı biraz daha sıkı dolayarak onayladım onu ve oda başıma sıkıca dudaklarını bastırdı. Yüzümü Karan göğsünden kaldırmadan Miraza döndüm ve gülümsedim. İyiyim der gibi, oda aynı şekilde bana gülümsedi uzun zaman sonra..

🦋

Herkesin evimden gitmişti sadece Karan kalmıştı. Bu gece benimleydi.

Miraz her ne kadar bu duruma homurdansada Barış onu evden çıkartmıştı.

Anılda giderken hala pizza yiyordu ve kalan pizzalarıda siz yemessiniz nasıl olsa diyerek kutuya toplayıp gitmişti.

Elifle ise kapıda ayaküstü gecenin kritiğini yapmıştık. Tabi o sadece Karanla ikimizin ağzından dökülen 'seviyorum' la ilgilenmişti. Hatta bunu kesinlikle konuşmamalıyız diyerek belirtmişti.

Karan üzerini değiştirmek için odama gittiğinde bende salonda ki boş pizza kutularını ve bardaklarımızı topluyordum.
Babama takılmam gerekirken bunu çokta umursamıyordum. Daha çok Karan ve Miraz'ın yanımda olduğunu bilmek beni çok iyi hissettiriyordu.

Bende babamın hatasının farkına varması taraftarıydım. Birde oldukça kırgın tabi.

Bunları sonra düşünmeye karar verdiğimde merdivenlerden gelen ses ile başımı o tarafa çevirdim. Karan'ın bana bıraktığımız kıyafetleri arasından rahat bir alt giyinmiş fakat üstü çıplaktı. O kasları o kadar sıkı duruyordu ki bende dokunma isteği uyandırıyordu. Üzerini değiştirirken muhtemelen farkında olmadan dağıttığı saçları ile nefesimi kesiyordu. Önüme dönerek son bardağıda makineye koyduğum çalıştırdım. Ellerimi yıkayacağım sırada belime dolanan kollar ile hareketlerim yavaşladı.
Yüzü boynumdaki yerini buldu. Derince kokladı koklarken öptü.
"İyisin değil mi ?" dedi boynumdaki dudaklarını çekmeden. Yavaşça başımı sallarken onayladım onu. "Güzel, gelelim o zaman şu meseleye.." dediğinde neyden bahsettiğini anlamamıştım.

"Hangi mesele ?" dedim anlamadığımı belirterek. Önüme gelen saçlarımı toplayarak diğer omzuma attı bütün saçlarımı, böylece kendine daha çok yer açmıştı. "sana demiştim ki o kapıdan çıktığında yeşillerini kırmızı örtmüş olursa seni çok fena yapacağım, çıktığında gözlerin kıpkırmızıydı Hale, ağlamandan nefret ediyorum. Birde kendini odaya kapatman var tabi, o çok ayrı bir mesele yanında beni istememen." dedi sinirle belimdeki kollarını sıktı.

O an hissettiklerim.. sadece yalnız kalmaktı ama aynı şeyi o yapsa ben de yanında olmak için çabalardım sanırım.

Mırıltıyla ses çıkardım "Çok fena yapmak derken.." dedim uzatarak. Ne bu, şirin mi görünmeye çalışıyordum. "Suyu kapatsan mı artık." dedi kulağıma doğru kısık sesiyle konuşarak. O bana temasda bulunmaya başladığından beri ona dönmemek için suyu kapatmamıştım, elimi bilmem kaçıncıya yıkıyordum.

Suyu kapattım. Yan taraftan havlu kağıt kurutarak ellerimi kuruladım. Karan sabırla beni bekliyordu. İşimi hallettiğimde ona doğru döneceğimi anladığında kollarını biraz gevşetti. Yüz yüze geldigimizde kolları eski sıkı haline döndü birde beni tezgahla arasına sıkıştırdı.

Biraz şirinlik yapsam yırtabilirdim bence. Gözlerimi alamadığım kaslarına tereddüt etmeden parmaklarımı çıkardım. Belirgin çizgilerinin arasında gezdi parmaklarım. Ben parmaklarımı dolaştırınca o karnını sıktı ve kasları daha çok şişti, bilerek yapmıştı. "Ben.." dedim parmaklarımın tersiyle göğsüne doğru yukarı çıktım. "kendimi odaya kilitlememeliydim, haklısın." dedim. Alttan bakışlarımı yüzüne çıkardığımda gözleri dikkatle beni izliyordu. Tekrar gözlerimi kaçırdım ve "bana sen iyi geliyorsun, seninle konuşmalıydık bu konuyu." dedim.
"ama işte ben o an senin gözünde düştüğüm konum, ailemle ilgili yani.. kötü hissettim işte kendimi." dedim omzumu silkerek. Lafı gevelemekten başka bir şey yapmıyordum ama ona dokunan parmaklarımla o beni pür dikkat dinliyordu.

Eli yavaşça yanağımı buldu. Yüzümü onun avcuna bastırdım gözlerimi kapatarak. Baş parmağı kirpiklerimi sevdi. Daha sonra göz kenarıma sürttü parmağını bugün ağladığım için silmekten kızaran göz kenarlarımı sevdi. Onunla geçiyordu her şey benim ona göstermeme de gerek kalmıyordu biliyordu o canımın nereden yandığını.

Eli saçlarıma karıştı. Parmaklarına doladı ve başım arkaya düşecek kadar çekti. Arkaya düşen başımla gözleri ziyafet çekiyordu. Burnunu sertçe boynuma sürttüğünde irkildim. Boynumdan çeneme kadar çıkardı burnunu, tüm tüylerim havaya dikildi. Belimde ki eliyle beni iyi ki tutuyordu. Düzensizleşen nefesim onunkilere karıştı.

Başımı biraz kaldırmama izin verdi ama bedenini de üstüme çıkardı. Tezgahın üzerine çıkmıştı kalçalarım bir bacağım havada bir bacağım parmaklarımın üstünde yerdeydi. Başım arkamda ki mutfak dolabına geldiğinde yanağımda ki elini başımın arkasına koydu.

"Bana bak." dedi. Sesine bulaşan şehvet gözlerinde taht kurmuştu. Birbiriyle buluşan gözlerimiz aynı anda yutkunmamıza sebebiyet verdiler.

"Seviyorum, dedin." dedi bana doğrulatmak ister gibi ama yalan olmasından da korkar gibi.
Dilim kurumuş dudaklarımı ıslattı. Gözleri anlık dudaklarıma kaydı tekrar gözlerime çıktığında vakit kaybetmeden duymak istediği şeyi verdim ona.

"Seviyorum çünkü."

Gözlerini kapatarak başını arkaya attı. Sesli bir nefes çekti ciğerlerine. Dudaklarında tehlikeli bir kıvrım oluştu. O tehlikeliği bile o kadar güzeldi ki bir uçurumdan düşünmeden atlamama yol açardı.

Başını indirmedi, gözlerini açmadı.

"Seviyorum." dedi oda tekrar.

Saçımda ki elinide belime indirdiğinde başımı doğrulttum. Kollarımı ona sardığımda göğsüne sığındım. "Seni seviyorum Karan." dedim bir kez daha.

Kolları kuşattı beni. Çenesini başıma koydu. "Seni seviyorum Halem." dedi.

Saçlarıma öpücükler bırakmaya başladı. Onun kalbi benim ismimi benim kalbim onun ismini zikrediyordu. Artık birbirleri için attıklarını biliyorlardı.

🦋

Kendiliğinden açılan gözlerim arkamdaki bedeni hissetmek ister gibi uyanmıştı. Gitmediğini görmek için kalbim bu emri vermişti belkide gözlerime.

Enseme çarpan sıcak nefesle huzur bulutları sardı. Odada ki boğucu renk şafak'ın yengi söktüğünün habercisiydi sanırım. Sabah beş mi yoksa akşam beş mi anlaşılmıyordu.
Sırtımı dayadığım göğüsünden ayrılıp yüzümü ona döndüm. İyice sokuldum.

Doya doya yüzünü izledikten sonra başımı boynuyla göğsü arasına sokarken fısıldadım. "seviyorum."

Uykusunda oda konuştu "seviyorum."

🦋

Bende sizi seviyorum.

Bu arada kapak tasarımında anlayan yapabilen varsa aramızda benimle iletişime geçebilir miii ?

Continue Reading

You'll Also Like

1M 64.8K 40
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, psikolojik ve fiziksel şiddet gibi r...
1.7M 91K 48
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...
791K 54.4K 34
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
937K 61.6K 50
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...