✦ PUSULA ✦

By redndyellow

185K 22.1K 17K

Reva Devran, yaşadığı acı tecrübeleri sadece geçmişinde bırakmış soğuk yüzüyle her şeyi maskelemişti. Sadece... More

TANITIM/1.Bölüm 1 Temmuz'da.
✦ BÖLÜM 1: "Kapışma"✦
✦ BÖLÜM 2: "İddia"✦
•UFAK BİR ALINTI•"Kutup Yıldızı"
✦ BÖLÜM 3: "Galip ve Mağlup" ✦
✦ BÖLÜM 4: "Öfkeli Bir Kadın"✦
✦ BÖLÜM 5: "Karayev Cehennemi"✦
✦ BÖLÜM 6: "Pişmanlık"✦
✦BÖLÜM 7: "Karayev İni"✦
✦BÖLÜM 8: "Düşmanın Koynunda"✦
✦BÖLÜM 9: "Değişen Düzen"✦
✦BÖLÜM 10: "Nefret Tohumları"✦
✦BÖLÜM 11: "Kılıçlar Çekilirken"✦
✦BÖLÜM 12: "Eski Defterler"✦
✦BÖLÜM 13: "Bir Günlük Ateşkes"✦
✦BÖLÜM 14: "Küçük Bir Devran Meselesi"✦
✦BÖLÜM 15: "Kaçış"✦
✦BÖLÜM 16: "Geçmiş"✦
✦BÖLÜM 17: "Lale'nin Oğlu"✦
✦BÖLÜM 18: "Ateşe Doğru"✦
✦BÖLÜM 19: "Kutup Yıldızı"✦
✦BÖLÜM 20: "Özel Konuk"✦
✦BÖLÜM 22: "Yörüngesine Hapsolan Gezegenler"✦
✦BÖLÜM 23: "Sürpriz"✦
✦BÖLÜM 24: "İlk Yalan"✦
✦BÖLÜM 25: "Maskeli Balo"✦
✦BÖLÜM 26: "Küçük Sarışın"✦
✦BÖLÜM 27: "Ben kazandım."✦
✦BÖLÜM 28: "Kuzey'in Kadını"✦
✦BÖLÜM 29: "İhtiyar Kadın"✦
✦BÖLÜM 30: "Tuzak"✦
✦ BÖLÜM 31: "Votka Şişesi"✦
✦BÖLÜM 32: "Çıkmaz"✦
✦BÖLÜM 33: "Sihirbaz"✦

✦BÖLÜM 21: "Başlangıç"✦

5.7K 788 598
By redndyellow

Y

I

L

D

I

Z

L

A

M

A

Y

I,


🌟🌟🌟

Satır arası yorumları lütfen unutmayın. Keyifli okumalar🥀


Bu bölüm,

@bilgnnn 🌹🖤

@alligatorpearcik 🥑🤍

@forilkbin 🌼🤍

@sadecezra 🌙🖤

adlı Rev kızlarıma ithaf edilmiştir. SAYGI ve sevgi dolu yorumlarınız yetmiyormuş gibi sürekli hislerinizi belirtmenizden ayrı keyif alıyorum. 12 kişilik listedeki ikinci dörtlü sizsiniz. Ve içtenlikle diyorum, adlarınız aklımda kalıyor hep. En çok sizi öpüyorum. 💫

3.GÖZ
     Reva, Ercan'a teşekkür ederek elindeki pastayla arabadan aşağı indi. Adam çantasını almak için eve gittiğinde neyse ki Janset unutmayarak kızın hazırladığı iki kremalı pastadan birini hemen paketleyip eline vermişti.

Jeep gözden uzaklaşırken demir kapının yanına gidip parmaklıklar arasından ailesine baktı Reva. Hepsi salonda oturuyordu büyük ihtimalle, camdan görünen Tuna yine kahkahayla bir şeyler anlatıp ayağa zorla kaldırdığı Aden'i kolunun altına almış birileriyle dalga geçiyordu ve sırtı dönük olanları göremese de karşı koltukta oturan Acarla Elvin de ona gülüyordu.

Eli parmaklıklardan birine tutunurken onları uzaktan izlemeye devam etti.

Ne kadar sıcacık ve sevgi dolulardı... Evin içi ışıl ışıl olduğu için değildi sadece bu görüntü, Devran yalısı bir yuvaydı, sıcacık bir yuva... Oysa daha demin geldiği o koca ev, orman kadar ıssız ve yalnızdı. İçi mutsuzluk ve kasvet doluydu, tıpkı zamanında kendi evinin de olduğu gibi...

Çok değil bazı zamanlar Reva eski evini hatırlıyordu, 16 yaşında buraya gelmesine rağmen yeni ailesinin sıcaklığına o kadar alışmıştı ki, 6 yıl geçmesine rağmen doğduğundan beri onlarlaymış gibi hissetmişti. Ama buna rağmen o 16 yılı unutmak imkansızdı. Kendisi de -Kuzey'inki kadar büyük bir evde olmasa bile- mutsuzlukla dolu bir evde yaşamıştı, onda da korku vardı, üzüntü vardı, daimi sevgisizlik vardı.

Ama bundan kurtulmuştu. Oysa Karayev hala o cehennemdeydi, hapisti ve Lale'yi sevmesine bakılırsa kurtulmak da istemiyordu. Acaba eskiden nasıldı?

Aşık olduğunda bu mutsuzluk azalmış mıydı?

O kız neden hain sıfatı almıştı? Lale'nin hakaret etmesini çok umursamıyordu Reva ama o kadının "hain" kelimesini boş yere kullanmayacağının da farkındaydı.

O hain, şimdi neredeydi?

Karayevle neden ayrılmışlardı? Karayev neden eski bir teğmendi? Bu ikisi bağlantılı mıydı?

-Garip değil mi?" Duyduğu sesle irkilse de çaktırmadı ve kirpiklerini kırpıştırarak sağına döndü. Çiçekti, Rüzgar birkaç metre ötede bisikletiyle durmuştu ve onların konuşmasına dahil olmamak için uzakta duruyor gibiydi. "İnsanın sahip olduğu aileye dıştan bakması." Eva'nın kendisi de bunu Sarp, Petek, Arda ve Alp'i, onların yanlarına indiği zaman gördüğünde sık sık yaşıyor, uzaktan izliyordu bazen.

-Öyle." Dedi Reva yüzüne beceriksiz bir tebessüm koyarken. "Ama sen de ailedensin." Uzun parmaklarını kıza uzattı ve elleri buluştuğunda kendine doğru çekip göğsüne yasladı. "Kimse olmasa da ben varım." Eva'nın yüzüne koca bir gülümseme yayıldı, evet Aksoylar hayalinin ötesinde mükemmel bir aileydi ama Revayla kan bağı olmasına sevinmeden edemiyordu. Ablasıyla o kadar gurur duyuyor ve ona o kadar imreniyordu ki... Reva asla olamayacağını bildiği ama yine de idol görmekten vazgeçmeyeceği bir süperstar gibiydi onun için...

-İyi ki varsın. Ablam sen olduğun için mutluluk duyuyorum." Reva, dudağını kıvırıp onun saçlarını karıştırdı parmaklarıyla. Bu sırada Rüzgar elinde torbayla yanlarına geldiğinde Revayla ikisi yeşillerini ona çevirmişti.

-Hoşgeldin, on iki olmadan yetişmişsin." Reva'nın elindeki kare kutuya bakınca kaşları havalandı. "Sen de mi pasta aldın?" Eva'nın da o an dikkatini çekti elindeki kutu, şuana kadar sadece ablasına odaklanmıştı.

-Hayır, yaptım." Rüzgar girmeleri için demir kapıyı ittirip hepsi geçtikten sonra kapatırken, otoparktan çıkan Recep'e selam veren kızlara şaşırmayacakları şeyi söyledi.

-Dün gece biz de yapmıştık Adenle, ama Tunayla babam yemiş." Reva istemsizce kıkırdarken göz devirdi. "İyi ki doğdunu karanlıkta ye ki doysun, olarak anlamışlar." Göz kırptı Reva'ya. "Yersen."

-Kurguya puanım 6/10. 4 puanı Acar Devran'ın tecrübesine rağmen hâlâ inandırıcı olamamasından kırdım." Eva onların söylediklerine içtenlikle gülünce Rüzgar da kolunu kızın omzuna attı ve böylece üçü -ortalarına Eva gelecek şekilde- omuz omuza yürüyor gibi göründüler.

-Seninkini keselim önce." Dedi Rüzgar, çünkü pastanın son birleştirmesini Janset yapsa da Reva'nın yaptığı kremanın pastanedekine bile bin basacağını bilirdi. Beyaz çikolata ve içindeki labne başarısının sırlarından sadece ikisiydi.

Kapıyı onlara ve Recep'e Nesrin açarken ayakkabılarını ev ayakkabılarıyla değiştirip sessizce mutfağa geçtiler, çalışanlar da tezgahın yanına dizilmiş mumları, maytapları, çakmağı hazırlamış onları bekliyorlardı. Böyle bir günde onları yalnız bırakacak değillerdi ve Elvin onlara 8'de çıkabilirsiniz dese de türlü bahanelerle evde kalmayı başarmışlardı.

Rüzgar mumları özenle yerleştirip, maytapları da pastaların dört köşesine koyarken, Reva çakmakla onun yerleştirdiği mumları yakmıştı. Eva, önden salona giderken onlar da kızın arkasından yürüyordu ve çalışanlar da bu ikilinin arkasındaydı. Salon kapısına geldiklerinde Reva çakmakla maytapları yaktı, artık iki pasta da ışıl ışıl görünürken eşikten geçer geçmez kafasında renkli bandanası ve üzerindeki beyaz tulumuyla Acar'ın göğsüne doğru yatan Elvin "İyi ki doğdun Elvin." şarkısıyla hemen yerinde doğruldu.

İlk baktığı şey Rüzgarla Reva, sonra da kusursuz görünen pastalar olmuştu.

-İyi ki doğdun Elviiiin, iyi ki doğdun Elvin, iyi ki doğdun, iyi ki doğduuun, mutlu yıllar sanaaaa!" Pastalar koltukların ortasındaki yuvarlak alçak masaya bırakıldığında hepsi alkışlamış, kadının yanaklarını daha da kızartmışlardı. Kahveleri sevinçle dolarken, Acar onu kolunun altına alıp başının üstüne bir öpücük kondurdu ve gözleri birbiriyle buluştu. Birbirilerinin dudaklarına art arda iki kısa öpücük kondurduklarında tuhaf tezahüratlarla yeniden alkışlanmışlardı.

-Çok teşekkür ederim size, çok ama çook mutlu oldum..." avuçlarını birbirine bastırıp ellerini o şekilde göğsüne yaslarken, hepsine karşı olan minneti ve sevgisi apaçık ortadaydı cennet çiçeğinin. "İyi ki burada benimlesiniz." Çocukların hepsi sağına soluna doluşup sıkı sıkı kadına sarılırken, kahkaha attı. "Sizinle olmak accccccayip güzel." 

-Hadi dilek tut da keselim şunu bebeğim." Tuna'nın cümlesiyle Acar onun ensesine patlatırken, Elvin derin bir nefes alarak gözlerini kapattı. Yıllardır dileği hiç değişmemişti, değişmeyecekti de... Tek istediği her ne olursa olsun sevdiklerinin hep yanında olmasıydı. Mumları üflediğinde biricik "fanları" tarafından son kez alkışlandı ve gece yarısı olmasına rağmen pasta için hevesli görünen Arasla Tuna için ayaklandı.

-Nesrin abla siz oturun biz Revayla keseriz." Kadın bu fikre karşı çıksa da oldukça yaşlanmıştı ve zaten bütün gün kızlarıyla birlikte ev işleriyle uğraşmışlardı, bu yüzden Tuna hemen yerinden kalkarak kadını zorla oturttu ve Receple diğerlerini de bir şekilde yerleştirince onun, Aden'in ve Aras'ın payına mecburen yine -çember sohbeti bozmamak için- halıya oturmak kalmıştı.

Hoş, Arasla Tuna için hiç sorun değildi -Tuna zaten bu duruma misafirler geldiğinde de alışkındı- pasta servisi yapılacaksa ikisi de halıya çöküp saatlerce oturabilirdi.

Elvin, Revayla birlikte mutfağa giderken pastayı tek eline alıp boştaki eliyle kızın belini tuttu ve ona kocaman sırıttı.

-Harikasınız! Çok mutlu ettiniz beni." Gerçekten de kahveleri bariz bir ışık huzmesiyle dolmuştu ve Reva dayanamayıp pastayı tezgaha bırakır bırakmaz onun yanağına bir öpücük kondurduğunda kızın beline koyduğu elini oynattı yavaşça. Çekmecelerden bıçak ve sıpatulayı çıkarırken, kız da tabakların olduğu dolabı açıyordu. "Gelmene çok sevindim ama... Ben Kuzeyle olduğunuzu sanıyordum..." İşte o malum konu. Reva bunun açılacağını annesi "Biz Revayla keseriz." dediği an anlamıştı.

-Öyleydim." Altı yedi tabağı çıkarıp geri kalanları almak için tekrar dolaba çevirdi yüzünü. "Ama bunu kaçıramazdım tabii." Elvin, iki pastayı eşit dilimlere bölmeye odaklansa da kaçamak bir bakış attı Reva'ya.

-Onu da getirebilirdin. Fazlaca pastamız var." Reva bu sefer yeşillerini kadına dikti ve Elvin'in yanındaki yüksek sandalyeye çökerken, dirseğini tezgaha yasladı.

-Bilmiyorum, istemedim. Uzaklaşmak istedim sadece oradan." Çıkardığı dilimlerden birini kolayca yerleştirmesi için tabağı yaklaştırdı Reva. Elvin pastayı koyunca da diğer temiz tabağı sıradaki dilim için öbür eline almıştı.

-Bir sorun mu oldu Kuzeyle aranızda? Sana kötü bir davranış mı sergiledi?" Tam bunu sorduğu anda kapı çat diye açıldı ve savrulurken ittiği kapının yüzüne çarpmaması için hızla içeri giren Acar elalarını doğrudan Reva'ya dikti.

-Kuzeyle miydin? Sana bir şey mi yaptı?" Reva istemsizce bu korumacılığa karşı göz devirirken hızla yanına geldi ve kızın tabağı tutan elinden tabağı kapıp yara bandı takılı işaret parmağını havaya kaldırdı. "Elvo bak, eli kesilmiş kızın! Cani bu adam, belliydi o cüsseden böyle bir şey çıkacağı..." Reva elini ondan kurtarıp "abartmayalım" bakışı yollarken Elvin de göz devirmişti.

-Acar halı sahada kızın bacağını kırdınız Allah aşkına! Bu en azından küçücük kesik. Ayrıca Kuzeyleyken oldu diye adamın yaptığını nereden çıkardın?" Acar, alıngan bakışlarını Elvin'e yollarken kadın dilimlediği pastaları tabaklara bölüştürmeye devam ediyordu.

-Sen savun onu savun, o adam seri katil çıkarsa seninle o zaman görüşürüz." Reva, araya girecekti ki Acar bir çatal pastayı kızın ağzına tıkıştırdı.

-Seriyse zaten görüşemeden ölürüz, hayatım." Elvin'in cümle sonunda kahkaha atması sinirlerini daha da bozarken, Reva onun beline sarılıp içini rahatlatmak ister gibi sırtını sıvazladı.

-Merak etme, Kuzey öyle biri değil. Hem parmağımı ben kestim, onun suçu yok." Acar, tek kaşını kaldırarak üstten üstten elalarını dikti Reva'ya ve huysuz huysuz homurdandı.

-Koruma şu dağ ayısını." Elvin, aynı kaş hareketini ona saygılı olması için kaldırırken Reva kıkırdayınca "bak hemfikiriz" bakışıyla omuzlarını masumca kaldırıp indirmişti.

-Reis bizi bi pastala yahuuuuğğğ!" Kapıyı çat diye babası gibi açarak içeri giren Tuna kollarını iki yana mahalle ağabeyi gibi gere gere yanlarına gelirken, Elvin gözleriyle işaret etti onu.

-Bak bizim dağ ayımız da geldi, sevgilim." Tuna bu lafa hiç aldırmayıp kendine bir tabak seçerken Elvin'in yanına geldi.

-Yok anne, Rüz içeride..." dedi bir de! Hiç üstüne almıyordu dağ ayısı hitabını. Kadın tabağına pasta dilimini koyduğunda hala tabağı görüşünden çekmeyince tüm bakışlar ona dönmüştü.

-Nerede?" Hep bir ağızdan aynı anda söylendiler.

-Ne?" Tuna kaşlarıyla tabağını gösterdi.

-Devamı." Elvin tavana bakarken, ona bir dilim daha koydu ve karşılık olarak yanağına koca bir öpücük aldı. "Oh mis! Keşke her gün doğsan. Neyse, bu tabak yolluk için yeter galiba." Diğer tabakları kollarına dizerek servis etmek için içeri götürecekken Acarla Reva'nın dik bakışlarına karşı kaşları kıvrıldı. "Şaka lan şakaaa, gülün diye..."

O mutfaktan çıkarken yine aklına Kuzeyle yaşadığı anlar gelmişti Reva'nın. Bu duygusal eylemler hiç onluk değildi bu yüzden aklına gelmesi bile kendine zıt geliyor, hemen silkelenip unutma isteği oluşturuyordu.

Elvin, Acar'ı da tabakları götürmesi için Tuna'nın ardından içeri yollarken, gözleri yere dalan Reva'nın koluna dokundu ve kızı daldığı derin düşüncelerin içinden çıkardı.

-Kuzey'den bahsettiğimizde kafanı karıştıran düşünceler ne Reva? Çekindiğin bir şeyler mi var?" Kız, kimsenin duymasını istemezmiş gibi iyice yaklaştı Elvin'e, aslında doğum gününü başlatan o 24 saatin ilk dakikalarına girmişken onu sıkmak istemiyordu ama kadının ilgilenmesinin öylesine olmadığını bilmenin getirdiği o rahatlık vardı, hem kendisinin de biriyle konuşmaya ihtiyacı vardı. Rüzgar ne kadar anlayışlı olsa da erkekti ve aranan kız kıza sohbet için Elvin bulunmaz nimetti.

-Kuzey'in zamanında evlenmek istediği biri varmış." Elvin'in kaşları da kendisininki gibi şaşkınlıkla havalandı. Onun gibi bir adam ve yuva kurma düşüncesi... Asla kafasında örtüşmüyordu. "Ve bu biraz kafama takıldı." Kadın, dudağını bir köşesini kıvırırken hızla ekledi. "Ama takılmaması gerekiyor, çünkü asla takılsın istemiyorum." Yeşillerini kaçırırken, Elvin'in kolundaki sıcak dokunuşunu bu defa elinin üstünde hissetti.

-Tatlım, neden takıldın peki?" Reva, omuzlarını kaldırıp indirince, parmaklarını kızın avucuna doğru kaydırıp elini sıktı. "Bence Kuzey'in böyle ciddi bir ilişkisi olabileceği ihtimalini hiç düşünmediğin için." Haklıydı, o Kuzey'in birtakım şeyleri kendisiyle deneyimlemesinden hoşlanmıştı ve şimdi o kız tüm bu deneyimlere bir karabasan gibi çökmüş hissediyordu. Ayrıca Kuzey'in zamanında evlilik düşünen bir adam olması gerçeği de korkunçtu.

O kıza ne olmuştu? Geri gelecek miydi?

Çünkü şimdi Kuzeyle ne zaman yakınlaşsa o kızın Kuzey'in kalbindeki varlığına ne olduğunu sorgulayacak, kendisinin adam için farklı olduğu hissine bu sorguyu yaptıkça ihanet edecekti.

-Evet, düşünmedim. Eğer yarım kalmış bir hikayeyse, Kuzeyle aramızda yaşanan her neyse son bulsun istiyorum, çünkü azla yetinecek biri değilim." Elvin, ona hak verircesine kafa salladı ama sırf bu konuda Kuzey'in ne hissettiğini sorgulamak için bambaşka bir soru attı ortaya.

-Peki Efran? Kuzey onun sendeki yerinden haberdar mı? Ve Efran senin için bitmiş bir hikaye mi?" Aslında değildi, çünkü mektupla veda ettiğinde Reva asla "bitmiş" gibi hissedememişti, onu öperek test etme nedeni de buydu. Anca böyle hislerini yoklayabilirdi, ki yoklamıştı da...

Ne kadar bencilce de olsa şimdiki Reva'nın Efran'a ihtiyacı olmadığını hissediyordu. Evet, Reva'nın içinde hep kafeste kalan, saklı bir güç vardı ve Efran ona bu gücü bulmanın yollarını göstermişti fakat o gücü veren Efran değildi.

Efran onu yerden kaldırmıştı, yürümeyi öğretmemişti.

Efran ona bir dokunuşla insanın ruhuna kolayca dokunulamayacağı gerçeğini keşfettirmişti, Kuzey ise bir ruhu olduğunu...

-Bitti. Efran, benim için kıymetli anne. Ama..." Laleyle olanları anlatmak istemiyordu, bu yüzden iç çekip omuz silkti. "O kadar. Onunla aramda eskisi gibi bir bağ hissedemiyorum artık."

-Bunu söylemen iyi oldu, çünkü yeniden test etmen gerekecek." Kız kaşlarını anlamadığı için çatınca sıkıntılı bir sesle konuştu. "Tuna çağırmış. Yarın davete Efran da geliyor."

•••

    Lale, üzerindeki saten sabahlığın kuşağını düzeltirken çıplak ayaklarıyla merdivenleri iniyordu, gecenin bu saatinde kabustan uyanmak korkunç değilmiş gibi su için kapkaranlık evde aşağı inmek de hoşuna gitmese bile artık uyuyamayacağı için en azından biraz televizyon izleyebilir, yemek programlarını yoklayabilirdi.

Limonlu suyunu alıp mutfaktan salona geçerken salon duvarını kısmen kaplayan televizyon ışığıyla kaşları çatıldı ve başını içeri doğru uzattı. Kuzey uyanıktı, koltuğa kurulmuş rahatça bir şeyler izliyordu. İlgiyle ona doğru yürürken, yanına gelene kadar kendisini görmemişti genç adam.

-Kuzey, daha uyumadın mı?" Kızarık uykusuz gözleri aniden kadına dönerken, derin bir nefes verip başını sağa sola salladı Kuzey. Aslında zaten Revayla kötü ayrılmaları canını sıkmıştı ama şimdi uyanık kalma nedeni... "Dans videosu bu, hoşuna gittiği için mi izliyorsun?" Kuzey alayla gülerken kadının da oturabilmesi için yana kaydı ama Lale yine de uzaktaki koltuğa oturmuş, suyunu yeni alınan buzlu cam sehpaya koymuştu.

-Hayır, yarın bir davet var..." Kadın ona "yani" der gibi bakınca eliyle boynunu kaşıdı belli belirsiz. "Ben dans etmeyi bilmiyorum." Lale, sanki "nefes nasıl alınıyordu?" demiş gibi gözlerini iri iri açarken, Kuzey gözlerini yeniden televizyon ekranına çevirmişti. Sonunda pes ederek videodan çıktı ve ofladı. "İşe yaradığı yok, ben bu tuhaf işi yüzyıl geçse kıvıramam."

-Daha önce hiç mi dans etmedin biriyle? Davetlerde ya da ne bileyim mezuniyetinde falan..." Bu soruyu soranın annesi olması ironisi insanın canını yakabilirdi ama Kuzey'in değil. O kadar uzun süre görmezden gelinmişti ki şimdi görülmesi bile umrunda değildi.

-Askeri okuldan mezun oldum Lale Hanım. Davetlere de hiçbir zaman biriyle gitmedim. Kimseyi eş olmaya uygun görmüyordum." Kadın bu sefer neyin değiştiğini sorgularcasına, dans olayına nişanlısı Reva'nın mı sebep olduğunu soracaktı ki beklediği açıklamayı yaptı. "Ama yarın Reva'nın annesi Elvin Devran'ın doğum günü. Davetliyim."

-Ah...Devran. Bu ismi bir yerden hatırlıyorum." Hafıza sorunu canını daha da sıkarken gözlerini kısıp anımasamaya çalıştı ve sonunda becerdi. "Asu Devran? Sanırım aileden biri... Çok konuşan bir kadındı ve Allah onun kocasına yardım etsin." Kuzey istemsizce dudak kıvırırken ona Adenle Kavin'in de o kadın kadar çenebaz olabileceklerini söylememeye karar verdi. Çünkü henüz Asuyla tanışmamıştı ve konuşma potansiyelini bilmiyordu. "Eğer dans etmen gerekiyorsa..." Kuzey'in siyahlarını üzerinde hissedince dalgalı ve kusursuz görünen gece siyahı saçlarını kulağının arkasına uzun parmaklarıyla ittirip suyunu eline aldı. "Sana öğretebilirim."

Genç adamın şaşkınlıkla bakakaldığını başını kaldırmamasına rağmen hissetti.

-Bana dans etmeyi öğreteceksin? Sen?" Lale, kendinden emin bir tavırla suyunu içerken gözlerini uzunca kapatarak kırptı "evet" dercesine. "Bunu istediğine emin misin?" Omuz silkerek umursamaz havasıyla televizyonu gösterdi.

-Bu videolarla rezil olmanı istemem. Aşırı iyi bir sonuç olmaz ama en azından o kadar berbat durmazsın." Kuzey, aldığı teklifle bir an kararsız kalınca, Lale ayaklandı ve ışıklara doğru yönelip salonu ışıl ışıl yapacak şekilde tüm anahtarları açtı. "İstersen şimdi başlayabiliriz. Yarın sabah şirkete gideceksin sonuçta." Çok hoş ve düşünceli bir hareketti çünkü Kuzey ona gece olup olmayacağını sormaya cesaret edemezdi ve sabah olursa da işleri aksardı. Bu yüzden ayaklanırken plaklara doğru ilerledi ve kararsız bir şekilde tüm şarkıları gözden geçirdi.

Sonunda annesinin sevdiği şarkılardan birini koyarken müziğin o pürüzsüz ve eşsiz tınısı salonu doldurmuş, bu karanlık gecenin ortasındaki orman evi hem ışıklarla hem de müzikle aydınlanmıştı. Kuzeyle ikisi yemek masasının hemen yanındaki geniş boşluğa geçerken genç adamın elini tutup bel kıvrımına yerleştirdi Lale ve diğer eliyle de onun elini tuttu. Baş parmakları birbiri üstüne kapanmış ve avuçları birbirini örtmüştü.

Annesinin elini ilk defa onun isteğiyle tutuyordu Kuzey.

Dansı en kıymetli yapan şey buydu o anda...

-Ayaklarını benimkilerin uçlarına getir." Kendisi çıplak ayak olsa da Kuzey hala ev kıyafeti giymediği için ayakkabıları vardı ve ekstra gergin olmasına neden oldu çünkü kadının ayaklarını kolayca ezebilirdi. "Ben sağ ayağımla bir geri adım attığımda..." bunu derken zarif ayağı geriledi ve parmak ucunda bekledi. "Sen de sol ayağınla bir adım gelmelisin." Kuzey basketçiler gibi lap diye ayağını koyunca kaşını kaldırdı. "Daha zarif olmaya çalış Kuzey ve tutuşunu gevşet, belimi kıracaksın."

-Bu işte berbatım." Keşke o anda silahlı çatışmada falan olsaydı çünkü hoş müzik onu sakinleştirmek yerine strese sokmuş, annesiyle pratik yapmak ise baskı altında hissetmesine neden olmuştu. Oysa çatışmada kafasına estiği gibi davranabilirdi.

-Çok güzel...Şimdi elimi yavaşça bırak..." sol kolunu geriye doğru açıp ondan uzaklaşırken çok zarif görünüyordu Lale. "Ve belimden çekerek kendi etrafımda, kolunun üzerinde göğsüne doğru dönmemi sağla." Kuzey bir şeyleri itip çekme konusunda iyi olduğu için bunu becermişti. "Ve beni yavaşça eğ. Ama dizini de bükmeyi ihmal etme, diğer türlü kuyudan su çekermiş gibi görünürsün." Kuzey dediğini yapıp onu doğrulttuğu sırada ayağına basınca sanki kadını ezmiş gibi geriledi.

-Özür dilerim, görmedim." Lale anlayışla başını sağa sola salladı. Bu hataya kızmamış gibiydi, aksine onun bu savsak hareketleri Kuzey gibi becerikli bir adam için çok alışılagelmedikti.

-Sorun değil. Tekrar alalım. Omuzlarını gevşet, çok kasıp dik tutuyorsun. Evet, aynen böyle. Bir, iki..." adımları sırayla öne arkaya giderken, Kuzey özellikle başını eğerek adımları takip ediyor kadını yine ezmemeye çalışıyordu. Çünkü Reva'yı ezerse onun annesi gibi "sorun değil" demek yerine alaycı bir yorumu olacağına veyahut son siniri düşünülürse topuklusunu onun ayağına çakacağına emindi. "Bu sefer elimi çok sıktın. Ve sürekli yere bakıyorsun. Birkaç alıştırmadan sonra bunu yapmamalısın, çünkü bir dansı dans yapan en önemli şey aradaki uyum ve ritimdir." Kuzey ciddi bir ders dinler gibi kendisini dinlerken, birbirinin tıpatıp aynı rengi olan siyahlar kenetlenmişti. "Bu uyumu sağlayan en önemli unsur ise, göz temasıdır. Partnerin seni nereye yönlendireceğini, adımlarını ve hareketlerini göz temasıyla anlatır bir bakıma. Eminim o dövmeli tuhaf kız da bakışlarıyla sana bir şey anlatacaktır." Reva'dan bahsederken huysuz bir ifadeye bürünen yüzüne rağmen anlattıkları Kuzey'in ilgisini çekmişti.

Göz teması onların en iyi olduğu konuydu. Eğer dansı gözler yönetiyorsa ikisi de duyguları kadar tutkulu bir dans gösterisi sunabilirdi.

-Teşekkür ederim Lale, bu benim için önemliydi." Aralarında huzursuz bir sessizlik oluşurken, Lale boğazını temizledi ve teşekkürünü görmezden geldi.

-O kıza ve ailesine karşı rezil olmanı istemem. İstersen şu çevirme kısmını tekrar alalım. Olur mu?" Kuzey kafa sallayınca yeniden baştaki pozisyonlarını aldılar ve adam daha bu düz duruşu sağlayamadan ayağına basınca oflayan genci dikkatle inceledi. "Bu geceyi büyük ihtimalle hatırlayamayacağım." Delikanlının yüzünde bu cümleyle oluşan üzüntüyü görmemek için bakışlarını kendisi de hemen yere, ayaklarına, indirmişti. "Ama ayaklarımı biraz daha ezersen hatırlayacağıma eminim."

-Ben öğrenene kadar yürüyemeyecek hale gelebilirsin." Kuzey'in alayla karışık uyarısına karşın gözlerini yeniden oğluna çevirdi. Saçları o kadar uzundu ki neredeyse Kuzey'in parmaklarına çarpıyordu.

-Eh, dansı öğrenmesi de öğretmesi de güzeldir." Dedi ve omuz silkti. "Buna değer." Son söylediği nedense sadece dans için söylenmemiş gibiydi ama Kuzey umut etmeyi çok uzun zaman önce bıraktığı için başka bir anlam çıkarmaya da cüret edemedi.

Şarkı bitince yeni bir şarkı koyuldu, bu işlem yaklaşık 20 kez tekrarlandı, Kuzey Lale'nin ayağını hatrı sayılır derecede çok ezdi ve gökyüzü siyahlığından kurtulup kızıl bir renge dönüşürken, provaları Kuzey'in ayağa basmaması üstelik çevirme konusunda da oldukça iyi olmasıyla sonlandı. Plağı çıkartıp esneyen kadının yanına gelirken, gram yorulmadığını hissediyordu. Aksine o videoları izlerken yorulmuştu ama annesiyle yaptığı bu ilk ve tek aktivite kendisini zinde hissetmesini sağlamıştı.

-Teşekkür ederim Lale, inanılmazsın." Bu iltifata karşın kollarını göğsünde kavuşturup, kaşlarını kaldırdı ve çenesini dikleştirerek bilmiş bir ifade takındı Lale.

-Elbette öyleyim. Bunu korumak için de şimdi uyumam gerekiyor." Uyumayacaktı çünkü kabustan sonra uyuması kolay olmuyordu, kitap okurdu büyük ihtimalle ama Kuzeyle daha fazla zaman geçirmek düşüncelerini allak bullak edeceği için kaçıyordu. "İyi sabahlar, Kuzey."

-Size de." Kadın kapıya doğru yönelip salondan çıktığında bir an kendi kendine ileri geri giderek sağ sol adımları yaptı ve "ne yapıyorum?" farkındalığı gelince de başını sallayıp kendine gelerek içki dolabına doğru yürüdü.

Onun yaptığı hareketi kapının yanından son anda gören Lale tüm içtenliğiyle bu haline gülümserken, fark ettiği bir şey vardı. Yukarı çıkıp bir an önce şimdi olanları satırlara dökmek.

Çünkü bu anının hafızasının kurbanı olup silinmesini, hiçbir zaman kabullenmek istemeyecekse de zerre kadar istemiyordu.

Acaba bu davet, sadece Kuzey'e annesinden öğrendiği dansla bile bir dönüm noktası olmuş olabilir miydi? Hayatında yeni bir dönemi açan bir başlangıç belki de...

Zaman, Reva ve Lale, bunu gösterecekti.

•✦ ✧PUSULA - Bölüm Sonu ✦ ✧•

(Lale&Kuzey bu görsel benim için.)

*Gelecek bölüm çoook uzun olacak. Motive oldukça yazıyorum, çok yorum ve yıldız bırakmayı unutmayın olur mu?

Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,
INSTAGRAM; tutkudevran

Kuzey instagram> @kuzeykarayev
Reva instagram> @revadevran

Takipte kalın. 600 yıldıza🌟 ne zaman ulaşacağız merak içindeyim. Bu bölüm olmasa da diğer bölüme net istiyorum. Neden acaba.. (OvO)





Sevin, sevilin. ❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

25.5M 906K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
40.9K 1.4K 14
Tamamlandı | Düzenleniyor Yıllar sonra bir araya gelen iki çocukluk arkadaşın kaldıkları yerden devam etme çabası takdire şayandı (!) Onları uzaktan...
1.8M 64.3K 57
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
1.7K 106 7
Alin Marsel ve Tuğrul Mirel. Birbirleri için yaratılan iki kişi... O gün Tuğrul'a bilinmeyen numaradan gelen bir çift fotoğraf her şeyin sonu oldu. T...