✦ PUSULA ✦

By redndyellow

185K 22.1K 17K

Reva Devran, yaşadığı acı tecrübeleri sadece geçmişinde bırakmış soğuk yüzüyle her şeyi maskelemişti. Sadece... More

TANITIM/1.Bölüm 1 Temmuz'da.
✦ BÖLÜM 1: "Kapışma"✦
✦ BÖLÜM 2: "İddia"✦
•UFAK BİR ALINTI•"Kutup Yıldızı"
✦ BÖLÜM 3: "Galip ve Mağlup" ✦
✦ BÖLÜM 4: "Öfkeli Bir Kadın"✦
✦ BÖLÜM 5: "Karayev Cehennemi"✦
✦ BÖLÜM 6: "Pişmanlık"✦
✦BÖLÜM 7: "Karayev İni"✦
✦BÖLÜM 8: "Düşmanın Koynunda"✦
✦BÖLÜM 9: "Değişen Düzen"✦
✦BÖLÜM 10: "Nefret Tohumları"✦
✦BÖLÜM 11: "Kılıçlar Çekilirken"✦
✦BÖLÜM 12: "Eski Defterler"✦
✦BÖLÜM 13: "Bir Günlük Ateşkes"✦
✦BÖLÜM 14: "Küçük Bir Devran Meselesi"✦
✦BÖLÜM 15: "Kaçış"✦
✦BÖLÜM 16: "Geçmiş"✦
✦BÖLÜM 17: "Lale'nin Oğlu"✦
✦BÖLÜM 18: "Ateşe Doğru"✦
✦BÖLÜM 19: "Kutup Yıldızı"✦
✦BÖLÜM 21: "Başlangıç"✦
✦BÖLÜM 22: "Yörüngesine Hapsolan Gezegenler"✦
✦BÖLÜM 23: "Sürpriz"✦
✦BÖLÜM 24: "İlk Yalan"✦
✦BÖLÜM 25: "Maskeli Balo"✦
✦BÖLÜM 26: "Küçük Sarışın"✦
✦BÖLÜM 27: "Ben kazandım."✦
✦BÖLÜM 28: "Kuzey'in Kadını"✦
✦BÖLÜM 29: "İhtiyar Kadın"✦
✦BÖLÜM 30: "Tuzak"✦
✦ BÖLÜM 31: "Votka Şişesi"✦
✦BÖLÜM 32: "Çıkmaz"✦
✦BÖLÜM 33: "Sihirbaz"✦

✦BÖLÜM 20: "Özel Konuk"✦

7.4K 797 1K
By redndyellow


YILDIZLAMAYI,


🌟

🌟

🌟



Satır arası yorumları artık unutmayın lütfen.🖤

Bu bölüm,

@FethiyeKantar 🥀🤍

@arzu60600🌺💕

@Guvenc70 (gerçekten yazmasam olmazdı.) 🖤🌸

@Minmin42min 🌈❤️

adlı Kuzey kızlarına ithaf edilmiştir, yorumlarınız ve desteğiniz için teşekkür ederim, sizin için bölüm neyse benim için yorum okumak öyle kıymetli.. Finale kadar görüşmek dileğiyle, keyifli okumalar! (Kaldı 8 kişi.) 🖤

3.GÖZ
Lale, üzerinde siyah yüksek bel kaliteli kumaş pantolonu ve ceket takımı, içinde fırfırlı beyaz gömleğiyle dikilmişti kapıya. Gözleri torbalarından göründüğü üzere yorgundu ama yaptığı hafif makyaj ve elinde tuttuğu güneş gözlüğüyle bunu biraz gizlemişti, topuz yaptığı saçları incili bir tarakla arkasında, hemen ensesinin üstünde tutturulmuştu -Kuzey'in hediyesi olan tokayı takmıştı ama genç adam bunu görse de hafıza sorunundan taktı sanardı- ormanda yürüyemeyeceği için topuklu giymemiş, düz rugan maskülen ayakkabılar giymişti. O asaletin vücut bulmuş hali gibi gelmişti gelmesine de...

Reva'yı tepeden tırnağa inceledi. Çünkü kız tam tersiydi.

Omuzlarına dökülen dağınık sarı saçlar, kulağındaki bilmem kaç sayıda küpe, kollarındaki dövmeler, üzerinde muhtemelen oğluna ait olan beyaz omzunu açıkta bırakmış bir tişört, gözaltına kısmen bulaşan rimel ve uzun bacaklar... Paspal ve özensiz...

Müstakbel geliniydi öyle mi? Kamera şakası falan mı yapılıyordu?

Histerik bir kahkaha atarken, işaret ve orta parmağını sağ şakağına bastırıp ovaladı.

-Yanlış duydum sanırım. JANSET!" Bağırışı girişte yankılanırken kadın saniyeler içinde koşarak yanlarına gelmişti. "Bu bardan çıkma kız da kim? Kuzey ne zamandan beri böyle insanları eve sokuyor?!" Art arda sıraladığı cümleler ve sık sık aldığı nefesler sinirini ortaya çıkarırken Reva Janset'e odaklanmış kömür rengi gözlerin önüne geçti ve elini havaya kaldırıp salladı.

-Buradayım ve sağır değilim." Tüm sevimliliğiyle gülümserken tek eliyle saçını omzundan geriye attı. "Ayrıca bardan çıkma da değilim, tam çıkmış sayılmam." Sır verir gibi fısıldadı. "İşletiyorum da." Lale'nin kaşları havalandı, bu nasıl bir üslup, nasıl bir cesaretti! İlk defa bu kadar pervasız ve sinir bozucu biriyle tanışıyordu!

-Janset, bu kızcağız bana müstakbel gelinim olduğunu söylüyor." Israrla Reva'yı görmezden gelirken, işaret parmağıyla onu göstermişti bir eşya gösterir gibi. "Hemen Kuzey'i çağır bana. HEMEN!" Bağırışı evde yankılanırken, Reva göz devirdi ve kollarını göğsünde kavuşturdu.

-Olsa dükkan senin. Ama Kuzey aşkım evde yok." Sonunda siyah gözler kendisine dönünce alayla güldü. "Vay, demek işine geleni duyuyorsun. En sevdiğim insan tipi." Avucunu uzattı kadına. "Öpeyim valideciğim!" Janset gülmemek için yanaklarını ısırıp başını öne eğerken Lale kirpiklerini kırpıştırarak yukarı baktı ve onun yanından rüzgar gibi geçerken birkaç sabır duası mırıldandı. "Ama ayakkabıları çıkarıyoruuz!"

Merdivenlerin ortasına kadar çıkan kadın dayanamayarak ona döndü ve tiz sesiyle bağırdı.

-Bunlar senin geldiğin yerlere değmedi merak etme! Temizler! Ayrıca bu ev de senin değil. Hıh." Kafasını çevirip merdivenleri çıkmaya devam ederken Janset'in kıkırtısını duyunca yine omzu üstünden onlara döndü ve Reva'nın dirseklerini büküp avuçları üst üste gelecek, dört parmağı kıvrılarak diğer dört parmağını içten kavrayacak şekilde elleriyle bir leydi duruşu yapmış, omuzlarını kaldırmış, parmak ucuna kalkıp çenesini dikleştirerek asilzade taklidi yapmış olduğunu gördü, kendisi gibi memnuniyetsiz bir şekilde "hıh" demeyi de ihmal etmezken... "Janset!" Kadın ona dönüp hızla başını buyrun der gibi eğerken Reva'ya bakmadan konuştu. "Kuzey gelince haber ver, başka kimseyle muhattap olmak istemiyorum, bunu kendisine ilet!"

Reva ellerini çırparak onun kıza bakmama konusundaki isteğini bozdurmuştu bile!

-Hiç merak etmeyin, ben biricik müstakbel eşimi kapıda karşılayacağım, sizin beni görünce sevinçten odanıza kapandığınızı söylemeyi asla unutmam." Lale burnunu dikleştirip tiksinir gibi bir ifadeyle söylendi.

-Saygısız..." Janset kadın gözden kaybolduğu anda gülmeye başlarken, Reva huysuz bir tavırla homurdandı.

-Kendisi yüzüme bakmıyor, bardan çıkma diyor, şimdi gelip bir de bana saygısız diyor." Eliyle boynunu yeller gibi yaparken kapıyı kapattı ve gözlerini belertti. "Karayev'in niye aksi herifin teki olduğunu daha iyi anlıyorum." Annesine çekmişti Kuzey, şu kibirin yanında kendisine karşı olan hayreti ve öfkesi bile tıpkı onun baştaki hali gibiydi... Bağırırken etinin altında dışarı çıkmaya çalışan, nabız gibi atan ince damarı bile..

-Bu arada, şey..." Janset tebessümle baktı kıza. "Hayırlı olsun, Kuzey Beyle evleneceğinizi bilmiyordum." Reva tatlı bir kahkaha attığı anda üstteki kapı öfkeyle çarpılırken susmak yerine merdivenlerin yanına gidip daha neşeli ve abartılı bir "HAH-HAH-HAĞĞĞ" efektli kahkahasını patlattı. Hemen sonrasında da Janset'in dibine gelip kulağına eğildi.

-Yok öyle bir şey, çaktırma. Yalan söyledim." Kadının saf bakışlarında nedenini sorduğunu görünce omuz silkti. "Hem Kuzey'i hem Lale'yi sinir eder, biraz eğleniriz fena mı?" Janset buna gülmemeliydi, patronları için yapılan bu plana kaş çatmalıydı ama yapamadı. Gülmemek için dudaklarını alta bükse de tebessümünü engelleyemedi. "Neyse şu salonu düzeltelim." Moda girer gibi saçlarını ittirip tişörtünü düzeltti sarışın. "Daha akşam yemeğine Karayevlere striptiz yapacağım!" Janset'in ağzı açık kalınca da yeşil gözlerini devirerek salona yürüdü. "Şaka, o kadar değil."

O böyle diyerek salona girerken bu evde ilk kez bu kadar güldüğünü fark etti Janset. Reva şu ormanın içindeki kasıntı eve bile hayat getirmiş, iki dakikada buz kraliçe Lale Hanım'ı dahi odasına kaçırtmayı başarmıştı. Kuzey geldiğinde olacaklar ise merak konusuydu.

İstemsizce patronu adına üzüldü çünkü zavallı adam bu deli Devran ile buz Karayev kadını arasında sıkışıp kalacağa benziyordu.

•••

Kullandığınız her neyse, alkol ya da başka bir uçuş bileti, sabahı bir çuval tezek gibi hissederdiniz. Şakaklarınıza saplanan ağrı, ağzınızdaki kuruluk, gözlerinizdeki yanma ve midenizdeki bulantı... Hepsi birleşip önceki günün bütün güzelliklerine bulut gibi çökerdi.

Ama bu seferkinde zaten hiçbir güzellik yoktu. Hatta tüm bu sayılanlar, dün gecekilerden çok daha iyiydi. Efran, gözlerini ovuşturarak yüzüne çarpan güneş ışığının tersine çevirdi kafasını ve aralık kapıdan birinin silüetini görünce yataktan yavaşça kalktı.

-Size tavsiyem bir an önce yatışının yapılması. Durum pek iyi değil." İşte durumunun feci olduğunu söyleyen başka bir doktor daha... Onun konuştuğu kişinin Ercan olduğunu düşünerek kapıyı açtı ama takım elbisesi içinde her zamanki yıkılmaz duruşuyla Kuzey'i görünce kapıyı tamamen açıp ortaya çıktığı için pişman olması uzun sürmedi. Doktor, gergin bir şekilde Efran'a bakarken Kuzey'e döndü ve başıyla uğurladı adamı. "İyi günler, Kuzey Bey." Genç adam, gözlerini kuzeninden çekmedi, doktor giderken de kapıyı kapatıp çıktığında da...

Aralarında derin bir sessizlik oldu. Uyandığı bu apartman dairesi, Kuzey'in diğer evi olmalıydı. Gözlerini normalde hiç önemsemediği duvar aksesuarlarına çevirip oyalanırken, Kuzey onun yanından geçerek odaya girdi ve ayakkabıları yerde tok sesler çıkarırken, pencereye doğru ilerleyip güneşin önünü kalın perdeyle biraz kesti.

-Bir şeyler yedin mi?" Sorduğu bu kibar soru karşısında ağzı açılan Efran, onun kendisine dönmesiyle birlikte bir cevap vermesi gerektiğini fark etti ve eliyle dağınık saçlarını karıştırdı gergin tavrıyla. Dün Kuzey'in vurduğu gözü morarmış, dudağındaki kan kurumuştu ve kırılan dişinin boşluğuna dili sürtünüp duruyordu.

-Hayır, yemedim." Dudaklarını ıslattı. "Ben..." En nefret ettiği konuşmayı yapıyordu. Hata yaptıktan sonra başlatılan konuşmalar Efran'ın yapmaktan da dinlemekten de hoşlanmadığı bir şeydi. Bu yüzden ellerini iki yanına indirip bezgin bir nefes verdi. "Kuzey, özür dilerim. Yaptığım tam anlamıyla bir orospu çocukluğuydu." Panikle dudaklarını tekrar ıslattığında Kuzey'e doğru yürüdü. "Özür dilerim. Sana o sözleri etmemeliydim. Yaptığım alçaklığı sığdıracak bir özür yok, icat falan edilmedi. Senden hiç haz etmiyorum ama söylediklerim..."

-Gerçeklerdi." Cümlesini bıçak gibi keserken ellerini ceplerine sokup kalçasını pencere kenarına yasladı Kuzey. "Sanırım sizin evde bizimkinden daha çok konuşuluyordu. Baksana, annemin başına gelenleri ben değil kuzenim biliyor." Öyleydi, ne yaşanırsa yaşansın Efran Kuzey'den daha iyi bir ailede büyümüştü.

Ve Lale'nin tecavüze uğradığını ailede kız kardeşi hariç herkes biliyordu, Asaf'ı zaten sevmezlerdi ve bu da zaten nedenlerin en küçüğü olmuştu. Efran'ın bilinçaltı bunu şimdiye kadar hep özenle saklamıştı ama son zamanlarda dili, beyninin kontrolünden çıkıyordu. Özellikle ipleri o maddenin acımasız ellerindeyken...

Ama uyuşturucuya sığınmaması, sanki bu yaptıklarını isteyerek yapmış gibi özür dilemesi tehlikeliydi asıl.

Ancak uyuşturucuyu suçladığı an ondan kurtulabilirdi çünkü...

-Beni affetmen için ne yapabilirim?" Dedi Kuzey'i hazırlıksız yakalayarak. Evet, af diliyordu sahiden, Efran ve onun tarafından affedilmek için her şeyi yapmak... Özünde iyi yürekliydi Efran ama Kuzeyle araları hiçbir zaman iyi olmamıştı, çünkü o Kuzey'in hep babasının peşinden gidip gölgesinde yetişeceğine emindi -diğer herkes gibi- Kuzey de içten içe onu kıskanmıştı.

Efran, annesi Leyla'nın sevgi selinden bunaldığını söylediğinde bir şey söylememek için dilini ısırıp yumruklarını sıkardı, çünkü kendi annesi onu ne yaparsa yapsın hiç sevmezdi ama diğerleri fazla sevgiden sıkılıyordu!

Ya da evet babası pısırığın tekiydi ama her zaman Asaf'tan daha iyi biri olmuştu, karısını dövmemiş, ona kötü sözler söylememişti, çocuklarıyla iletişim kurmaya çalışmıştı, her ne kadar ezik herifin önde gideni olsa da.

Asaf, üç çocuktan ailenin en büyük olanıydı.

Kardeşleri ne kadar sakin ve naifse, Asaf o kadar baskıcı ve kinli biriydi. Çocukluktan beri her şeyi sahip olmak üzerine kurulmuştu. Babası bile bu hırsından korkmuştu o zamanlar. Çünkü Asaf bir futbol takımına mı girmek istiyordu? Girer ve kaptan olurdu. Asaf okul birincisi mi olmak istiyordu? Asaf, okul birincisi olurdu. Kafasına ne koyarsa 6 yaşından itibaren bir bir yapmıştı.

Bir kez, bir kez olsun yenilmemişti. Her konuda o birinciydi, öyle ki onu tanıyan kimse adamla kapışmazdı, iddialaşmazdı. Çünkü Asaf Karayevle iddialaştığınızda kaderinizde tek bir şey vardı.

Kaybetmek.

Lale'ye kadar. Lale o kadar hırçın ve başına buyruk bir kadındı ki, asla dizginlenemiyordu. Yabani ot gibi kestikçe daha çok çıkıyordu, onu ne kadar susturursan ya daha çok konuşup seni delirtiyordu ya da istediğinden daha çok verdiği o ebedi sessizliği seni daha da çileden çıkarıyordu.

Asaf'ın hayat boyunca tek yenilgisi Lale olmuştu. Çünkü Asaf, sevgiyi de kazanılan bir şey olarak görüyordu. Lale'ye çiçekler yollamış, onun için zaten Türk annesinden dolayı iyi bildiği Türkçeyi harikulade konuşmak için dersler almış, onu yemeğe çıkarmayı teklif etmişti ama kız öyle biriydi ki, burnundan kıl aldırmıyordu. Ne çiçekleri kabul etmişti, ne yemeği, ne de dili incelikleriyle öğrendi diye takdir etmişti... Ve bu incelikleri, özveriyi görmeyi reddettikçe Asaf daha da agresif biri olmuştu. Sanki yeterince değilmiş gibi!

Lale, her erkeğin aklını başından alacak kadar güzel değildi belki. Çünkü erkekler genelde sarışın mavi gözlü cilveli kızlardan hoşlanırdı ama Lale tam tersi huysuz bir tavıra, simsiyah gözlere ve saçlara, bunun yanında bembeyaz da bir tene sahipti. Yüz hatları yumuşak ve sevecen değildi, oldukça sertti üstelik hiç gülmediği için insanı kendine de çekmiyordu. Cilve nedir hiç bilmiyordu, aşk da ilişkiler de ona diğer kızlara olduğu kadar ilgi çekici gelmiyordu. Ama Asaf onu ilk gördüğü anda etkilenmişti.

Üzerinde tamamen iliklenmiş bir bej gömlek, belinde bileklerine kadar gelen, muhafazakar görünmesine neden olan uzun bir siyah etek vardı. Kısa topuklu ayakkabıları ve beline dökülen dalga dalga saçları o zarif yürüyüşüyle birleşince insana kartpostal havası veren bir hava oluşturuyordu.

Biblo gibiydi, özenle işlenmiş, zarafetle taçlandırılmış kusursuz asil bir biblo gibi... Sıradan güzellikteki kadınların hiçbiri onun verdiği efekti asla veremezdi.

İşte tıpkı bu eşsiz ve benzersiz güzelliği gibi Asaf'ın hayatını da güzellik algısı gibi tepetaklak etmişti. Adam artık uyku uyuyamıyordu, Lale'yi kazanma isteği her şeyin üstüne çıkmıştı. Sanki onu kazanamazsa artık hep kaybeden bir adam olacakmış gibi...

Kadını kaçırdığında da, ona zorla dokunduğunda da onu ne kadar kırdığını düşünmemişti, düşündüğü tek şey yine istediği bir şeyi elde etmenin verdiği paha biçilmez hazdı. Asaf Karayev, hayatının başından beri oyun kurucu olmaya aşık biriydi.

Ve kaderin cilvesidir ki, Kuzey Karayev oyun kurucu olduğu gün, o ölmüştü.

-Tedavi görüp iyileşeceksin." Dedi Kuzey, daldığı anılardan koparken. "Bir daha asla uyuşturucu kullanmayacaksın. Kabul etmezsen defol git ve vicdan azabından geber." Umursamaz bir tavırla omuz silkti. "Ya da yüksek dozdan." Efran, odanın içinde volta atmaya başladı.

Asaf Karayev'in varisine neden kötülük yaptı diye üzülüyordu ki? İçten içe onun Asaf Karayev'in oğlu olmasının dışında Kuzey olduğunu ve iyi birisi olduğunu bildiği için mi yoksa...

-Tamam, yarın hastaneye yatarım. Söz." Kuzey kafa sallayarak siyah gözlerini odada gezdirince kendini tutamayarak birkaç adımda ona gitti Efran. Ve aniden kollarını ona doladı. "Özür dilerim Karayev. Şunu bil, senden babana benzemen yüzünden nefret etsem de bu bizi aile yapmaktan asla alıkoymayacak." Kuzey ona hiçbir açıklama yapmadı, herkes gibi onun da babasıyla aynı olduğunu düşünmesine izin verdi. Çünkü adamı ölüme götürene kadar, gerçekten onun oğlu gibi davranmıştı.

İnsanların yargıları uzun zamandır da umrunda değildi, artık değiştirmek için çabalamak bir yana açıklama dahi yapmıyordu. Bu da onların işlerine geliyor, kafalarındaki Kuzey'i kesinleştiriyordu. Sanki ortak yargıları hep doğru olurdu da...

Hepsi asıl Kuzey'e çok uzaktı... Gerçek Kuzey'e.

-Sana hala kızgınım, alnında delik açmamı istemiyorsan ellerini çek." Sarılmayı daha güzel reddedemezdi, Efran geri çekilirken kir silkeler gibi ceketini düzeltti ve ona bakmadan kapıya yürüdü. "Kahvaltını yap, dolap dolu. Sonra seni hastaneye bırakması için birini yollayacağım." Tam kapıdan çıkacakken Efran'ın sorusuyla duraksadı.

-Annemi de gönderir misin?" Doğru ya, anneler hastayken çocuklarına bakardı. Niye hep bu detayı unutuyordu? Kendi hastanelere yalnız gitti diye Efran da yalnız gidecek değildi ya. Kafa salladı ama Efran tereddütle ekledi. "Reva'yı da yollar mısın? Onu görmek istiyorum."

Kuzey, dişlerini birbirine bastırırken kendini sakinleştirdi ve ona bakarak kaşlarını kaldırdı hayır dercesine.

-O şimdi bana lazım. Canı isterse, gelir." Başka bir şey demeden evden çıkıp gitti. Aslında bunu rahatça söylemişti ama Reva Efran'ı görmeye gelsin falan istemiyordu. Ne tuhaftı, dün acıdığını düşündüğü için kızı kovmak istiyor, sabahında öylece bırakıp Efran bahanesiyle kafasını uzaklaştırıyordu, ama kuzeni Reva'yı görmek istediğini söylediği için sinirleniyor, Reva Efran'a acısa bile onunla görüşmesin istiyordu.

Efran'ı kıskandığı yoktu, o Reva'nın sadece kendisine iyi gelmesini istiyordu. Kendisini sakinleştirmesini ve kendisiyle zaman geçirmesini...

Bu yüzden eve doğru sürdü arabasını.

Ve yola çıktığı evinde ise kıyamet kopmak üzereydi. Çünkü Lale kıyafetlerini değiştirip aşağı inmişti ve salonda neredeyse hiç eşya kalmadığını görünce dudaklarını kemirmeye başlamıştı. Efran'ın geldiğini ve söylediği sözleri ne yazık ki duymuştu ama şok vücudunu öyle sarsmıştı ki tepki bile verememişti duyduklarına, Ercan yardımıyla evden çıkarılmış bir gecesini otelde geçirmişti, doğru düzgün uyuyamamıştı bile.

Kuzey'i görmek istiyordu. Bu gerçeğin ardından nasıl hayatta kalabildiğini görmek...

-Lale Hanım..." Janset'in sesiyle yerinde sıçrarken, Reva da kadının geldiğini Janset'in seslenmesiyle anlamış telefonunu kilitleyerek onlara taraf dönmüştü oturdu koltukta. "Akşama istediğiniz özel bir yemek var mıydı?" Kafasını sağa sola salladı, bugün her zamankinden uysal olması kök söktürdüğü çalışanlarının da dikkatini çekmişti. "Revacığım, senin istediğin bir yemek var mı?" Janset'in sorusu üzerine üstündeki düşünceli tavrı attı ve kibirli bir gülüşle, bilerek Reva'nın yakınına oturdu koltukta.

-Hayır, Janset abla. Ben ne olsa yerim, fark etmez. Yeter ki pırasa ve ıspanak olmasın." Janset onun söylediğine gülümsese de, bakışları Lale Hanımla Reva arasında gidip gelirken gerildi ve bir an önce bu ortamı terk etmek için ağzı içinde öyle bir yemek yapmayacağını geveleyerek uzaklaştı. "Bir şey mi söylemek istiyorsunuz?" Dedi Reva tüm kibarlığıyla, bir yandan da telefonuna bakıyordu.

-Çalışanlar sana Reva diyor." Yani dercesine kaşını kaldıran kızın kendine bakmamasına sinirlenirken, dirseğini koltuğun sırtına koyarak ona hafifçe döndü Lale, kızın kıyafetlerini değiştirmesi de bir işe yaramamıştı, çünkü hala çok tuhaf duruyordu. Yırtık yüksek bel kısa şort ve garip metalci tişörtüyle... Kuzey ne zaman böyle tiplerden hoşlanır olmuştu? "Hanım olarak görmüyorlar bile seni. Kuzey Karayev sana yüzük bile takmamış ama müstakbel gelinim oluyorsun ne hikmetse!" Reva, içinden kendine küfretse de durumu kurtarmakta iyiydi, çünkü Elvin Devran hazırcevaplığına sahipti.

-Çalışanların bana böyle seslenmesini ben istedim, çünkü yaşça benden büyük birinin öyle hitap etmesi tuhaf geliyor. Ve yüzük meselesine gelirsek..." telefonu yine kilitleyip kadına döndü. "Kuzey, bana yüzük değil başka bir şey taktı." Lale'nin yüzündeki dehşete kapılma ifadesini görünce gülmemek için kendini zor tutuyordu. Anlaşılan biricik kayınvalidesi(!) de kendisi gibi fesat düşüncelere sahip olabiliyordu, hı? "Aman Sayın Lale, öyle bir şey değil merak etme. Bunu taktı..." elini kaldırıp bileğindeki pahalı saati gösterdiği an Lale'nin kibirli gülüşü yavaş yavaş soldu.

-Se..Sen, bunu..." devamını getiremediği cümleyle boğazında bir yumru oluşurken yüzündeki o güçlü tavır saniyesinde kırıldı. "Kuzey...Bunu sana..O mu..." içeri saniyeler içinde Kuzey girdiğinde Reva çaktırmaması için hızla yerinden kalktı ve Lale'nin son söylediklerini bile duyamadan adama koştu.

Kuzey, onun gitmemesine sevinen yanını görmezden gelmek isterdi.

-Kuzey! Sevgilim!" Aniden dudaklarına yapışan Reva'ya karşın gözleri iri iri açılırken, karşılık bile verememiş anca elleriyle onun belini kavramıştı, öpücük kısa sürdü. "Hoşgeldin! Ben de beğendiğim gelinlik modellerini gösterecektim..." Bunu söylediğinde eliyle Lale'yi gösterdi ve Kuzeyle göz göze geldikleri anda ayağa kalktı kadın.

-Asaf Karayev'in saatini müstakbel eşine vermişsin." Reva, söylediği yalanla beraber kırdığı potun büyüklüğünü o anda hissedip yanak içlerini ısırırken, Kuzey tepkisiz kaldı. "O saate bu kadar değer verdiğini bilmiyordum." Sarışın tam saati bileğinden çıkarıp yere atacak ve "ay bu o saat miymiş? Karıştırmışım kendiminkiyle." ayağına girecekti ki, adamın parmakları bileğine tutundu, klipsi açmasına engel oldu.

-Azerbaycan'a döneceğini sanıyordum." Delikanlının sorusu Lale'yi de Reva'yı da şaşırtmıştı ama en çok Lale'yi... Sesinde duygu yoktu, üstelik söylediği şeyi duymazdan gelmişti, açıklama yapmamıştı, onu görmezden mi geliyordu? Hatta görmemeyi de istiyor olacak ki, bu soruyu sormuş olmalıydı.

-Ben bir Janset'e bakayım..." Reva, bu özel anda onları baş başa bırakmak için elini sertçe çekti ve yanlarından koşarak ayrıldı. Buna rağmen Lale'nin cevap vermesi biraz zaman almıştı.

-Beni kovuyor musun?" Dedi sesini düz tutma konusunda oğlu kadar becerikli olurken. "Bavullarımı toparlayacaktım ama kovuyorsan hiç gerek yok!" Doğru ya, eşyalarına kimsenin dokunmasına izin vermezdi ve dün apar topar çıkınca toplanamamış olmalıydı.

-Kovmuyorum sadece beni görmek zorunda kalmanı istemiyorum." Kuzey'in söylediği cümle sanki bir bıçakmış da ona fırlatılarak saplanmış gibi geri adım attı Lale, aralarına mesafe koymuştu, buna rağmen ruhsal olarak aralarındaki uçurum aniden azaldı bu cümleyle. Siyah gözler birbirine uzun sayılabilecek bir süre bakarken, Kuzey dayanamayıp gözlerini kaçırdı ve başını öne eğerken elinde neredeyse kaybolan ev anahtarıyla oynuyormuş gibi yaptı. "Doğduğum ve hayatını mahvettiğim için özür dilerim, Lale." Kadın, bir cümle kaçmaması için titreyen dudaklarını mühürler gibi sıkıca birbirine bastırırken, Kuzey sesindeki soğukluğu kaybetmek istemedi, hızla ekledi. "Sana evlat olmak yerine her gün yüzleşmek zorunda kaldığın bir acı olduğum için, bu dünyaya gelirken seçme şansım olmadığı için ve Asaf Karayev'in oğlu olduğum için üzgünüm. Azerbaycan'a bir daha asla gelmeyeceğim. Sen de..." siyahlarını annesininkilere çevirdi. "Bir daha gelme. Böyle, senin için çok daha iyi. Verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim. Artık tamamen özgürsün."

Duyacağı herhangi bir cevaba tahammülü kalmazken arkasını dönüp hızla salondan çıktı ve Lale'nin koltuğa hızla çöküşünü bile göremedi. Gözlerinden boşalan yaşlar yanaklarından çenesine yol çizerken, dudaklarını bir ses çıkmaması için bastırıp, nefes almaksızın ağladı kadın.

Kuzey'in vedası...

Bunu beklemiyordu. Aslında sevinmesi gerekirdi. Hayatı boyunca ona nefretle bakmıştı, şimdi bir daha onu görmek zorunda kalmayacaktı. Ama neden içi acıyordu? Neden üzülmüştü? O gerçekleri öğrendiğinde neden kendini suçlu hissetmişti bu gerçeği saklayamadığı için?

Kuzey merdivenleri çıkacağı sırada mutfaktan çıkan Reva çıplak ayakları yerde tatlı sesler bırakırken koşar adım yanına geldi ve bu koşunun etkisiyle önüne düşen saçlarını kulak ardına iterken Kuzey'in dibine girdi.

-Ne oldu?" Bunu sormaya korkmuştu çünkü adamın yüzü çok tepkisizdi, saklıyordu işte, eğer iyi bir konuşma olsa insan saklamazdı ki...

-Ona veda ettim, Lale Hanım'ı bir daha görmeyeceğim." Dedi delikanlı kesin kararını açıklarken, Reva bu cevap sanki yumrukmuş ve karnına gelmiş gibi bir adım geriledi. "Neden öyle bakıyorsun?" Dudaklarını birkaç kez kararsızlıkla açıp kapattı Reva, düşündüğünü direkt söylemeyi severdi fakat bu konu çok özel ve derindi.

-Sana bunun iyi geleceğini sanmıyorum, Kuzey." Dürüstlüğünün altındaki kendinden emin tavır Kuzey'in kaşlarını çatmasına neden oldu.

-Sanırım anneme yalan söylediğin "sevgililik" durumuna kendin inandın, yoksa bana neyin iyi gelip gelmeyeceğini benden başka kimsenin bilmeyeceğini de bilirdin Reva." Kaş çatma sırası Revadaydı, kollarını göğsünde kavuşturup başını dikleştirdi hemen altta kalmayan tavrıyla.

-Aslında müstakbel eşin olduğumu söyledim." Bunu dediği an Kuzey'in siyahları hayretle merdivenlerden ayrılıp yeşillerine çevrilirken, çattığı kaşlarından birini havaya kaldırdı Reva. "Ayrıca, benimle olmak istediğin ortada." Adam alayla gülünce de ona bir adım attı ve parmak uçlarına kalktı. "Neyin iyi geldiğini biliyorum..." Onun dudaklarına kaydı yeşilleri bir saliseliğine. "Ben iyi geliyorum. Bunu bilmek için sevgilin olmama gerek yok."

-Sinirlerimi bozuyorsun." Diyebildi Kuzey sadece, onun bu doğru sözleri insanın hem canını sıkıyordu hem de dürüstlüğü Kuzey kadar çok seven biri için, hoşa da gidiyordu. "Tam bir baş ağrısısın."

-Zaten sinirin yeterince bozuk ve başın da ağrıyor." Kuzey, ona hak verircesine sıkıntılı bir iç çekip pusula dövmeli eliyle ensesini ovaladığında Reva alt dudağını ısırarak gülümsedi. "Gel buraya." Kollarını adamın boynuna doladığında, Kuzey'in karşılık vermesi biraz zaman almıştı.

Ama bunu yaptığı anda, bol tişörtü içinde sıska kalan kızı sıkıca sardığında, başındaki ağrının hafiflediğini hissetmişti. Parmaklarına çarpıp duran sarı saçları, siyah saçlarına giren uzun becerikli parmakları, tişörtünün içindeki dövmeli çekici vücudu ve kokusu...

Reva Devran.

-Ben bir duş alacağım." Kuzey'in mırıldandığı şey üzerine oyunbaz bir şekilde gülerek kendini ona sürttü biraz Reva.

-Hmm...Soğuk mu?" Diliyle dudaklarını ıslattı genç adam, Reva'nın bu arsız konuşmaları başta tesirsizdi ama şimdi kafasında resimler canlandırması çok can sıkıcıydı. Çünkü soğuk duş dediği anda duşta kendini değil onu düşünmüştü, büyük ihtimalle dövmeleri, akan suyla daha da parlayıp belirginleşirken, ıslak saçları sırtına yapışacak, o hoş yüz hatlarından damlayan sular bacaklarından süzülecekti. Ve duş soğuk olduğu için göğüs uçları da...

-Yemeğe kalacaksın değil mi?" Biraz geri çekildiklerinde -hala kolları birbirine sarılıydı- Reva düşünür gibi tek kaşını kaldırdı ve omuz silkti.

-Açım, bir şeyler yerim." Aldığı cevaptan memnun bir şekilde dudak kıvıran adamı azarlar gibi işaret parmağını kaldırdı. "Ama neden beni sabah bırakıp gittiğini söylersen." Bunu söylemek istemiyordu, vazo kırdığını söylemek istemeyen erkek çocukları gibi bakışlarını kaçırdı bir süre. "O zaman çeker giderim." Diye bir tehdit fırladı Reva'nın ağzından, yeşilleri de ciddiydi üstelik.

-Efran'ın yanına gittim." Tehdit eden ağzının açık kaldı sarışının. "Hatta seni de görmek istiyormuş." Söylemişti tabii, o hain değildi, Reva'dan gizleyerek kızı kendine mahkum edecek hali yoktu. Eğer istiyorsa Efran'a gitmeli, burada durmak istiyorsa da kendi isteğiyle olmalıydı.

Kız bu söylediğine karşın kafa sallarken, omuzlarındaki yükü atar gibi nefesini tek seferde verdi dışarı.

-Uğrarız bir ara." Kuzey'in yanağına ani bir öpücük kondurdu. "Çabuk al duşunu, çok açım." Başka bir şey söylemeden mutfağa ilerlerken, Kuzey nedendir bilinmez rahatlamıştı. Reva'nın bu evdeki varlığı annesiyle olan gerginliği ve öğrendiği şeylerin ağırlığını çok büyük ölçüde azaltıyordu. Kokusu ve saçlarına dokunması bile bunları sağlıyorsa, daha ilerisinde Kuzey'i bile yarı köle yapması işten değildi...

Adam banyoya yollanırken Reva da mutfağa dönmüş Janset'e yardım etmeye çalışmıştı, ama sebzeleri bile eşit doğrayamadığı için uzmanlık alanı olan tatlıyı devralmış, krema yapmaya başlamıştı. Hoş görünümlü iki pasta yapacaktı, biri Kuzeyler için biri de yarın doğum günü olan annesi Elvin için...

Aileden, gece burada kaldığını bilen tek kişi Elvindi ve kızın yemeğe gelmeme nedeni olarak "Kuzeyleyim." cevabına şok da olmuştu doğrusu ama Reva bir şeyi yapıyorsa bir bildiği olduğundan sadece Karayev'in, kızını kötü anlamda yanıltmamasını dilemişti içinden.

-Janset abla, meyveleri uzatır mısın?" Meyve tabağı siyah taşlı yüzük takılı el tarafından önüne koyuldu. "Teşekkür ed..." Lale Hanım'ın yüzünü görünce devamını getirmekte biraz kararsız kaldı, çünkü şuan herhangi bir sözün gereksiz olduğu anlardalardı.

-Lale Hanım, bavullarınızı hazırladıysanız aşağı indirmemi ister misiniz?" Janset yine o ortamdan kurtulmak için bir çıkış yolu bulup bunu kadına sorunca, Lale kafasını sağa sola salladı ve yüksek tabureye oturarak dirseğini tezgaha yasladı.

-Hayır, kalıyorum. Ama yeni çarşaflar serebilirsin. Mümkünse düz beyaz olsun, çiçekli değil." Janset aldığı emirle hızla mutfaktan çıkarken sessiz kalarak kendine tezgahın üzerindeki sürahiden bir su doldurdu kadın ama Reva susmayı becerememişti.

-Demek gitmiyorsun. Eh, belliydi." Kek kalıbını fırına yollayıp doğrulduğunda kadının kaşlarını çatarak kendisine baktığını gördü. "Öyle ama. Gideceksen niye sabah gelirsin ki? Bavullarını başkaları da götürebilirdi, sonuçta sen taşımıyorsun." Lale'nin dudaklarında alaycı bir tebessüm belirdi ama dikkatini çeken detay bu tebessümü gölgeliyordu. Kirpikleri birbirine yapışmış ve ıslanmıştı.

Ağlamıştı... Kuzeyle konuşmasından sonra yani... Reva'nın dudaklarında bu kozdan gelen sinsi bir gülümseme oluştu.

-Hayır, eşyalarıma kimsenin dokunmasını sevmiyorum. O yüzden geldim küçük hanım. Yoksa seni de Kuzey'i de çok görmek istediğimden değil." Zafer kazanmış bir bakış yollarken Reva dudaklarını yaladı ve hiçbir şey olmamış gibi meyveleri blendıra atarken konuşmaya devam etti.

-Valizler hazırdı, bugün evi dolaşırken gördüm. Fermuar çekmek için gelmediniz herhalde... Hem madem eşya için gelecektiniz neden Kuzey'in evde olduğu saatte geldiniz? Çünkü onu göreceğinizi biliyordunuz bu yüzden Janset'e Kuzey'i çağır bana dediniz." Blendırın elektrikle çalışmasını sağlayan parçasını üste takarken, onun zafer tebessümünü kendi zafer tebessümüyle yıktı geçti Reva. "Kuzey'i görmek için geldiniz. Dün Efran onu üzdüğü için merak ettiniz."

Kadın, kaşlarını aniden çatarak, tezgahtaki elini yumruk haline getirdi sinirden.

-Hiç de bile! Kuzey benim umrumda bile değil." Sinirle tıslar gibi güldü. "Onun için gelmişmişim, valizlerim hazırmışmış. Dünkü kızın safsataları!" Suyundan yudum alırken eli titriyordu, gerçekten öfkelenmişti. Çünkü yakalanmıştı... Kuzey belki annesinin davranışlarının altındaki inceliği göremeyecek kadar kırılmıştı kadına, bu da Lale'nin işine gelmişti ama Reva tarafsız gözdü ve onun hareketlerini zor da olsa çözümlüyordu. Lale Kuzey'den tam olarak nefret etmiyordu, nefret ediyormuş gibi gösteriyordu. "Madem ileride eşin olacak söyleyeyim, ben Karayev ailesindeki herkesten nefret ederim. O keşten de, Kuzey'den de!"

-Yapmayın Lale Hanım!" Reva alayla gülerken, yeşillerini kadından kaçırıp camdan dışarı dikti, çünkü onu çok değil birkaç saniye sonra tuzağına düşürüp avlayacaktı. "Eğer Kuzey'i hiç sevmiyorsanız..." yeşilleri aniden kadının gözlerine çevrildi ve tüm ciddiyetiyle baktı. "Babasının size ne yaşattığını niye hiç söylemediniz ona?" Lale, hayretle elini göğsüne koyup tabureden inerken, onun bu tepkisinden aldığı güçle dudak kıvırdı Reva. "Çünkü aslında Kuzey'den hiçbir zaman nefret etmediniz. Onu bu gerçekle mahvetmeyi hiç istemediniz. Eğer ondan nefret etseydiniz bunu başından yüzüne söylerdiniz. Ama hiç söylemediniz çünkü oğlunuz yıkılsın istemediniz!"

Lale'nin gözbebekleri titredi, duvarlarından birinin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya gelirken.

Biri Kuzey için "oğlun" deme cürreti göstermişti. Asaf'tan sonra ilk kez...

-Kes sesini! Yok öyle bir şey. Söylemedim çünkü kendimi korudum! Kimse beni güçsüz görsün istemedim, Kuzey benim umrumda bile değil." Cümlelerini zehirli oklar gibi atarken, Reva içinin öfkeyle dolduğunu hissetti. İçinde Kuzey'e karşı duyduğu koruma duygusu baş gösterirken, tezgahın arkasından kadının yanına yürüdü ve onunla burun buruna geldi.

Çocuk Kuzey için hasta Lale'ye diklenecek kadar delirmişti o da...

-Onu önemsediğini kabullenmek niye bu kadar zor? Kahretsin, o bir çocuktu! Hiçbir şey bilmeyen bir çocuk. Sen..." kendini sakinleştirmeye çalışıp derin bir nefes aldı ve daha kısık sesle konuşmaya devam etti. "Yaşadığın şeyin ağırlığını biliyorum Lale. İnan, çok iyi biliyorum." Yeşilleri iyiden iyiye dolarken, dudaklarında dilini gezdirip alt dudağını ağzında yuvarladı. "Seni anlıyorum... Ama Kuzey..." Lale'nin o yıkılmak üzere olan tüm duvarları daha sağlam belirirken, aniden Reva'nın saat takılı bileğini kavradı.

Öyle kuvvetli sıktı ki, onun gibi zarif birinden asla beklenmeyecek hareketti.

-Beni anlıyorsun öyle mi? Tecavüze mi uğradın?" Cümleyi tükürür gibi söylerken Reva gözünü bile kırpmadı. Lale sanki kabuklu bir yarayı aniden çekip kanatmış ve sıcak tuzu da hızla üzerine bastırmıştı. "Ya, çok üzüldüm. Beni anlıyorsun çünkü tecavüzden bir çocuk da doğurdun değil mi? O nerede? Bağrına basabiliyor musun bari?" Reva'nın kolunu çekerek kızı kendine daha da yaklaştırdı mümkünmüş gibi, siyahları saf nefret doluydu. "Ya sana tecavüz eden herif? O nerede? Dur tahmin edeyim, ya hapiste ya öldü. Peki, beni anlıyorsun madem, sana tecavüz eden herifle tam 25 sene aynı evde kaldığını düşünsene. Her gece aynı evde uyuduğunu, aynı sofrada yemek yediğini, insanlara seni karısı olarak tanıştırdığını, ölmene bile izin vermediğini ve sana istediği an yeniden dokunabileceğini... Edebiliyor musun küçük hanım?" Reva, dudaklarını sıkıca birbirine bastırsa da yeşillerinin dolmasına engel olamadı. "Ah, üzüldün sanırım. Ne o? Beni yine de anlamıyorsun değil mi? Aptal. Hepiniz aptalın tekisiniz. Beni anlamayı değil yargılamayı seçen insan müsveddeleri... Aynı şeyi yaşamadan ahkam kesmiyor musunuz bir de..." kızın bileğini savurarak bırakıp tabureye oturdu yeniden. "Hepiniz cehennemin dibine gidin, embesil ordusu."

Suyunun kalanını tek seferde içerken, gözlerini yumup kendini sakinleştirdi Reva. Lale'nin konuşmaları onun psikolojisinin kaydettiği gelişmeyi de geriletiyordu resmen, kadına çok üzülüyor, tüm saydıkları içinde kendisinin o acı tecrübeyi hissettiği zaman bile ne hale geldiğini hatırlıyordu. O diğer söyledikleri... Reva o kadarını kaldırabilir miydi?

Kuzey kendi çocuğu olsaydı onu sevebilir miydi?

-Seni anlamıyorum, Lale." Dedi tüm açıksözlülüğüyle, yeniden tezgahın arkasına geçerken. "Anlamayacağım. Çünkü senden önce tanıdığım kişi Kuzeydi. Onun sebepleri çoktan seninkinin üstüne çıktı. O sadece doğdu, Lale. Sadece doğdu. Evet kahretsin sana ben senin yerinde olsam onu çok severdim diyemiyorum." Kadının gözlerine içtenlikle dikti yeşillerini. "Ama sana Kuzey sevilmeyi hak eden biri oldu diyorum. Sen onun elinden tutmasan da, onu bizzat sen yetiştirmesen de, o Lale'nin oğlu oldu bile, Asaf Karayev'in değil." Lale inkar eder gibi kafasını sağa sola sallayınca uzanıp kadının elini tuttu Reva, saat takılı eli olmamasına özen göstermişti. Bu beklenmedik dokunuşla kadın yine kendisine bakmıştı. "Lale, kendi sırtına cam battığında umursamayıp o cam benim elimi kesince önemsemiş birinden bahsediyorum." İfadesi yumuşamış mıydı yoksa bu bir yanılsama mıydı? "Sen korkma diye delirmeden önce seni evden uzaklaştıran birinden... Sırf senden dolayı sana anne bile demeyen ama seni yanında görmeyi isteyen birinden..." bu ağır ve uzun konuşma üzerine iç çekti Reva. "Sana onu sevebilirdin diyemiyorum, çünkü ben ne yapardım bilmiyorum. Ama şimdi bir bak Lale, lütfen onu Asaf'ın oğlu değil, Kuzey olarak gör. İnan bana gerçeği o zaman göreceksin."

Aralarında oluşan birkaç dakikalık sessizliğin sonunda elini kadının elinden çekmişti ve Janset de mutfağa girmişti.

-Janset abla sen devam ettirebilir misin kalanını?" Janset hemen yerine geçerken, önlüğü çıkarıp Lale'ye bir daha bakmadan mutfaktan uzaklaştı Reva. Dolan gözlerine hakim olmayı becerdi ama içi sıkışıyordu. Lale Karayev ve acılarını sadece duymak bile, ona ağır gelmişti.

Adımları kendinden bağımsız bir şekilde Kuzey'in odasına çıkarken eli kapının tokmağına gitti ama açamadı. Ona ne diyecekti? Annenle senin için konuşurken ona da hak veremeden edemedim ve seni hakkıyla savunamadım, affet beni çocuk Kuzey mi diyecekti? Kapı açıldığında tokmakta duran eli yüzünden öne doğru savruldu ve odaya girmiş oldu.

-Reva..." kızı tutarken, üstü çıplak olan Kuzey ıslanmaması için bir kol boyu uzakta tuttu sarışını ama yüzünün kireç rengine döndüğünü fark edince kaşları çatılmıştı. "Ne oldu? Lale Hanım mı bir şey söyledi?" Reva, sesini bile çıkarmak istemeyeceği kadar yorgun hissederken kızın kolunu tutan gencin bakışları onun bileğine kaydı ve kızarıklığı görünce kaşları alnında daha belirgin bir kavis oluşturdu. "Reva bu ne? Sana bunu o mu yaptı?!" Burnundan solumaya başlarken tam kızın yanından geçip gidecekti ki buna izin vermedi Reva.

Elini onun göğsüne koyup ittirmeye çalışırken fısıldadı.

-İçeri gir Kuzey, rica ediyorum, uğraştırma beni." Onu daha çok yormamak için -bu nezaketi bile bir terslik olduğunun kanıtıydı zaten- içeri girince kapıyı kapatan Reva'nın yüzüne bakıyordu bir şeyleri anlatması için ama kız sessizdi. Omzundaki saç havlusunu öfkeyle fırlatırken, kükredi.

-Sana nasıl zarar verir?!" Reva, yorgun yeşillerini ormanın derinliklerindeki manzaraya çevirirken devam etti. "Böyle davranamayacağını bilmek zorunda, seni incitemez." Kızın bileğini nazikçe kavradı ve dövmeli parmağını gezdirdi. "Acıyor mu?" Kız kafasını sağa sola salladı. "Bir şey söyle."

Yeşillerini onun siyah gözlerine çevirdiğinde anlatacağı hiçbir şeyin Kuzey'i olduğundan daha mutsuz edemeyeceğini bilse de riske atamadı. Bunun yerine konuyu değiştirmek istedi.

-Özel jakuzin varmış, dün görmemiştim." Adam kendisine açıklama bekler gibi dik dik bakınca ofladı. "Boşver Kuzey, gerçekten önemsizdi." Değildi. "Onu düğünle kızdırdım, hepsi bu." Kızdırmamıştı, en azından düğün yalanıyla değil.

-Sen delinin tekisin." Kendi kendine konuşur gibi söylendi Kuzey. Ve Reva önceki neşesini biraz yerine getirmek adına gülümsedi.

-Bunu şimdi mi anladın Karayev?" Üzerindeki tişörtü ve şortu saniyeler içinde çıkarıp bir köşeye atarken cam kapıya doğru ilerledi ama Kuzey yanına giderek ona engel olmuştu.

-Ne yapıyorsun?" Reva, cevap vermek yerine gözleriyle gösterdi jakuziyi. Hava henüz tam kararmamıştı bu yüzden daha da keyifli olacaktı ama Karayev kaşlarını kaldırarak onu tepeden tırnağa süzdü.

Reva ise fark ettiği bir detayla sırıttı, dantel sütyende fazla takılmıştı.

Yoksa birileri dantel sütyen mi beğeniyordu...

-Bu şekilde mi?" Reva vücuduna baktı ama herhangi bir şey göremedi bu yüzden adamın yüzüne normal bakacaktı ama aklına gelen muzip düşünceyle ona yanaşıp fısıldadı.

-Neden? Soyunayım mı?" Karayev sanki çok garip bir şey demiş gibi yüzüne bakınca kıkırdadı. "Sakin ol, soyunmayacağım." Saçını omzu üzerinden atıp kapıyı açarken ekledi. "Henüz."

Kuzey, bir dakika kadar sonra o daha jakuziyi yeni ayarlamışken bir şortla yanına geldiğinde onu inceledi Reva. Böyle dikiliyordu ama yüzünde gergin bir ifade vardı. Jakuzinin yanına oturmak yerine onun yanına gidecekken Kuzey önüne geçerek engel oldu.

-N'oluyor Kuzey?" Sıkıntılı bir ifadeyle etrafını incelerken ölümcül bakışlar atması gözünden kaçmamıştı Reva'nın. "Söylesene..."

-Korumalar var bahçede." Kız yani dercesine kaş kaldırınca göz devirdi. "Çıplak sayılırsın Reva." Sarışın buna alayla gülüp bacağını jakuziden içeri sokarken kısa bir bakış attı Kuzey'e.

-Görsel şöleni maaşlarından kesersin." Diye bir şaka yaptı ama onun rahatlamak yerine daha gerince iç çekti. "Şaka şaka, GÜL DİYE..." Alıntıyı bir diziden yaparken, Kuzey yine de gülmemiş jakuziye girmesiyle rahatlamıştı. Onunla beraber sıcak suya girerken vücudunu Reva'nın görünen kafasını bile kapatacak kadar kızın yakınına getirdi ve kollarından birini sırt kısmına dayayarak yanaştı Reva'ya.

-Lale Hanım, seni üzdü." Zümrüt rengi yeşiller kendisine çevrilirken yaptığı tespitin doğruluğunu derinlerde görebiliyordu. Daha aşağıdayken enerji dolu olan kız şimdi bir mum gibi sönmüş ve erimiş enerjisiyle karşısındaydı. "Önceden olsa onunla konuşmaya çalışırdım." Aldığı derin nefesle kaslı göğsü inip kalkarken ellerinden birini göğüs kafesinin tam ortasına koyup yaklaştı ona Reva. "Ama şimdi onu görmeye dayanamıyorum." Bu cümle o koyduğu elin geri çekilmesine neden olurken, sadece parmak uçları temas etti adamın pürüzsüz esmer tenine.

-Tecavüze uğradığı için mi?" Kuzey'in koyu renkteki gözleri kendi gözlerine çevrilince yine kırpmadı gözünü. Doğrudan kendisine bakması ve bu bakışmayı hiçbir şekilde bozmaması Kuzey'in hoşuna gitmeye başlamıştı, başka kimse bunu yapamazdı, cesaret etmezdi ama Reva ilklerin kadınıydı.

-Hayır, onu neden varlığımla üzdüğümü bilmek kendimden feci şekilde iğrenmeme sebep oluyor." Bu gerçek canını acıtmamış gibi dudaklarını birbirine sürtüp başını çevirdi ve ağaçların arasına doğru çökmeye başlayan güneşe baktı kıstığı gözleriyle. Güneş ışığı bile gözleriyle kavuşunca aydınlatmak yerine o siyahlara gömülüyordu.

-Seni önemsiyorum." Reva'nın beklenmedik cümlesiyle kafası yavaşça ona döndü, dudakları aralanmıştı ve bu cümlenin onu hazırlıksız yakaladığı da ortadaydı.

-Ne?" Kaşları çatılan adamın kucağına otururken ellerini onun boynunda birleşti, sudaki fokurtular göğüslerine yükselip alçalıyor, su değmediği anlarda çarpan hava ıslanan yerlerin üşümesine neden oluyordu.

-İğrenilecek biri olsan seni hiç önemsemezdim." Parmak uçları Kuzey'in ensesinde gezindi. "İnan bana Lale de benim gibi önemsiyor, sadece kabul edemeyecek kadar inatçı." Bunu söylüyordu ama Kuzey'in inanmadığını hissediyordu Reva, ona anne babası neler yaşatmışlardı böyle? Bu hikayede tüm nefretini Asaf'a yöneltebiliyordu ve içten içe Lale'nin Kuzey'e istemeden yaşattıklarına da içerliyordu. Kendisi biyolojik babasını hiç tanımamıştı ama Asaf gibi biriyse hiç tanımaması daha iyiydi belki de...Biyolojik annesi iyi bir anne değildi asla ama Reva onunla geçirdiği 16 senede 2-3 kez de olsa sevildiğini hissetmişti. Oysa Kuzey, hiç yaşamamıştı bu hissi.

-Beni hatırlamadığı zamanlar daha iyi bir ilişkimiz oldu." Kuzey'in söylediğini anlamayınca açıklamak zorunda kaldı adam. "Demans hastalığı var, sık sık hafızası resetleniyor, sadece çocuğu olduğumu söyleyen ve nerede olduğunu belirten notlar oluyor yanında, o zaman bana sadece Kuzey gibi davranıyor ama her şeyi hatırladığı zaman Asaf Karayev'in çocuğu gibi." Reva, söylediği şeye dudak kıvırdı, en azında hafızasını kaybettiği anlar iyi bir anne olmasına ucundan sevinmişti ama Kuzey gibi bir adamın bu olaya sevinse bile asla tam olarak tatmin olmayacağının, Lale'nin hastalığına olan üzüntüsünün ağır basacağının bilincindeydi. "Jakuzi için tutturdun ama sıkıcı." Daha önce kullanmaya gerek duymadığını anca bu kadar açık belli edebilirdi, hem konuyu değiştirmek istediğini de görüyordu Reva, bu yüzden modunu değiştirip keyifle güldü. Kuzey'in duvarlarının üstüne çıkıp aslını görmek hoştu ama o izin vermediği zaman bunu yapmaya çalışırsa ters teperdi, biliyordu. Çünkü o da kendisi gibiydi...

-Sıkıcı değil, sen sıkıcı yapıyorsun Karayev." Kuzey tek kaşını "öyle mi?" Der gibi kaldırınca omuz silkti, beraberinde belindeki elleri hissetmişti. "Ben çok eğlenceli yapabilirdim." Cümlesindeki ima Kuzey'in dudak kıyısında serseri bir tebessüme yol açarken, bacağını kaldırıp kızın daha çok kucağına yerleşmesini sağladı.

-Nasıl yapardın?" Reva, duymak istediği cevabı duymuş gibi tehlikeli biçimde gülümsedi. Tam onunla üst dudakları birbirine değmeye başlamıştı ki kendini geri çekti ve Kuzey'e arkasını döndü. Sırtı adamın göğsüne yapışırken, kucağında yerini bulmak ister gibi biraz sürtündü ve sonra başını Kuzey'in sol omzuna doğru geriye bıraktı.

-Söylemem, sonra seni yoldan çıkaracağımı düşünürsün." Kuzey'in nefesini kulağında hissediyordu, belindeki eller karnına doğru kayıp onu bel çukuru bile kendisine değecek şekilde yasladı delikanlı.

-Benim seni yoldan çıkarmamı istiyor musun?" Reva'nın kaşları havalandı aniden. Başını yavaşça ona çevirirken yeniden dudak dudağa gelmişlerdi.

-Kuzey Karayev ve düşünmeden hareket etmek? Dün konuştukların ne olacak?" Öyle ya. Kendisi demişti bunu yaparsak devamı gelecek vs diye, şimdi neden fikrini değiştirmişti aniden?

-Ben teşekkür etmekten hoşlanmam." Diyerek açıkladı durumu Kuzey. "Ama bir gündür yaptıkların..." Reva bu noktada onu durdurmak zorunda kaldı.

-Teşekkür etmen için yapmadım. İçimden gelse bırakıp giderdim. Hâlâ gidebilirim." Söylediği sert bir şekilde dile dökülse de buna alınmadı Kuzey, çünkü ne söylerse söylesin, sonuçta yanında kalmıştı.

-Yine de söylemek istedim. Uslu biri olmayı ne zaman başaracaksın?" Bahsettiği şeyin imkansızlığını tatlı bir kahkahayla gösterdi Reva. Ellerinden birini kaldırıp arkasına doğru götürdü ve Kuzey'in saçlarına daldırıp çekiştirdi.

-Asla." Dedi burnunu dikleştirip gözlerini onunkilere dikerken. "Asla uslanmayacağım." Kuzey, belindeki ellerinden birini onun bacağına indirip kızı hızla kendine çevirdi ve yüz yüze gelmelerini sağladı.

-O zaman teşekkür aşamasını cezayla birleştirmek gerekir." Söylediği Reva'nın kanını ateşlerken Karayev'in dudakları üzerine fısıldadı.

-Nasıl?" Kuzey, siyah gözlerini önce onun dudaklarına sonra çenesine ve oradan boynuna doğru indirmeye başladı ağır ağır. Bakışları o kadar etkileyiciydi ki Reva birkaç kıvılcımın aşağı bölgelere uzandığını hissetmişti.

+18

RAHATSIZ OLANLAR,

O
K
U
M
A
S
I
N
!!

Aniden havalanarak Kuzeyle saniyeler içinde jakuziden çıkarlarken, güldü ve odaya girip ıslak adımlarıyla parkede izler bırakan adama laf atmadan duramadı.

-Yerleri ve yatağı ıslatacak. Kuzey Karayev, düzen, sağlık ve temizlik insanı..." kalçası yatakla buluştuğunda geriye gidiyordu ama ayak bileğini tutarak kendine çekti Kuzey, yeniden yatak ucuna getirmişti onu.

-Islanan tek şey yerler olmayacak, Devran." Cümlesinin sonunda kızın kulak memesini dişleri arasına aldığında, hoşnut bir mırıltının beraberinde gülümsedi Reva. "Cezalardan hoşlanır mısın?" Soruyu sorduktan sonra bacakları arasına girip yerde diz çökmesi dikkatini çekti Reva'nın.

Yoksa tahmin ettiği şey mi...

-Ceza hoşuma giderse kuralları daha sık çiğnerim." Diyerek meydan okudu adama, avuçlarını yatağa yaslayıp kollarını geriye verdi ve güneşlenir gibi yarı uzanır pozisyona geldi. Kuzey, onun bu hareketinden sonra boynuna yönelirken başını arkaya yatırarak daha çok yer bıraktı ona Reva. Öpücükleri insanın tenini ateşe veriyordu, dili etini vakumlayan dudakları arasından çıkarak tenini döverken, onun saç tutamlarını kavrayıp çekiştirdi. Kuzey, öpücüklerini köprücük kemiğine, oradan göğüslerine doğru indirirken, askılarından birisi omzundan biraz aşağı düştü Reva'nın. Bu iyi de olmuştu çünkü genç adamın ilk hamlesi sütyenin dantelinden görünen göğüsünü ısırmaktı. "Ah..." tatlı bir acıyla karışık inilti ağzından dökülürken ellerini Kuzey'in kollarına çıkarttı.

Başını aşağı eğme gibi bir hata yaptığı an Kuzey'in dudakları göğüs ucuna kapanmıştı, bu sefer inlememek için alt dudağını ısırırken, dilini pembe halka üzerinde dairesel olarak gezdirdi Kuzey. Tepki olarak sivrilen göğüs ucu ön dişleri tarafından ısırılıp bir nebze ezildiğinde, saçlarının çekiştirildiğini hissetmişti. Parmakları Reva'nın diğer askısına yöneldi ve onu da omuzundan aşağı indirirken birkaç dövmenin üzerinde usulca kaydı. Bu sefer hedefi diğer göğüs ucu olmuştu, ağzını kızın göğsüne öyle bir bastırdı ki, Reva bir an bütün göğsünün onun ağzında yutulacağını düşünmüştü.

Hatta neredeyse öyle de olmuştu, daha önce hiç kimse onu böyle tutkulu ve sert bir şekilde emmemişti çünkü Reva aslında böyle ön sevişmeden çok da hoşlanmazdı. Kontrolü elinde tutmayı, bunları yapanın kendisi olmasını severdi ama şuan Kuzey'in kontrolü bıraktığında neler yapacağını görmek istiyordu.

-Ah, devam et." Kafasını çeker gibi olduğunda eliyle bastırarak söylediği cümle üzerine açık ağzından nefes verir gibi güldü Kuzey ve sıcak nefesi göğüs ucunun düzleşmesini sağlarken yeniden diliyle yuvarladı onu. Ellerinden biri boşta kalan göğsünü avuçladığında, Reva'nın göğsü onun elinde kaybolmıştu, el ölçüsüne göre göğüsleri küçük kalıyordu ama bu umrunda bile değildi. Kuzey'in gözlerinde tutkuyu görüyordu, kendisi için, tamamen kendi benliği... Göğüsleri ya da herhangi bir şey için değil. İnleyerek ellerini adamın saçlarından çekti ve parmakları çarşafı sıktı.

Kuzey'in öpücükleri özenle göğüslerinin altındaki yuvarlak çizgide, karnında oyalandı. Göğüs oluğundaki ateş dövmesinde parmakları gezerken, kızın külodunun kenarına sivri dişlerini taktı ve sağ bacağından yavaşça çekiştirdi. Ona yardımcı olmak için ellerinden güç alarak kalçasını kaldırdı Reva ve sadece dantelden oluşan külodu saniyeler içinde yere düştü. Askıları artık dirseklerine geliyordu ve göğüsleri beklentiyle sızlıyordu. Kuzey ayak bileğini tutup gözlerine bakarak bilek içine öpücük kondurduğunda, gülümsedi şehvetle karışık bir şekilde.

-Karayev, cezalandırma şeklin hoşuma gitti." Aynı şehvetli gülüş Kuzey'in dudaklarında bir anlığına belirip kaybolmuştu. Dudaklarını kızın bacağından yukarılara doğru özenle çıkardı. Onun bu önünde diz çökmüş hali Reva'yı daha da azdırıyordu. Daha önce de çizmelerini çıkarmak için diz çöken adam şimdi tam da o zaman hayal ettiği şeyi yapıyordu.

Sonunda üst bacağının iç kısımlarına geldiğinde öpücükleri artık daha uzun sürüyordu. Özel bölgesiyle bacağının birleştiği noktaya çok yakın bir kısma dudaklarını bastırırken kokusunu almak ister gibi derin bir nefes çekti ve Reva'nın kadınlığındaki karıncalanmamın maksimum seviyeye gelmesine neden oldu, tamamen uyarılmıştı.

-Yumuşak..." sıcak nefesi özel bölgesine ve bacak içine çarparak çarptığı yeri yakarken, Reva kalçasını kaydırarak onun yüzünün daha da yaklaşmasını sağladı. "Etin çok yumuşak Devran." Sol bacağını sağ omzunun üzerine alarak kızın ağırlığını bir nebze kendine yükledi ve dilini kalçasıyla kadınlığı arasında bir yerde gezdirdi. Reva dişleri arasından bir nefes salarken, burnunun ucunu kızın kadınlığının dudaklarının birleştiği noktaya yasladı ve sürttü. "Ne yapsak..." sakalları ve dudakları yumuşak etine sürtüp huylandırırken kız onun saçlarını kavradı. Kuzey, onun istediği şeyi biliyordu, dudaklarını normalde organının sürtünmesi gereken noktaya yasladığında Reva inleyerek başını geriye verdi. Beraberinde göğsüne kapanan el iki parmağı arasında göğüs ucunu sıkıştırınca, Kuzey, sırtına değen ayak parmaklarının içe kıvrıldığını hissetti.

Saniye geçmeden Reva'nın diğer bacağını da omzuna alarak kızı hızla çekti ve kalçasının yatakla teması kesilmiş oldu. Sırtüstü uzanarak elleriyle çarşafı kavrarken Kuzey'in dili kaygan delikten içeri kayınca beli havalanmıştı. Göğsünü yoğuran el köprücük kemiklerinin üzerinde tüğ gibi gezip ağzına yöneldi ve dövmeli baş parmağı kızın dudaklarını araladı.

Reva inlemek yerine onun parmağını ısırırken, Kuzey dilini sivriltip içine sokuyor ve aniden çekerek çenesinin bu harekette kızın ıslaklığına bulanmasına sebep oluyordu.

-İsmimi söyle, Rev." Ona ailedekiler gibi seslenmesi keyifli sırıtışına neden olurken, kendini onun ağzına doğru ittirdi Reva.

-Bu da senin tatminini mi sağlayacak Karayev?" Dedi inatlaşır gibi ismini söylemezken, adamın iki parmağı yavaşça içine kayarken inleyip onun göğsüne inen diğer elini kavradı o vahşi hareketlerini biraz olsun dizginlemek için. Yoksa erkenden boşalacaktı ve bu onun gibi biri için azıcık utanç verici olurdu.

-Bu kadar ıslanmışken..." parmakları içine girip çıkarken "o noktaya" sürtündüğü anlarda sık nefesler aldı Reva. Yüzünü yaklaştıran Karayevle burun buruna gelmek için sırtını yavaşça yataktan kaldırdı ellerinden güç alarak. "Tatmin olmadığını mı söyleyeceksin?" Darlığının duvarlarını parmaklarıyla yoklarken inleyerek ona doğru bir yay gibi gerildi sarışın. "Şuan içine girmemek için kendimi çok zor tutuyorum." Burunları birbirine sürtünürken onun kendisi yüzünden ıslanan dudaklarına ve çenesine baktı Reva. Parmakları da beraberinde oraya yönelmişti. "Sen de bunu istiyorsun, içinde olmamı." Kulağına yönelip fısıldadı. "Hızlı olmamı, gözlerine bakarak boşalmamı..." Kız gülümsemeye çalışsa da yüz kasları bile felç olmuş gibi hissediyordu. Kuzey parmaklarını içinden aniden çekti ve yeniden eğildi, iki eli kızın ellerini tutup parmaklarıyla bütünleşirken dilini kalçasının altından kasıklarının üstüne kadar ağır ağır sürttü, Reva'nın sıvısı ağız çevresine bulaşmıştı. "Benimle yemeğe çıkar mısın?" Soruya hazırlıksız yakalandı kız, o an orgazma yaklaşan beyni soruyu duymamıştı bile.

-Ne?" Onun duymadığını anlayınca serseri bir sırıtışla aynı hareketi yapmak yerine bu sefer ufak öpücüklerini kadınlığına kondurmaya başladı Kuzey. Özellikle kalça kenarından kasık üstüne sarılı sarmaşık dövmesinde ısırıklar bırakması ayrı bir durumdu. Sanki Kuzey tenindeki tüm "asıl noktaları" bulmakta uzmanlaşmış gibiydi. Sevişirken dünya üzerinde sadece ikisi varmış gibi... Onu duymaması normaldi bu yoğunlukta. Ama Kuzey bu defa soru kısmını siktir etti.

-Benimle yemeğe çık." Uzun bir öpücük kondurup ıslaklığın bacak içlerine de bulaşmasına neden olurken, dirsekleri üzerinde doğrulan Reva'nın gözlerine baktı. "Saati sen seç ama beraber yemek yiyelim." Yutkunup dudaklarını ıslattı Reva diliyle. Göğüsleri oturuşundan dolayı iki yana doğru yayılmış, uçları yeniden sivrilmişti.

-Randevu gibi mi, basit bir yemek mi?" Sorusunda onu sorguladığını hissetti Kuzey. Bağlanmaktan mı korkuyordu Reva?

Bundan korkma ihtimali neden canını sıkmıştı?

-Nasıl istersen." Yeşillerdeki parlaklığın devamında bir gülümseme belirdi parmakları adamın uzun parmaklarını sıkarken kendini onun ağzına ittirdi Reva.

-Cezalarına devam edersen, kabul." Kuzey, ellerini bırakıp hızla belinden kavradı ve bacakları belinden aşağı sarkarken yataktan kaldırdı Reva'yı. Kızın sırtı soğuk duvarla buluşurken belini bırakmadı düşmemesi için. Reva, kendini bir tanrıça gibi hissediyordu.

Hayır canım, zaten ona kalırsa öyleydi ama bunu Kuzeyle hissetmek başkaydı. Çok başka.

Şuana kadar ona dokunan kimse mutlaka öncesinde izin ister gibi bakardı, Reva kontrolü aldığında kendini bırakırdı ve böyle ani şeyler yapmaya cesaretleri olmazdı. Ama Karayev şimdi beline sapladığı parmaklarıyla, etini çekiştiren dişleriyle ve ıslaklığının kaynağı olan noktayı diliyle döverken, Reva onun omuzları üzerinde daha da yükseliyordu.

Kuzey, dilini onda keşfettiği noktaya, o G noktasına, çarptığı anda güçlü bir iniltiyle dudakları aralandı, yeşilleri tavana çevrilecekken Kuzey'in eli çenesini kavrayınca bakışları ona kaydı ve zümrütlerinin göğünde şimşek çakarken Karayev'in gece rengi gözlerine bir yıldız gibi kaydı, aktı, dağıldı ve bölündü.

Yumuşak etindeki sızlama ve ihtiyaç dolu zonklama yüzünden aldığı nefesler sıklaşınca onu omuzlarından yavaşça indirip kucakladı Kuzey. Ayak bilekleri hemen belinde çaprazlanmıştı, sanki o orgazmla yükselmişti de şimdi dünyaya iniyordu yavaşça.

-Bana ne yapıyorsun sen?" Fısıltısı kulağını doldururken kendini ona yasladı ve ıslak şortundaki şişkinliği her zerresinde hissetti Reva. "Kahretsin, seni şuan istiyorum."

Ona bu itirafla güç verirken Reva kollarını onun boynuna sarıp göğüslerini Kuzey'in bu arzuyla daha da sertleşen göğsüne yasladı.

-Çok mu istiyorsun?" Dudakları birbirine sürtünüp ağızları birbiri için açılacakken...






•+18 sahneyi geçenler,


okumaya devam edebilirsiniz•


-Kuzey Bey, yemek hazır efendim. Dilediğiniz zaman masayı hazırlayabilirim." Janset'in sesiyle durmak zorunda kaldılar, Kuzey bir cevap vermek istiyordu ama Reva kucağındayken beyni mantıklı cümle kuramadığından onu yavaşça indirip yatağa bıraktı ve birkaç adım geriledi.

Reva, onun şorttan belirgin görünen organına bakarak kıkırdadığında sesine buz tonunu yerleştirip seslendi kapıya.

-Hazırla, Janset!" Kadının bir an önce gitmesini istiyordu çünkü bunu söylerken bile gülünce sarsılan omuzlarının saçlarını arkaya itmesi yüzünden göğüsleri de ortaya çıkan Reva'ya bakmayı bırakamamıştı.

-Reva Hanım'ı da çağırayım mı?" Kız tek kaşını kaldırarak alt dudağını ısırırken yere eğilip dantel külodunu aldı ve işaret parmağının ucunda salladı.

-Hayır!" Sesi fazla yüksek çıktığı için Reva yine sessizce kıkırdayınca kendine küfredip konuştu. "Hayır, sen direkt hazırlamaya başla Janset."

-Peki efendim, nasıl isterseniz!" Janset uzaklaşırken Reva da sütyenini takmış ayaklanmıştı. Kedi gibi adımlarla Kuzey'in yanına gelip elini göğsüne koydu.

-Ben üstümü giyip yemeğe iniyorum." Parmak uçlarına kalkıp başını dikleştirdi Kuzey'in boynuna doğru mırıldandı. "Ceza için teşekkür ederim. Artık asla uslanmayacağım." Genç adam boğazını temizleyemeden boğuk bir sesle sordu.

-İç çamaşırların... Islak değil mi?" Onun bu düşünceli ama aynı zamanda tahrik olmuş ses tonu çok hoştu. Reva, kafasını sağa sola salladı ve sır verir gibi fısıldadı.

-Sadece dantel olduğu için neredeyse kurudular bile." Kuzey'in bileğini tuttu ve kaldırıp sütyenine yapıştırdı. "Bak." Elini kızgın tencereye değdirmiş bir çocuk gibi kızın göğsünden geri çekti Kuzey.

-Anladım. İn o zaman." Arkasını dönüp banyoya doğru uzaklaşırken onun bu etkilenmiş haline sinsice gülümsedi Reva. Gerçekten yaşadığı en iyi oral seksti ve muhteşem bir orgazmdı.

Kıyafetlerini giyip içten içe külodunun tanga tişörtünün ise siyah kalın kumaş olmasına sevinerek aynanın karşısına geçti ve uçları jakuzide ıslanmış nemli saçlarını tepesinde topladı. Gözü bileğindeki saate kayarken parmakları o demirin üzerinde gezindi.

Asaf Karayev.

Bu saati Kuzey niye takıyordu?

Babası nasıl ölmüştü?

Laleyle Kuzey neler yaşamışlardı? Kuzey'in hayalleri ve şimdi olduğu adam arasındaki farklar nelerdi?

Bileğinden çıkardığı saati Kuzey'in siyah komidinine bırakıp çıktı. Çünkü o adama ait bir şeyi Karayevle inatlaşmak için bile takmak istemiyordu. Merdivenleri pata küte hızla indiğinde, mutfaktan çıkan Janset son tabağı getirerek kendisine gülümsemişti.

-Yemek hazır, Reva Hanım." Janset'in arkasından onu bir yavru kedi gibi takip ederken "ssss" sesi çıkardı salyalarını içine çekermişçesine.

-Jansi uçuyorsun, nasıl yemekler bunlar..." Masadakilere bakarken yanaklarını şişirdi ve zeytinyağlı sarmaya uzattı elini. "Şundan bir tencere yerim." Önce su sonra Karayev iştahını açmıştı ve masadaki her şeyi bitirebilirdi. Eh, sebze ve börülce salatası, birkaç haşlanmış sebzeli ürün harici tabii... Sağlıklı şeylere tepki olarak doğmuştu.

-Kuzey inmedi mi?" Lale de salona teşrif ederken önce Janset'e sonra elindeki sarmayı yiyen kıza baktı kınarcasına.

-Henüz inmedi efendim, siz oturun, ben istediğiniz plağı koyayım dilerseniz." Janset'in söylediği şeyi yeni görmüş gibi dikkatle inceledi plakları Reva hatta hepsine dokundu.

-Harika! Şuna bayılırım, annem de sever." Lale'ye sormadan plağı yerleştirirken Janset onun ne tepki vereceğini merakla bekledi ama ihtiyar zerre ilgilenmeyerek sandalyesine yerleşmişti. "Janset abla, şarap kaldı mı hiç?" Janset kafa sallayarak salon çıkışına gidecekken Lale su doldurup yüksek sesle söylendi.

-Kuzey seçer şarabı! Şarkıyı da öyle!" Alınganlığı ve kızgınlığı barizdi, Janset yerine sinerken, içeri giren Kuzey'e kaydı Reva'nın yeşilleri. Üzerinde bu sefer hoş bir kot pantolon ve siyah bir tişört vardı. Oldukça spor görünüyordu, her zamanki takım elbiselerinden birini giymemişti ve kızla bir çift gibilerdi. Onun bu giyimi Lale'nin şaşkınlıkla kaşlarının kalkmasına yol açarken, genç adam bakışlara aldırmadan sandalyesine doğru yürüdü ve kendisini izleyen yeşillerin sahibine çaktırmadan göz kırptı.

Karayev, göz kırpmıştı.

Reva, keyifle dudaklarını yalayıp alt dudağını dişleri arasına alırken, Janset'e döndü Kuzey.

-Janset, şarap açar mısın?" Kadın onun istediğini yapmak üzere uzaklaşıp kadınla Reva arasındaki çekişmeden kurtulurken, Reva da Kuzey'in yanındaki sandalyeye kurulmuştu. Kuzey, masanın başına değil annesinin tam karşısına oturmak zorunda kalmıştı çünkü dün kırılan şeylerden biri masa başındaki sandalyeydi ve eşitlik seven bir düzen delisi olduğu için karşılıklı sandalyelerden birini alıp başa koymaktan hoşlanmazdı. "Azerbaycan'a döneceğini sanıyordum."

Kadına bakmadan etini kesip soru sorarken, Reva da sarmaları bir çatala beş tane taka taka tabağına koyuyordu. Aslında ayıp olmasa sarma tabağını direkt önüne bile alabilirdi. Ama sohbet ilgisini çekince sarmaları bırakıp Lale'ye bakmaya başladı.

Kadın boğazını temizledi ve sorunun şaşkınlığını atıp yüzüne bakılmaması gerçeğine de takılmamaya gayret etti.

-Dönmedim. Burada kalacağım." Konunun kapanacağını zannederek susarken, Kuzey kızarmış biftekten Reva'nın tabağına da koydu servis çatalıyla ve Janset şarap kadehlerini doldururken, yine yemeğine devam ederek sordu.

-Neden?" Reva bu sefer şaşkın bakışlarını Kuzey'e çevirirken, kestiği et parçasını ağzına atıp nihayet annesine baktı adam, Lale de önce şaşırmış sonra kaşlarını çatmıştı hemen.

-Kalmak istiyorum. Çünkü..." sandalyesinde rahatsızca kıpırdanırken hala tabağından yememesine rağmen çatalıyla bıçağı zarif ellerinde duruyordu. "Yalnız kalmayı sevmiyorum." Söylediği şey Reva'nın derininde bir yere dokunurken, Kuzey yeniden başını yemeğine eğdi ve boğazını temizledi.

-Yalnız olmayacaksın. Farimayla konuştum, kız kardeşi iyileşmiş." Janset bardakları doldurup uzaklaştığında, Reva gözlerini tenis maçı izler gibi bir Kuzey'e bir Lale'e çevirip duruyordu. Kadının cevap vermeyeceğini bile düşündü ama Lale meyve suyunu içip bardağını yerine sertçe koyarken konuşmuştu.

-Burada kalmak istiyorum." Cümlesi keskin ve itiraz kabul etmez şekildeydi. Kuzey'in çenesi kasılırken Reva masa altından bacağına dokundu. "Güvende hissediyorum." Adamın beklenmedik olan bu itiraf karşısında dudakları aralanırken Reva da yeşillerini belerterek dönmüştü Lale'ye. "Eğer herhangi bir sakıncası yoksa kalırım." Kaçak bakışlarını Kuzey'e atarken, istemsizce ellerinden birini ensesine götürüp ovaladı ve Reva'ya çaktırmadan baktı adam.

-Yok, sakıncası yok. Kalabilirsin." Lale, iyi der gibi umursamazca kafa sallayıp yemeğini yemeye başladığında Kuzey de dudağını hafifçe kıvırmıştı. Siyah küreleri kızın bacağına koyduğu eline kayarken aklına gelen şeyle annesine döndü yeniden. Ama Lale hissetmiş gibi konuşmasına engel olmuştu.

-Bileğini o kadar sıkmak istemezdim." Reva'ya bakıyordu siyah gözleri doğrudan. "Beni sinirlendirdin ama şiddet göstermemem gerekirdi." Kız kafa sallayarak bu yarım ağız özrü kabul etse de beklemediği bir şey söyledi. "Senden hiç haz etmedim ama Kuzey'in yıllar önce evleneceğim dediği o hain kızdan daha iyi olduğun kesin." Cümlesini nefretle püskürtürken, Reva başını Kuzey'e doğru çevirse de elini kendi kucağına çekti.

Yıllar önce evleneceğim dediği kız mı?

Kuzey, yıllar önce birine aşık olmuştu.

Bunun bilinciyle yemeğine dönüp çatalını sapladığı sarmayı ağzına atarken nedendir bilinmez avuçları karıncalanmış boynu sinirle yanmaya başlamıştı.

Ona neyse... Karayevle bir bağı falan yoktu sonuçta. Lale ortamdaki gerginliği hissederek kaşlarını çatarken, şarkı biter bitmez çalan telefon Reva'ya bir çıkış bileti sunmuştu. Elvindi.

-Annem, baksam iyi olur." Başka bir şey demeden masadan kalkıp yemek bölümünden uzaklaşırken, Elvin'in sesini duymak bile sinirlerini yatıştırdı.

-Alo? Anneciğim, nasılsın?" Aslında son duyduğundan sonra çok meraklı ve aynı zamanda tuhaf duygular içindeydi. Kuzey ona bir şeyler için ilk olduğunu söyledikçe içinde kabaran ego, Lale'nin cümlesiyle söndüğü için miydi yoksa başka bir hissi ilk kez yaşadığı için mi...

Kıskançlık hissini...

-İyiyim anne, sen nasılsın?" Elvin, sesinden iyi olmadığını anladı ama telefonda ısrar edecek biri değildi.

-Ben de iyiyim, yarın geliyorsun değil mi?" Doğum günüydü, elbette ki hayatta en sevdiği kadının doğum gününe gidecekti. Yüzünde bir tebessümle dönerken, Kuzeyle göz göze gelir gibi olunca yeniden arkasını çevirdi onlara.

-Geliyorum. Hatta bu geceden geliyorum." Söylediği şeyi duyan genç adam yerinde huzursuz bir şekilde kıpırdarken Lale de onun bu halini fark etmişti. Ne yani, Reva gidiyor diye canı mı sıkılmıştı? Kuzey'i uzun zamandan sonra ilk kez böyle görüyordu.

-Ya...Kuzey şuan yanında mı?" Kaşları çatılırken ismi geçen adama yeniden dönmek zorunda kaldı Reva ve yüksek sesle konuştu.

-Evet burada, ne oldu ki?" Elvin, kendisine el kol yaparak film izlemeye çağıran Acar'a sus gibisinden işaret parmağını kaldırıp dudağına götürdü ve aklına gelen fikirle gülümsedi.

-Telefona verir misin? Rüzgar'a numarasını buldururdum ama dışarı çıktılar." Reva istemeye istemeye masanın yanına giderken huysuz sesiyle mırıldandı.

-İyi, veriyorum bir saniye." Telefonu uzatan kızın elinden alıp ekrana bakarken annesi olduğunu gördü ve elindeki çatalı da bıraktı Kuzey.

-Elvin Hanım?" İstediği sesi duyduğunda Elvin'in yüzündeki tatlı tebessüm daha da genişledi.

-Kuzeyciğim merhaba, rahatsız etmiyorumdur umarım." Buna bir cevap beklemiyordu aslında ama peçeteyle ağzını silerken, sanki kadın karşısındaymış gibi geriye yaslanıp ilgiyle konuştu Kuzey.

-Hayır, buyrun dinliyorum." Lale, bakışlarını bir sinirle ayağını ritmik biçimde yere çarpan Reva'ya, bir de telefonla konuşan Kuzey'e çevirirken, Elvin direkt konuya giriş yaptı.

-Yarın doğum günüm var. Aile ve arkadaş çevremiz arasında hoş bir yerde kutlayacağız. Revayla arkadaş olduğunuza göre, sen de davetlimsin. Umarım şık takım elbiselerinden birini benim için ayırırsın." O böyle şirin şirin konuşurken Reva herife ölümcül bakış atıyor, Acar da diğer yanda Elvin'in söylediğine karşın ellerini kollarını kaldırıp "Asla olmaz." "Hayır." hareketleri yaparak kadının üstüne doğru yürüyordu. Telefonu almaya çalışırken -Elvin'in 40 derece ateşle ne dediğini bilmediği yalanını söyleyecekti- ondan kaçarak kurtuldu Elvin ve şaşkınlıktan çıkan Kuzey nihayet cevap verdi.

-Tabii, davetinize icabet ederim. İyi günler." İstediği yanıtı alan Elvin, Acar telefonu son saniye almasın diye koltuğa çıkarak kendini garantiye aldı.

-Mutlaka bekleriz, özel konuğumuzsun, iyi günleeer...." telefondan kapatıldığına dair ses gelirken Reva ne olduğunu sorar gibisinden başını sallamıştı. Kuzey onun bu hırçın tavrındaki nedenin annesinin söylediğiyle olan ilgisini anlamaya çalışırken, yeşillerin ısrarıyla konuştu.

-Annen beni doğum gününe çağırdı, özel konuk olarak." Alev alan yeşiller hızlı hızlı açıp kapanırken, telefonunu Kuzey'den çekip aldı ve alaylı bir sesle konuştu.

-Gelmeyeceksin herhalde?! Yani işin gücün vardır zaten..." Kuzey onun bu hırçın tavrına karşı ayağa kalkıp kızla burun buruna gelirken yine aralarındaki o "inatçı göz teması" başlamıştı.

-Ne saygısızlık bu böyle! Küçük hanım, yerinize geçin ya da masayı terk edin!" Lale araya girip bu şekilde çemkirirken, kız peçeteyle ağzını sildi ve peçeteyi masaya bırakarak kadına döndü.

-Merak etmeyin leydim. Zaten gidiyorum." Arkasını dönüp salon çıkışına yürürken Lale onun kabalığına karşı elini kalbine koyup "hih" diye bir ses çıkardı şaşkınlıkla. Kuzey gibi asalet akan bir herif nasıl bu kaba ve dengesiz kızla olabilirdi?

-Geliyorum." Dedi Kuzey hemen döneceğini annesine ileterek onun arkasından çıkarken, iki kadının arasında kalmak cidden ölümden beterdi.

O gelene kadar Reva, kapıyı çarparak çıkmış bahçedeki Ercan'a doğru saçlarını attıra attıra yürümüştü.

-Ercan! Beni evime bırakır mısın?" Çantasını bile almamıştı ve sadece telefonuyla çıkmıştı. Ercan yaslandığı arabadan uzaklaşıp dikelirken, Kuzey de yanlarına doğru sinirli yüz ifadesiyle geliyordu. Bir günleri kavgasız geçmez miydi bunların?

-Reva!" Kız ona başını bile çevirmeden Ercan'a bakmaya devam ederken adamın kararsız kaldığını görünce göz devirdi.

-Boşver, ben kendim giderim." Demir kapıya doğru yürüyordu ve birkaç adımı kalmıştı ki kolunu kavrayan Kuzeyle vücudu arkasına döndü. Sarsılmayla onun göğsüne çarparken, kaşları çatılmıştı bile. Lale haklıydı, gerçekten dengesizin tekiydi bu kız.

-N'oldu Reva? Neden gidiyorsun şimdi?" Cevap? Reva gerçekten verecek bir cevap olmadığını düşünüyordu. Esasında vardı, Kuzey onun hakkında neredeyse her şeyi biliyordu, ailesini, eskiden yaşadığı yeri, tecavüz olayını, Efran'ı, hatta lisedeki küpelerini bile... Ama onun bildikleri çok azdı, hem madem birine daha önce aşık olmuştu şimdi neden kendisine öyle tuhaf cümleler kuruyordu? İnsan hayatında bir kez aşık olmaz mıydı?

Belki de Kuzey normal cümleler kurmuştu ve Reva kendi kendine o anlama çevirmişti, işte bu yüzden kendineydi kızgınlığı aslında, Kuzey'e değil.

-Bir şey olmadı." Dedi kendisinden beklenmedik sakin bir sesle. "Eve gitmek istiyorum, annemle vakit geçireceğim." Kuzey, eliyle onun bileğini kavrarken, pusulalı baş parmağı kızın avucunu hafifçe okşadı.

-Kalamaz mısın?" Ses tonu, dokunuşu, bu sorusu bile... Reva farkındalıkla hemen elini çekip geriledi ve onun çekim alanından uzaklaştı. Çünkü onun dokunuşu veya sesiyle sakinleşmek, soruya evet dememek için zor tutmak hiç hayra alamet değildi.

Kuzey'den uzak durmalıydı.

-Kalamam." Dedi dili başka bir şey söylemeden önce. "Yapmam gereken işler falan da var." Kuzey, onu bırakmayı istemiyordu ama Reva ısrar edilecek birisi değildi. Bu yüzden kafa sallayarak Ercan'a döndü ve seslendi.

-Ercan! Reva'nın çantasını getirmelerini söyle." Ercan hızla eve giderken kıza döndü. "Seni bırakayım." Eğer böyle yaparsa Reva'nın aklı daha da karışacaktı, başını sağa sola sallayarak reddetti.

-Hayır, buna hiç gerek yok, hem Lale Karayevle kal, yalnız kalmayı sevmiyor." Konuşmasındaki soğukluk, uzaklık, sakinlik Kuzey'in alışık olmadığı ve şimdi de duymaktan hoşlanmadığı şeylerdi. Ona yaklaşırken kızın kollarını tutarak yüzüne doğru eğildi.

-Yarın, doğum gününde görüşürüz o zaman." Annesinin yaptığı çok hoş bir jestti ama keşke yapmasaydı, çünkü Karayev'den uzak durmak istiyorken yarın yine onu görecekti.

-Görüşürüz." Demek zorunda kaldı ama fazla çekingen durmamak ve yerinde pusmamak için alayla ekledi. "Umarım dans etmeyi biliyorsundur. Annem herkesi dans ettirmeye bayılır da."

-Kuzey Bey!" Ercan'a döndüklerinde adamın çantayı getirdiğini gördü Reva ve geri geri giderken elini havaya kaldırdı.

-İyi geceler Karayev." Kuzey de aynı şekilde elini kaldırırken, ondan daha yüksek sesle vedalaştı.

-İyi geceler, Devran." Kız arabaya bindi, Ercan direksiyonu kırarak yanlarından geçti ve demir kapıdan çıkan jeep saniyeler içinde uzaklaşıp farları orman yolunda kayboldu. Kuzey, onun bu eski aşk mevzusuna takıldığını düşündü, acaba oral seksten sonra bu konuyu duymak ona kendini değersiz mi hissettirmişti? Öyle hissetmemeliydi çünkü Aysima'ya hissettikleriyle Revayla olanlar asla bir değildi.

Neyse ki yarın Devranların özel konuğuydu.

Çünkü şimdi Reva gidince içinde oluşan sinir bozucu boşluğun uzun sürmesini istemediği ve kızla istemese de bu konuyu konuşacağı da bir gerçekti...



•✦ ✧PUSULA - Bölüm Sonu ✦ ✧•



Allah'ım, parmaklarım koptu kamxsmdksksks. 9240 kelime... Diğer bölümleri bu kadar uzun tutabileceğimi sanmıyorum. Gerçi bir bölüm daha olacak böyle. (🌚 *şu emojimi bilenler anlar...)

•Bu hafta SHB duble üzerine çalışacağım. Sürekli bir iki günde yeni bölüm sorulmasın diye belirtiyorum çünkü bu hafta 2 kez güncelledim Pusula'yı. Eğer yıldız dolmamışsa bir haftadan erken gelmeyecek bölüm, çünkü programım epeyce yoğunlaştı ve sürekli yazamıyorum.

•Hâlâ yıldızlamayan ama ısrarla okuyanlara söylüyorum, emek hırsızısınız... Keşke Watty yıldızlamadan diğer bölüme geçememe özelliği getirse artık..

•KuzRev? Şu sıra açık ara favorim...

600 YILDIZ&YORUM SONRA GÖRÜŞÜRÜZ. (Hazır elimde yarısı yazılmış bir bölüm var, bakalım ne kadar yüklenilecek.) 🌟

Alıntılar, bilgilendirmeler ve daha fazlası için,
INSTAGRAM; tutkudevran




Reva'nın instagram hesabı> @revadevran
•Kuzey'in instagram hesabı> @kuzeykarayev






Sevin,sevilin. ❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

5.9M 4 1
Kalplerinde "sevdayı" taşıyanların hikâyesi: Kış Masalı Kar Şarkıları 2 Hayat akıp giderken azalır mı sevda, yoksa geçen zaman daha mı sevdirir âşık...
31.9K 6.2K 61
Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında işte şimdi nefesini duyuyor ve gözlerindeki sıcaklığı fazlasıyla hissediyordum. Biraz daha yaklaştı ve yanağı yanağıma...
3.6M 75.8K 60
(4 ocak 2015'te yayınlanmaya başlanılmıştır.) İlk adı Matematikçi olan eser, Aşk Problemi Serisi olarak basılıp raflardaki yerini alıyor. Serinin il...
GÖLGE By Aybike

Mystery / Thriller

499K 21.8K 44
Avuç içi duvara değdiğinde zaman acıya karıştı. Elini duvara sürterken yavaş adımlar attı. En az tanık olduğu gece kadar siyaha boyanmış saçları, bel...