ZEN ÇEMBERİ

By Nisaay-

4K 2.1K 2.4K

• Başlangıcı olan her şeyin bir sonu vardır. • Başladığın noktaya geri dönersin. *Bu isimle wattpad de yazıla... More

*Kalbi Saran Nefret Duyğusu*
❗1.BÖLÜM❗Susarak Büyümek
❗️3. BÖLÜM ❗️Ben Çıkarım
❗4.BÖLÜM❗
❗️5.BÖLÜM❗️
Barlas ERTEN
Ulya KARAHANLI
Savaş KARAHANLI
Emir ARAS
Ece GÖKŞİN
Elvin AKSU
❗️6.BÖLÜM❗️
❗️7. BÖLÜM❗️

❗2. BÖLÜM❗️ Yıllar Sonra İlk Karşılaşma

408 218 353
By Nisaay-

Oylarınız ve yorumlarınız bekliyorum. İyi okumalar...

Sevgili P.12;

Bugün geri döndüm.
Yine o bizi korkutan sokakta bizi korkutan insanların arasından geçiyorum.

Ama bu sefer yalnızım...

Sen yoksun. Elimi tutup korkmamam gerektiğini söylemiyorsun.

Ama merak etme ben artık bu insanlardan ya da bu sokaklardan korkmuyorum.

Ben kendimden korkuyorum. Savaş'a söyleyecegim yalanlardan arkasından çevireceğim işlerden korkuyorum.

Ben o pisliği gördüğüm ilk yerde boğazına yapışmaktan korkuyorum. Kendi kinimden korkuyorum.

"Geldik efendim" taş kafanın sesiyle irkilip elimdeki kalemi düşürdüm. Arabanın durduğunu fark etmeyecek kadar dalmış olmama şaşırmayı sonraya bırakıp başımı salladım. Yarım bırakıp açıklama yapmazsam kızacagını histtiğimden kucağımda ki kalemi alıp devam ettim.

Bugün 'onu' görücem.

Sana sonra yazarım...

U.08

Defteri ve kalemi çantama koyup arabadan indim.

Önünde durduğumuz ev tam da Savaş'a yakışır şekilde gereksiz lükstü. Ev iki katlı görünse de alttaki küçük pencerelerden aslında üç olduğunu anladım. Bembeyaz boyasıyla bu harabe sokakta fazlasıyla dikkat çeken ev o kadar büyüktü ki daha içine girmeden çokça kullanılmayan odası olduğunu anlamıştım.

Ben evi incelerken siyah takım elbiseli bir adam önümde belirdi. "Savaş bey içerde sizi bekliyor efendim, buyrun." diyip demir kapıyı açtı.

Savaş bey kardeşini karşılamak için kapıya kadar çıkamamıştı demek.

Açtığı kapıdan geçip adamı takip ettim. Küçük bir holden geçtik. Adam saygıyla eğilip elliye geçmemi işaret ettiğinde soğuk bakışlarımı hiç bozmadan teşekkür edip önünden geçtim.

İçeri girdiğimde tam karşımda durup bana bakan abim ile göz göze geldim. Yeşil gözlerinde ki ifade tıpkı babamın ki gibi sert ve soğuktu. Ona doğru koşup boynuna atlamak, geniş omuzuna başımı yaslayıp saatlerce ağlamak istedim. Tüm bildiklerimi anlatıp onu bu yalanlardan kurtarmak istedim. Ama bunu yaparsam ablama ve çocukluğuma ihanet etmiş olacağımı biliyordum.

Savaş'a anlatırsam beni durdururdu. Bunu ben zarar görmeyeyim diye yapardı.

Muhtemelen, rahat durmayacağımı bildiği için beni yurt dışına gönderir orda da bir eve kapattırdı. Başıma diktiği onlarca adamın gözetiminde hapishane hayatı yaşardım. İtiraz dahi edemezdim çünkü yine o meşhur sözünü söylerdi;

'Herşey senin iyiliğin için, Ulya'

Hâlâ aynı yerde dikildiğimi fark ettiğimde ne yapacağımı bilemeyerek gülümsemeye çalıştım. İnsanın kendi abisine yabancı olması garip bir duyguydu.

"Böyle duracak mıyız?" diye alayla sorduğumda Savaş benden bir komut almış gibi hızla aramızdaki mesafeyi kapattı. Ellerini belime sarp çenesini başıma dayadı. Birkaç saniye afallayıp boş dursam da çabuk toparlanıp sarılışına karşılık verdim. Gözlerinde ki ifadeye kadar herşeyi değişmiş olsa da kokusu aynıydı işte. Beni salıncakta sallayan, anne ve babamın her kavgasında kulaklarımı kapatan, annem beni her dövmeye kalktığında önümde durup beni koruyan abimdi. Aynı zamanda aylarca arayıp sormayan, üç yıl boyunca beni görmeye bile gelmeyen, yalvarışlarımı umursamayan abimdide.

Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde "Bu kadar özlediğini bilseydim daha erken gelirdim." diyerek alaya almaya çalıştım. Benden ayrılıp karşıma geçti cevap vermeyip yüzümü elleri arasına aldı. Alnıma küçük bir buse kondurup "Seni çok özledim ufaklık." diye fısıldadı. 'Niye gelmedin o zaman?' diye sormak istesem de alacağım cevabın pek de önemli olmadığını hissedip sustum.Düşündüğüm şeyi tahmin etmiş gibi "Biliyorum sormak istediğin çok soru var. Söz veriyorum hepsinin cevabını vereceğim ama şimdi değil. Zamanı gelince." dedi. Beni oyalıyordu ve herşey normalmiş gibi davranıyordu, bunu yapacağını zaten biliyordum bu yüzden şaşırmamıştım. Üstüne gidip ona zorluk çıkarmak yerine oyununa ayak uydurup başımı salladım. Çünkü onun sandığının aksine ben birçok şeyin farkındaydım. Gizlediğini düşündüğü şeyleri öğreneli uzun zaman olmuştu. Bana sarılmasına izin vermemin tek sebebi buydu.

Hemen kabullenmeme başta şaşırsa da işine geldiği için olsa gerek üstelemedi. Gülümseyip alnımı tekrar öptü.

"Yolculuk nasıldı?"

Asla umrunda olmadığına emin olduğum sorusunu cevaplamak için dudaklarımı aralamıştım ki açılan kapıyla susmak zorunda kaldım.

Gelen Savaş'ın çocukluk arkadaşı ve aynı zamanda benim de ikinci abim olarak gördüğüm adamdı.

Emir içeri girer girmez bana sarıldı. Hiç duraksamadan karşılık verdim. Savaş'a sarılırken yaşadığım tereddütü Emir'de yaşamamıştım. Bunun sebebi üç yıl boyunca Emir'le her gün konuşmamızdı.

Orada yalnız hissetmemem için elinden gelen herşeyi yapmıştı. Sık sık beni görmeye gelmiş gelmediği günlerde de arayıp saatlerce tüm günümü dinlemişti. Ona herşeyimi anlatmıştım.En azından anlatılabilecek her şeyi.

Savaş bir kenara ona da yalan söylemiştim ve bu kendimden on kat daha fazla nefret etmeme sebep oluyordu.

Ondan ayrılıp karşısına geçtim. Gülümseyip saçımı karıştırdı. "Ne zaman geldin?" Kaşlarımı çatıp omuzuna küçük bir yumruk geçirdim. Karıştırdığı saçlarımı elimle düzenleyip "Beş dakika önce." diye cevapladım sorusunu. Savaş'la erkeklere özgü şekilde tokalaşıp "Gözün aydın kardeşim.Kavuştun Ulya'na." dedi.

"O kadar heyecanlıydı ki kapılarda karşıladı, canım abim." diye alay ettim.

Ses tohumdan az da olsa kırıldığımı  anlayan Emir, Savaş'a inanamıyormuş gibi baktı.

"Üç yıldır, Ulya da Ulya diye başımızın etini yedin. Kız gelince kapıya kadar çıkamadın mı?" yolda yürüyen gençleri gördüğünde bile 'bu gençlik bitmiş' diyerek yüzünü yamultan teyzeler gibi cık cıklayıp beni kolunun altına çekti. Savaş ne diyeceğini bilemiyormuş gibi ensesini kaşıdı. Birkaç saniye duraksadı ardından Emir'i muhattap almayıp bana döndü Üstünde çeşit çeşit kahvaltılıkların olduğu masayı gösterip "Açsındır otur kahvaltı yapalım. Barlas da birazdan gelir" dedi. İsmini duyunca bile içimi saran heyecanı belli etmemeye çalışarak başımı salladım.Terlediğini hissettiğim avuçlarımı çaktırmadan pantolonuma silerken Emir'in kolunun altından çıkıp masaya ilerledim.

Ben elimi uzatmıştım ki Emir benden önce davranıp oturmam için sandalyeyi çekti. Bana çapkın bir ifadeyle bakıp "Buyrun küçük hanım." dediğinde gülümsedim.

Teşekkür edip oturduğum da kulağıma eğilip kısık sesle "Savaş sana nasıl davranacağını bilemediği için çekiniyor, sen ona bakma. Çok özledi seni." dedi. O geri çekilirken tam karşımda oturmuş ve ikimize sinirli sinirli bakan Savaşa' a bakıp gülümsedim.

Asık suratı yumuşadı ve o da aynı şekilde gülümsedi.

Ben söylediğim ve söyleyeceğim yalanlar yüzünden gergindim. O bunu ona kızmama yoruyordu. Ona kötü hissettirmeye hakkım yoktu. Biraz rahatlayıp normal davranmaya çalıştım.

Emir karşımda oturan Savaş'ın yanına oturunca göz ucuyla masayı kontrol ettim. Hemen solumda servis açılmıştı. Bu da demek oluyordu ki Barlas'la yan yana oturacaktık.

Gülümsememe engel olmak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Aptal aşıklara dönmüştüm.

Savaş masada bulduğu herşeyi tabağıma doldururken bir yandanda çok zayıfladığımdan ve biraz daha kilo verirsem ufak bir rüzgarda uçup gideceğim ihtimalinden bahsediyordu.

Kilo vermenin ne kadar zor olduğunu bilseydi tabağımı yine böyle doldurur muydu merak ediyordum doğrusu.

Tabağıma koyduğu herşeyi elbette yiyemezdim ama itiraf etmek gerekirse bu ilgili hallerini çok özlemiştim.

Portakal suyumu yudumlarken kapının açılma sesini duydum.

Ne yapacağımı bilemeyerek kas katı kesildiğimde yıllarca beklediğim an'a aslında hiçte hazır olmadığımı şimdi fark ediyordum. Dönüp ona bakmak istiyordum ama sanki döndüğüm an kendimi tutamıyarak 'seni seviyorum' diye çığlık atıp üstüne atlayacaktım.

Sakin olmalı ve normal davranmalıydım. Onun gözünde sadece arkadaşının kardeşiydim. Saçma sapan bir şey yapıp bu profilimi bozmamalıydım.

Sakinleşmeye çalışıp başımı çevirdim.

O bana doğru gelirken on adımlık yol uzadıkça uzamıştı.

Tüm dünya bir anlığına donmuş da nefes alırsam herşey eski haline dönecek gibiydi. Hoş bu anda kalabilmek için bir daha nefes almamam gerekseydi bunu seve seve kabul ederdim.

Her kızın dönüp bakacağı bir erkekti Barlas. Simsiyah saçları, biçimli bir burnu, kalın dudakları ve yapılı bir vücudu vardı . Hiç şüphesiz benim onda en sevdiğim yer gözleriydi. Gözleri okyanus mavisi, çimen yeşili falan değildi.

Normal kahverengiydi işte.

İnsanların yüzde yetmişinin sahip olduğu bu gözler bir tek ona bakarken değerli bir elmasa bakıyormuşum gibi hissettiriyordu.

Barlas hemen solumda ki sandalyeyi çekip oturdu. Dirseğini masaya yaslayıp bana döndü. Tam gözlerimin içine baktı. Kaşlarını çattığında şaşırdığı şeyin lenslerim olduğunu biliyordum. Yine de konusunu açmayıp "Hoşgeldin." dedi.

Ses tonunun güzelliği bir kenara, ağzından bana yönelik birşey çıkması  bende 'bir daha söyle' diye bağırma isteği uyandırmıştı.

Aklımdan geçenleri yansıtmadığına emin olduğum yüz ifademi hiç bozmadan "Hoşbuldum." diye mırıldandım.

Tekrar önüne dönüp Savaş'larla konuşmaya başladığında bende önüme dönüp birşeyler yemeye çalıştım.

İlk karşılaşma için fena sayılmazdım. Bugünü hayal ederken bile onun kapıdan girdiği kısımda ağlıyordum. En azından böyle bir aptallık yapmamıştım. Onun soğuk bakışları ve mesafeli ses tonuna her ne kadar hazırlıklı olsam da kalbimi kırmadı diyemezdim. Ama bunun bana özel olmadığını bilmek beni biraz rahatlatıyordu. O böyleydi. Soğuk ve mesafeli.

Canı çok yanmış bir adamı sevmenin en zor yanı da buydu işte. Böyle adamlar nadir gülümserdi. Ama o kadar güzel gülümserlerdi ki ağlıyası gelirdi insanın.

"Ulya?"  Savaş'ın sesiyle kendime gelip soran bir ifadeyle yüzüne baktım.

Emir "Sürekli uzaklara dalıyorsun aşık falan mısın?" diye şakayla karışık sorduğunda Savaş ensesine vurup "Boş boş konuşma lan!" diye azarladı. Emir yüzünü buruşturup ensesini ovarken "Ne hayvan birşeysin sen ya." diye sızlandı. Savaş sık sık yaptığı gibi yine onu umursamayarak bana döndü.

"Eşyalarını yukarı bırakıcaklar. Ama valizini boşaltma ayrı bir ev tutucam."  Bu planladığım birşey değildi. Bir an kaşlarım çatılsa da çabuk toparlanıp başımı salladım.

"Gelmene şaşırdım." diyen Barlas'ın sesiyle ona döndüm.

Söylemek istediğini gayet iyi anlasam da kaşlarımı çatıp "Anlamadım?" dedim

"Buraya dönmek istemiyordun. 'Öleceğimi bilsem yine gelmem' diyordun?"  göz ucuyla Savaş'a baktım. Yüz ifadesinden bile bu soruyu sormak istediğini ama yanlış anlarım diye çekinip sormadığını anlamıştım. Gerildiğimi belli etmemeye çalışarak "Beni zorla getirdi." dedim şikayet eder gibi.

Barlas kaşlarını kaldırıp "Kimse seni zorlamadı." dedi, az önce konuşsa da sesini duysam diyen ben değilmişim gibi şimdi sussada da rahatlasam diyordum.

Savaş hatta Emir de dönmeme şaşırmıştı biliyordum. Çünkü defalarca bu cehenneme dönmeyeceğimi söylemiştim. Ama onlar 'neden geldin' diye sormamışlardı. Muhtemelen doğru zamanı kolluyorlardı.

Barlas zeki bir adam olduğu kadar şüpheciydi de. Verdiğim cevap onu tatmin etmezse daha çok kurcalıyacağını biliyordum.

"Hep buraya ait olduğum söylendi. Başlarda saçma gelse de bu cehennemin dışında ki dünyayı görünce anladım doğruluğunu.  Buradan nefret etsem de en azından olmadığım biri gibi davranmak zorunda kalmıyorum." buruk bir şekilde gülümseyip devam ettim "Ailemle ilgili masallar uydurup başkalarını inandırmaya çalışmıyorum. Buradaki herkes babamın da annemin de ne mal olduğunu iyi biliyor."

Aklımdan geçmeyen şeyler değildi söylediklerim. Ama dönme sebebim olduğu da söylenemezdi.

Savaş'a bakmak içimden gelmediğinden Barlas'ın güzel yüzünde tutum bakışlarımı. Birşey söylemedi. İfadesinden anlarım diye ümit etmiş olsam da yüzünde mimik oynamıyordu. Uzun uzun gözlerime baktı. Daha doğrusu lenslerime, ardından yorum yapmadan önüne döndü.

Ben de önüme dönüp Savaş'a hiç bakmadan "Biraz dinlenmek isiyorum." diye mırıldandım Emir söylemek istediğimi anlayıp "Gel sana odanı göstereyim." dediğinde elimle onu durdurup "Tarif etsen yeter." dedim.

Emir'den odanın yerini öğrenip hiç kimseyle göz göze gelmemeye çalışarak-özellikle Barlas'la- merdivenlere yöneldim. İkinci katta çıktığımda sağa dönüp bahsettiği odanın kapısını açtım. Yatakta duran sırt çantamı görünce doğru geldiğimi anlayıp odayı çok incelemeden banyo olduğunu tahmin ettiğim kapıya yöneldim.

Banyoya girip kapıyı kilitledikten sonra pantolonum ve göbeğim arasına sıkıştırdığım ikinci telefonumu çıkarıp son aramalarda en üstte duran numarayı tuşladım.

İkinci çalışta açılmasına rağmen karşıdan ses gelmeyince kim olduğumu doğrulamak için beklediğini anlayıp göz devirdim. Bu adam bir telefonu saklıyamıyacağımı falan mı sanıyordu.

Sessizce "Benim." demekle yetindim.

"Nasıl geçti?" diye sordu. Halimi hatrımı sormayışına alışmıştım.

"İyi geçti."

"Barlas sık boğaz etti mi."

"Birkaç soru sordu sadece."

"Sana demiştim. O adama dikkat et. Peşine düşerse bırakmaz."

"Merak etme."

"Biliyorum o tip insanları sevmezsin ama dediklerine sinirlenmemeye çalış."

Söylediğine sessizce güldüm. Barlas'a aşık olduğumu bilseydi ne düşünürdü acaba.

"Bir sorun var. Savaş başka ev de yaşıyacağımızı söyledi."

Karşı tarafta bir kıpırdama sesi geldiğinde oturduğu yerden kalktığını anladım.

"Sakın izin verme sakın. Senin orada kalman gerek. Tüm konuştuklarını bana rapor etmelisin."  Bunu bende biliyordum.

"Halledicem."

"Fırsat bulduğun ilk an etrafı kurcala."

Gözlerimi devirip "Kapatmam gerek." dedim.

"Dikkat et."

Dikkat etmekten başka şansım yoktu. Bu aşamada yakalansaydım Savaş bir daha yüzüme bile bakmazdı.

Telefonu kapattım.

Üstümde ki kazağın kollarını yukarı kıvırıp fondötenle kapatmama rağmen az da olsa görünen ize baktım.

Sırf bunun için bile şu cehennemin sokaklarını ateşe verebilirdim, bunun bana hastalıklı bir haz vereceğinden de emindim.

Umarım beğenmişsinizdir. Oylamayı unutmayın...

Continue Reading

You'll Also Like

100K 7.9K 85
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...
791K 45.9K 34
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...
965K 60.2K 39
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, cinsel istismar, psikolojik ve fizik...
1.1M 41.7K 48
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...