pazar günü seungmin ve hyunjin tüm gün evde pinekleyip tam bir dinlenme günü yapmışlardı. seungmin bazen jeongin'i arayacak gibi oluyor ama son anda vazgeçiyordu. yüz yüze konuşmanın daha etkili olacağını düşündüğü için sabretmişti.
yanında hyunjin'le strayal'e ilerlerken güvenlik kulübesindeki minho'ya zoraki bir gülümseme verdi. hyunjin o tarafa doğru bakmıyordu bile. açıkçası hyunjin gergin sayılabilirdi, sabahtan beri pek konuşmamıştı.
personel odasına girdiklerinde jeongin'i blok sorumlusu topluluğun arasında buldular. anlatılan bir şeyi yüzündeki küçük gülüşle dinliyordu. yönetim şefinin ve yardımcısının geldiğini gören birkaç sorumlu yerlerinden kalkmışsa da jeongin ve etrafındakiler henüz fark etmedikleri için oturmaya devam ettiler.
"günaydın."
hyunjin konuşunca onlar da duyup kalktılar. jeongin önce hyunjin'e, sonra seungmin'e kaçamak bakışlar atıp birkaç adım yaklaştı. şimdi sorumlular öylece dikilmiş görev dağılımı bekliyordu.
"B blok sorumlularının ekstra bir görevi yok. kiradakilerin kontrol günü olması lazım, ona dikkat edin."
sözün muhatapları odadan çıkınca A blok sorumluları kalmıştı. seungmin, doğrudan aralarında neredeyse parlayan jeongin'e bakarken çocuğun yüzünden bir şeyler anlamaya çalışıyordu.
"jaemin, sen daire teslimlerini al. sehyung, sen de sayıma geçebilirsin."
"tamam şef."
sehyung sevimlice gülümseyip jaemin'in elinden çekiştirdi ve jaemin'in hoşnut olmayan suratı eşliğinde odadan çıktılar.
"johyun sen doris'le irtibata geç. geçen günkü sorun çözülmüş mü, ona bir bak."
hyunjin bakışlarını jeongin dışında kalan son sorumluya çevirip donuk donuk baktı.
"yangyang, sana bir iş bulamadım. sen de çık birine yardım et işte."
çinli çocuk şaşkınca kafasını sallarken seungmin gülmemek için kendini zor tutuyordu. başından beri bu anın geleceğini tahmin eden jeongin ise içten içe sırıtmakla meşguldü fakat yüzünü bir duvar gibi tutmak konusuna ciddi çaba sarf ediyordu.
sonunda yangyang da odadan çıktığında hyunjin personel odasının kapısını kapattı. seungmin de bir çırpıda jeongin'in yanına varıp tek elini beline attı ve yanağına bir öpücük kondurdu. bunun ortamı yumuşatacağını düşünmüştü ama hiç de öyle olmamıştı, karşısındaki çocuk rahatsız olmuş gibi kendini geri çekti. olayı öylece izleyen hyunjin bile birkaç adımda yanlarına yaklaşıp dikkatlice jeongin'e baktı.
"jeongin, nasılsın?"
"iyiyim, şefim."
küçük gözlerinin önüne düşen siyah saçlarının arasından hyunjin'e bakarak konuştu. hyunjin karşısında bir ilah gibi dikilirken dudaklarına yapışmamak çok zordu.
"bence değilsin."
az önceki olayın şokunu atamamış seungmin mırıldandığında jeongin olumsuz anlamda kafasını salladı. bunun seungmin'i endişelendirdiğinin farkındaydı ama hoşuna gitmiyor da değildi. elini, jeongin'in belinden çekmek zorunda kaldı.
"şefim ve tabii, yardımcı şefim," bakışlarını ikisi arasında çevirirken ekledi, "benim görevim ne?"
hyunjin kaşlarını çatıp sağ elini jeongin'in saçına çıkardı ve hiçbir amacı olmadan biraz oyalandı.
"düşünmedim."
jeongin tekrardan kendini geri çekip konuştu.
"ama ben de bir strayal çalışanıyım sonuçta. siz de benim yöneticimsiniz. bana da bir görev vermeniz gerekiyor. boş boş duramam."
seungmin suratındaki, ne saçmalıyor bu, ifadesiyle jeongin'e bakarken hyunjin masadaki formlardan alıp jeongin'e uzattı.
"kolay gelsin."
jeongin yarım bir gülüş sunarken, "sağ ol, şefim." dedi. ardından çok da sert davranmış olmamak için önce seungmin'in, sonra da hyunjin'in dudağının kenarına birer öpücük kondurdu.
odadan çıkıp giderken içinde tuttuğu gülümsemesini artık rahat rahat etrafa saçıyordu.
ardından ağızları açık bir şekilde bakan bir ikili bırakmıştı.
"bu neydi şimdi?"
_
hyunjin
seungmin A6D308 sorumlu istiyor
seungmin
tamamdır
_
hyunjin
göndermemişsin
bekliyormuş adam hala
seungmin
pardon
unuttum
şimdi johyun gidiyor
hyunjin
iyi misin sen?
seungmin
kafam pek
burada değil
hyunjin
nerede olduğunu tahmin edebiliyorum
seungmin
senin değil sanki
hyunjin
işimi aksatmıyorum
en azından
seungmin
anlam veremiyorum
neden böyle yaptı?
hyunjin
ben de
seungmin
biz yaklaştıkça uzaklaştı
ama sonra çıkmadan bizi öptü?
hyunjin
garip
yakalayabilirsen bir konuş
seungmin
o an neden formları verip yolladın?
belki konuşabilirdik
hyunjin
bilmiyorum
aslında benim bir fikrim var
seungmin
ne hakkında?
hyunjin
neden
böyle davrandığı hakkında
seungmin
nedenmiş?
hyunjin
belirsizlik içinde hissediyor olabilir
seungmin
olabilir mi?
iyi de biz
direkt yaklaştık
nasıl belirsizlik içinde hissetsin?
hyunjin
işte onu ben de bilmiyorum
bence
net yani
seungmin
yani
görmezden falan gelmedik sonuçta
o bizi itti
hyunjin
zaten sanki biz ne yaparsak yapalım
o buna programlanmış gibiydi
seungmin
iyi de neden?
hyunjin
bilmiyorum
of seungmin
seungmin
sakin ol
bulacağız bir şekilde
hyunjin bir şey önereceğim ama
kızar mısın acaba? 👉🏻👈🏻
hyunjin
o emojiler ne?
seungmin
emoji işte
neden ki?
hyunjin
şirinmiş
seungmin
:)
peki
ben şey diyorum
chan'dan yardım alsak?
hyunjin
ne?
nasıl yani?
o ne biliyor ki?
seungmin
biliyor işte bir şeyler
boşver sen
hyunjin
peki
işe yarayacaksa
yapalım
seungmin
yazıyorum şimdi
_
seungmin
yardımına ihtiyacım var
chan
buradayım
seungmin
şey
biz
chan
sizi tabiat parkında gördüm
siz üçünüz
oldunuz
:)
seungmin
yani
öyle sanıyorduk
ama olmadık sanırım
chan
nasıl yani?
seungmin
bu sabah
jeongin'e yaklaştığımızda bizi itti resmen
chan
neden ki?
seungmin
bilmiyoruz
görev dağılımı yaparken yalnız kalmak için onu en sona bıraktık
ama sonra bana da bir görev verin falan dedi
boş durmayayım dedi
büyük saçmaladı yani
chan
garipmiş
sizin bir fikriniz yok mu?
seungmin
hyunjin belirsizlik içinde hissedebilir gibi bir şey dedi
ama nasıl hissetsin?
adım attık sonuçta
chan
o adım ona bir şey ifade etmemiş olabilir
seungmin
diğer sorumlular bile sona onu bırakmamızı bir şeylere yormuşlardır
chan
jeongin salak değil
o da bunu anlamıştır
ama
daha ciddi bir şey bekliyordur belki
seungmin
gerçekten
kafam almıyor
neyi yanlış yaptık?
chan
seungmin söylediklerime odaklan
bir şeyi yanlış yapmadınız belki
ama eksik yapmış olabilirsiniz
seungmin
neyi?
chan
bunu anlayabilecek kapasitedesin
seungmin
hayır ya
değilim
of
gittin mi?
neyse
teşekkürler
_
seungmin personel odasına doğru yürürken belki de son yıllarda hiç olmadığı kadar düşünceliydi. jeongin hakkında bu kadar düşünüyor olması kendisinin bile şaşırmasına yol açmıştı. chan'ın yardımının dokunacağına emindi ama az önce yaptıkları kısa mesajlaşma işleri daha da zora sokmaktan başka bir işe yaramamıştı.
personel odasının kahverengi kapısını tek eliyle itip içeri geçince ilk iş kapıyı güzelce kapatıp iki açık pencereye ek bir pencereyi daha açtı. hyunjin'in buraya gelince bunu yapacağından neredeyse emindi bu yüzden kendisi yapıp zaman kaybettirmek istemedi. camın önündeki peteğe yaslanıp beklemeye koyuldu.
"tamam, sehyung... hayır, fizyoterapi merkezi ile bir bağlantımız olmadığını zaten biliyorsunuz... ne yapayım fizyoterapisti ikna mı edeyim? tamam..."
içeri giren hyunjin elindeki telefonu cebine koyup derin bir nefes verdi.
"bunlar niye beni arıyor? seni aramaları gerekmez mi?"
"seni daha çok seviyorlar."
hyunjin göz devirip diğerinin yaptığı gibi peteğe oturdu.
"bu sene nedense fizyoterapi merkezi ile bayağı ilgilenen oldu. üyeler sürekli soruşturuyor."
"japon bir fizyoterapist gelmiş... adı neydi? yuta sanırım. onun için istiyorlar da fizyoterapi ne haberleri yok."
hyunjin kaşlarını kaldırıp, "senden de kaçmadı yani japon arkadaş?" dediğinde seungmin kıkırdadı.
"çalışan kızlar konuşurken duydum ben de."
uzun olan kafasını sallayıp anladığını belirtti. arka cebindeki telefon canını acıtınca alıp ilerideki masaya koydu. bu sırada seungmin de neden burada olduklarını hatırlayıp elini kendi telefonuna attı.
"chan'la konuştum."
konuşmaların açık olduğu telefonu hyunjin'in eline tutuştururken alt dudağını ısırıyordu. o chan'ın ne dediğini pek anlamamış olsa da hyunjin'den umutluydu. ikisi arasında kesinlikle hyunjin bu işlerden daha iyi anlayan taraftı ve şu an da kaşlarını çatmış mesajları okurken yüzünü düşünceli bir ifade almıştı.
"burada... adımın bir şey ifade edemeyebileceğini yazmış. o ne demek ya?"
seungmin başını sallamakla yetindi.
"jeongin kesinlikle salak değil..."
hyunjin, mırıldanarak chan'ın yazdığı mesajı onayladı. ikisi de çok net biliyordu ki jeongin çok fenaydı.
hyunjin okumayı bitirince telefonu geri verdi.
"eksik yaptığımız şey ne?"
seungmin bilmediğine dair ellerini kaldırdı. cidden de neyi eksik yaptığını bilmiyordu.
"daha ciddi bir şey bekliyor..."
hyunjin'in peteğin üzerinde ritim tutan parmakları eşliğinde tekrar düşünmeye başladıklarında dışarıdan esen güçlü bir rüzgar ikiliyi üşütünce uzun olan arkalarındaki pencereyi kapattı. o an gözleri dışarıda çift kıyafetleri giymiş bir kızla erkeğe değince beyninde şimşekler çakmaya başladı.
"sikeyim..."
kendini seungmin'in hemen karşısına konumlandırıp alt dudağını yaladı. saniyeler önce ettiği küfür ve elbette bu heyecanlı görüntü karşısındaki çocuğu da heyecanlandırmıştı. meraklı bakışlarını yüzünde gezdirdi.
"hm?"
"jeongin- jeongin adını koymak istiyor."
seungmin'in kaşları yaşadığı farkındalıkla kalkarken hyunjin bilmişçe başını salladı.
ve ikisi de aynı anda, "bizden teklif bekliyor." dediğinde her şey açıklığa kavuşmuştu.
_
ben daha gerizekalıcasını yazana kadar bu ficin en gerizekalıca bölümüdür
bu kadar geç güncellediğim için çok üzgünüm 🥺