Where the $

Oleh taeggrunk

184K 14K 7.6K

Taehyung parayı ve Jeongguk'u çok sever. switch Lebih Banyak

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
29
30
31
32
33
34
35

28

3.7K 249 112
Oleh taeggrunk


FINNEAS- Let's Fall in Love for the Night

"Yani bir süre daha orada mı kalacaklar?" Jeongguk bardağı masaya koyup kafasını salladı.

"Yengem tekrar buraya dönüp yeni bir düzen kurmaktan çekiniyor. Yeni bir hayat kurmakla uğraşamayacak kadar yorgun." dedi bakışlarını ellerine indirirken.

Küçük mekanda insanlar dönüp dolaşırken ikili de birkaç saniyeliğine sessizleşti. Taehyung ikisini de diğer insanları izlediği gibi dışarıdan izleyebilmeyi diledi.

İki arkadaş -ya da her neyse- sakince sohbet ediyor diye düşünürdü herhangi birisi. Belki de en basitinde öyleydi ama birbirlerine söylemek istedikleri ve hissettikleri göz ardı edilemezdi. En başlardaki soğukluk ve rahatsız edici hisler büyük derecede azalmıştı, daha rahat hissediyorlardı. Yaşanan şeylere rağmen birbirlerine daha iyi hissettirebilmek için çekinmeden teselli ediyorlardı.

"Sen nasıl hissediyorsun?" diye sordu Taehyung. Alacağı cevabı az çok bilse bile ondan duymaya ihtiyacı vardı. Belki de Jeongguk'un kötü ruh halinin suçluluğunu daha çok üstlenmek için yapıyordu.

"Bilmiyorum" diye mırıldandı. "Eksik hissediyorum."

Parmakları ile oynarken konuşmaya devam etti. "Her şey bir anda gelişti ve ben olanları algılayıp mantıklı bir karar verene kadar daha da kötüleşmesinden korkuyorum. Ailemi ayakta tutmak istiyorum ama..." sesi titreyince sustu ve gözlerini yumup derin bir nefes aldı.

"Ama hata yapmaktan ve işleri berbat etmekten korkuyorum."

Taehyung tereddüt etmeden onun elini kavrayınca Jeongguk afalladı. Gözlerini onun sıcak bakışları ile birleştirirken Taehyung güven verici sesiyle konuşmaya başladı. "Kendine bu kadar sorumluluk yüklemene gerek yok, elinden geleni yapıyorsun ve herkes bunun farkında." Elini onun sıcaklığını hissedecek kadar sıktıktan sonra devam etti. "Kendini bu kadar hırpalama, lütfen."

Jeongguk'un gözleri hissettiği samimiyet ile hızlıca dolarken Taehyung ne yapacağını şaşırdı. Bedenini bir tedirginlik ele geçirirken onu bu halde görmek koruyucu hislerini açığa çıkardı ve olduğu yerden kalktı.

Jeongguk kafasını eğmiş tek eliyle yanağına düşen göz yaşlarını siliyordu Taehyung'un ayaklandığını görünce dikkatini ona verdi.

Taehyung Jeongguk'u elinden tutarak kaldırdı ve hızlıca kollarını beline dolarken başını boyun girintisine yerleştirirdi.

Jeongguk o an kendini tamamlanmış hissetti. Birkaç saniyeliğine de olsa tüm sorunlarını unuttu ve vücudu ele geçiren ılık duyguya odaklandı.

Göz yaşları art arda yanaklarına düşerken o da kollarını Taehyung'un etrafına doladı ve ona sıkıca sarıldı. Burnuna dolan kokuyla mayışırken nefeslerini kontrol etmeye çalıştı.

Taehyung onun sırtını hafifçe okşuyordu. Kolları arasındaki oğlanın hıçkırıklarını duydukça parçalara ayrıldığını hissediyordu. Bir yanı suçluluk duygusunu bedenine enjekte etmeye çalışırken diğer yanı sevdiğin çocuk için bunu yapmalısın diyordu.

Jeongguk ağladı, Taehyung ona daha sıkı sarıldı.

Onun için yapmalısın.

"Sanırım yağmur yavaşlamayacak." Taehyung ıslanmamak için kafalarının üstünde tuttukları cekete kısa bir bakış atıp yolu seyretti.

"Keşke kafeden ayrılmasaydık." diye homurdandı Jeongguk. Hafif ıslak kıyafetleri ve serin hava yüzünden üşüyor ve hafifçe titriyordu.

"Senin fikrindi." diyerek Taehyung'a dirsek attı ve diğer kolunu kendi etrafına sarıp ısınmaya çalıştı.

"Bir anda böyle yağmaya başlayacağını nereden bilebilirdim?" Taehyung ona dönününce üşüdüğünü görüp biraz pişmanlık duysa bile Jeongguk'u iyi hissettirmek için neşeli bir tavır takındı.

"Bir fikrim var." Saniyeler içinde Jeongguk'un önüne geçti ve onu arkalarındaki devasa ağaç ile arasına aldı. Aralarında birkaç santimetre kalacak kadar yakınlaştı.

Jeongguk'un tam anlamıyla nefesi kesildi. Kaşlarını şaşkınlıkla kaldırıp Taehyung'un sırıtışını ve olması gerekenden çok çok çok yakınında olan yüzünü inceledi.

Kalbi o kadar gürültülüydü ki dışarıdan duyulmaması imkansızdı.Taehyung kendinden emin gözükse bile dışının aksine içeride heyecandan titreyen bir oğlan vardı.

"Birbirimize yakın durursak daha az üşürüz." İki elini ağaca yaslayıp Jeongguk'u iyice sıkıştırdı.

Gözlerini kusursuz teninde ve parlak gözlerinde gezdirdi. Gözlerinin, yüzündeki yolculuğu Jeongguk'un şekilli dudaklarında son buldu.

Jeongguk onun bakışlarından cesaret almış olacak ki aynı şekilde Taehyung'u inceledi. Öpülesi dudaklarını incelerken onu kışkırtmak için kendi dudaklarını dili ile ıslattı.

Taehyung tam o an olmaması gerek şeyi yapmak üzere olduklarını fark etti. Belki de bu sefer olmalıydı.

Jeongguk ona birazcık daha yaklaşıp dudaklarını araladı.

"Benim daha iyi bir fikrim var."

Onu elinden tutup yağmurun altında çekiştirmeye başladığında Taehyung neye uğradığını şaşırdı. Beklediği şey kesinlikle bu değildi. Yine de ona ayak uydurup yağmurda koşarken kıkırdamaya başladı.

Jeongguk onun kıkırtısıyla bastırdığı kahkahasını serbest bırakıp gülerek ona baktı. Taehyung tamamen ıslanmıştı. Islak kakülleri gözlerine düşüyordu. Jeongguk'un bedeni üşüşe bile kalbi sıcacıktı. Her bir hücresinde tek duyguyu hissediyordu.

Onu izlerken iyice yavaşladı ve durdu. Ama yağmur onların aksine durmadı. Taehyung ona gülümseyerek bakıyordu. Gittikçe ıslanan kıyafetlerine ve hızlanan yağmura rağmen hiç olmadığı kadar mutluydu.

Jeongguk ellerine baktı.Taehyung da kilitli parmaklarını gülümseyerek inceledi.

Tekrar gözleri buluştuğunda ikisinin de zihnine aynı an doldu.

Taehyung parmaklarına dolanan parmakları hissedince nefesini tutup ona baktı.
"Üç dediğimde koşacağız." Jeongguk beklenti ile ona bakarken karşısındaki oğlan kafasını salladı. Kenetli parmakları beynini kısa bir süreliğine uyuştursa da kendine geldi.

"Daha iyi fikrin bu muydu?" dedi biraz yüksek sesle Taehyung. Yanlarından geçen arabaların sesi ikisinin sesini de bastırmaya yeterdi.

"Hayır." dedi Jeongguk. Taehyung ona bakmaya devam ederken Jeongguk fazla uzak olmayan bir yerden gelen müziğe döndü.

"Buydu."

Taehyung'un kendine çekerek ellerini boynunun arkasında kenetledi. Taehyung'un elleri her zamanki yerini ,Jeongguk'un belini, bulurken onu kendine biraz daha çekti.

Taehyung hayatının anını yaşıyordu. Onun ıslak beyaz teni, kırmızı dudakları ve güzel gözleri gözünün önündeyken Tanrı'dan isteyecek başka şeyi yoktu.

"Zaten ıslandık." dedi Jeongguk, gülümseyerek ona baktı.

"Islandığımıza değsin."

"Aşk adamı olacağım diye mağara adamı olmuşsun kardeşim şu haline bir bak."

Taehyung battaniyesine daha çok gömülerek güldü. Namjoon elindeki boş kaseyi kenara koyup ona döndü.

"Detay ver detay." dedi şakacı bir tonda onu dürterek.

"Ne detayı?"

"Ne detayı olacak..." Namjoon abartılı biçimde kaşlarını kaldırıp indirdi ve gözlerini irileştirdi. Elleri ile bir şeyler ima ederken Taehyung hızla doğruldu ve ona bir tekme savurdu.

"Siktir git"

Yoongi kafasını açık olan kapıdan uzatıp Namjoon'u süzdü. "Ne diyorsun yine?" Namjoon Yoongi'nin sahte sinirinden etkilenmiş gibi yaparak ayaklandı.

"Tamam abi vurma abi."

Yoongi gülerek Taehyung'un yanına oturdu. Dışarıda ıslandığı için fena halde üşütmüştü. Yoongi ona baktı. Hafifçe terlemiş, saçlarının birazı yüzüne yapışmıştı. Ateşi olduğu için yüzü çok kırmızıydı. "Nasıl bu hale geldin oğlum?" diye sordu.

Taehyung burnunu çekti ve konuşmadan önce derin bir nefes aldı. "Biraz yağmurda oyalandık, o yüzdendir." Yoongi güldü.

"Biraz dediğin üç saat falan mı, şu tipine bak!" Taehyung gözlerini kapatıp kafasını salladı.

"Ne kadar durduk bilmiyorum ama çok güzeldi." Burnu tıkalı olduğu için rahat konuşamıyordu, tekrar durdu.

"El ele koştuk, bana bakışını görmen gerekiyordu. Gözleri o kadar ışıltılıydı ki o anı aklıma kazımak istedim. Yoongi..." Durdu.

"Ona aşığım."

"Sana aşık bu."

"Aynı anda." Taehyung tekrar kıkırdayınca Yoongi elini omzuna yerleştirdi ve omzunu sıktı. "Hayırlı olsun kardeşim, yeni bir derdin var."

Taehyung alayla ona baktı. "Teşekkür ederim, çok rahatlatıcısın."

"Dost acı söyler." Taehyung onu yataktan ittirmeye çalıştı. "Dur bir." Yoongi gülerek onu ittirdi ve olduğu yerde kalmaya çalıştı. "Bir şey söylemeye geldim."

Taehyung durdu ve ona döndü. Ne diyeceğini çok merak ediyordu.

"Biliyorsun ben fazla şey bir insan değilim." dedi ve doğru kelimeyi bulmak için duraksadı. Başaramayınca başa döndü ve Taehyung'un gözlerine bakmamaya özen gösterek etrafı inceledi.

"Taehyung siz benim en iyi dostlarımsınız, ben sevgimi pek belli edemesem bile size çok değer veriyorum. Ve sizi artık tanıyorum. Bana bak, bu şirket meselesi seni tedirgin ediyor biliyorum ama bana güven. Sana söz veriyorum. Bu işi gerçekten düzgünce araştırıp başaracağız." Taehyung'un elini tutup gülümsedi. "Ben sizi mutlu etmek için elimden geleni yapacağım, sen sadece bana güven."

Yoongi onun için arkadaştan öteydi. Bazen sırdaşı, bazen dostu, bazen ailesi. Ona karşı olan sevgisinde hiç şüphe etmemişti. Yoongi değer verilmeyi hakeden birisiydi, çok iyi bir dosttu. Taehyung onun gibi birine sahip olduğu için tekrar minnettar hissetti.

Dolan gözlerini saklamak için kafasını eğdi ve birkaç saniye sonra seslice burnunu çekti.
"Hasta olmasaydım seni öperdim." dedi gülerek.

Yoongi yüzünü buruşturarak ona baktı.
"Hasta olmasaydın seni döverdim." Taehyung gülerek onun elini sıktı.

"Seni seviyorum Yoongi."

"Teşekkür ederim, ben de kendimi seviyorum."

Taehyung aldığı cevapla afalladı ve onu tekmeleyip yataktan attı. "Git buradan narsist adam!"

Yoongi kıkırdadı ve kapıya yöneldi.

"Ben de seni seviyorum Taehyung."

Taehyung önündeki iğrenç bitki çayından bir yudum alıp yüzünü buruşturdu. Birazcık dinlendikten sonra daha iyi hissetmesine rağmen Hoseok onu bu çayı içemeye zorlamıştı.

Saat gece yarısını geçmişti. Hepsi salonda oturup Seokjin'in gelmesini bekliyordu. Hoseok Namjoon'a bir şeyler gösteriyor, Yoongi bir arkadaşı ile telefon görüşmesi yapıyordu. Dediğine göre bu kişi şirket datasına sızmalarında onlara çok yardımcı olacaktı. Taehyung'un aklından bir sürü senaryo geçerken televizyona odaklanma çabaları başarsızlıkla son buldu. Elindeki kupayı bırakıp koltuğa iyice yerleşti ve tavanı izledi.

"Seokjin ne zaman gelecek?"

Kimse onu yanıtlayamadan kapı sesi evde yankılandı. Hoseok hızla kalkıp kapıya ilerlerken "İşte" diye mırıldandı.

Seokjin hızlı adımlarla salona girdi ve elindeki siyah deri çantayı masaya bıraktı. Nefes nefese hali ve aceleci tavırları bütün dikkati üzerine toplamıştı.

"Bir an önce başlamalıyız." dedi ve elindeki kağıdı onlara uzattı.

"Buradaki hisseleri sattırıyor, geç kalırsak veri çalacağımız bir şirket kalmayacak."

grupöldühttp://

bu bölüm hakkındaki düşünceleriniz çokçookçokkkkkk önemli
kaos moduna girebildik mi
lütfen hiç çekinmeden yapıştırın yorumları 🤡🤡
bu hafta ne zaman atarım başka hiç bilmiyorum şimdilik bu iki bölümü sindirin bakalım hehehehehe

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

without me Oleh august

Fiksi Penggemar

74.6K 8.7K 31
safkan alfa jungkook, kırık bir kalple ㅡ jimin ile karşılaşır.
95.6K 10K 25
Ve senin için memnuniyetle kalbimi kıracağım. By akina
betty Oleh ︎ ︎

Fiksi Penggemar

2.4M 210K 33
Ama New York'a geldiğimden beri bir kokusu var. for vanilla baby
244K 21.7K 27
Son sınıf öğrencisi Jungkook part time olarak girdiği kafede patronu Kim Taehyung'u çıldırtmayı seviyordu. Omega Jungkook Alfa Taehyung Hayrankurgu#1...