Göreve gitmeden önce sarı renkli en kısa ve içimi gösterecek incelikteki elbisemi giymek için dolaptan çıkarmış ve bir kenara koymuştum. Elbiseme uyması için sarı tonlarında bir makyaj yapıyordum. Kapımın birden açılmasıyla içeriye Akın girdi. Buna alışmıştım artık. Beni şöyle bir süzdüğünde gözleri bir süre göğüslerime takıldı ve tekrar yüzüme çevrildi. Tamamen iç çamaşırlarım ile durduğumdan buna pek şaşırmamıştım doğrusu. Akına boş boş bakarak "ne ?" diye sorduğumda yutkunarak her zamanki soğuk sesiyle "hızlı ol çünkü avımız her an bardan çıkıp gidebilir. Saat gece on bir" dedi. Sanki gece olduğunu bilmiyordum. Elimle onayladığımı gösteren bir işaret yaptığımda gözleri yine göğüslerime kaydı ve kapıyı kapatıp gitti. Hızla makyajımı bitirip elbisemi de giydikten sonra saçlarımı salık bırakarak odadan çıktım. Merdivenlerin başına geldiğimde hepsinin aşağıda olduğunu gördüm ve bende yavaş adımlarla aşağıya inmeye başladım. Topuklu ayakkabım çıkardığı sesle hepsi bana doğru döndüğünde ilk başta Ömer'in sonrada diğerlerinin kaşları çatıldı.
Adımlarımı hızlandırmadan aynı yavaşlıkta inerek yanlarına geldim ve gülümseyerek "nasılım ?" diye sordum. Meriç sessizce "siktir" derken Akın bir şey söylememişti. Ömer hızla kolumu tutup "Kayla bu elbise ne !" diye kızdığında Akın araya girdi ve "Ömer hareketlerine dikkat et" dedi. Ömer hızla kolumu bırakırken sinirle soludu. "Eee benim minik aslanlarım gitmiyor muyuz ?" diye sorduğumda Meriç koluma girerek "majesteleri. Her zamanki gibi çok şıksınız ama her hangi başka bir gün bu halinizden daha şık olursanız sizi bizzat kendim öldürürüm" dedi. Dediğine haykırırcasına güldükten sonra "ona ben karar veririm" dedim ve dış kapıya doğru yürümeye başladık. Arabaya bindiğimizde herkes sessizdi. Akın arabayı sürerken Ömer onun yanındaki koltukta huysuzca homurdanıyor ve Meriç'te yanımda benimle oynaşıyordu. Meriç'in omuzlarıma tırmanan parmaklarına vurarak "ya Meriç !" dediğimde gülüyordum. Arabanın aniden fren yapmasıyla benim savrulmamam için Meriç hızla belimden yakalamıştı. Ne olduğunu anlamak için Akına baktığımda bu güne kadar asla duyu barındırmayan sesiyle "geldik" dedi.
Hepimiz arabadan indiğimizde Akın anahtarı bir görevliye verdi ve barın kapısına doğru yürümeye başladı. Bizde onun arkasından yürüyorduk. Bu bara bu güne kadar gelmemiştim ve ilk kez görüyordum. Kapıdaki görevlilerden bir "buyurun Akın bey" dediğinde görevlinin yanından geçerek içeriye girerken adama minik bir öpücük attım. O kadar hızlı ve ansız bir öpücüktü ki adam tepki dahi verememişti. Barın içerisindeki yüksek müzik sesi hızla kulaklarıma dolarken şöyle bir etrafa baktım. Oldukça kalabalık bir yerdi. Duvarlar beyazdı ama vuran ışıklardan dolayı rengarenk gözüküyordu. Aralarda kısacık giysili garsonlar dolaşıyor ve millete alkollü kokteyl dağıtıyordu. Bir garson yanımdan geçerken hızla tepsiden bir kokteyl aldım ve Akını takip ederek yürümeye devam ettim. Sonunda bir masaya gelmiş ve oturmuştuk.
"Oradaki adamı görüyor musun ?" Akının sorduğu soruyla kafamı işaret ettiği yöne çevirdim. Genç bir adam bir kanepede oturmuş bir kızla oynaşıyordu ve etrafı neredeyse çıplak kızlarla doluydu. Tıpkı benim gibi ama dahada çıplak. Kafamı aşağı yukarı sallayarak "evet" dedim. "O adam bizden para çalan adam ve avımız o. Şu tarafta yatak odaları var. Adamı ikna etmen ve yedi numaralı odaya getirmen gerek" dedi. Odaların olduğu kapıya baktığımda üzerinde 'Sex Odaları' yazan bir kapı gördüm ve yine kafamı aşağı yukarı salladım. Akının tekrar konuşmasını bekledim ama konuşmayınca kafamı çevirdim ve çocuklarla birlikte gittiğini gördüm. Hızla peşinden koşarak kolundan tutup onu durdurdum ve "sana bir şey vermem gerek" dedim. Sorgular bir şekilde bakmaya başladığında elbisemin altından külotumu çıkarttım ve eline vererek "görev için" dedim. Kafasını iki yana salladı ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Ömer'in öldürücü bakışları da gözümden kaçmamıştı.
Hızla kendimi toparladım ve yüzüme edepsiz bir gülümseme takınarak adamın yanına gitti. Adam benim fark ettiğinde gülümsedi ve "sende kimsin bakalım ?" diye sordu. Dahada fazla yanına sokularak eline uzandım ve yavaşça kadınlığıma doğru götürdüm. Adamın parmaklarının değmesiyle edepsiz gülümsemi dahada büyüterek kucağına geçtim. Elleri direkt olarak belime yerleşti ve hafifçe aşağıya doğru kaydı. Kucağında bacaklarımı iki yana açmış bir şekilde duruyordum ve elbisem hafifçe havaya kalkmıştı. Yavaşça yüzüne doğru eğildim ve dudağımı yanağına sürterek kulağına doğru gitti. Tam kulağının dibinde durarak "kim olduğum bir önemi var mı ?" diye sordum edepsiz ses tonumla. Bu ses tonunu kullanmak oldukça hoşuma gidiyordu. Kendimi hafifçe ileri geri iterek kadınlığımın kot pantolonunda sürtünmesini sağladım. Adamda gülümsedi ve "önemi yok" dedi. Ellerini kalçalarımın üstüne getirerek sıkmaya başladı. Pantolonunun altından hissettiğim sertlikle hedefime ulaştığımı anladım ve "odalara mı gitsek ?" diye sordum.
Kalçalarıma tutarak ayağa kalktığında kollarımı boynuna doladım ve bacaklarımı da beline dolayarak "en iyi yatağın yedi numaralı odada olduğunu duydum" dedim. "Peki o zaman yedi numaraya gidelim" dedi ve 'Sex Odaları' yazan kapıyı açarak yedinci odaya doğru gitmeye başladı. İçeriye girdiğimizde karşısına çıkacak olan üç minik aslanımı ördüğünde tepkisi ne olacaktı acaba. Kapıyı açıp içeriye girdiğimizde içeride kimse yoktu. Yüzümdeki gülümseme aniden yok olurken adam dahada çok gülümsedi ve "sence oyununuza kanar mıydım ?" diye sordu. İşte tam şuanda sıçmıştım. Beni hızla yatağa fırlattı ve kollarımı yataktaki kelepçelere taktı. Bu nasıl bir bar odası lan ? Birden çırpınmaya başladığımda tamamen soyunarak üzerime çıktı ve "fazla kıpırdama" dedi. Tam bağırmak için ağzımı açmıştım ki hızla ağzımı kapatarak hızla içime girdi. Peki benim minik aslanlarım neredeydi ?
Birden kapı yumruklanmaya başladığında adam dahada hızlandı ve "galiba seninkiler" diyerek benim yaptığım gibi dudağını yanağımda sürterek kulağıma eğildi ve "ses çıkartmaz isen ölmezsin" dedi. O anda göz yaşlarım akmaya başlamıştı. Normalde kolay kolay pes etmez ve ağlamazdım ama kapıdaki yumruk sesleri durmuştu ve şuanda tamamen bu adamın elindeydim. Birden kalın sesiyle inlediğinde "merak etme hamile kalmayacaksın çünkü ne kadar üzücü bilmem ama benim çocuğum olamaz" dedi. Ne yani şimdi sakinleşmem mi gerekiyordu ? İnlemeleri artmaya başladığında hızla kapıya bir şeyin çarpmasıyla kapı kırılarak açıldı ve içeriye minik aslanlarım girdi. Kiminin dudağından, kiminin kaşından kanlar akıyordu ve yüzündeki bazı yerleri morarmıştı. Kavga etmişlerdi. Ömer'in bizi bu halde görmesiyle "lan !" diye bağırdı ve hızla adamın sırtına doğru atlayarak yere düşmesini sağladı. Ben ağlamaya devam ederken Meriç hızla yanıma gelerek elbisemi aşağı indirdi ve elindeki anahtar ile kelepçeleri açtı. Çabucak ayağa kalktım ve Meriç'e sarıldım. Ama ayaklarım tutmadığından dolayı tam düşecekken Meriç beni tutarak kucağına aldı.
Birisi ile yattığım için ağlamıyordum çünkü bu bir çok kez yaptığım şeydi. Ağlamamın nedeni ilk kez çaresizlik hissini tatmış olmamdı. Bundan öncede bir çok kez av ile aynı odada görev dışı bir şekilde kalmam gerekmişti ama hiçbirinde avın da bir planı olmamıştı. İlk kez bir görevde çaresiz kalmış ve ağlamıştım. Meriç'in ağladığımı gördüğünde yüzündeki şok ifadesini görmüştüm. Çünkü onun yanında daha önceden sadece saçma aşk dizileri için ağlamıştım bu güne kadar. Akın yanımıza gelerek beni kucağına aldı ve "ben Kayla ile eve gidiyorum. Siz şu piçi halledin ama yarın bana da görme şansı bırakın" diyerek odadan çıktı. Bardan çıkıp arabaya gittik ve beni ön koltuğa oturtarak kemeri taktı. oda sürücü koltuğuna geçtikten sonra arabayı çalıştırdı. Yol benim titrek nefesim ve burun çekişlerim ile sessiz bir şekilde gidiyordu. Sessizliği bozan şey Akın'ın "neden hiçbir şey yapmadın ?" sorusu oldu. Ona doğru dönüp cevapsız bir şekilde baktığımda sorusunu yineleyerek "Kayla neden hiçbir şey yapmadın ?" dedi. Hızla burnumu çekip yutkunduktan sonra "çünkü beni o lanet olası yatağa kelepçeledi" dedim. "Kelepçelenmeden önce neden bir şey yapmadın ?" sinirle soluyarak "çünkü ne yapacağımı bilemedim" dedim ve burnumu çekmeye devam ettim.
Eve geldiğimizden tekrar beni kucağına alarak arabadan indirdi ve kapının önüne geldiğimizde zar zor açarak içeriye girdi. Yavaşça merdivenleri çıkatıktan sonra beni odama götürerek makyaj masamın önündeki sandalyeye oturttu ve "önce şu makyaj bir silelim" dedi. Makyaj temizleme suyumu pamuğa döktükten sonra oldukça yumuşak dokunuşlarla yüzümdeki makyajı silmeye başladı. Öyle sert ellerin nasıl yumuşak olabildiğini bir türlü anlayamıyordum. Makyajımı tamamen temizledikten sonra tekrar kucağına alarak yatağa götürdü ve "şimdi üstünü değiştirelim" dedi. Sesi ilk kez soğuk değil aksine oldukça yumuşaktı. Dolabımdan eline bir gecelik aldıktan sonra yanıma gelerek üstümdeki elbiseyi zarar veremeye oldukça özen göstererek çıkarttı. Elbiseyi çıkartmasıyla karşısında tamamen çıplak kalmıştım. Ama bu ilk değildi. Daha önce hepsinin karşısında tamamen çıplak kalmıştım ama bu güne kadar hiçbiri ile yatmak istememiştim ve onlarda istemiyor, çıplaklığımı görmezden geliyorlardı. Bakışları bir önceki gibi göğüslerime kaydığında hızla tekrar yüzüme baktı ve geceliği giydirmeye başladı.
Beni tamamen giydirdikten sonra yoranı üzerime çekti ve omzuma minik bir buse kondurarak ayağa kalktı. Tam odadan çıkacaktı ki gözlerim kapanım uykuya dalmadan önce yorgun sesim ile "iyi geceler minik kaplanlarımın en soğuğu" dedim. Bir kaç saniye kapıda öylece bekledikten sonra "sana da iyi geceler ateşin kızı" dedi ve odadan çıktı. Akın'ın odadan çıkmasıyla gözlerim hızla kapanarak uykuya teslim oldu.
Bölüm Sonu