PINAR

By Tardela

42.1K 3K 1.2K

Tamamlandı✓ "Bu bileklik sadece sizde mi var? Ya-a-ni..." "Evet. Yani ben yapmıştım. Satın almadım." Yüzüne a... More

•••BİLEKLİK•••
°°°RÜYA°°°
~O~
|ACI|
{KALP ACISI}
≈KALP ACI'M≈
<FERYAT>
//TAKİP//
"TEŞEKKÜR EDERİM"
"Allah'a emanet..."
MUTLULUK💐
SENİ SEVİYORUM 💕
EN GÜZEL HEDİYE 🌸🌸
YEŞİL GÖZLÜ ÇOCUK
HASTA💦
🌱MERYEM🌱
🦋BOSNA'M🦋 ~SON~
🌸İKİNCİ ORTAK KİTAP 🌸
🌻AYKIZ🌻
Özel Bölüm 🐥 Meryem'e Kardeş

«ÖZÜR»

1.6K 145 30
By Tardela

Burnuma duman kokularının geldiği bir yerdeydim. Ortalık çok soğuktu. Üşüyordum. Çapraz hâlde ısıtmaya çalıştığım kollarımı küçük ellerimin içleriyle ısıtmaya çalışırken çabalamamın yetersiz ve yersiz olduğunu etrafımın soğuk üfürmesiyle anlamıştım. Ortalık kapkaranlıktı. Gözümün önünü göremiyordum.

Isınamadığımı anlayınca küçük ellerimi küt kahverengi saçlarıma götürerek saçlarımı hissetmeye çalıştım. Annem üşüdüğümde beni sarıp sarmalar, başımı okşayarak  sıcaklığını bana geçirmeye çalışırdı. Saçımı okşayarak mutlu etmeye çalışırdı beni. Bende saçlarıma dokunarak mutlu olurum da o sıcaklığı hissederim diye saçlarıma dokunmak istemiştim. Ben annemin sıcaklığını hissetmek istemiştim...

Saçlarıma dokunduğumda sertimsi şeyler hissettim. Ama benim saçım hiç sert olmazdı ki. Hep yumuşacık olurdu. Başımı eğip iki elimle saçımda neler olduğunu öğrenmek için ağır hareketlerle parmaklarımı saçımda gezdirdim. Ama saçımda bir şey yoktu ki. Parmaklarımı başımın en tepesinden başlayarak aşağıya doğru sürüklediğimde bir çığlık koptu ağzımdan.

"Aaa!"

İç çeke çeke gözlerimden akan yaşların varlığını hissederek ağlıyordum. Bir yandan da bir şeyler mırıldanıyordum.

"Anne! Benim saçlarım neden kısa... Ama benim saçlarımı sen bu kadar kesmezsin ki... Evet sen saçlarımı tarayıp bağladığında yorulduğunu düşündüğüm için saçımı kesmeni istemiştim. Kesmeni istediğimde her ne kadar sebebini öğrenmek istesen de sadece "istiyorum" demiştim. Israrlarıma dayanamayıp beni mutlu etmek için kesmiştin saçımı. Sen mutlu ol diye istediğim kısa saç çok tatlı olmuştu bana. Uzun saçımı kestirdikten sonra küt oluşuyla bu hâlimi çok sevmiştim. S-sonra sen ne yaparsan yap mutlu olacağımı düşünmüştüm. Senin mutsuz olacağım şeyleri yapmayacağını o an bir kez daha anlamıştım. Sen kesmemişsindir annem saçımı. Benim saçımı kim kesti anne... Ben acı hissetmiyorum. Senden başka kim acı çektirmeden kesti saçlarımı. Ben nerdeyim annem..."

Ağlamam şiddetlendiğinde güçsüz kalan bedenimi taşıyamayan ayaklarım, dizlerimin üstüne düştüğümde kendini zorlamayı bırakmıştı. Canım acıyordu. Dizlerimde hissettiğim yanan acı ağlamamı daha çok arttırmıştı.

O ân kahkaha atan kalın ses duymamla sesim birden içime kaçmış, iki elimin tersiyle hızlı bir şekilde dolan gözlerimi silmiştim. Görüş alanım netleştiğinde büyük olan bir adamın üzerime doğru geldiğini gördüm. Ortalık hafif aydınlanmıştı ve ben olanları pür dikkat izliyordum. Küçük yüreğim hızlı hızlı atarken ne yapacağımı bilmez hâlde etrafıma bakınıyordum. Adam daha çok yaklaştığında bedenimi arkaya doğru attırıp ellerimi kullanarak ayaklarımla geri geri gittim. En son sırtımın duvara değmesiyle ağzımdan çıkan küçük sesle yerimde sabitlenmiştim.

"Hi..."

Adam adımlarını yavaşlatmış hâlde üzerime doğru geliyordu. Yanıma geldiğinde yerinde çömelip kocaman elleriyle kafamı tuttu. Kafamı sıkmasıyla canım acımıştı. Sonra ağzımdan çığlığımı tutamamıştım.

Yüksek çıkan sesimle beni çekiştirmeye çalışan adamı bir taş sesi durdurmuştu. Orta büyüklükteki taş yerde sürüklenip yanımda durdu. Anlamaz hâlde bakan adam arkasına döneceği vakit kafasını bir çocuk tutmuştu. Şaşkın hâlde karşıma bakarken yeşil gözlü olan çocuk çatılmış kaşlarıyla adamın kısa saçlarını çekmeye çalışıyordu. Adam hissettiği acıyla büyük ellerini kafamdan çekip karşımdaki çocuğu tutmak için ellerini saçlarına doğru götürdü. Bende çocuk zarar görmesin diye yerimden zorbela kalkıp adamın sağ kolunu ısırdım. Sağ kolu acımış olacak ki sol koluyla beni tutmaya çalıştı. Bende küçük iki ellerimle adamın sol kolunu kavrayıp kurtulmaması için elimden geldiğince sıkarak ısırdım. İki kolunun acısıyla iki eli yanlarına düşen adamı karşımdaki çocuk kafasından tutarak kendine doğru çekti. Kendine doğru çekmesiyle sırtı yere değen adam, ağzındaki iniltiyle gözlerini kapatmıştı. Çocuk bunu gördükten sonra bana bakarak sol elini uzatıp güven veren sesiyle konuştu.

"Korkma!.."

Bende yüzümdeki gülümsemeyle sağ elimi uzatıp elini tuttum. El ele tutuşmuş koşarak duman kokan ve depo gibi bir yer olduğunu düşündüğüm bu yerin kapısına doğru ilerliyorduk. Heyecan ve mutlulukla ilerlerken arkamdan çekildiğimi hissettim. Yan tarafima baktığımda çocuk kaşlarını indirmiş, dudağını büzerek bana bakıyordu. Arkasına doğru baktığımda kocaman bir elin tişörtünden tuttuğunu gördüm. Gözlerimi kocaman açmış, dudağımı aralayacekken sırtımı yerde hissettim.

Çocuğun elini o kadar sıkı tutmuştum ki hâlâ elini elimde hissediyordum. Yere düştüğümde gözlerimi kapatmıştım. Ne olduğunu bilmek istediğimde gözlerimi hızla aralamaya çalıştım. Yanıma baktığımda yeşil gözleriyle üzgün hâlde bana bakan bir çocuk gördüm. Şaşkın hâlde sağ elime baktığımda hâlâ ellerimizin ayrılmadığını gördüm. Bırakmamıştık ellerimizi...

Adamın yüksek sesli gülmesiyle hızla sesin geldiği yöne döndüm. Adam üzerimize doğru geliyordu. Yanımdaki çocuk hızla doğrulmaya çalışıp sağ kolumu hareket ettirdi. Şaşkınlıkla olanlara bakarken kolumun hareketi arttığında ona baktım.

"Hadi kalk! Gidelim burdan. Sana zarar gelmemesi lazım. Gerekirse kaç git burdan!"

Kafamı iki yana sallayıp doğruldum yerimden. İkimiz ayağa kalktığımızda adam yanımıza yaklaşıyordu. Adam yaklaşırken başıma ağrı saplanmasıyla sol elimi başıma götürdüm. Elimle başıma değdiğimde saçlarımı hissedememiştim. Saçlarım örtülmüştü... Elimi başımdan çekerek görüş alanıma getirdim. Aman Allahım! Ben büyümüş müydüm? Bunu anladığımda hızla sağ elime kaydı gözlerim. Elimi tutan el... Bilekliğimin olduğu elimi tutan el...

İçimi korku sarmış, ağır hareketlerle elimi tutan kişiye bakıyordum. O-o... Onu gördüğümde kocaman gülümsemesiyle bana bakıyordu. Şaşkınlıkla ona bakarken dudağını aralayarak konuştu.

"Büyüdüğümde sana yardım edeceğimi söylemiştim. O gün gelmişti. Ve sana yardım edebilmiştim. Birbirimizi görmedik ama ben seni sonra tanıdım." diyerek başını el ele tutuşan ellerimize doğru eğip elimi tutan elinin baş parmağıyla bilekliğimi okşadı. Sonra yavaş yavaş elini elimden ayırıp sağ eliyle elimi tuttuğu elini tutarak sıktı. Gözlerim yüzüne kaydığında başını eğmiş bir şekilde durduğunu gördüm.

Onun bu hareketiyle kendimi silkip onun yaptığı gibi elime ateş değmiş hissiyle sol elimi dokunan elime kilitledim. Canım çok acıyordu. Nasıl görmeden çekmemiştim elimi... Nasıl sürdürmüştüm dokunmayı... Dolan gözlerimle görüş alanım bulanık görmeye başlamıştı. Her ne kadar böyle kalmak istesem de bulunduğum ortamı hatırladığım için iki elimin tersiyle gözlerimi hızla sildim. Yanıma çekinerek baktığımda onun duruşunu bozmadığını gördüm. Yaptığım hareketten pişman olup yüzümü çektim ondan.

Aklıma adamın gelmesiyle hemen etrafa bakınmaya başladım. Adam yoktu... Sonra yan tarafımdan gelen sesle yerimde sabitlenmiştim. Söyledikleriyle nasıl hareket edebilirdim ki...

"EVLEN BENİMLE!.."

Terlemiş hâlde yataktan sıçradım. Yüzümde hissettiğim kaşınmayla elimi yüzüme götürdüğümde art arda gelen göz yaşlarımı fark ettim. Göz yaşlarım... Ağır hareketlerle yatağımda doğruldum. Sırtımı yatağın başlığına yaslayıp bacaklarımı karnıma doğru çektim. Terlemiş ellerimle göz yaşlarımı silmeye çalışıyordum. Her ne kadar hızlı silsem de sildikçe yerine yenileri ekleniyordu. Sonra ellerimi yüzümden çekip sessiz sessiz ağlamaya devam ettim. Bırakmıştım kendimi...

Yan tarafıma baktığımda Duygu üstüne örttüğü yorganı yere kadar indirmiş, mışıl mışıl uyuyordu. Kendiliğinden akan göz yaşlarımın arasından onun bu hâline güldüm.

Başımı Duygu'dan çevirip kollarımı bacaklarıma sardım. Başımı Duygu'nun görmeyeceği yönde dizlerime yaslamıştım. Uyusa bile bu hâlimle karşı karşıya gelmesini istememiştim. Sessiz sessiz göz yaşı dökerken rüyamda gördüklerim bir bir aklıma geliyordu.

"Yapma!.."

"Korkma!.."

"Gerekirse kaç git burdan!"

"...kaç git burdan!"

A-aman Allahım! Aklıma gelenle hızla başımı dizlerimden uzaklaştırdım. B-bu olabilir miydi? O-o adam yoksa...

"Büyüdüğümde sana yardım edeceğimi söylemiştim. O gün gelmişti. Ve sana yardım edebilmiştim. Birbirimizi görmedik ama ben seni sonra tanıdım."

"Büyüdüğümde..."

Rüyamdaki çocuk... Ona benzeyen çocuk... Yeşil gözlü çocuk... O-o...

"...Birbirimizi görmedik ama ben seni tanıdım."

B-bileklik...  Kulağıma dolan seslere dayanamayıp susturabilecekmişim gibi iki elimle kulaklarımı kapattım. Gerçekler yüzüme tokat gibi çarpıyordu. Onun sakınması... Yaklaşmak yerine uzaktan bakması... Benden ayrılmaması...  Yapma! Sen yapma! Kendine yapma bunu! Ben ateşten kaçarken sen ne diye zorunda hissedersin kendini bana... İnsan görmediği insanı sevebilir mi? Biliyorum zorunda olduğunu düşünerek sevmiyorsun beni. Ne beni sana bağlayan... Evlenme teklifi edecek kadar ne gördün bende...

"...senin gibi evlat yetiştireceğine emin olduğum için evlendiğim kadına tekrar emin olayım."

B-baba... Kahramanım... Anneme olan sevgine hep gıpta ile bakardım. Acaba beni böyle seven biri olur mu diye... Sonra bu düşünceyi bırakıp ara ara aklıma geldikçe, sizin hâllerinizi gördükçe içimden dua ederdim.

"Allahım! Eğer bana evlenmek nasip olacaksa annem ile babamın sevgisi gibi olsun. Onların evlilik düşüncesi gibi olsun evliliğe olan düşüncem. Çünkü onlar senin yolunda. Sen ne istersen onu yapmak için çabalıyorlar. Ben küçüğüm. Tam bilmiyorum ne olduğunu." deyip ellerimi yüzüme sürerdim.

Küçüktüm o zamanlar. Şimdi ise büyüdüm. Bir insanın beni sevebileceği kadar büyüktüm.

Peki gerçekten büyümüş müydümKarşımdakinin evliliğe uygun bir kişi olduğunu anlayacak kadar... Karşımdakinin beni evliliğe doğru bir insan olduğumu düşündürecek kadar... 

Evliliğe hazırdım... Allah'ın rızasını gözetilen evliliğe razıydım... Onun için seveceğim eşe razı... Peki o eş bana razı olacak mıydı?.. Rabbim için sevebilecek miydi beni... Y-ya o... O beni Rabbim için seviyordu muydu?.. Peki kalp... O... Ben...
.
.
.

"Pınar..."

Duygu'nun seslenmesiyle salavat çekmeyi bırakıp gülümseyerek ona döndüm.

"Efendim Duygu."

Gülümsemesiyle omzumdan tutup konuşmaya başladı.

"Sana söylediklerimden dolayı özür dilerim kardeşim. O kadar çok sindirdim ki kendime. Ondan durduramadım kendimi. Tabi her ne kadar öyle düşünsem de sonucu bilinse bile senin üstüne gelmemeliydim. Sonuç olarak o bir yabancı senin için. Allah razı olsun senden. Duruşunu hiç bozmadın. Hep geride durmak için çabaladın. Rabbim gönlüne göre hayırlısıyla bir eş nasip etsin sana canım benim. Hakkını helal et. Biliyorum dediklerimle aklını karıştırabilireceğim bir kız değilsin. Ondan da rahatım ya biraz..." deyip başını eğdi.

Dedikleriyle gözlerim dolmuş, gülümseyerek etrafa bakınıp müsait olduğunu düşünerek sarıldım arkadaşıma... Canım benim...

Sarılmamla biraz bekleyip sardı kollarını bana. Bu hareketimi beklemiyordu anlaşılan. Gözlerimi kapatmamla göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmüştü. Duygu beni böyle görüp üzülmesin diye sağ elimle hemen göz yaşlarımı sildim ve kendime gelmeye çalıştım. Duygu'dan ayrıldığımda yüzümdeki gülümsemeyle dudağımı aralamıştım.

"Estağfurullah canım benim. Anlayışın için teşekkür ederim. Önemli olan hatamızı anlayıp tövbe etmek değil midir zaten... Helali hoş olsun. Amin hep beraber kuzum." deyip omzunu okşadım. Bu hareketimle gülümseyerek konuştu.

"O zaman Cemile Sultan'ı kızdırmadan marketten yumurta alıp eve geçelim." deyip göz kırptı.

Onun bu hareketine sesim duyulmasın diye ağzımı kapatıp gülmeye başladım. O kadar komik oluyordu ki göz kırparken.  Bu son aylarda daha çok kaynaşmıştık birbirimize. Önceden bu kadar kaynamıyorduk yani 😄

Adımlarımızı markete doğru atarken karşıdan tatlı bir kızın bize doğru geldiğini gördüm. Anlamaz hâlde Duygu'ya baktığımda Duygu'nun da benden farkı yoktu. Kız birkaç adım kalacak şekilde önümüzde durduğunda bizde ayaklarımızı yere sabitlemiştik. Kıza baktığımda yüzü çok tanıdık gelmişti bana. Düşünmekten vazgeçip kızın söylediklerini dinlemeye başladım.

"Selamün Aleyküm. Beni tanıdın mı?"

Sonlara doğru bana odaklanmış bir şekilde bakan kız, onu daha önce görmüş olduğumu düşündürmüştü. Biraz daha hafızamı zorladıktan sonra aklıma gelenle vücudumun kasıldığını hissettim. B-bu onun kardeşi. İlk ve son görüşümde başı açık olduğu için hemen tanıyamadım demek ki. Şimdi başı kapalıydı. Ah ne güzel görünüyordu Allah'ın ayetini taşıyınca... 

"Evet, tanıdım..."

Gülümseyerek bana baktı.

"Biliyor musun sen cesaretlendirdin beni... Hep aklımdaydı şu anki durumum. Ama bir türlü başaramıyordum. Teşekkür ederim. Allah razı olsun."

Duyduklarımla şaşırmış hâlde karşımdaki kıza bakmıştım. Sonra bu durumu sürdürmeyi kesip gülümseyerek konuştum.

"Estağfurullah. Allah senden de razı olsun. Ne mutlu sana..." deyip gülümsememi arttırdım.

Unutmuş olduğum Duygu'ya baktığımda memnun hâlde kıza baktığını gördüm. Bu durumdan mutlu olurken kızın sesini duyduğumda yüzümü Duygu'dan çevirip sesin geldiği yöne doğru baktım.

"Aslında yanına gelmemin başka bir sebebi var..."

Meraklı gözlerle kıza bakarken söyledikleriyle vücut ısım artmıştı.

"Abimle görüşmeni istiyorum. Evlilik görüşmesi..."

Selamün Aleyküm Kardeşlerim. Kurban Bayramımız Mübarek Olsun ✨ Yorumlarınızı bekliyorum. Güzel bir bayram geçirmenizi dilerim. Kendinize iyi bakın. Allah'a emanet olun. 😊♥️

Continue Reading

You'll Also Like

7.7K 358 36
İstanbul'da yaşayan üç genç kızın aşk hikayesi. Bursa'dan gelen Selma,Mardin'den gelen Dilan ve Sinop'tan gelen Deniz beklenmedik bir anda birbirler...
596K 43.6K 34
"Cehennemine hoşgeldin, katilin kızı!" İtalyan ve Katolik bir adam... Türk ve Müslüman bir kız... İslâmî bir aşk romanı...🦋 →Tıp fakültesinden yeni...
5.3K 487 16
Kadın ayağa kalkıp bana baktı, gözlerimi ona diktim ve odadan çıkışını izledim. Ve o sırada bana seslenen bir ses vardı. "Ben Jeon Jungkook."
2.5K 115 31
Bir psikolog'un vatana sevdası, sevdalısı. biraz gerçek, biraz hayal. şehidi gerçek, mutluluğu hayal.. vatan size daima minnettar. komando olmak yüre...