PINAR

By Tardela

42K 3K 1.2K

Tamamlandı✓ "Bu bileklik sadece sizde mi var? Ya-a-ni..." "Evet. Yani ben yapmıştım. Satın almadım." Yüzüne a... More

•••BİLEKLİK•••
°°°RÜYA°°°
~O~
|ACI|
≈KALP ACI'M≈
<FERYAT>
//TAKİP//
«ÖZÜR»
"TEŞEKKÜR EDERİM"
"Allah'a emanet..."
MUTLULUK💐
SENİ SEVİYORUM 💕
EN GÜZEL HEDİYE 🌸🌸
YEŞİL GÖZLÜ ÇOCUK
HASTA💦
🌱MERYEM🌱
🦋BOSNA'M🦋 ~SON~
🌸İKİNCİ ORTAK KİTAP 🌸
🌻AYKIZ🌻
Özel Bölüm 🐥 Meryem'e Kardeş

{KALP ACISI}

2.7K 200 70
By Tardela

Selamün Aleyküm Kardeşlerim. İlk kısmı, fon müziğini açıp okumanızı tavsiye ediyorum. Yorumlarınızı bekliyorum. Buyrun bölüme 🌼

BUGÜN 💭

ATEŞ'TEN
                                               Saat 01.11
Sesini duymamla kalbimin hızlanmasına engel olamadığım kız. İlk kez duymuştum o zaman sesini. Karanlıktı ya ortalık, görmemiştim çehreni. Hoş, görmeyi istemiş miydim? Bende bıraktığın etkiyi anlamamıştım ki. Neden demiştim. Neden kalbim hızlandı? Neden içim yandı, kavruldu sesine? O acı çektiğini bas bas bağıran sesine. Ondan anlamamış mıydım en hızlı sandığım koşmamdan daha hızlı koşabildiğimi yanına gittiğimde? İyiki demiştim iyiki. İyiki kalbim sıkıldı da çıkmak istedim dışarı. İyiki kalbimde hissettim de acını, ayaklarım götürdü beni dışarı... İki yıl önce gördüm seni. Gördüm dediysem elini, bilekliğini. Birde bilmeden emanet ettiğin bir damla göz yaşını. İki yıl önce gördüğüm sağ elindeki bilekliği ben tanırdım da sen bilmeden, habersizce sağ elime bıraktığın göz yaşını tanıyamazdın. Göz yaşı akıttığına göre dolmuştu o an gözlerin. Ayakların senden habersiz hareket etmişti. Nasıl bilebilirdin ki beni? Nasıl duyabilirdin? Nasıl konuşabilirdin? Nasıl görebilirdin beni? Peki ben... Ben nasıl güçlü durabilirdim. Karşılık vermesini bilen Ateş, canını yakanın canını yakan Ateş nasıl yakamadı da yanmaya razı oldu o gece? Kim ne derse desin hesap vermeyen Ateş, neden hesap vermemek için görünmek istemedi o gece? Görünüşünden mi? Hayır! Korktuğundan? Asla! Ağladığından? Hangi ağlama? Canı acıdığı, yaraları taze olduğu mu? Sahi hissetmiş miydi yüzündeki, vücudundaki yaraları? Yoksa kalbinin acısı mı? Sakındığı ağlaması... Sakındığı kalbinin acısı mı? Yoksa kalp acısı mı? Beyninin bir köşesinde özenle tuttuğu kalp acısı mı? Söylemelere kulak tıkarken neden çekindi konuşmalardan? Neden dikkat kesildi konuşmalara? Hesap vermek için mi? Hayır! Yoksa konuşmalar kalp acısını bulacak diye mi? Sakladığı incisini sakladığı kutudan bulacaklar diye mi? Neden uzaklaştırmak için dokunması gerekirken dokunmaya çekindi o an? O ona zarar vermezdi ki. Neden dokunduğunda zarar göreceğini düşünmüştü? Kıyamadığından... Sevdiğinden...
Sonuç sen...
                                                 Saat 03.12

Elimde sıkıca tuttuğum kalemi masanın üzerine bıraktım. Sahi ben nasıl yazmıştım bunları? Nasıl sürüklenmişti kalem kağıda? Neden dur dememişti beynim? Kalbim...
.
.
.

Telefonun sesiyle gözlerimi aralamaya çalışıyordum. Sahi kimdi bu arayan? Sağ elimle uzanarak komodinin üstünde uzağa düşmüş telefonumu almaya çalıştım. Kapanmaya yakın, kim olduğuna bakmadan açtığım telefonu kulağıma götürdüm.

"Abi ya bu telefon neden hemen açılmıyor acaba?"

Arayan Gizem'di. Tek kardeşim. Benden üç yaş küçük tatlı kız kardeşim. Tabi çenesi çok kardeşim.

"Uyuyordum Gizem. Sen niye telefonla arıyorsun beni hem? Evde değil misin kızım sen?"

Oflayıp konuşmaya başladı.

"Abi senin saatten haberin yok herhalde. Tamam anladık bugün dersin yok ama bu saate kadar da yatılınır mı?" Saat mi?

"Saat kaç ki."

Bu cevabımı komik bulmuş olacak ki gülmeye başladı. Sonra kızacağımı bildiğinden kendini durdurmaya çalışıp boğazını temizledi ve konuşmaya başladı. Akıllı kardeşim benim.

"Bende sana onu soruyorum işte. Saat kaç? Ihım... Abi saat an itibariyle 13.16 gerisini sen düşün artık."

Sol elimin içiyle alnıma vurup doğruldum yataktan. Sahi bu kız nerdeydi?

"Nerdesin? Alayım seni."

"Abi sana inanamıyorum. Gerçekten inanamıyorum. Nasıl unutursun yaa."

Sonlara doğru sesinin artmasıyla telefonu kulağımdan uzaklaştırdım. Ben neyi unutmuştum ki. Ses vermediğimi anlayıp vereceğimi kestiremeyen kardeşim konuşmayı hemen devraldı.

"Tamam ya. Bugün bana sözün vardı. Dışarıya çıkacaktık. Malum okulun yok diye bugüne söz almıştım. Ama sen hakkını kaybettin."

"Ne yani gitmiyor muyuz?" dedim acınaklı ses takınarak. Kendimce affettirmeye çalışıyordum.

"Ne gitmemesi abi. Pardon unutkan abi! Yeri sen seçecektin ya hani ben seçiyorum. Sende tıpış tıpış geliyorsun. Hadi yarım saatin var konum atıyorum." deyip telefonu suratıma kapattı. Ah bu kız...
.
.
.

"Abi geliyor musun?"

"Geliyorum. Yoldayım."

"Hmm tamam. Abi yaa burası çok tatlı bir yer. Biz neden burayı daha önce keşfedemedik ki."

"Doğrudur Gizem. Gelince konuşuruz. Gelmek üzereyim"

"Tamam abi. Bekliyorum." deyip telefonu kapattı.

Cafenin yakınlarındaydım. Buralar neden bana daha önce gelmiş hissi veriyordu? Anlamadım. Kafamı iki yana sallayarak cafeye yakın bir yere arabayı park ettim. Cafeye girmemle ilerideki masalardan birinde bana el sallayan canım kardeşim Gizem ile karşılaştım. Hemen yanına gidip karşısındaki sandalyeye oturdum.

"Hoş geldin unutkan abim. Ya da uykucu mu demeliydim?" diyerek gülmeye başladı.

" Hoş buldum." diyerek somurttum. Bu hareketimle kendine çeki düzen verip yerinde dikleşti.

"Ee ne yiyoruz? Kahvaltı bile yapmadın ama.."

"Yok Gizem kahvaltı yapmayacağım. Ayılmak için çay içsem yeter."

"Tamam o zaman. Sonra pastamdan yemek yok ama. Çikolatalı ya hani bilmem anlatabildim mi?" deyip siparişleri vermek için elini kaldırdı.

En sevdiğimiz pasta çikolatalı pastaydı. Onu kullanarak benim kafamı karıştırmaya çalışıyordu. Ama benim canım yemek istemiyordu.

"Hoş geldi..." B-bu ses...

Hemen kafamı kaldırıp sesin geldiği yöne baktım. Şaşkın hâlde bana bakıyordu. Peki Gizem neden konuşmuyordu? Hani siparişleri verecekti. Dilini mi yutmuştu bu kız? Peki ben neden hâlâ bakıyordum? Ya da o...

"Abi siz tanışıyor musunuz?"

Gizem'in konuşmasıyla yüzünü çekmişti benden. Bende gözlerimi kapatıp açtıktan sonra Gizem'in meraklı bakışlar atan  yüzüyle karşı karşıya geldim. Ne diyeceğimi bilemez hâlde dudağımı aralamıştım ki ses duyuldu yan tarafımdan.

"Hayır. Ya-ani abinizle tanışmıyoruz. Kusuruma bakmayın. Hoş geldiniz." diyerek memnun bir ifade takındı yüzüne.

"Hmm. Anladım. Bende sanmıştım ki..."

Gizem'in söyleyeceklerini kestirdiğim için hemen atıldım.

"Ee Gizem çikolatalı pasta istiyordun de mi yanına ne istersin abicim?"

Gözünü açıp kapattıktan sonra cevap verdi.

"Bilmiyorum, düşünmemiştim." dedikten sonra onun sesini duydum.

"İsterseniz vişne suyu tercih edebilirsiniz. Hem dengelemiş olur."

Gizem'in birden gözleri ışıl ışıl olmuş heyecanla konuşmaya başladı.

"Yaa. Biliyor musun bende çikolatalı pastanın yanına vişne suyu içerim. Bunu nasıl unuttuysam..."

Son cümlesini bana imalı imalı bakarak söylemişti. Ah Gizem...

"Tamam o zaman çikolatalı pasta yanına vişne suyu. Siz ne istersiniz?" deyip benim olduğum tarafa küçük bir bakış attıktan sonra siparişleri yazdığı kağıda odaklandı.

"Ben bir çay alayım. Başka bir şey istemiyorum."

İstemeden aynı cümleleri kurmuştum. Cevabıma karşılık kafasını sallayarak siparişi not aldı. Sonra Gizem'e bakıp konuşmaya başladı.

"Tamam hemen getiriyorum siparişlerinizi."

Yanımızdan ayrıldığında elimde bir acı hissettim.

"Ahh!"

Gizem elimi bükmüş hararetli hararetli bana bakıyordu.

"Anlat abi neler oluyor? Yaa kız çok güzel."

"Saçma sapan konuşma Gizem. Bir şey olduğu falan yok. Ağzını açmaya kalkma!" diyerek geçiştirmeye çalıştım.

"Öyle olsun!" deyip kollarını birbirine bağladı. Kırılmıştı bana...

"Fıstık"

"Sus abi. Beni kandıramazsın!" demesiyle saçını hafifçe çekmeye başladım.

"Abi yaa bırak!"

Affettiğini duymadan bırakmayacaktım.

"Tamam ya sustum. Ne yaparsan yap beni susturursun ama..."

Sonunda gülmeye başladığında biraz dozunu arttırarak saçını çektiğimde ellerini kaldırarak suçlu pozisyonunu aldı.

"Tamam bırak bir şey demiyorum." deyip elini uzattı. Bende memnuniyetle elini sıkmak için elimi saçından çektim.

"Anlaştık!"

"Anlaştık!"

Siparişlerimiz gelmiş, tek tek masaya koyuşunu izliyordum. En son benimkini bıraktığında bilekliğini taktığını fark ettim. Bu duruma gülümseyerek bakarken ayağımda bir acı hissettim. Karşıma baktığımda Gizem sinirle yüzüme bakıyordu.

"Afiyet olsun." deyip gideceği zaman Gizem konuşmaya başladı.

"Bu arada sen kusurumuza bakma. Hani oyaladık ya seni..." deyip bana sinirle bakmaya başlamıştı.

"Estağfurullah bu benim işim. Tekrardan afiyet olsun." deyip gitti.

Gizem de 'ben sana sorarım' bakışı atıyordu. Ne soracaksa...
.
.
.

PINAR'DAN

Eve doğru ilerliyordum. Bugün de işlerimi bitirmiş, yorgunluğumu atmak için can atıyordum. Yürürken gözüme bir market ilişti. Aklıma gelenle gülümsemeye başladım. Anneanneme bir şeyler alsam fena olmazdı hani. Bu düşünceyle markete doğru ilerledim. Markete ulaştığımda tatlı bir Amcayla karşılaştım.

"Buyur kızım ne istedin?"

"Hmm... Ben şu çubuklardan alacaktım." deyip sağ elimin işaret parmağıyla istediğim çubukları gösterdim. Amca da gülümseyerek çubuklara doğru ilerledi.

"Kaç tane olsun kızım?"

Anneannemin bu çubukları çok sevdiğini bildiğim için önceki düşündüğümün az olduğuna kanaat getirip cevap verdim.

"Üç tane olsun."

Başıyla onaylayıp üç tane çubuğu poşete koymaya başladı.

"Kızım sormadım. Yaşlılığıma ver. Başka bir şey istiyor musun?"

"Estağfurullah. Hayır teşekkür ederim." deyip uzattığı poşeti aldım.

"Hayırlı işler."

"Sağ ol kızım."

Gülümseyerek dışarı çıkmıştım. Güzel bir yer keşfetmenin mutluluğuyla eve doğru yürümeye devam ettim.

Kendinize iyi bakın. Allah'a emanet olun 🌹😊

Continue Reading

You'll Also Like

2.4K 115 31
Bir psikolog'un vatana sevdası, sevdalısı. biraz gerçek, biraz hayal. şehidi gerçek, mutluluğu hayal.. vatan size daima minnettar. komando olmak yüre...
236K 21.9K 61
Hayatın pamuk iplikleriyle bağlı olduğunu bilmekle yaşamak çok farklı şeylerdi. Rüya hayatının bağlı olduğu pamuk ipliklerini bütün korkularına rağ...
518 50 5
-"Liya lütfen böyle yapma, aç şu kapıyı kızım." kimseyle konuşmak kimseyi görmek istemiyordum beni bana bıraksınlar istiyordum sadece. -"Rahat bırakı...
2.7K 380 20
Kaybolmuş bir çocuğu karakola götürüp Ege ile karşılaşan Gizem,aynı zamanda da yeni atandığı bu şehirde çocukluk arkadaşı Sinan'la karşılaşmıştır.Sin...