Maviye Tutulan Siyah

By hnurbal

3.9K 380 81

Hiçbir sır sonsuza dek saklanamaz. . Bu hayatın karşımızda görüp bildiklerimiz kadar göremediğimiz, bilemediğ... More

1-)GÜLÜMSÜN
2-)Şirket Ortağı
3-)Kırılan Hat
4-) Kütüphane
5-) Tatlı Amca
7-)Aklının içinde; adım atacak yer yoktu.
8-)Manolya gibi.
9-)Senin Yüzünden Değil, Senin Sayende!
AÇIKLAMA
10-)
11-)
12-)
13-)
14-)
15-)
16-)
17-)
18-)
19-)

6-)Yaşayan Ölü: Semin Baba

239 25 5
By hnurbal

Adı, soyadı
Açılır parantez
Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti
Kapanır parantez.

O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı
Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları.

Ya sayfa altında, ya da az ilerde
Eserleri, ne zaman basıldığı
Kısa, uzun bir liste.
Kitap adları
Can çekişen kuşlar gibi elinizde.

Parantezin içindeki çizgi
Ne varsa orda
Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci
Ne varsa orda.

O şimdi kitaplarda
Bir çizgilik yerde hapis,
Hâlâ mı yaşıyor, korunamaz ki,
Öldürebilirsiniz.

                                                          -Behcet Necatigil

Saat 5'e geliyordu ama hala uyuyamamıştı. Sürekli bir şeyler düşünüyordu. Kafası o kadar karışıktı ki. Biraz doğruldu, pencereden dışarıya doğru baktı. Birkaç saat hiçbir şey yapmadan öylece durdu. Güneş doğuyordu artık hiç uyumamıştı. Gözleri o kadar çok yanıyordu ki onları söküp atası geliyordu. Yavaşça yataktan kalktı, eşofmanlarını giydi. Canı hiçbir şey yemek istemiyordu. Nereye gideceğini bilmiyordu. Sadece yıllar önce ki o acı anıyı unutabilmeyi diledi. Oysa imkansızdı. Bir hafıza kaybı geçirmeyi diledi içinden. Yıllar önce her şeyini bir anda kaybetmiş olmanın verdiği boşlukla yürümeye devam etti. Ayakları onu nereye götürüyordu bilmiyordu. Sadece yaşadığı kötü anılar canlanıyordu zihninde. Kendini kötü hissettiğinde hep böyle yapardı. Sanki yürüdüğünde bir şeylerden kaçtığını düşünürdü. Düşüncelerinden kaçıyordu belki de kim bilir. Bazen kaybolmak istiyordu. Kimse onu bulamasın, yok olsun...

Adımlarını daha hızlı atmaya başladı. Derin derin nefes alıyordu. Kendini iyi hissetmiyordu. Ve birden gözyaşları akmaya başladı. Durduramıyordu, ağlıyordu. Etrafta ki insanların garip bakışları onun umrunda değildi. Yürümeyi bırakıp koşmaya başladı. Ayaklarının üstüne zor basıyordu ama bu onun hızını etkilemiyordu. Birden durdu. Gelmişti işte. Karşısında yığınla ölü olan etrafı çevrili olan mezar taşlarını izlemeye. Yavaş adımlarla onların yanına gitti. Yıllar önce bugün kaybetmişti onları. Ellerinden kayıp gitmişti ailesi.

Daha sonra her zaman yaptığı gibi onlarla konuşmaya başladı. Neden bu kadar erken gitmişlerdi ki bu dünyadan. Hem de kalleşçe bir saldırı yüzünden.

-Anne, baba; böyle olduğum için özür dilerim. Böyle, içi intikam duygusuyla dolmuş, kötü planlar yapan birine dönüştüğüm için beni affedin. Ama bunun suçlusu ben olamam. Beni bu hale getiren şerefsizin biri.

Daha sonra ise anne babasının mezarlarının yanında ki 3. Mezara baktı.

- Bir sen kalmıştın Derin. Nasıl beni tek başıma bıraktın. Acımasız ve cehennemden farkı olmayan bu dünyada.. Neden yalnız bıraktın beni. Bir sen kalmıştın. Sen bana anne babamdan sonra yanımda kalan tek canımdın. Canım kardeşim !

Artık gözyaşları sel olmaya başlamıştı. O kadar suçluyordu ki kendini. Derin'in ölümünden. Halbuki kendisinin bir suçu yoktu ama engel olabilmeyi o kadar çok isterdi ki. O güne geri dönebilse ah keşke dönebilse. Engel olamadığı için kahroluyordu.

Orada ne kadar kaldığı bilinmez ama bugün için uzun zamandır hazırladığı plana geçmeliydi artık.

Tekrardan "Beni affedin, anne baba. Artık dayanamıyorum. Derin senden de çok özür dilerim, abin intikamını alacak. Siz rahat uyuyun. "

Batur son sözlerini söyleyip hemen çıktı mezarlıktan. Telefonuyla Rüzgar'ı aradı.

-Plan başlıyor, hazırlan.

-Abi daha çok erken değil mi?

-Ne erkeni Rüzgar, ne erkeni? Yıllar oluyor. Geç bile kaldım. O adam benden ailemi çaldı. Kim bilir daha kaç masum insanın canını yakmaya devam ediyor.

-Abi tamam ama fevri hareket edersen yaptığımız bütün planlar bozulur.

Rüzgar Batur'u sakinleştirmeye çalışıyordu. Çünkü üzerinde çalıştıkları plana değil de abisi gibi sevip saydığı adama zarar gelsin istemiyordu. O adam çok tehlikeliydi. Çok acımasızdı. Ailesini katletmişti. Ama en ufak bir fevri harekette bütün planları bozulabilirdi.

Batur o kadar hızlı ve içi öfkeden patlayacakmış gibi yürüyordu ki. Arkasında sessiz ve temkinli adımlarla yaklaşan adamın hiç farkına varmamıştı. Adam, Batur'a arkadan sinsice ve sert bir hamle yapmasıyla eliyle kulağında tuttuğu telefonunu düşürdü.

Rüzgar aniden telefonun kapanmasıyla tekrar aradı Batur'u. Ama ulaşamıyordu. Telefonunu kapatmıştı. Kendi kendine "Off abi ya, bir kere de dinle beni."

Batur arkasında ki adama hazırlıksız yakalandığı için karşı hamle yapsa da telefonunun yere düşmesine engel olamadı. Telefonun parçalarının yere dağılmasıyla kendini toparladı. Bir hamle yaptı karşıda ki takım elbiseli adama, adam güçlüydü ama Batur hem güçlü hem stratejik bir kıvrak zekayla adama güçlü hamleler yapıyordu..

Adamı en sonunda yere yatırıp boğazına yapıştı.Ama bir anda etrafını saran takım elbiseli adamlar, kendisine Halis Bey'in adamları olabileceğini düşündürdü.

-Siz kimsiniz ne derdiniz var benimle?

-Sen bizi boşver, hadi zorluk çıkarma da gel bizimle !

-Halis şerefsizi gönderdi, sizi değil mi?

Adamlardan biri aniden arkadan Batur'a iğne batırdı. Batur hissettiği acıyla yüzünü buruşturarak sırtında ki iğneyi çıkardı lakin içinde ki ilacın vücuduna girmiş olmasına engel olamamıştı.

Batur'un çok güçlü olduğunu ve onunla kavga etmenin manasız olduğunu bildikleri için hemen uyuşan ve kendinden geçen Batur'u taşıyarak arabaya bindirdiler.

Batur kendisinde değildi. Adamların başı, yerde ki parçalara ayrılmış telefonu eline aldı. Bataryasını taktı. Kendi cebinde ki telefonunu alarak birini aradı.

-İşlem tamam .

-Tamamdır, getirin buraya .

Bu sırada Rüzgar hiçbir şeyin farkında değildi. Sadece Batur'un sakinleşmesini ve kendisine telefonla arayarak dönmesini bekliyordu.

Batur kendisine geldiğinde gözleri kapalıydı. Hiçbir şey göremiyordu. Her yer karanlıktı. Ellerini hareket ettiremiyordu.

-Uyandı.

Adamın ürkütücü ses tonu Batur'un sinirlerini bozmuştu.

-Neden gözlerimi bağladınız lan, kimsiniz siz?

-Birazdan öğreneceksin, sabır et biraz.

Batur bu adamların Halis şerefsiziyle bir bağlantıları olduğunu düşünüyordu. Yoksa öğrenmiş miydi bütün planlarını?

Açılan kapı sesinden daldığı düşüncelerden kulak verdi seslere.

-Buraya kadar garanti olsun diye gözlerini bağladık. Ellerini ayaklarını da.

-Tamam herkes çıksın dışarıya.

-Semin baba, bir de telefonla konuşuyordu, ben arkadan vurunca telefonu düştü. Onu da aldım, toparladım.

-Tamam, ver.

Telefonu aldı ve son arananlar da yazan isimsiz numaranın kime ait olduğunu tahmin edebiliyordu.

Bütün adamlar dışarıya çıktıktan sonra Batur'un gözlerinde ki siyah bandajı açtı. Batur karşısında ki adama bakıyordu büyük bir dikkatle. Ama daha önce hiç görmemişti bile. Ne istiyordu ki bu adam.

-Kimsin sen?

-Öncelikle sakin olmalısın, genç adam.

Adamın sesi o kadar sakindi ki, Batur'un sabırsızlığına hiç iyi gelmiyordu. Ama sustu ve karşısında ki yaşlı adamı dinlemeye başladı.

-Ben Semin Çetinoğlu.

-Semin Çetinoğlu? Ben sizi daha önce ne gördüm ne de isminizi duydum. Benden ne istiyorsunuz?

-Rüzgar Soysal, senin uyuşturucudan kurtardığın bir genç. Aslında sen de ne bir şirket yöneticisisin. Sen aslında bir avukatsın. Aynı zamanda çok güçlü bir fiziğin var ve bunun nedeni aynı zamanda boksörlük yapman. Aileni çok küçük bir yaşta 4 yaşında kaybettin, trafik kazasında ama aslında bir cinayetti ve hiçbir sonuç çıkmadı. Yıllarca onların katilini bulmak için çalıştın, durdun. Kardeşin, Derin Haznedaroğlu onu da 2 yıl önce uyuşturucu yüzünden kaybettin.

-Sen bu kadar şeyi nereden biliyorsun sen Halis'in adamı mısın?

-Evet, gelelim sonuç kısmına. Sonuç kısmı Halis. İkimizin de midesini bulandıran bu adamın ortak düşmanımız olduğunu fark ettim genç adam.

-Bu kadar şeyi nasıl, nereden öğrendin?

-Ben de bir avukattım genç adam. Yıllar önce senin baban gibi namusuyla, alnının teriyle çalışan bir adamdım. Sonra karşıma o adam çıktı. Senin de hayatını alt üst eden o şerefsiz. Senin babanın davasının soruşturma dosyasını bizzat arşivlerden arayarak o zaman ki bilgileri topladım.

-Ben de yaptım ve son dönemlerde en çok o şerefsiz Halis'in uyuşturucu dosyasıyla ilgili sıkıntılar çektiğini anladım.

-Ben de bu dosyayla ilgilenmeye başladım evet ve benim dışımda herkes o adamın gücünden korktuğu için davayla bile ilgilenemiyorlardı.

- Sonra sen Derin ile birlikte büyükannen de kalıyordunuz. Ben davayla ilgilenirken çok tehdit almıştım. Çok çok fazla. Ama karda yürüyüp izini belli etmeyen bir adam o Halis. Yaptığı her şeyi öyle mükemmel temizliyor ki. Ben senin ellerini çözmek istiyorum artık genç adam. Bizim birbirimizden başka kimsemiz yok.

Semin genç adamın ellerini çözdüğünde, Batur bu adamla dertlerinin ortak olmasından ötürü hiçbir şey yapmadı. Sadece dinlemeye devam etti.

Yaşlı adamın gözleri doldu.

-Benim eşimi evimde yangın çıkararak öldürdü. Ben evden çıkmıştım çoktan. Sonra bir telefon aldım. Yıkıldım.

Batur yaşlı adamın yanına giderek sıkıca sarıldı. Yaşlı adam da Batur'a.

-Peki bunca yıl nasıl hayatta kalabildin?

-Ölü taklidi yaparak.

-Nasıl yani?

-Bir gün bir denizde kıyafetlerimi buldular ama bedenimi asla bulamadılar. O gün bugündür bir ölü gibi yaşıyorum. Çünkü adaletin veremediği cezayı o adama ben vereceğim.

Continue Reading

You'll Also Like

1.6M 103K 59
Wattpad de bu isim ile yayımlanan ilk ve tek hikayedir. Çalınma durumunda yasal yollara başvurulacaktır. Mine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru ke...
3.3M 206K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
671K 41.1K 26
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
149K 7.2K 47
Biraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Korkut Mirzan'nın çarşaflarında uyanmak...