6-)Yaşayan Ölü: Semin Baba

239 25 5
                                    

Adı, soyadı
Açılır parantez
Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti
Kapanır parantez.

O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı
Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları.

Ya sayfa altında, ya da az ilerde
Eserleri, ne zaman basıldığı
Kısa, uzun bir liste.
Kitap adları
Can çekişen kuşlar gibi elinizde.

Parantezin içindeki çizgi
Ne varsa orda
Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci
Ne varsa orda.

O şimdi kitaplarda
Bir çizgilik yerde hapis,
Hâlâ mı yaşıyor, korunamaz ki,
Öldürebilirsiniz.

                                                          -Behcet Necatigil

Saat 5'e geliyordu ama hala uyuyamamıştı. Sürekli bir şeyler düşünüyordu. Kafası o kadar karışıktı ki. Biraz doğruldu, pencereden dışarıya doğru baktı. Birkaç saat hiçbir şey yapmadan öylece durdu. Güneş doğuyordu artık hiç uyumamıştı. Gözleri o kadar çok yanıyordu ki onları söküp atası geliyordu. Yavaşça yataktan kalktı, eşofmanlarını giydi. Canı hiçbir şey yemek istemiyordu. Nereye gideceğini bilmiyordu. Sadece yıllar önce ki o acı anıyı unutabilmeyi diledi. Oysa imkansızdı. Bir hafıza kaybı geçirmeyi diledi içinden. Yıllar önce her şeyini bir anda kaybetmiş olmanın verdiği boşlukla yürümeye devam etti. Ayakları onu nereye götürüyordu bilmiyordu. Sadece yaşadığı kötü anılar canlanıyordu zihninde. Kendini kötü hissettiğinde hep böyle yapardı. Sanki yürüdüğünde bir şeylerden kaçtığını düşünürdü. Düşüncelerinden kaçıyordu belki de kim bilir. Bazen kaybolmak istiyordu. Kimse onu bulamasın, yok olsun...

Adımlarını daha hızlı atmaya başladı. Derin derin nefes alıyordu. Kendini iyi hissetmiyordu. Ve birden gözyaşları akmaya başladı. Durduramıyordu, ağlıyordu. Etrafta ki insanların garip bakışları onun umrunda değildi. Yürümeyi bırakıp koşmaya başladı. Ayaklarının üstüne zor basıyordu ama bu onun hızını etkilemiyordu. Birden durdu. Gelmişti işte. Karşısında yığınla ölü olan etrafı çevrili olan mezar taşlarını izlemeye. Yavaş adımlarla onların yanına gitti. Yıllar önce bugün kaybetmişti onları. Ellerinden kayıp gitmişti ailesi.

Daha sonra her zaman yaptığı gibi onlarla konuşmaya başladı. Neden bu kadar erken gitmişlerdi ki bu dünyadan. Hem de kalleşçe bir saldırı yüzünden.

-Anne, baba; böyle olduğum için özür dilerim. Böyle, içi intikam duygusuyla dolmuş, kötü planlar yapan birine dönüştüğüm için beni affedin. Ama bunun suçlusu ben olamam. Beni bu hale getiren şerefsizin biri.

Daha sonra ise anne babasının mezarlarının yanında ki 3. Mezara baktı.

- Bir sen kalmıştın Derin. Nasıl beni tek başıma bıraktın. Acımasız ve cehennemden farkı olmayan bu dünyada.. Neden yalnız bıraktın beni. Bir sen kalmıştın. Sen bana anne babamdan sonra yanımda kalan tek canımdın. Canım kardeşim !

Artık gözyaşları sel olmaya başlamıştı. O kadar suçluyordu ki kendini. Derin'in ölümünden. Halbuki kendisinin bir suçu yoktu ama engel olabilmeyi o kadar çok isterdi ki. O güne geri dönebilse ah keşke dönebilse. Engel olamadığı için kahroluyordu.

Orada ne kadar kaldığı bilinmez ama bugün için uzun zamandır hazırladığı plana geçmeliydi artık.

Tekrardan "Beni affedin, anne baba. Artık dayanamıyorum. Derin senden de çok özür dilerim, abin intikamını alacak. Siz rahat uyuyun. "

Batur son sözlerini söyleyip hemen çıktı mezarlıktan. Telefonuyla Rüzgar'ı aradı.

-Plan başlıyor, hazırlan.

Maviye Tutulan SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin